14 Temmuz Zindan direnişçileri en acımasız koşullarda ve tarifi imkânsız işkenceler altında hayatları pahasına, ulusal ve toplumsal değerlerimizi en şerefli bir biçimde savunarak tarihi görevlerini layıkıyla yerine getirip büyük fedakarlıkla şahadetlerini zaferle taçlandırıp yüceldiler. Büyük irade ve inançlarıyla gerçekleştirdikleri eylemle düşmanı dize getirerek devrimci kimliklerini kabul ettirerek ideolojik olarak düşmanı yendiler. ‘’14 Temmuz Direnişi fedakarlıkta bir zirvedir. Mazlum’un, Ferhatların eylemi yine öyle fedakarlıkta bir zirvedir. Egemen devlet yaşamını reddediyorlar. Esasen bu, yaşamı reddetme değil, en onurlu, en güzel bir yaşam için gerici ve faşist dayatmaların, bu doğrultudaki yaşamın reddedilmesidir. TC, zindanlarda ve dışarıda yaşamı katlediyor. Arkadaşlarımızın en yüksek fedakarlık örneklerini göstermeleri, yaşamın böylesine kirletilmesine, ayaklar altına alınmasına karşı büyük bir direniştir. Bu ölüm doğru bir ölümdür ve yücedir. İşte PKK’nin zaferi de buradadır. Zindanlarda bir zaferden söz edilecekse eğer, zafer zindan şehitlerimizin yeni bir yaşam için ölüme yatmalarında aranır.’’ (Önderlik; 24 Ağustos 1991)
Zindan Direnişçileri yoldaşlarımız Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu devriminin zorlu bir aşamadan geçeceğini, sabırla, büyük bir emekle, fedakarlıkla ve fedai ruhla gelişeceğini öngörerek bize devrimci halk savaşının perspektifini verdiler ve halk savaşının bayrağını en önde büyük bir onur ve gururla taşıdılar. Silahlı halk savaşının ve gerilla atılımının öncüsü oldular. Partimiz dışarıda gerilla savaşı hazırlığı aşamasındayken zindan direnişi Partimizi beslemiş ve ülkeye çağrı mahiyetinde öncülük düzeyinde bir direnme ve çağrı olmuştur. 15 Ağustos Atılımı zindan direnişini tamamlayan ikinci büyük hamle niteliğindedir. 1984 15 Ağustos şanlı silahlı atılımında yer alan grupların adlandırması zindan direnişçilerine atfen belirlenmiştir. 15 Ağustos Atılımı en başta zindan direnişçilerinin anılarına bağlılığın ve intikamlarının bir gereği olarak gerçekleştirilmiştir. Yine 1990’larda başlayıp gelişen Ulusal Diriliş Devrimi, Kürt toplumunun var oluşu ve demokratik uluslaşması, Rojava devrimi ve evrenselleşen Kürt gerçekliği elbette zindan direnişleriyle sıkı bir bağlantı içinde gelişmiştir. Bu bakımdan zindan direnişi bir sürecin devrim önderliği görevini üstlenmiş, bunun için en büyük fedakarlığı göstermiştir.‘’Cezaevindeki yoldaşlar, tarihin kaydettiği en amansız koşullarda ve en uzun süreli bir direnişi önemli bir başarıyla kilometre taşı döşeyerek dönülmez bir noktaya getirmişlerdir. Bu, kendiliğinden veya bazı hapishane koşullarını düzeltmek için geliştirilen bir direniş değildir. Tam tersine, şanlı halk savaşımımızın önümüzdeki dönemini güçlü karşılamak, buna kendi şanlı direnişleriyle yaraşır bir katkıda bulunmak için, bilinçli ve planlı bir şekilde geliştirilmiş ve böylelikle en zor koşulların devrimciliğinin nelere kadir olabileceğini ortaya çıkarmışlardır. Bunu çok şanlı bir direniş olarak görmek gerekiyor. Çünkü bu direniş, aynı zamanda bir de ister lehte ve isterse aleyhte olsun, koşullara devrimci iradenin nasıl mücadelede bulunabileceğini bir kez daha en görkemli biçimde ortaya koymuştur. Devrimci olmanın bu temel kıstasının en güçlü karşılığını vermiştir.‘’ (Önderlik; Şubat 1988)
14 TEMMUZ SOSYALİST RUHU VE DÜŞÜNCESİ BUGÜN İNSANLIK DEVRİMİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR
Demokratik Ulus anlayışı daha PKK’nin ilk nüvesinde filizlenmiştir. Kemallerin ve Hakilerin Önder Apo ile buluşması aynı zamanda Ortadoğu halklarının Demokratik Ulus ve sosyalizm temelinde sömürgeciliğe, sömürüye, adaletsizliğe karşı halkların özgürlükte, adalette ve eşitlikte buluşmasıdır. Bu bakımdan 14 Temmuz zindan direnişi kapitalist modernitenin her türlü faşist saldırısına karşı sosyalizm direnişi olarak tarihi ve enternasyonal bir özelliğe sahiptir. Kürdistan devrimi eğer Türkiye devrimi, Ortadoğu ve dünya devrimi haline gelmişse bu Önder Apo önderliğinde Haki Karer ve Kemal Pir’lerle PKK’de şekillenen sosyalist enternasyonalist ruh ve düşünce sayesindedir. PKK’nin sosyalist enternasyonal karakteri Haki’nin ve Kemal’in karakteridir. Önderlik Haki arkadaş için; ‘’Gizli Ruhum,’’ Kemal Pir arkadaş içinse ‘’Kemal Pir gerçekten sağ kol olabilecek biriydi. Hep şöyle hayıflanmıştım: Keşke kalsaydı da, bütün militanca pratik işleri ona bıraksaydık! Kaybı en çok kendini hissettiren yoldaştı. O kadar güzel ve zeki bir yoldaştı ki’’ tarzında değerlendirmiştir. Bugün Kürdistan devrimi, Rojava devrimi bölge ve tüm ezilen insanlığın devrimine dönüşmüşse, Kürtler, Türkler, Araplar, Lazlar, Çerkezler, Ermeniler, Süryaniler, Avrupalılar ve diğer halkların devrimci evlatları Kürdistan Devriminde faşizme ve kapitalist moderniteye karşı aynı siperde mücadele ediyorsa bunun altında Ordu’lu Haki’nin ve Laz Kemal’in enternasyonal mirasının bulunduğunu iyi anlamak gerekir. Kemal Pir arkadasın; “Türk halkının kurtuluşu Kürt halkının kurtuluşundan geçer. Kürdistan devrimi olmadan ne Türk, ne Arap, ne de başka bir Ortadoğulu halkın kurtuluşu söz konusu olabilir.’’ belirlemesi bugün tarih tarafından doğrulanmıştır.
Yine özellikle tarihin en önemli gelişmesi olan Kadın Özgürlük Devrimi Sakine Cansız arkadaş öncülüğünde gerçekleşen Kadın zindan direnişinden bağımsız ele alınamaz. İktidarcı-devletçi faşist erkek zihniyetini temsil eden vahşi işkenceli zindan uygulamalarına karşı Sakine arkadaşın direnişi Özgür kadın duruşu ve kimliğini ifade etmiştir. Kadın kurtuluş ideolojisi Sakinelerin zindan direnişlerinde şekillenmiştir. Sakine arkadaşın devrimci zindan direnişi Özgür Kürt kadının ulusal ve cins bilinci edinmesinde, özgürleşmesinde, örgütlenmesinde, partileşmesinde, ordulaşmasında ve öz savunmaya kavuşmasında büyük rol oynamıştır. Bugün dünya kadınları nasıl ki, Kürdistan Özgür Kadın Hareketinden ilham, güç ve moral alıyorsa, Kürt Özgür kadın Hareketi de Sakinelerin zindan direnişi mirasından güç ve moral alarak bugünlere gelmiştir.
BAŞARI VE ZAFER ÖNDERLİK VE ŞEHİTLER GERÇEĞİNİ DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAKTAN GEÇMEKTEDİR
Önderlik gerçeğimize ve Kürdistan özgürlük devrimine en büyük desteği kahraman şehitlerimiz verdiler. İnsanlığın özgürlük abideleri haline gelerek gerçek yoldaşlığın örnekleri oldular ve devrimimizin ilerleyeceği yolu gerçekleştirdikleri tarihi eylemleriyle canlarıyla ve kanlarıyla gösterdiler. Şehitler gerçeğinin Önderlik ve Parti gerçeği olması PKK’nin temel bir özelliğidir. Önderlik ve şehitler gerçeği devrimci bilincimiz, dayanma gücümüz, başarma azmimiz ve intikam öfkemizdir. Özgürlük yürüyüşümüz şehitler gerçeğiyle ilerlemektedir. Bizi yarınlara taşıyan güç şehitlerimizin bize bıraktıkları bitimsiz direniş kaynağıdır. Özümüz ve sözümüz Önderlik ve şehitler gerçeğine dayanmaktadır. Önderlik ve şehitler gerçeğinin doğru anlamak ve uygulamak başarmanın ölçüsüdür. PKK militan ve kadroları olarak, HPG ve YJA-STAR savaşçıları olarak Önderlik ve şehitler gerçeğiyle yaşıyor, savaşıyor ve başarıyoruz. M. Hayri Durmuş arkadaşın 14 Temmuz Eylemini başlatan ‘’başardık’’ sloganı bizim için soykırımcı düşmanı mutlaka yenmemizi isteyen tarihi bir vasiyet kadar aynı zamanda bir emir anlamındadır. Garê’de, Heftanin’de, Metina’da, Zap ve Avaşîn’de gerçekleşen kahramanca direniş, bilincini, ihamını ve feyzini kesinlikle Önderlik ve parti çizgisinde yaşamış ve ölümsüzleşmiş Hakinin, Mazlumların, Dörtlerin, Kemallerin, Hayrilerin, Saraların, Beritanların Zilanların, Arinlerin, Delal’lerin, Zınarların direnişinden almaktadır. Türk devletinin soykırım ve işgal saldırılarına karşı destansı bir direniş sergileyen yoldaşlarımızın beslendiği ruh 14 Temmuz direniş ve zafer ruhudur. Bugün Zapta, Avaşin ve tüm Kürdistan’da direniş siperlerinde yakılan özgürlük ateşi ve yankılanan zafer sloganları ruhunu, bilincini inancını ve intikam öfkesini başta Önder Apo’nun İmralı, işkence ve tecrit sistemine karşı geliştirdiği direnişten ve;
Mazlum Doğan’ın; ‘’Zulüm altındaki tüm halklar için kendimi meşale yapacağım. Belki de gün gelecek, bir meşale olarak elden ele dolaşacağım. Nerede zalim, nerede zulüm, nerede karanlık varsa ben orada yanıyor olacağım’’ sözlerindeki kararlılıktan,
Dörtlerin; ‘’Sömürgeciliğe karşı savaşabilmek için, ölümü yaşamın bir parçası gibi görmek gerektiğini kavrattı bize’’ sözlerinden,
Kemal Piri’ in; ‘’Biz yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz’’ ve “Susmak, sessiz kalmak doğru değildir. Onlar vurdukça slogan atmak, haykırmak gerekir. Çünkü faşizm sesten ve ışıktan korkar,” bilgeliğinden,
M. Hayri Durmuş’un; ‘’Zaferin yolu silahlı mücadeleden geçer. Devrimin dili, yöntemi devrimci savaştır, silahlı mücadeledir,” Devrimci Halk Savaşı perspektifinden,
Ali Çiçek’in; ‘’PKK bize teslimiyeti değil direnmeyi öğretti’’ direnişçi duruşundan, Egid’in; 15 Ağustos’ta düşmana karşı sıktığı efsanevi ilk kurşunun cesaretinden, Beritan’ın; işbirlikçi ihanetçi çizgiye karşı uçurumlarda özgürlüğe kanatlanışından ve Zilan’ın; ‘’Mazlum, Hayri, Kemal, Ferhat, Bese, Beritan, Berivan ve Ronahi yoldaşların direnişlerine sahip çıkmak ve onların takipçisi olmak istiyorum. Halkımın özgürlük isteminin ifadesi olmak istiyorum. Emperyalizmin kadını köleleştiren politikalarına karşı, bombayı kendimde patlatarak hıncımın ve öfkemin büyüklüğünü göstermek ve Kürt kadınının dirilişinin sembolü olmak istiyorum. Yaşam iddiam çok büyük. Anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Yaşamı ve insanları çok sevdiğim için bu eylemi gerçekleştirmek istiyorum’’ manifestosundan alarak PKK’nin fedai militanları olarak kahramanlık destanları yazmaktadırlar. Sonuç olarak; 41 yıl önce Amed zindanında PKK’nin tasfiyesi amaçlanmıştı. Bugün de en sinsi tarzda hem de uluslararası boyutta aynı amaç güdülmektedir. Önder APO üzerinde tecrit politikaları derinleşerek devam etmektedir. Gerillaya karşı imha operasyonları düzenlenmektedir. Kürdistan’da işgal ve ilhak son hız sürdürülmektedir. Önderliksiz bir dünya ile KDP türü işbirlikçi hain bir çizgi hakim kılınmak istenmektedir. Fakat bir taraftan da Kürdistan tarihinde bir ilki gerçekleştirip elli yıl kesintisiz mücadeleyle köklü devrimler yaratmayı başarmış Önderlik ve PKK hakikati tüm saldırılara rağmen tarihi şanlı yürüyüşünü sürdürmektedir. Tarih şahittir ki, APOCU hareket, ağır bedeller pahasına da olsa 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişiyle 12 Eylül faşizmine karşı nasıl zafer kazandıysa, hakikat savaşının yılmayan neferleri olan Kürdistan özgürlük gerillası da bugün soykırımcı Türk devleti ve onun faşist AKP-MHP iktidarı karşısında mutlaka zafer kazanacak tecrit ve soykırım sistemini parçalayacaktır.
Dijwar SASON
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi