Türkiye Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın itirafında olduğu gibi MİT ve HTŞ istihbaratı arasındaki ilişkiler uzun yıllara dayanırken Şam rejiminin düşürülmesi ile beraber bu ilişkiler daha da derinleştirildi. MİT, İşgalci Türk devletinin Suriye’deki varlığını kalıcılaştırmak için “Adana Anlaşmasının” yeniden etkinleştirilmesini de içeren alternatif planlar yapmak üzere HTŞ istihbaratı ile toplandı. Haber Analizimizde özellikle yapılan toplantının detaylarına ve Adana Mutabakatının içeriğine değineceğiz.
Güvenilir kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre 23 Mart günü MİT’e bağlı üst düzey yetkililer helikopterlerle Şam’da bulunan Türk üssüne iniş yaptı. Aynı gün içerisinde MİT yetkilileri ile Şam istihbaratı arasında, Enes Xettap’ın öncülüğünde ve Savunma Bakanı Murhef Ebu Qesra’nın katılımıyla Şam’da bulunan Türk Askeri üssünde bir toplantı düzenledi. Ayrıca toplantıda, Türk devletine bağlı İkinci Ordu Komutanları, Türk Ordusu’na bağlı Keşif Birimi’nden bazı askerler ve Türk Ordusu’nun Hukuk İşleri’nden sorumlu bazı askerler hazır bulundu. Üç saat süren toplantı, İşgalci Türk devletinin varlığını kalıcılaştıran ve bölgedeki işgaline dair yeni programları devreye koyan “Alternatif Planı” oluşturmak amacıyla yapıldı. Bu plan, Şam iktidarı tarafından Türkiye’nin bölgedeki askeri hareketliliğini ve varlığını meşrulaştıracak zemini sunmaktadır.
Edinilen bilgilere göre “Alternatif Plan” YPG’nin silah bırakmaması ve Şam iktidarının QSD ile yapılan anlaşmanın, MİT perspektifiyle belirlenen şartlara göre yerine getirilmemesi durumunda devreye girecek. Bu plan, Türk devletinin bölgedeki işgalini güçlendirmek için hazırlandı ve HTŞ istihbaratının önüne konuldu. Her iki taraf, YPG’nin silah bırakmaması ve KCK kadrolarını Suriye’den çıkarılmaması durumunda mutabakatın etkinleştirilmesi gerekliliği üzerinde anlaştı.
Ayrıca toplantıda, Serêkaniyê, Girê Sipî, Minbic kırsalı, Tişrin Barajı ve Efrin’deki çete gruplarının, isim dışında Savunma Bakanlığı’nın çatısı altına girmeyeceği tartışıldı. Türk devletine bağlı İkinci Ordu Komutanı’nın ortaya koyduğu gerekçeler ışığında belirtilen bölgelerdeki çete gruplarının bizzat Türk Ordusu’nun emir ve talimatları altında olacak. Yine toplantıda DAIŞ kamplarının çete gruplarının değil, Türk Askerlerinin gözetiminde olacağı belirtildi.
Bu Alternatif Planda, eski Şam rejiminin Türk Ordusu’na Suriye topraklarına girme yetkisi veren Adana Anlaşması’nın etkinleştirilmesi de yer alıyor.
PEKİ NEDİR ADANA MUTABAKATI?
İşgalci Türk devletinin, Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına yönelik planladığı işgali saldırılarının meşru zeminini oluşturmak için gitmediği ülke, çalmadığı kapı vermediği taviz kalmamışken son minvalde 1998’de Uluslararası Komplo startı verildikten 11 gün sonra imzalanan Adana Mutabakatını yeni bir konseptle hayata geçirmek istemektedir.
20 Ekim 1998’de Türkiye’nin Adana kentinde, Türk Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Uğur Ziyal ve Suriye Tümgeneral Adnan Badr al-Hasan Adana isimlerinden oluşan Suriye Rejimi ve Faşist Türk devleti heyetleri arasında “Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İş birliği Anlaşması” Adana Mutabakatı imzalandı. 1998 yılında ABD öncülüğünde planlanan uluslararası komplonun hayata geçirilmesinin ilk adımı olarak Önder Apo’nun Suriye’den çıkarılması için İşgalci Türk devleti ile Suriye Rejimi arasındaki ilişkilerin planlı bir şekilde gerilmesi sonrasında ABD Başkanı Bill Clinton devreye girdi. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in arabuluculuğunda ve İran Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi’nin de desteğiyle İşgalci Türk devleti ile Suriye Rejimi bir araya getirildi ve Adana Mutabakatı imzalandı.
Son yıllarda özellikle dördüncü maddede birçok değişiklik oldu. Buna göre; Türk ordusunun Suriye topraklarının 5 kilometre derinliğine girmesine izin veriliyordu. Şimdiye kadar Türk devleti bu maddeyi kullanarak, işgal alanını genişletti. Tam da bugün bir kez daha işgalci Türk devleti Adana Mutabakatının bu maddesine dayanarak Suriye topraklarındaki işgalini geçici Şam iktidarına kabul ettirmeye çalışmaktadır. Edinilen bilgilere göre yapılan Alternatif Plana dahilinde işgalci Türk devletinin Suriye topraklarına 30 kilometre girme hakkı tanıyor.
Aslında, işgalci Türk Devleti’nin Suriye’deki askeri operasyonları Adana Mutabakatını aşmıştır ve Suriye’nin birçok bölgesini işgal etmiştir. Kürt halkına karşı geliştirdiği inkar ve imha konsepti çerçevesinde HTŞ iktidarı ile Adana Mutabakatından daha kirli anlaşmalar oluşturmuştur.
Arî TUFAN