No Result
View All Result
  • Anasayfa
No Result
View All Result
  • Anasayfa

Zihniyetin Aşamaları Ve Bilincin Taşıyıcıları

İşte Apo’cu zihniyet devrimi burada anlam kazanır. Önderlik sadece siyasal bir sistemi değil, bir bilinç sıçramasıdır. Toplumun alt ve orta aşamalarının korku, taklit, inanç ve alışkanlıklarıyla şekillenmiş zihin dünyasına karşı; anlam, etik ve özgürlükle örgütlenmiş yeni bir üst zihin düzeyi inşa etmek ister.

Lekolin by Lekolin
3 Temmuz 2025
in Politik Analiz
Reading Time: 4 mins read
A A
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

İnsanı anlamak için önce onunla birlikte oluşan zihniyetin izini sürmek gerekir. Zihin ne salt beyindir, ne sadece düşüncedir. Zihin; bedenden, beyinden, deneyimden, ilişkiden ve anlamdan doğan bir örgü sistemidir. Anlamın kaynağı üzerine Batı felsefesi iki kutba ayrılmıştır: Hegel ve Marks. Hegel, anlamın doğada içkin olduğunu söyler; evrensel Tin (Geist) doğada vardır, insan onu yalnızca açığa çıkarır. Tin, doğanın aklıdır, tarihin ruhudur. Bu yüzden insan anlamı üretmez, taşır. Bu yaklaşım idealisttir ama doğayla anlam arasındaki bağı koparmadığı için sezgisel olarak güçlüdür.

Marks ise Hegel’e tepki olarak anlamı doğadan değil, insandan türetir. Beyin vardır, düşünce oradan çıkar; bu düşünce dışa yansır, üstyapı olur. Anlam burada bireyin üretim etkinliğine bağlıdır. Bu yaklaşım materyalisttir ama insanı anlamdan çok üretime indirger. Her iki yaklaşım da insanın toplumsal ve biyolojik derinliğini tam olarak açıklayamaz. Hegel doğayı aşkınlaştırır, Marks beyni nesneleştirir. Ama insan ne yalnızca doğanın ruhudur, ne de yalnızca beynin ürünü.

Önder Apo’nun çözümlemesi bu ikilemi aşar. Anlam ne doğanın dışında ne beynin içinde, tekil bir mekâna hapsedilebilir. Anlam, canlılığın bütün aşamalarında bulunan, ama en çok da insanın çok çeşitli zihinsel yapısında biçimlenen bir harekettir. Beyin tek tek merdivenli bir mekanizma değildir. Evrimsel süreçte üç ana tabakadan oluşmuştur, alt beyin, orta beyin ve üst beyin. Alt beyin hayatta kalma reflekslerinin, içgüdülerin, fiziksel tepkilerin merkezidir. Bu aşama hâlâ hayvani düzeyin izlerini taşır. Orta beyin, duyguların, bağlanmanın, taklidin, hafızanın merkezidir. İşte burada mimetik ve mitik düşünce doğar. Mimetik zihin taklit eder; mitik zihin taklidi anlatıya dönüştürür, sembol üretir, anlam kurar. İnsan bu evrede artık sadece “ben” değil, “biz” olarak var olmayı düşünmeye başlar.

Üst beyin ise insanı insan yapan bilinç aşamasıdır. Anlamı kurar, etikle düşünür, değer üretir, zamanı soyutlar, sorumluluk alır. Ama bu üç aşama veya kat ’da insanda birlikte bulunur. Hayvani yönümüz içgüdülerimizde sürer, mitik düşüncemiz sembollerde yaşar, ahlaki bilincimiz ise özgürlükle birleştiğinde toplumsal forma ulaşır. Bu çok aşamalık yüzünden, insan yalnızca bireysel değil, toplumsal bir zihniyet taşıyıcısıdır.

İNSAN TOPLUMLA İNSAN OLUR TOPLUM DA İNSANLA KENDİNİ KURAR

Önder Apo burada çok kritik bir tespitte bulunur: İnsan toplumla insan olur ama toplum da insanla kendini kurar. Ve toplum da tıpkı beyin gibi aşamalıdır. En alta yerleşmiş geleneksel zihin yapısı vardır: Bu yapı, aileye, itaat kültürüne, sembole ve korkuya dayanır. Bu kesim en fazla dinle, aileyle, töreyle hareket eder. Değişmek istemez, gelenekle yaşar, zora gelmez. Bu toplum kesimi, Önder Apo’nun deyimiyle, “hala Mesih bekler.” Yani kendini özne yapmaz, kurtarıcıya muhtaçtır. Bu katman bugün bile toplumun en geniş kısmını oluşturur.
Bir üstte ara zihin katmanı vardır. Bu, ulus-devletle, milliyetçilikle, modern eğitimle şekillenmiş, ama hala sistemin içinde çözümsüzlük yaşayan bilinç düzeyidir. Bu kesim eleştirir ama örgütlenemez, sisteme karşıdır ama onun dışında alternatif kuramaz.

En üstte, dönüşüm taşıyıcısı olabilecek zihniyet aşaması vardır. Bu kesim hem bireysel hem kolektif sorumluluğu kavrar; hem geçmişin yükünü hem geleceğin anlamını taşır. Ama bu katmanın gelişmesi zordur. Çünkü sistem hem alt beyin düzeyindeki korkularla, hem orta beyin düzeyindeki alışkanlıklarla, hem de üst beyin düzeyindeki bilgiyle toplumu kuşatır. Örneğin Kürtlerin son iki yüzyıldır bastırılmaları, inkar edilmeleri, öz bilincin parçalanması kürdü orta kat dediğimiz mittik seviyede tutulur. Üst aşamaya geçilmemesinin en önemli zihinsel ve bedensel nedeni budur. Bunun için Önder Apo, Kürt halkının barış ve eşit koşularda siyaset yapma, kendi kurumsallaşmasını gerçekleştirme zemini aramıştır. Bu gerçekleşmeden Kürtler zihinsel ve Rönesans patlaması yapamaz.

İkinci neden, dışsalcı ve determinist anlayışla düşünme ve eylem kapasitesinin zihniyet ve yeteneklerin geliştirmeme sebebinde aranmalıdır. Sümer rahip devletinden başlamak üzere, din, felsefe, bilim ve sosyal bilimlerin, merkezden-üstten aşağıya verilen bilinç yöntemidir. Leninist parti modelinde ‘bilinç kitleye dıştan verilir’ anlayışıyla somutlaşan bu dışsalcı determinist çizgi, özneleşme, irade sahibi olma ve zihniyet düzeyinin bilinç seviyesine ulaşma zeminini ortadan kaldırır.

İşte Apo’cu zihniyet devrimi burada anlam kazanır. Önderlik sadece siyasal bir sistemi değil, bir bilinç sıçramasıdır. Toplumun alt ve orta aşamalarının korku, taklit, inanç ve alışkanlıklarıyla şekillenmiş zihin dünyasına karşı; anlam, etik ve özgürlükle örgütlenmiş yeni bir üst zihin düzeyi inşa etmek ister. Bu yeni zihniyet düzeyi, geçmişin mirasına saygı duyar ama onunla yetinmez; bugünü tanır ama onunla sınırlanmaz; geleceği hayal eder ama onu kurumsallaştırır.

Bu devrim sadece bilgiyle değil, örgütle, yaşamla, demokratik ortamın yaratılması ve inançla yapılır. Apo’cu çizgide bilgi sadece bir açıklama değil; bir çağrıdır, bir sorumluluktur. Önder Apo’nun “Ben size önder olmak istemiyorum, siz önderlesin” sözü işte bu çağrının özetidir. Artık halk Mesih beklemeyecek, kendini kuracak. Artık anlam dışarıda değil, toplumun kendisindedir. İlişkisellik, anlamsallık, etik ve deneyim ilişkileri üzerinden alttan iç içelik, içselik düzleminde bilgi-zihin sürecini geliştirmek ister. Artık bilinç bir sınıfın ya da ideolojik merkezin değil, toplumun içsel gelişim düzeyiyle, aşağıdan çok çeşitli, çok yönlü, çok sesli varoluşudur.
Bu nedenle Apoculuk, sadece yeni bir sistem değil, bu sistemin zihnin düzeyinde tarihsel dönüşümüdür. Anlam, artık sadece doğada ya da beyinde değil, toplumun her hücresinde; ilişkide, örgütte, direnişte, sezgide ve üretimde var olur. Ve bu anlamla bütünleşen her yaşam, artık yeni bir bilinç alanı, yeni bir toplum ve yeni bir hakikat düzeyi yaratır.

Hakkı TEKİN

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tags: KurtlerMILLIYETCILIKÖnder APOUlus devletZihniyet Devrimi
Share208Tweet130
Previous Post

TC ve HTŞ Dünyanın Gözü Önünde Alevileri Katletmeye Devam Ediyor-HABER ANALİZ

Next Post

Şam İktidarının Savunma Bakanlığı Kontra Bir Gücün Hazırlığını Yapıyor- ÖZEL HABER

Lekolin

Lekolin

RelatedPosts

Haberler

TC ve HTŞ Dünyanın Gözü Önünde Alevileri Katletmeye Devam Ediyor-HABER ANALİZ

by Fırat Ali
2 Temmuz 2025
0

22 Haziran Pazar günü akşam ayini sırasında, Şam’daki Mar Elyas Kilisesine düzenlenen menfur saldırıda 25 kişi yaşamını yitirdi, 63 kişi...

Read more

Demokratik Toplum Sosyalizmi ve Öz Savunma

1 Temmuz 2025

Küresel ve Bölgesel Hegemonik Rekabetin Bir Yansıması

27 Haziran 2025

‘Niyeti İyi Olan Bir Devlet, Kongre Sonrası İkinci Gün Komisyon Kurardı’

25 Haziran 2025

Demokratik Ulusta Demokratik Komün Yaşamı

23 Haziran 2025
Next Post

Şam İktidarının Savunma Bakanlığı Kontra Bir Gücün Hazırlığını Yapıyor- ÖZEL HABER

KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2025 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi