İktidarını ve meşruiyetini Garê’de kaybeden AKP-MHP faşizmi bundan sonra nasıl yürüyeceğinin karar aşamasına gelmişti. Hukuk reformu, ekonomi reformu, kabine revizyonu gibi söylemlerle kimi kesimlerde beklenti yaratsa da hırçınlaşarak faşizmi zirveye taşıyacağı beklentisi daha doğruydu. Nihayetinde bunun işaretini HDP’ye kapatma davası açarak verdi.
Hukuk silahını kullanarak kaybettiği iktidarı ve meşruiyetini kazanacağını sanıyor. Hayır, Garê de olduğu gibi bu mecrada da kazanamayacak. Garê sonucu belirlemişti, bundan sonra yapacağı her hamle ile faşizmi zirveye taşısa da yıkılmaktan kurtulamayacaktır. Bunun cevabını arayanlara Kürdistan halkının nabzının attığı Amed Newroz’una bakmaları yeterli olacaktır.
Herkeste biliyor ki, sömürgeci hukuk her dönem Kürtlere karşı bir silah olarak kullanıldı. Ancak bu gün farklı olan bütün toplumsal kesimlere karşı kullanılmaktadır. Dolayısıyla HDP’ye, Kürtlere karşı açılmış bir dava olarak ele alınsa da aslında AKP-MHP-Ergenekon faşizmi karşısında duran tüm toplumsal kesimlere karşı açılmış bir davadır, yeni bir saldırı konseptidir. Bu demokratik siyasete, kadına, gençliğe, işçiye, memura, yoksula hakkını aramak isteyen herkese karşı bir saldırıdır. Bu yönüyle bütün toplum faşizmin açık saldırı konseptiyle karşı karşıyadır.
Her kesime dönük dosyalar hazırlanmış durumda. Ulusalcılıkları ve milliyetçilikleriyle övünen CHP ve İYİ Partiye dönük yarın fetö dosyaları önlerine konulursa ne diyecekler acaba? Bunun önünde bir engel var mı ki? Hayır, bu faşist sistemde hiçbir partinin güvencesi olmadığı gibi, hiçbir yurttaşın da güvencesi yoktur. Bir gecelik kararnameyle İstanbul Sözleşmesi feshedilerek kadınların kazanımları elinden alındı. İstediklerini görevden alabiliyorlar. O çok mülküne güvenenler bile bu sistemde güven içinde değiller artık. Bir kararla herkesin malına mülküne bile el koyabilirler. Bunu en iyi gören dış sermaye Türkiye’ye gelmemekte, Türkiye’de olanlar da kaçmakta.
Mevcut faşist sistem hukuk, kanun, uluslararası yasa ve mahkemeleri tanımıyor. Çünkü geri gördüğümüz bu yasalar, kanunlar, mahkemeler bile mevcut faşist sistemin uygulamalarını kabul etmiyor, mahkum ediyor. Toplumsal vicdan bu faşist uygulamaları kabul etmiyor, ayağa kalkıyor. Dolayısıyla faşizm de ayağa kalkan bu toplumsal vicdana saldırıyor, toplumun değerlerine, tüm kazanımlarına karşı bir saldırının başlangıcı olarak HDP’ye kapatma davası açıyor. İşte o nedenle pandemi tehditine rağmen milyonlar Newroz alanlarında bu tehdite cevap veriyor.
AKP-MHP-Ergenekon faşizminin yeni konseptini herkes ciddiye almalıdır. Bu sistemin sınır ötesinde kazanabileceği bir şey kalmamıştır. Elinde tuttuklarını da kaybetmeyle karşı karşıyadır. İçeride kazanmaktan başka çaresi kalmamıştır. Bunun içinde kendisine biat etmeyen, önünde engel olarak gördüğü tüm partilere karşı saldırı geliştirecektir. Milletvekillerine, belediye başkanlarına, sivil toplum kuruluşlarına, gazetecilere, iktidarları önünde engel görülen her kesimi susturmaya, biate, buna gelmezler ise cezaevlerine tıkmak isteyeceklerdir. AKP-MHP-Ergenekon faşizminin yeni dönem konsepti bu. Ya iktidarlarının önünde engel olmaktan çıkılacak ya da direnme. Başkada bir yolu yok.
AKP-MHP. Faşizmi yolun sonuna geldiklerinin farkında, o nedenle tüm faşist rejimlerde olduğu gibi bir geri dönüş olmayacak bir şekilde daha fazla otoriterleşecek ve daha fazla faşist uygulamalara hız verilecek. Bunu durduracak tek güç halkın kendisidir. Biden otoriter devlet vurgusunu yapsa da AB’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımlarının kaldırılması için devreye giriyor. Peki, Erdoğan demokrat mı oldu da böyle bir yaklaşıma gidiyor. Hayır, aksine daha da otoriterleşti. O nedenle Avrupa’dan, Amerika’dan beklenti içine girme yerine demokrasi ve özgürlükten yana olan herkes safını netleştirmelidir. Bu faşist sistemin kimi uygulamalarından rahatsız olsalar da halen desteklerini sürdürdüklerini unutmamak gerekir.
O nedenle en büyük gücün bu halkın kendisi olduğu, demokrasi etrafında ördüğü ittifaktan geçtiği ortaya çıkmıştır. Bu gücün yenilemeyeceğini kürt halkının 40 yıılı aşan mücadele tarihiyle sabittir. Newroz’da milyonların ‘HDP Halktır Kapatılamaz’ demesi bu gerçeği bir kez daha ortaya koymuştur. Her ne kadar yandaş medya bu gerçeği görmese de çok korktuklarını belirtmek gerekiyor. Böylesine direnen bir halkı kimse susturamaz. HDP artık Newrozlaşan bir partidir. Kapatılamaz, teslim alınamaz. Newroz Pîroz Be.
Atakan ENGİN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi