• kurdî
  • العربية
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Bölümler Makaleler

Koftiden Kabadayılığın Sonu!

Yayınlayan Lekolin
15 Mart 2020
Kategori: Makaleler
245 13
A A
Koftiden Kabadayılığın Sonu!
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

16 Ekim 2018 Salı Saat 06:58

Soykırımcı sömürgeci faşist Türk devleti ve iktidardaki yeşil faşist parti olan AKP uzun süredir dış siyasete yönelik saldırgan bir çizgi izlemekteydi.

Soykırımcı sömürgeci faşist Türk
devleti ve iktidardaki yeşil faşist parti olan AKP uzun süredir dış siyasete
yönelik saldırgan bir çizgi izlemekteydi.

Sağ siyasetin odağında yer alan
lümpenliği temel bir siyasal söylem belleyen AKP’nin başı Tayyip Erdoğan bu
çizgiyle paralel olarak uluslararası arenada koftiden kabadayı numaralarıyla
hem iç siyasette hem de dış siyasette puan kazanmaya çalışmaktaydı.

İsrail ile girdiği söz
düelloları, AB ülkelerine karşı kullandığı tehditvari söylemler, kimi zaman
Rusya kimi zaman ise ABD ile geliştirdiği kontrollü krizlerle kredibilitesini
arttırmak isteyen Tayyip Erdoğan’ın iç siyasette düzeyi çok daha aşağılara çekerek
muhalefet partileri ve onların liderleriyle en hafifi “şerefsiz, alçak,
ahlaksız olan sözlerin havada uçuştuğu tartışmalara girmiştir.

Öte yandan Tayyip Erdoğan,
2002’de iktidara geldiği günden bugüne değin Türkiye’de iktidar olmanın
Kürtlere vurmaktan ve onları zayıf düşürerek kontrol altına almaktan geçtiğini
çok iyi bildiğinden, 16 yıllık AKP iktidarı süresince Kürtlerin tüm meşru
mücadele alanlarını daraltmaya, onları oyalamaya, en temel insan haklarında
dahi en ufak bir adım atmayarak manipülasyonlarla durumu kurtarmaya bu temelde
TC’nin kuruluş ilkesi olan Kürt’ü soykırıma uğratma amacını gerçekleştirmeye
çalışmıştır. Bu amaçla onbinlerce Kürt’ü tutuklamış, yüzlerce Kürt çocuğunu ve
binlerce Kürt yurtseverini katletmiş, Roboski ile başlayan ve soykırıma karşı
geliştirilen özyönetim direnişleri süreciyle devam eden toplu katliamlar
gerçekleştirmiş, Kürt şehirlerini yakıp yıkmış, Kürt halkının en büyük
değerleri olan şehitlerine ve şehitliklerine saldırmış ve buna benzer daha
yüzlerce zulüm örneğini sergilemekten geri kalmamıştır.

Arkasına böylesi bir rüzgarı ve
gazı alan Tayyip Erdoğan liderliğindeki soykırımcı sömürgeci faşist Türk
devleti soluğu Ortadoğu’da almış, bu temelde Suriye’ye girmiş, Irak’ta açık,
gizli operasyonlar ve işgaller gerçekleştirmiş, İran kartını kullanarak İran
karşıtı cepheye göz kırpmış, Mısır’ı karıştırmış, Katar krizinin bir tarafında
yer almış, İsrail ile kontrollü bir gerginliği geliştirerek Filistin davası
üzerinden Arap milliyetçiliğine ve anti-siyonist zemine seslenmiş.

Ancak tüm bu gelişmelerin sonunda
Ortadoğu’nun öyle herkesin istediği gibi at koşturabileceği boş ve düz bir
meydan olmadığı, yanlış hesabın Ortadoğu’nun kalbi konumunda olan Kürdistan’dan
döndüğü, döneceği açığa çıkmış kısacası Tayyip Erdoğan ve soykırımcı sömürgeci
Türk rejimi için zurnanın zırt dediği yere gelinmiştir. Bu yer Efrin’dir. 

Efrin’e işgal saldırısını
gerçekleştirmek için kendini altından kalkamayacağı kadar ağır tahahhütler
altına sokan faşist TC rejimi ve AKP’nin kof kabadayı lideri Tayyip Erdoğan,
taviz üstüne tavizler vermektedir. Saldır-kazan biçiminde formüle edilebilecek
bir dış siyasetten ver-kurtul çizgisine gelmiştir. Bu taviz verme çizgisinin
herhangi bir ilkesi, ölçüsü, sınırı ve olmazı yoktur.

İşin can alıcı noktası bu taviz
verme çizgisiyle kurtarılmak istenenin ne olduğu konusudur? Her girdiği seçimde
birinci çıkan, geliştirdiği devlet içi tasfiye ile devletin tüm kurum ve
organlarına hakim olan ve rejimi kendisiyle özdeş kılarak kendinde kilitleyen
Tayyip Erdoğan, her zamanki demogogluğuyla halkın bir kısmını
vatan-millet-devlet söylemiyle ülkeyi kurtarmaya çalıştığına ikna etmiştir.
İkna edemediği ve edemeyeceği büyük kısmını ise korkutarak, sindirerek
sessizleştirmeye çalışmaktadır.

Tayyip Erdoğan’ın ülke savunması
tezi her ne kadar iç siyasetin kimi mahallelerinde iş görüyor olsa da bu tezin
kofluğu gün gibi ortadadır. Evet, Tayyip Erdoğan bir şeyleri kurtarmaya
çalışıyor, ama bu, ülke ve halkın çıkarları değildir en başta kendi canıdır,
iktidarıdır, kendisinin ve ailesinin vurgun ve soygunla elde ettiği devasa
boyuttaki mal varlığıdır.

Bunun için vermeyeceği,
satmayacağı, peşkeş çekemeyeceği hiç bir maddi ve manevi değer yoktur. Bu
tipoloji her türlü ilkesizliği, ölçüsüzlüğü, düşkünlükte sınır tanımamazlılığı
ve omurgasızlığı temel karakter olarak bilen bir tipolojidir.

Ondandır ki bir dediği diğerine
uymaz, bir gün yaptığını diğer gün bozar, dost dediğine kazık atar, sırtından
hançerler, düşman olarak ilan ettiğinin çanağını yalar, anasına küfrettiğinin
ölüsüne ağlar ve yüzüne güldüğünün mezarını kazar. Buna da tüm aymazlığı ve
utanmazlığıyla reel-politika der.

Ve tüm bu yalan hamuru yoğrulsun
diye elindeki despot iktidarın tüm imkanlarını da kullanarak topluma karşı
insan aklının alamayacağı yoğunluk ve şiddette psikolojik ve özel savaş
politikalarını yürütür. Bugün evde, sokakta, okulda, işte, ibadethanede vs. her
yerde toplum bu psikolojik ve özel savaşa maruz kalmakta, neyin doğru olduğunu
neyin yalan, yanlış olduğunu anlayamaz hale gelmiştir. 

Bu nedenle Kürdistan’da yürüttüğü
kirli savaşta her gün ağır darbeler alıp kaybetmesine rağmen bu kayıpları
toplumdan gizleyerek kendisine ‘Kürdistan Fatihi’ olarak yutturabilmektedir.

Bu nedenle Rusya ile olan
ilişkilerinde gerek ekonomik gerek siyasi gerekse de idari kimi konularda
ipleri Ruslara ve onun ortakları olan İran ve Suriye’ye vermesine rağmen
bağımsız, ilkeli bir dış siyaset yürüttüğünden bahsedebilmektedir.

Bu nedenle tam 6 yıldır çok aktif
bir şekilde kendi çıkarı için her boyutuyla kullandığı Sünni Arapları ve
içlerindeki çok küçük bir kesimi oluşturan cihadist, selefi çete gruplarını son
olarak İdlip’te de satmasına rağmen sanki onları kurtarıyormuş, kurtarmaya
çalışıyormuş gibi lanse edebilmekte, masum sivilleri kurtaran kahraman
cakalarını satabilmektedir.

Ve son olarak ABD ve Türkiye
arasında uzun zamandır ciddi sorun haline gelen Amerikalı Rahip davasında
tükürüğünü yalayarak ABD’nin istediği noktaya gelmiş, rehin tuttuğu rahibi
tahliye etmiştir. Utanmadan buna bağımsız yargı kararı demekte ve çizilen karizmasının
fazla ifşa olmaması için bu konuyu gündemine dahi almamakta, sürekli gündem
değiştirmektedir. 

Sözün kısası herkese karşı diş
gösterip saldırgan bir tutum içine giren soykırımcı sömürgeci faşist Türk
devleti ve onun koftiden kabadayısı Tayyip Erdoğan gelinen aşamada kuyruğunu
bacaklarının arasına kısıp arkasını kollamaya çalışmaktadır.

 

Ulaş Arslan

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html

Etiketler: AKParaştırmaDEVLETIkurdiKurdishkurdistanLekolinsoykirimTURKTurkishTürkiye
Önceki yazı

BAŞUR SEÇİMİNİ KİM KAZANDI?

Sonraki Haber

MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN YARATTIĞI TAHRİBATLAR

Benzer Haberler

Kürt Gerçekliğine Bir Kavramsal Müdahale: Judenrat Gerçeği Ve Sömürgeciliğin Ötesi – 1
Araştırmalar

Kürt Gerçekliğine Bir Kavramsal Müdahale: Judenrat Gerçeği Ve Sömürgeciliğin Ötesi – 1

8 Haziran 2025
Artan DAIŞ Saldırıları ve Şam’ın Güvenlik Açmazı
Makaleler

Artan DAIŞ Saldırıları ve Şam’ın Güvenlik Açmazı

1 Haziran 2025
Kürt Halkı PKK’yle Büyük Ulusal Ve İnsani Değerler Kazandı
Makaleler

Kürt Halkı PKK’yle Büyük Ulusal Ve İnsani Değerler Kazandı

21 Mayıs 2025
Sonraki Haber
MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN YARATTIĞI TAHRİBATLAR

MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN YARATTIĞI TAHRİBATLAR

Öne Çıkan Yazılar

  • Kürt Gerçekliğine Bir Kavramsal Müdahale: Judenrat Gerçeği Ve Sömürgeciliğin Ötesi – 1

    Kürt Gerçekliğine Bir Kavramsal Müdahale: Judenrat Gerçeği Ve Sömürgeciliğin Ötesi – 1

    664 Paylaşım
    Paylaş 266 Paylaş 166
  • Önderlik Gerçeğini Anlamadan Kürt Özgürlüğü Tartışılamaz

    511 Paylaşım
    Paylaş 204 Paylaş 128
  • İsrail-İran Çatışması Ve Demokratik Çözüm Perspektifi- ÖZEL DOSYA

    530 Paylaşım
    Paylaş 212 Paylaş 133
  • Kürt Gerçekliğine Bir Kavramsal Müdahale: Judenrat Gerçeği Ve Sömürgeciliğin Ötesi-2

    579 Paylaşım
    Paylaş 232 Paylaş 145
  • Donmuş Çelişki Yumağı Olan Devleti Çözülme ve Tamamen Eritme Mücadelesi

    533 Paylaşım
    Paylaş 213 Paylaş 133

Önerilenler

Önderlik Gerçeğini Anlamadan Kürt Özgürlüğü Tartışılamaz

Halep Tümüyle MİT’in Kontrolüne Geçiliyor- ÖZEL HABER

İsrail-İran Çatışması Ve Demokratik Çözüm Perspektifi- ÖZEL DOSYA

Donmuş Çelişki Yumağı Olan Devleti Çözülme ve Tamamen Eritme Mücadelesi

Bağdat-Erbil ve Maxmur Üçgeni’nde neler oluyor?

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç