13 Eylül 2010 Pazartesi Saat 12:27
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
” ”
Daha önce Barzani’nin Türkiye ziyaretinde yaşanan ‘protokol
krizinin’ özel yaşamlarına kadar sızdırılan danışmanlarının etkisiyle
gerçekleştirildiğini söylemiştik. Şimdi bu gerçeği açıklamak durumundayız: Hükümet
kabinesinde en az iki bakan resmen Türkiye’ye çalışmaktadır.
Birincisi YÖK’ün
kurucusu olan Prof.Dr. İhsan Doğramacı’nın yeğeni ve T.C vatandaşı Sinan
Çelebe’dir. Çelebi ticaret bakanıdır. Çelebi bakanlığa getirildikten bu yana
ticari ilişkilerde Türkiye dışındaki birçok ticari teklifi geri çevirmekte ve
birçok alana sadece Türkiye’nin girişine izin vermektedir
İlginç olan 12 Eylül
darbesinin en önemli kurumu olan YÖK’ün baş kurucusunun yeğeni olan birinin
Güney Kürdistan’da bu kadar ön plana çıkışıdır. Aynı çevreler güya 12 Eylül
askeri cunta Anayasası değişecek diye Türkiye’de Özgürlük Hareketi’nin almış
oluğu karara destek vereceklerine Türkiye’deki artçılarının da aracılığıyla
köstek oluveriyorlar.
Şimdilerde 12 Eylül’ün kurumları, çocukları giderek Güney
Kürdistan Hükümetinin bakanlıklarını ve birçok hükümet kurumlarını ele
geçirmektedirler.
Türkiye neredeyse PKK’ye karşı verdiği savaş maliyetini
buradaki ilişkiler üzerinden karşılıyor 7 milyar dolara varan ticari
ilişkisini, kendisi de Türkmen olan Çelebi tarafından 20 milyar dolara
çıkarılması öngörülüyor. 20 milyar dolarlık geliştirilen ticari ilişki Güney
Kürdistan’ın tümüyle Türkiye’ye teslim olması demektir.
Ne var ki çeşitli kurumların şimdiden direkt olarak
Türkiye’ye teslim ettikleri görülmektedir. Güneyde son açılan özel kanalların
çoğunda Türk dizileri izletilmekte ve MİT’in elemanları fahiş paralarla
çalıştırılmaktadır.
Basın kumlarının
giderek Türkiye’ye devredildiği son zamanlarda Kanal 4’ın devredilmesinin zaman
zaman gündeme geldiği MİT’çi işgalden sonra Neçirvan Barzani’nin en önemli
haber ajansı olan AKNEWS’te Kurmanci’nin yasaklanması, kaldırılması
gerçekleşti. Gerekçe olarak Sorani ve diğer dillerin ajansta güçlendirilmesi
olarak belirtiliyor.
Bu hangi zihniyettir ki Kürtlerin lehçelerini ayrı bir dil
olarak algılıyor ve 30 milyona yakın Kürdün konuştuğu bir lehçeyi dıştalıyor.
Tüm Kürt çevrelerinden gelen yoğun tepkiden dolayı Neçirvan Barzani’nin
Kurmanci bölümünün tekrar açmak zorunda kalacağı belirtiliyor.
Zaten takip ettiğimiz kadarıyla Türkçe servisi Taraftan daha
fazla AKP ve referandum propagandasını yaptığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Taraf’ın
gönderdiği anlaşmalı çalışanlarının olduğu da zaten biliniyor.
AKP sözde Kürt
milletvekillerinden tutalım HEP’ten, DTP’ye kadar Kürt siyasal hareketinden
kopanlara kadar AKP ve Türkçülüğe en ufak bir kıvılcım kadar hizmet edenlerle
röportajlar yaptırıyor. Her ne kadar araya bazen istisnaları serpiştirmeye
çalışsalar da bu durumun kimsenin gözünden kaçmadığı görülmektedir. Son olarak
Kürt siyasal hareketi içinde önemli çalışmalarda çalışıp ayrılmış bir zatla
yaptıkları röportajda bu zat ”eğer sandığa gitseydim ”evet” derdim çünkü
siyasi partilerin kapatılması zorlaştıran bir paket” bu zat daha da ileriye
giderek Güney Kürdistan’ın TC’ye bağlanmasını öneriyor.
Hemen Ankara’da oturan ve o kadarda saf olmayan bu insanın
siyasi partiler kanunun daha meclisteyken ret edilğini bilmemesi mümkün
değildir. Asıl olarak Güney Kürdistan’daki en büyük ‘yolsuzluğun’ AKP ile
ilgili bilgilerin dezenformasyonuyla yapılan yolsuzluktur. Kör olmayan her
kesin görebileceği bu taktik, bölge başkanı Mesut Barzani’nin yakın
danışmanları ve bazı hükümet bakanları tarafından da yapılmaktadır.
Hem Barzani’ye hem de Güneydeki kamuoyuna yapılan bu
acımasız yolsuzluk, Kürtlerin bölgede kendi çıkarlarına bir strateji
kurmalarının önündeki en büyük engel olarak duruyor.
İkincisi ve en önemli devşirmelerden biri olan Kürdistan
Eğitim bakanı Sefin Dizayi’dir. Bu zat Ankara’da PDK temsilciliğini yaptığı
sırada Türklerle haşir neşir olup en eski taktik olarakta bilinen evlilik
yoluyla devşirilir. Müthiş bir devşirme garantisinden sonra muhtemelen
Türkiye’nin planladığı Eğitim Bakanlığına atanır. Böylece Türkler bu zat
üzerinden hem sahte bir danışmanlık yaptırmakta (Türkiye’deki gelişmeleri
çarpıtarak aktardığından) hem de ticaretten sonra en önemli olan Eğitim
Bakanlığı aracılığıyla Türkçülüğü Güney Kürdistan’ın her tarafına yaymaktadır.
En son hem Kürdistan’da siyasi olarak sembolikleşen, hem
kültür olarak Hewreman bölgesinde Kürt özünün en yoğun yaşandığı bir öneme
sahip olan ve son dönemlerde giderek dini oyunların oynandığı (radikal
İslamileştirilen) Halepçe’de devletin resmi binaları, kurumları Fezalar grubuna
verildi.
Güney’in en ücra köşesindeki Halepçe’de artık Türkçe
öğretilecek hem de Türkleştirmenin tüm masraflarını, öğreticisi olan
öğretmenlerin tüm maaşları Kürdistan Hükümeti tarafından verilecek.
Güneyde Kürtçenin alanı daraldıkça Türkçe yaygınlaşıyor.
Halepçe’de Hewrami lehçesi Duhok’ta Kurmanci lehçesi giderek kaybolurken her
alanda Türkleştiriliyoruz.
Herkesin bu devşirmelerin sahte yalancı danışmancılarına
Türkiye siyaseti ve Türkçülüğü yaygınlaştırmaya çalışanlara karşı tavır alması
gerekiyor. Bu tavır onurlu insan ve Kürt olmanın bir gereği olmaktadır.
Ozan Erdem
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info