Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi 11 Haziran’da yerel seçimlerin yapılmasına karar verdi. Bu kararın açıklanmasından sonra soykırımcı sömürgeci faşist Türk devleti en üst perdeden tehdit ve saldırılarını arttırdı.
Gazetecilik kılıfı adı altında AKP-MHP faşist iktidarının sözcülüğünü yapan Özel Savaş elemanı Abdulkadir Selvi son dönemlerde Kuzey ve Doğu Suriye’de gerçekleştirilmesi planlanan seçimleri gündemleştirerek seçimlerin engellenmesini isteyen tehdit dolu yazılar kaleme aldı. Ardından devletin çeşitli kademelerinden ve faşist şef Erdoğan’dan da seçimler gerekçe gösterilerek Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan halklar tehdit edildi.
Bu tehditler son birkaç gündür keşif uçaklarının yapmış olduğu saldırılarla devam ediyor. Şu anda Kuzey ve Doğu Suriye’nin Türkiye’ye sınır olan tüm şehirlerinde aralıksız bir şekilde keşif ve savaş uçağı hareketliliği var. Tıl Temir-Hesekê yolu üzerinde bir aracın bombalı saldırı ile hedef alınması, Til Koçer’de bir araç ve ambulansın keşif uçağı ile vurulması ve Amudê’ye bağlı Hatimiyê köyüne yönelik keşif uçağı saldırısı ile soykırımcı sömürgeci faşist Türk devleti bu saldırılarını sürdürüyor.
Karşı çıkılan, saldırı gerekçesi yapılan nedir peki? Bir halkın ve o halkın iradesini temsil eden demokratik bir yönetimin almış olduğu yerel seçim kararı!
Tüm dünyada seçimler demokrasinin olmazsa olmaz bir parçası olarak görülür. Kuşkusuz bizler gibi radikal demokrasiyi savunanlar için seçimler önemlidir. Her ne kadar günümüz dünyasında seçim mekanizması iktidar odakları tarafından içeriği boşaltılmış, formalite düzeyine indirgenmiş olsa da doğrudan demokrasi sistemini benimseyen ve bunu uygulamaya çalışan Kuzey ve Doğu Suriye gibi bir yerde seçimler gerçek anlamına ve içeriğine büründüğü için çok ama çok önemlidir. Çünkü halk iradesinin ortaya çıkması açısından seçimlerin yapılması demokratik sürecin tamamlanması anlamını taşımaktadır.
Bu açıdan soykırımcı sömürgeci faşist Türk devleti halkın iradesinin ortaya çıkmasına karşıdır. Demokrasi sürecinin başarılı ve güçlü bir şekilde tamamlanması ve halkın demokratik yönetiminin ortaya çıkarılmasına karşı çıkmaktadır.
Bu demokrasi ve halk düşmanlığı AKP-MHP iktidarının hem Türkiye içinde hem de bölgede izlediği tüm politikalarının temelini oluşturmaktadır.
Faşist karakterli olmasından kaynaklı, en ufak demokratik bir oluşum ve gelişmeyi kendisi için tehdit olarak görmekte ve saldırı gerekçesi yapmaktadır.
Kuzey ve Doğu Suriye halkları gerçekleştirecekleri yerel seçimle kimseye tehlike oluşturmamaktadır; kent ve beldelerini yönetecek yerel yönetimlerini seçeceklerdir.
Ancak öyle görülüyor ki AKP-MHP faşist iktidarı 31 Mart’ta Türkiye’de gerçekleştirilen yerel seçimleri kaybetmenin hırçınlığıyla hareket etmekte, Türkiye’de kaybettiği seçimleri Kuzey ve Doğu Suriye’de keşif ve savaş uçakları ile kazanmanın çabası içindedir.
Seçimler sandık ile yapılır, keşif ve savaş uçakları, tank, top ve obüslerle değil!
Türkiye’deki her seçimde Kuzey Kurdistan’da yaşadığı seçim hezimetini PKK’nin silah zoruyla halkı tehdit etmesi gibi saçma sapan bir iddiayla izah etme çabasında olan AKP-MHP faşist iktidarı, Kuzey ve Doğu Suriye’de gerçekleştirilecek yerel seçimleri silah zoruyla durdurmaya, engellemeye çalışmaktadır.
Bu durum AKP-MHP’nin seçimlere yönelik yaklaşımını ortaya koymakta, iliklerine kadar işleyen halk düşmanlığını gözler önüne sermektedir. Ne yaparlarsa yapsınlar AKP-MHP faşist iktidarı Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da seçimleri kaybettiği gibi Kuzey ve Doğu Suriye’de de kaybedecektir.
Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi tüm tehdit ve saldırılara rağmen 11 Haziran’da seçimlerin yapılacağını bir kez daha ilan etmiş; halkların demokratik iradesini esas alacaklarını açıklamıştır.
Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan tüm halklar da hiçbir saldırı ve tehdide kulak asmadan, çeşitli gerekçelerle fitne ve fesat çıkarmaya çalışanlara bakmadan 11 Haziran’da sandık başına gitmeli, AKP-MHP faşist iktidarına bir kez daha kaybettirmelidir.
Ulaş ARSLAN