Din ve inanç esasen içinde yaşadığımız hayatın doğru ve adaletli yaşanması için birer toplumsal ıslahat hareketleri olmaktadır. 5’inci yüzyılda Arap toplumunun baş aşağı gidişini durdurma, köleleşen Arap toplumunu hem kölelikten kurtarma hem de toplumsal bağları güçlendirmek için İslamiyet HZ. Muhammed tarafından geliştirildi, kölelik yasaklandı, mülkiyet ilişkileri ve toplumsal yönetim halkın lehine yeniden düzenlenip Halifelik yani seçimle yönetime gelen, günümüzün Cumhurbaşkanı/Başbakan olan Halifelik toplumun önderliği olarak şekillendi. Mülkiyet ilişkilerinde paylaşım esas alındı, ihtiyaçtan fazlasının ihtiyacı olana verilmesi gerektiği belirlendi, hiç kimsenin ihtiyaçtan fazla mülk sahibi olmaması gerektiği belirtiliyor ve toplum yeniden sosyal olarak dizayn ediliyor. İslam kelimesi Arapçada BARIŞ demektir ve esasen Arap kabilelerini bir bakıma uluslaştırma ve kabileler arasında barışı ve huzuru inşa etme girişimidir. Çünkü Arap kabileleri içinde egemen kesimlerin oluşmasıyla kölelik Arap toplumunu toplum olmaktan çıkarmıştı.
İşte İslamiyet bu köleliğe, egemen kesimlerin oluşmasına bir müdahale olarak gelişim gösterdi. Cami mescit toplumsal sorunların çözümünün ve yardımlaşmanın olduğu bir halk meclisi işlevi görüyordu, ki zaten Cami camianın yani cemiyetin evi demektir. Allah’ın evi denmesi, Cami’de insanlar adaletli olmayı ve hak yolunda yürümeyi yani doğru yaşamayı ve dürüst olmayı öğrendikleri içindir. Yani hakkın evi, yardımlaşmanın, dayanışmanın ve toplumsallaşmanın geliştiği yer demektir. Namaz aslında Allah’a ibadet etmek değildir, insanların birbiriyle eşit olduğunu gösteren, kimsenin kimseden üstün olmadığını gösteren bir ritüeldir, törendir, merasimdir. Allah’ın evinde eşitlik öğrenilir ve hayatın içinde de insanlar birbirlerini ezmeden, sömürmeden yaşarlar. Oruç zenginlerin fakirlerin halinden anlaması için sınavdır. Yani damdan düşer misali, damdan düşmeyene kadar damdan düşmenin ne kadar kötü olduğu anlaşılmaz. Zenginler oruç tutarlar fakirler değil. Zenginler aç kalacaklar ki açlığın ne olduğunu ve aç insanların olduğunu görsünler de aç insanlara yardım etsinler, paylaşımlar ve yoksulluk bitsin diye, HZ. Muhammed, zenginlere oruç tutun ki açlığın ne kadar kötü olduğu anlayasınız diyor.
Zekât ve zeki kelimeleri aynı kökten geliyor ve fazla olan şey demektir. Mesela zeki insan bilgisi fazla olan demektir. Bilgisi fazla olan zeki insan başka insanlara bilgi verir, eğitir yani bilgiyi paylaşır. İşte zekât vermek demek fazla olanını yani ihtiyaçtan fazlasını paylaşmak demektir. Zekât 40’ta 1 değildir. 40’ta1 zekât anlayışı Emevilerin zekât anlayışı oluyor, yani küçük bir sermaye sınıfı çok zengin olacak, fakirlere de sadaka verecek ve bu sistem günümüzdeki sömürü sistemi olarak devam edecek. Hac da Kabe’nin etrafında insanlar aynı kıyafetleri giyerek dolaşırlar ve insanın doğal insan olduğunu, makamın, mevkinin, rütbenin bir önemi olmadığı mesajı insanlara verilir ve insanların doğal insan kalmaları öğretilir. Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı esasen toplumsal dayanışmanın gerçekleşmesi, toplumsallaşma ruhunun canlı tutulması için toplumun yapması gereken kültürel ve sosyal etkinliklerdir. Ancak İslamiyet’in Emevilerin eliyle saray saltanat dini haline getirilmesiyle oruç, namaz, hac, zekât gerçek anlamından uzaklaştırıldı öbür dünyaya cennete girmeyi hak etmek için, Allah’ın emirleri olarak gösterildi ve yapılmaması halinde cehennemle insanlar korkutuluyor.
Türkiye’de Diyanet işleri başkanlığı fakirliği Allah’ın kaderi olarak gösterir ki zenginlerin yani TÜSİAD’IN düzeni bozulmasın yani kapitalizm varlığını sürdürsün. Allah tarlada buğday bahçede sebze meyve ve denizde balık çiftlikte ormanda hayvan veriyorken fakirlik Allah’ın kaderidir demek büyük bir yalan ve kandırmadır, Allah’ın adını kullanıp insanları aldatmaktır. Allah’a şirk koşmaktır yani Allah’a ortak olmaktır. Sözde Müslüman ülkelerde insanlar varlık içinde yokluk yoksulluk yaşıyorlar. Küçük elit seçkin bir sınıf toplumun tepesine çöreklenmiş şatafat içinde yaşıyorlar. Şimdiki dinin İslamiyet ile bir ilgisi yoktur, İslam’la maskelenmiş Emevi/saltanat/iktidar dinidir.
Kemal SÖBE