03 Kasım 2019 Pazar Saat 11:17
0
21
TR
:” ”
:””
” “,
:” ”
Bir önceki gün 1 Kasım Dünya Kobanê günü kutlandı, dün de 2
Kasım Dünya Rojava Günü’ydü. Bu iki gün içinde milyonlarca insan bir amaç
etrafında bir araya geldi. İnsanlığın vermiş olduğu mücadeleler açısından
bakıldığında bizlere 1968 öğrenci gençliğinin bir amaç etrafında ayağa
kalkışını hatırlattı. Tıpkı ABD’nin Vietnam’ı işgaline karşı nasıl insanlar
isyana durmuş ise bu sefer de Türkiye’nin Rojava’yı işgal etmesine karşı
milyonlar tek yürek oldu.
1 Kasım, aydınların,
yazarların, birçok sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin çağrısı ile DAİŞ
vahşetine karşı direnenlerle dayanışmak için Dünya Kobanê Günü ilan edilmişti. 2
Kasım günü ise Kuzey-Doğu Suriye’de statükocu veya küresel kapitalist sistemin
tarafı olmak yerine demokratik bir yönetimin mümkün olduğunu gösterdiği için ‘Dünya
Rojava Günü’ olarak ilan edildi.
Uzun bir aradan sonra dört parça Kürdistan’dan Avrupa’ya,
Balkanlar’dan Amerika’ya, Rusya Federasyonu’ndan Asya’ya dek uzanan devrimci
enternasyonal buluşmaya tanıklık etti tarih. Bugün herkes Rojava’lı olmuştu.
Avrupa’da birçok kişi enternasyonal devrimci duygularla 1936’da diktatör Franko’ya
karşı mücadele etmek için nasıl İspanya’ya biletlerini kesiyordular ise, bu
sefer de biletler Faşist diktatör Erdoğan’ın güçlerine karşı savaşmak için
Rojava’ya kesiliyordu. Dün İsrail’in Filistin’i işgal etmesine karşın nasıl
herkes Filistinli ise bugün de herkes YPG’li/YPJ’li olmuştu.
Büyük insanlık 1968
ayaklanmalarından bu yana neredeyse ilk kez böylesi bir duygu ve heyecanla bir
araya geldi. 1968’de öğrenciler ve gençlik hareketliyken, bugün bütün bir
toplum harekete geçti. Toplumsal vicdan, toplumsal adalet, toplumsal ahlak
ayağa kalkarak şahlandı adeta. Rojava’da kazılan siperlerde yürütülen
mücadeleyi kendilerinin mücadelesi olarak gördüler. Rojava düştüğünde
insanlığın düşeceği bilinciyle mücadelesi verilen Onur Direnişi için sokakları
ve alanları doldurarak “Bu savaş hepimizin diye haykırdılar.
“Her Yer Rojava Her
Yer Direniş ve “Hepimiz QSD’liyiz diyerek uzun bir aradan sonra ilk kez bu
düzeyde halkların en güçlü dayanışması ortaya çıktı. Türkiye’nin işgalciliğine
sessiz kalan, Rojava savaşına silah ve finansman sağlayan birleşmiş devletlere
karşı birleşmiş halklar alanlarda kendi devlet ve hükümetlerine karşı açık
tutum ortaya koydular.
Kim ne derse desin dün egemen devletlerin sadece koz olarak
birbirine karşı kullandığı Kürt sorunu Rojava direnişiyle artık küresel bir
sorun haline gelmiştir. Ne Türk işgalciliği ve ne de diğer sömürgeci devletler
“YPG/YPJ ya da HPG’yi terörist ilan edip
işgalciliğine devam edemez. Ne Rojava halkı ve Kürtler, ne de dünya insanlığı
bunu kabul etmeyecektir. Kürt sorunu bütün ağırlığıyla daha fazla insanlık
gündeminde olacağı gibi sömürgeci devletler kadar, Kürdistan’ın sömürge haline
gelmesinde rolü olan devletler de eskisi gibi rahat hareket
edemeyecektirler.
Halkların Önderi Öcalan’ın yarattığı sistem Rojava’da hayat
bularak ezilen halklarda kaybedilen umudu tekrardan dirilttiği gibi, egemen
işgalci sömürgeci güçlerde de büyük bir korku yaratmıştır. O nedenle halkların güvenliğini ve geleceğini ortadan
kaldıran vahşi DAİŞ çeteleri ve onun uzantılarını tekrardan hortlatmak için var
güçleriyle Rojava’ya saldırtmaktadırlar. Çünkü Rojava var oldukça halklar yaşayacak,
sömürgeci, işgalci, gerici DAİŞ çeteleri gibi katliamcılar amaçlarına
ulaşamayacaktırlar.
Bu yönüyle Dünya Rojava günü sadece AKP-MHP faşist rejiminin
işgaline karşı değil, aynı zamanda kapitalist modernitenin yaşamımızı işgal eden her türden saldırısına karşı da
bir başkaldırıdır. Kapitalist modernitenin geliştirdiği milliyetçiliğe karşı
dünya insanlığının en üst düzeyde devrimci enternasyonalizmle karşı koyuşudur.
En önemlisi de eril, devletçi erkek egemenli zihniyete karşı demokratik,
toplumcu, ekolojik kadın özgürlükçü sistemin yükselişidir.
Bu aynı zamanda sadece Rojava’da ya da Ortadoğu’da değil,
aynı zamanda bütün bir dünya da yeni bir tarihsel sürecinde başlangıcı ve
miladını bize müjdelemektedir. Bu bir devrimci dalgadır. Bu devrimci dalganın
önüne artık hiç kimse geçemeyecektir. Artık egemenlerin her şeyi belirleyip
arkasından sürüklediği dönem bitmiştir. Halkların ve kadınların zamanı
gelmiştir.
3. Dünya savaşının getirdiği bütün yıkımlara rağmen, bedeli
oldukça ağır olmasına rağmen ki, halende bu bedel halklar tarafından ödenmeye
devam etse de, sonuçta demokrasi çağının gelişini geciktiremeyeceklerdir. Çünkü
içinde bulunduğumuz zamanın kendisi demokrasi çağıdır ve bu çağ bedel ödenerek
yükselmektedir. İsmini ve niteliğini var olan sorunların çözüm niteliği ve
ödenen bedellerden almaktadır. Bu kadar değerli ve güçlü olmasının nedeni
ödenen bedeller ve çekilen acılardır. Bu yönüyle Demokrasi, Özgürlük ve bütün
kazanımlarımızın anası olan Kadın zamanı…
Ahmet ŞEKERCİOĞLU
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
0
21
TR
:” ”
:””
” “,
:” ”