14 Kasım 2011 Pazartesi Saat 10:36
Mensur Güzel, 11 Kasım günü Kocaeli’nde bir deniz otobüsünde PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekmek için düzenlediği eylem sırasında infaz edildi. Güzel, askerlerin köylerini yakması sonucu ailesiyle birlikte metropole göç etmişti.
Yenibosna Adli Tıp Kurumundan cenazeyi alan Güzel ailesi, Mensur Güzel’in karnına ve kafasına sıkılan 6 kurşunla öldürüldüğünü ve kurşunlardan üçünün Mensur’un kafasını parçaladığını ifade etti.
Mensur Güzel’in cenazesini Adli Tıp Kurumu’ndan alan ailesi gördükleri manzara karşısında şok olduğunu söyleyen amcakızı Birsen Güzel, cenazenin otopsi sonrasında çok özensizce dikildiğini ifade ederek “Bunların ölüye bile saygıları yok şeklinde konuştu.
Cenazeyi gören Birsen Güzel şu bilgileri verdi: “Biz gördüğümüzde boynundan, sol kulağından, ta karına kadar kesmişler zaten ve böyle alttan üstten çok kötü ve düzensiz bir şekilde dikmişlerdi. Resmen parçalayıp tekrar dikmişler, kafasında kurşun izleri vardı ve kafası parçalanmıştı. Bunların ölüye bile saygısı yok.
İnfaza karşı sessiz kalmayacaklarını vurgulayan Birsen Güzel, “Hukuki tüm işlemlere başvuracağız. İşlenen bu cinayetin hesabını soracağız dedi.
Birsen Güzel, kuzeni Mensur Güzel’i tarif ederken, “Çok büyük bir yüreği vardı, cesaretliydi, haksızlığa hiç tahammülü yoktu derken gözyaşlarına boğuluyor. Anne Sitiye Güzel’in ise güçlükle ayakta durduğu dikkat çekti.
Anne Sitiye’nin yanından hiç ayrılmayan Birsen ise çocukluğunun birlikte geçtiğini söylediği Mensur Güzel’i her zaman kararlı ve acılara göğüs geren haliyle hatırlayacağını söyledi.
GÜZEL’İN HİKÂYESİ
Mensur Güzel 1984’te Kulp (Bahêmdan ) Ayhan köyünde doğmuştu. Kürdistan’ın dört bir yanında olduğu gibi o da çocuk yaşta devlet baskısıyla tanıştı. Yurtsever olan köyüne her gün özel timler gelip korucu baskısı yapıyordu. Bu dayatmalara boyun eğmeyen köy halkına yapılmayan eziyet kalmamıştı. Son olarak 1992 yılında askerin gelip köyü yakmasıyla Güzel ailesi metropole göç etti.
O dönem 9 yaşlarında olan Birsen Güzel o günleri şöyle anlatıyor: “1992 yılıydı. Askerler gelip köyümüzü yaktı. Ondan sonra aile darmadağın oldu. Hep beraber büyüdüğümüz için bize bu ayrılık çok ağır gelmişti. O zaman Mensur 8 yaşındaydı. Mensur ve ailesi İzmit’e göç etmişti. Orada 5 sene kalıp Diyarbakır’a döndüler. Merkeze taşındılar.
ASKERDE YOĞUN İŞKENCELER SONUCU KIRSALA ÇIKTI
Hepimiz gibi Mensur da bize yönelik yoğun baskıdan etkilenmişti. Köyümüzün yakılması hepimizin yüreğinde derin bir iz bırakmıştı. Ancak Mensur için dönüm noktası askerlik oldu. 2008 yılında askerlik yaptığı Diyarbakır Lice‘de büyük baskılara maruz kaldı. Defalarca orada dövüldü, hatta bir seferinde öyle dövülmüştü ki, yüzü mosmor olmuş, iki gözü de kapanmıştı. Mensur o haliyle fotoğrafını çektirdi ve o anı ölümsüzleştirdi ki hangi noktada kararını verdiğini hiç unutmasın. Ondan sonra zaten kendisinden bir daha haber alamadık. Kırsala çıkmış. Daha sonra HPG’ye katıldığı haberini aldık. -ANF
Zeynep Kuray/İstanbul
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info