07 Şubat 2010 Pazar Saat 15:23
12.00
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
” ”
Gerillalar, bugüne dek sorunun çözümü tartışmalarında adları
‘Gece karanlığından faydalanarak kaçan teröristler, dağdan inmeye hazır olan
dağdakiler, hain bir pusuyla karşımıza çıkanlar, her gün bölüp bölüp
bölünenler, kafile kafile kaçanlar. Dağda kalmak istemeyenler, pişman olanlar,
onar onar mı gelsin, yüzer yüzer mi gelsin diye karar kılınamayanlar, dağa
çıkınca sorun inince de sorun olanlar, gelsin de gelirse nerede kalacağı
kararlaştırılamayanlar, Türkiye vatandaşları gelirse arkada kalması endişe
veren Suriye Irak İran uyruklu olanlar…’
Onlar aslında PKK’nin 30 yılı aşkın mücadelesinin yarattığı,
milyonların yeni bir yaşam ve kurtuluş olarak sarıldığı, kültürel kazanımların
ve demokratik siyaset tarzının öncü kuvveti ve prototipi durumunda. ‘Gerilla
toplumsallığı ya da topluluğu’ diyebileceğimiz bu kuvvet sorunun çözümü
aşamasında da barışılması gereken öncü toplumsallık, sakınılması gereken
örgütlü ve donanımlı öfke, ikna edilmesi gereken aldatılmış bir halkın temkinli
temsilcisidir. Bu bakımdan çeşitli siyasetçi ve aydınların sosyolojik bir
değerlendirmeden kaçınarak, konunun ötesinde tutup talileştirdiği, kriminal bir
vakaya indirgediği ‘gerilla’ tartışması kocaman bir yanlıştır.
Gerillaya yanılgılı yaklaşım devletçi zihniyetin yarattığı
yanlış rol tanımından ileri gelmektedir. Bu anlayışa göre gerilla belli amaçlar
için örgütlenmiş bir organizasyonun silahlı gücüdür. Bu açıdan Kürt sorununun
çözümünde gündeme gelen tartışmaların bir durağı olan ‘silahların susması’
meselesinin peşi sıra gerilla gücünün ne olacağı sorusu sorulmakta ve
gerillanın ‘indirilmesi’ tartışma konusu olmaktadır.
Gerillanın silahlı bir güç olduğu doğrudur. Ancak gerilla
silahlı ve savaşan bir güç olmasından daha çok öncü bir toplumsallık ve ideal
olanın –ya da gerillanın ve Kürt halkının deyimiyle yeni yaşamın-
kurumsallaşmasıdır. Yani gerilla daha çok siyasal, sosyal, kültürel ve
ideolojik bir örgütlenmedir. Bu yaklaşım aslında yalnızca PKK deneyimi
açısından değil diğer devrim deneyimlerinde de öncü parti öncü örgütlenme adı
verilen devrim teorisinin bir gereğidir.
NASIL YAŞANILACAK?
PKK’de bu devrim teorisi reel sosyalizme dönük eleştiriler
paralelinde yeni ve çok daha özgün bir hal kazansa da öncü örgütlenme PKK’de
yaşam bulmaya devam etmektedir. Toplum için bir kurtuluş olan ideolojinin,
bunun temel paradigmalarının nasıl ete kemiğe bürüneceğini daha basit bir
anlatımla ‘nasıl yaşanılacağı’nı sorusunu öncü militanlardan ya da kadrolardan
oluşan parti sistemi içerisinde somutlaştırarak yanıt arar. Yani ‘yeni yaşam’
parti bünyesi içerisindeki giderek bir toplumsallık haline gelen sistem
içerisinde yaratılır. Bu aynı zamanda partiye yeni toplumun bireylerini yaratma
imkanı da sunar. PKK’nin reel sosyalizm deneyiminden çıkardığı en temel
sonuçlardan biri de yeni toplumun bireylerini yaratma işi bu bakımdan belli
denemelerle somut gerçeklik içerisinde şekil bulur.
PKK açısından gerilla aynı zamanda yeni toplumsal modelin
örgütlenme biçimidir. Daha somut ifade edersek eğer PKK’nin öngördüğü
Demokratik Ekolojik Toplum paradigması, bu paradigma içerisinde yaşayan
toplumsallığın adı olan ‘demokratik komünalite’ gerilla örgütlülüğünde adım
adım yaratılmaktadır. Gerilla bu toplumsallaşmanın bir bireyi olarak çoktan
toplumdan çok daha ileri bir düzeyde mesafe katetmiş ve daha yoğun mesafe
katetmenin örgütsel düzenini kurmuş, ihtiyaçlarını belirleyip bu ihtiyaçları
gidermenin pratik mücadelesini başlatmıştır. Yani gerilla silahlı bir savunma
gücü olmasının yanı sıra neredeyse hayata dair her şeydir.
GERİLLA KOMUTANLARI KONUŞUYOR
Gerillaya dair sorularımızı yönelttiğimiz her biri 10 ya da
20 yılı aşkın süreçtir mücadele yürüten gerilla komutanları bize bunları
anlatıyor. HPG Anakarargah komutanı Nurettin Sofi, YJA STAR karargah Komutanı
Zozan Çewlik, HPG askeri konsey üyeleri Şahin Cilo, Zaxo Zagros ve HPG
komutanları Tekoşer Şemzinan, Ali Haydar Dersim, Rızgar Ersi ve görüşlerini
aldığımız diğer komutanları gerillanın anlaşılması için öncelikle dikkat
çektiği temel husus bunlar oluyor. Gerillaya dair yazı dizimize konu olan soruları
yönelttiğimiz gerilla komutanlarına göre gerillanın içinde bulunduğu yaşam
düzeninde yeni bir yaşam yaratılıyor. Bu açıdan dağların da etkili bir unsur
olarak özgürleştiri etkisine değinen gerilla komutanları Kürdistan dağlarının
gerillaya kendini savunma imkanı yaratmasının yanında sunduğu özgür düşünebilme
imkanları ve devlet aygıtının ağır baskıcı sistemi ve onun paradigmalarından
yalıtılmış mekan olmasının yeni bir yaşamın yaratılmasında kolaylaştırıcı
faktör olduğunu belirtiyor.
Gerillanın cezp edici, çekici esas yönünün yaşam tarzı
olduğunu belirten gerilla komutanları halkın 30 yıllık mücadele sürecinde gün
geçtikçe gerilla gibi yaşamaya çalıştığı, gerillayı örnek bir yaşam idolü
olarak gördüklerini belirtiyorlar. Gerillanın yaşamının düzenlenişinde en küçük
detayına kadar hakim olan anlayışın yeni yaşam biçiminin inşa edilmesi olduğunu
belirten gerilla komutanları 25 yılı aşkın bir süredir gerillanın yürüttüğü
silahlı savaşımın kontrol dışına çıkmayışını da buna bağlıyor.
Biz de bu tartışmalar sonucu gerilla yaşamına dair somut
örnekler vererek gerillanın rolüne tanımına vurgu yapan komutanların
anlatımlarından özetle aşağıda sıraladığımız ortak anektodları çıkarıyoruz
1. PKK’nin silahlı gücü olarak ifade edilen HPG yalnız
başına gerillayı temsil eden güç değildir. Bunun dışında diğer siyasal sosyal
kültürel faaliyetler içerisinde bulunan her ferdin tanımı gerilladır. Yani
gerilla olmak için esas olan silahlı savaşım içinde olmak değil bu sistemin
içinde tanımlanmaktır. Ayrıca PKK açısından dünyanın dört bir yanında mücadele
yürüten militanlar hitaben ‘çalışmalarda gerillalaşma, gerilla çalışma tarzı
vs. türünden tanımlamalarla rol tanımlarının ya da görev paylaşımının,
uyarıların ya da talimatların olduğu çoğu zaman basından da tanık olunmuştur.
Bunlar PKK’nin iç literatürü anlamında da gerillanın rolüne ve tanımına ilişkin
ip uçları sunmakta gerilla ve gerillaşmaya dair geniş bir yaklaşımı
anlatmaktadır.
2. Etkili bir eğitim sistemine sahip olan PKK’nin HPG olarak
tanımlanan meşru savunma gücü de dahil olmak üzere tüm kurumlaşmalarının yoğun
bir ideolojik siyasal eğitim örgütlenmesi göze çarpmaktadır. Bu eğitim
sisteminin çok yönlülüğü dikkat çekici olduğu gibi ders programının neredeyse
yüzde 80’inin ideolojik siyasal konular olduğu açıktır. Ayrıca bu sistem
onlarca eğitim okulu ve akademilerde sürdürüldü gibi günlük ya da haftalık
yaşam düzeni içerisinde de belli zamanları kapsayan süreklileştirilmiş eğitim
çalışmaları ile yürütülmektedir. Bu eğitim sistemi gerillanın kendisini
tanımlamasındaki somut ibarelerdir.
3. Gerilla birliklerinin örgütlenme yöntemi, işleyiş biçimi
ve hareket tarzı askeri gereklilik kadar ideolojik gereklere göre biçim
kazanmaktadır. Örneğin birliklerin askeri olarak takım manga bölük gibi
tanımlarının yanı sıra, komün-ocak gibi örgütsel topluluklar mevcuttur. Bu
birliklerin düzenli eğitimi, yaşamlarının düzenli tartışıldığı temel eksiklerin
ele alınıp eleştiri özeleştiri denilen yöntem ile tartışıldığı günlük üç
günlük, haftalık gibi çeşitli ve düzenli oturum süreçleri mevcuttur. Tüm bunlarla
birlikte ilgi çekici yön gerilla birliklerinin temel başarı ölçütlerinin
yaşamsal unsurlar olmasıdır. Örneğin emekçilik, fedakarlık, dayanışma,
kolektivizm, sorumluluk, ortaklaşma, bireycilikten uzak toplumsallık, kendini
eğitme, mütevazilik vs vs..
4. Gerillaya dair PKK kaynaklı propaganda çalışmaları iç
yazışmalar bile incelenirse gerillaya atıfta bulunulan övgüler bir askeri
birlikten beklenildiği gibi iyi silah kullanmaları, keskin nişancı olmaları,
güçlü olmaları, iyi iz sürmeleri, gece hareket edebilmeleri, silahlar ve
patlayıcılar konusunda uzman olmaları, vs. değildir. Bu tip değerlendirmelerde
de gerillanın kendini yeni toplumsallığın öncü bireyi haline getirip
getirmediği bu yaşamı kendinde ne kadar somutlaştırabildiği bu düzeyde toplumu
ne kadar etkileyebildiği vs hususlarıdır.
5. Gerilla birlikleri içerisinde komutanlık ölçüleri de
gerillanın tanımına dair ip uçlarıyla doludur. Bu konuda da ölçüler yeni
yaşamın temel değerleri ile kendini donatmadır. Ayrıca HPG sistemi içerisinde
bir gerilla görev almadan önce adına pratik çalışma sürecine gitmeden önce
kesinlikle belli bir ideolojik siyasi eğitim görür ve bu eğitim süreci boyunca
kişinin göreve hazır olup olmadığına dair karar eğitime katılan tüm
gerillalarca alınır. Ayrıca savaş halindeki bir gerilla birliği bile olsa bu
birliklerin toplantılarının temel gündem maddeleri Siyasal sürecin
değerlendirilmesi, ideolojik örgütsel durum vs. gibi başlıklardır.
6. Gerillanın tanımı açısından en çarpıcı ve en kesin kanıt
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın değerlendirmeleridir. Öcalan’ın kitaplar dolusu
çözümlerinin çoğunda gerillanın rol tanımı üzerinde durmakta gerillanın
mücadele pratiğinin değerlendirmesini içermektedir. Tüm bu değerlendirmelere
damgasını vuran Öcalan’ın gerillanın yalnızca savaşan askeri bir güç olarak ele
alınmasına dönük eleştirisidir. Öcalan kimi değerlendirmelerinde gerillanın
yalnız başına bir askeri güç, silahlı bir güç olarak ele alınmasını eşkıyalıkla
kıyaslamaktadır. Gerilla güçleri içerisinde yoğun bir mücadele içine girdiği adına
‘çetecilik’ denen bazı sapmaların da bu anlayıştan kaynaklandığına dikkat
çekmektedir.
7. Halkın gerillaya yaklaşımı da gerillanın rolünün ve
tanımının halk açısından oldukça net ve açık olduğunun göstergesidir. Örneğin
gerillanın faaliyetlerinin yoğunluk kazandığı, gerillayla yakın ilişki içinde
olan kırsal bölgelerdeki Kürt halkının gerilladan yoğun etkilendiği gerilla ile
iç içe geçen bir toplumsallığın içinde kendini tanımladığı, sorunlarını gerilla
ile çözdüğü, gerillaya dayalı bir yaşam kurduğu açıktır. Halkın gerilladan en
yoğun etkilendiği hususlar ise gerillanın yaşam biçimi, oturuşu kalkışı diye
özetlenecek hal ve hareketleri ve düşünceleridir. Bu halk arasında söylencelere
dönüşen gerilla hikayelerinden de anlaşılmaktadır.
Gerillanın askeri ve silahlı bir örgütlenmenin dışında
oynadığı rolü tanımlayabilecek daha onlarca örnek veriyor gerilla komutanları.
Resmi olarak 1984 yılından bu yana Kürdistan dağlarında
mücadele eden eski adıyla ARGK (Arteşa Rızgariya Gele Kürdistan- Kürdistan Halk
Kurtuluş Ordusu) şimdiki adıyla HPG (Hezen Parastına Gel – Halk Savunma
Güçleri-) gerillaları açısından gerillanın çıkış gereklilikleri ve bu günkü
misyonunun da anlaşılması oldukça önemli.
Gerillaya dair yapılan yanlış ve niyetli bazı tartışmaların
bu konuları kavrayamamaktan da kaynaklı olduğu belirten HPG Anakarargah
Komutanı Nurettin Sofi neden silaha başvurulduğuna ve bugün gerillanın nasıl
bir rol oynadığını anlattı. Nurettin Sofi’ye göre Kürdistan’da silaha
başvurulduğu dönemden bu yana silahı bırakacak gereklilikte gelişme yok. Ayrıca
bu çerçevede yürütülen silahsızlanma tartışmasının da kesinlikle art niyetli
bir tartışma olduğuna, Kürt halkının Önderliğinin ve Kürt Özgürlük hareketinin
üzerinde geliştirilen yeni soykırım ve imha konseptinin bir gereği olarak
gündeme sokulduğuna dikkat çekiyor.
SİLAHLARI BIRAKACAK GEREKLİLİKTE GELİŞME YOK
-Gerillanın anlaşılması açısından neden silahın alındığının
önemli olduğuna dikkat çekiyorsunuz. Ve aslında anladığımız kadarıyla da açılım
sürecinden bu yana gerillanın silahları bırakması tartışması karşısında
tepkileriniz bunlar. Peki sizin ifade ettiğiniz noktaya bir göz atarsak yani
başa dönecek olursak neden silaha başvuruldu.
– Bir kere Kürt halkının varlık sorunu var. Bu ontolojik bir
sorun. 80 yıldır inkar edilen, inkarın da ötesinde imha ile yüz yüze kalan,
dili yasaklanan, kültürü yasaklanan hatta yasaklanmanın da ötesinde egemen
sistemin yayılma sahası olarak ele alınan bir yaklaşım söz konusu. Bir nevi
Türk kültürünü geliştirme açısından Kürt kültürünü eritme temelinde gelişen bir
yayılmacılık ve bir istilacılık mevcut. Bu anlamda bir halkın yok olmayla karşı
karşıya gelme durumu var. Silahsızlanma tartışılacaksa önce bunların
tartışılması gerekiyordu. Bunların, bu sorunların giderilmesi gerekiyordu. Öncelikle
bu zihniyetin silahsızlandırılması gerekiyor ki silahlar susturulsun ya da
silahlar olmasın.
Silaha işte bu sorunları gidermek için başvuruldu. Bu
anlamda şunu söylemek yanlış olmaz düşüncelerimizi ifade edebilmek
düşüncelerimizi savunabilmek ve halkımıza ulaşabilmek için kendimizi savunmak
zorunda kaldık.
* Konuşmaya, sorunu tartışmaya olanak bulamadık
diyorsunuz.
– Elbette. Yani silaha el atılmasının nedeni silaha çok aşık
olunduğu için değil, silahlanmak istemi için değil, silaha zorunluluklardan
dolayı el atıldı. Ve bu giderek örneğin 12 eylül cuntası ile birlikte
saldırılar daha açık biçimde gelişip şiddetlenince savunmanın daha da fazla
gelişmesi gereği ortaya çıktı. 15 Ağustos eylemi de esasta budur. Bu bir
savunma eylemidir. Varlık sorumuzu gündeme getirebilme eylemidir. Bir halk
dedik ya imha ediliyor, inkar ediliyor, kabul görmüyor, her şeyi adeta
yasaklanıyor. Bunları dile getirirken ifade ederken bunları gidermeye
çalışırken bize dönük saldırılar vardır. Bu saldırılara karşı kendini savunmak
için silaha el atılmıştır.
Tekrar söyleyelim silahsızlandırma sorunu tartışılırken bir
neden silah alınmıştır iki ise öncelikle bunun gerekçeleri ortadan kaldırılmış
mıdır? Yani Kürt sorunu çözülmüş müdür? Esas sorulması gereken sorular
bunlardır. Yani kültürel sorunları, siyasal sorunlarını sosyal sorunlar
çözülmeden bu tartışmanın çok fazla anlamı yoktur.
* O zaman gelinen aşamada Türkiye’de Kürtlerin hala
kendini ifade etme konuşarak tartışarak sorunu çözme olanağı yok. Böyle mi
düşünüyorsunuz?
– Mesela, bugün Türkiye’de Kürt siyaseti içerisinde en
yumuşak bilinen hatta basının yakıştırmasıyla kendisine ‘güvercin’ denilen
Ahmet Türk var. Yaşça da oldukça ilerlemiş. Türkiye toplumu nezlinde de olgun
görülen, kabul gören bir siyasetçi. Ahmet Türk’ün bile siyaset yapma olanağı
elinden alınıyor. Diğer seçilmişler var. Belediye başkanları gibi. Bunlar
siyaset yapmak istiyor, kamu siyaseti yapmak istiyor. Bunlar sadece
yasaklanıyor, tutsak ediliyor, içeri atılıyor. Bu şartlarda sen en kabul olanı,
makul olanı siyaset dışı bırakıyorsun, seçilmişi siyasetin dışından da atmanın
ötesinde içeri atıyor tutukluyorsun. Ve bizden de silahlarımızı bırakmamızı
istiyorsun. Bunlar paradoks, bunlar çelişkidir. Yani tezat şeyler. Bunun için
silahsızlandırma konusu gündem dışı bir konudur. Tersini söyleyelim. Bu
yaklaşımlar bizi daha farklı arayışlara götürüyor.
* Son yaşanan tutuklamalar siz de ne gibi sonuçlar
yarattı?
– Elbette gelişmeleri adım adım izliyor değerlendiriyoruz.
Sen siyasetçilere bunu yapacaksın, seçilmişlere bunu yapacaksın, bir halkın
Önderliğini ölüm çukuruna atacaksın, adeta yaşamaması için nefessiz
bırakacaksın, Kürt gençlerine sokak ortalarında yüzlerce polisi ile
saldıracaksın, onlarca polis bir genci alıp tekme tokat alıp ölümüne vuracak,
analarımızı vuracaksınız, 7 yaşındaki çocukları yıllarca hapse tıkayacaksın ve
bizi de silahsızlandırmayı tartışacaksın. Bunlar olmaz. Türkiye kamuoyu bunu
iyi görecek. Bunlar çelişki. Burada iyi niyet yok. Bu yaklaşımlar görüldükçe,
bu yaklaşımlar böyle bu şekilde devam ettikçe biz HPG olarak bırakalım
silahsızlanmayı daha farklı biçim ve yöntemler bulmaya çalışacağız,
mücadelemizi daha güçlü geliştirebilmek için, Önderliğimizin halkımızın
savunmasını daha güçlü yapabilmek için bunun arayışları içinde olacağız.
* Nasıl arayışlar?
– Biz 13 Nisandan bu yana resmi, öncesinden ise fiili bir
biçimde bir eylemsizlik içinde olduk. Eylemsizlik aslında 13 Nisandan önce
başladı. Newrozun daha sakin geçebilmesi için Öderliğimizin çağırısıydı. Biz
buna uyduk. Daha sonra seçimin daha rahat bir ortamda gerçekleşmesi için
örgütümüz bize çağrı yaptı. Biz buna da uyduk ve13 nisanda da eylemsizlik
kararımızı resmileştirdik. O günden bu yana bu karara uyduk. Şunu da söyleyelim
daha da ileri bir adım atarak iyi niyetimizi göstermek için dağdan
arkadaşlarımızı gönderdik. Halkımız bu gerillaları nasıl karşıladı ortada.
Peki, Türkiye nasıl yaklaştı? Adeta terörize etti. Halkımızın barış istemine
karşı müthiş bir linç girişimi başlattı. Bu zihniyet inkar ve imha zihniyeti
farklı ve daha inceltilmiş bir biçimde sürdürülüyor. Bir de bunu yalnızca biz
söylemiyoruz. Genelkurmay bunu söylüyor, AKP söylüyor, bunu muhalefeti söylüyor
ve bunu birçok sözde aydın söylüyor. PKK nasıl tasfiye edilir diyor? Konuyu
böyle tartışıyorlar. Üçlü koordinasyon ABD Irak Türkiye mekanizması deniyor.
Bunlar toplanıyor. Buluştukları nokta nedir PKK’nin tasfiyesidir. Bizim
tasfiyemiz üzerinde yürütülen bir siyasete biz nasıl güvenebiliriz.
DİRENİŞ HAZIRLIĞI İÇİNDEYİZ?
* Bu söyledikleriniz bir direnişe hazırlandığınız
anlamına mı geliyor?
– Kendileri açık söylüyor herhangi muhatap almayacağız, bir
ilişkilenme yaşamayacak ve ana eksene tasfiyeyi hedef koyacağız diyor. Bu
zihniyet var olmasına rağmen biz silah mı bırakacağız. Bu mümkün değildir.
Tersini söylemek daha doğru olur. Bu zihniyete karşı amansız bir direniş
içerisine girmek gerekiyor ve biz bunun hazırlığı içindeyiz. Bizim bir varolma
sorunumuz var. Bizim halkımızı koruma sorunumuz var. Bizim dil kültür siyasal
sosyal ve kendi yaşamımız koruma altına almak için öz savunma sorunumuz var.
Böyle bir güç kendisini silahsızlandıramaz bu şartlar altında.
‘SORUN ÇÖZÜLSE BİLE GERİLLA VARLIĞINI SÜRDÜRECEK’
HPG Ana Karargah Komutanı Nurettin Sofi’ye göre diğer önemli
bir husus da gerilla güçlerinin bu günkü rolü varlık nedeni ve hangi
ihtiyaçlara göre mevzilendiği hususu. Bu konuda yürüttüğümüz tartışmalarda
sıklıkla gerillanın yalnızca bir askeri kuvvet olmadığına dikkat çeken Sofi,
Kürt sorununun çözümü gündeme gelirse bile gerillanın varlığını sürdüreceğini
belirtiyor. Gerilla Kürt sorununun çözümü gerçekleşmiş olsa bile yöntem, tarz
ve araçlardaki bazı yenilikler temelinde Kürt toplumu içerisinde toplumsal
öncülük rolünü oynamaya devam ederek halka hizmeti sürdürecek.
Aslında Nurettin Sofi’nin bu değerlendirmesi bu kadar açık
bir biçimde ifade edilmemiş olsa da yeni bir değerlendirme değil. PKK’nin kendi
kaynaklarında da adına Kürt sorunun çözümü denilen devrimsel süreç –gerilla bu
süreci böyle tanımlamayı tercih ediyor- sonrası asıl görevlerin ortaya
çıkacağı, daha fazla mücadele ve daha fazla çalışmanın bu süreçte gündeme
geleceğine işaret ediliyor.
Bu süreçte gerillanın oynadığı bu rolü toplum mühendisliği
olarak tanımlayan Sofi, gerillaların Kürdistan dağlarındaki geldiği düzeyin
buna müsait olduğunu, zaten bu rolün bugüne dek hep oynandığını ve bir bakıma
Kürdistan dağlarında toplum mühendislerinin yetiştirildiğini belirtiyor.
‘SAVAŞTIKLARI BU GERİLLA GÜCÜNÜ HİÇ Mİ TANIMIYORLAR’
* Kürt sorununun çözüldüğünü varsayarsak bu süreçten
sonra gerillanın durumu ne olmalı?
– Aslında bir ciddiyetsizlik sözkonusu. Biz öyle değiliz
çünkü önemsiyoruz. Gelişmeleri kılı kırk yararcasına izliyoruz. Çünkü
yaptığımız işin sonuçlarını, bir halkı nasıl etkilediğini biliyoruz. Ama bazı
sözde aydınların yürüttüğü o tartışmalar bize seviyeli gelmedi, gelmiyor. İşte
“dağdan insinler, şu vakit insinler, indiklerinde onlara şurada ev yapalım, yok
orası olmaz da burada yer yapalım. Gelirlerse ne olacak. Nasıl
karşılanacaklar. Yani gelişimiz çoktan kararlaşmış da nasıl geleceğimiz nasıl
karşılanacağımız ne olacağımız tartışılıyor. Biz Kürdistan dağlarımızı bin tane
metropole şehre değişir miyiz? Biz bu dağlara en önemlisi bu yaşam tarzına
ölümüne aşığız. Bu kadar kendinden geçme olabilir mi? Hiç mi savaştıkları bu
gerilla gücünü biraz tanımıyorlar. Bakın biz pek fazla konuşmuyoruz. Yorum
yapmak istemiyoruz. Aslında gerilla güçlerimiz kendini en iyi ifade edebilen,
tartışan değerlendirme yapabilen bir güçtür. Oldukça politik siyasal bir
güçtür. Ama biz de bir gelenek mi desek bir prensip mi desek. Biz pratiğimizle
konuşan bir gücüz. O açıdan biz konuşursak farklı konuşuruz ve biz konuşursak
dünya susar.
Sorunuza gelecek olursak bir kere Kürt sorunun çözümü birçok
çevrenin de ifade ettiği gibi kısa bir süre içerisinde gerçekleşecek bir süreç
değil. Bu adım adım, kendini kurumlaştırarak gelişecek. Bir de ortaya çıkan
çözümün kalıcılaşması lazım. Çözümün ortaya çıkardığı statünün belli bir süreç
korunması gerekecek. Bu süreçlerde de siyasal ve politik mücadele sürecek.
Halkımızın demokratik mücadelesi sürecek. ‘Kürdistani toplumsallık’ yani
demokratik komünalite inşa edilecek. Biliyorsunuz ki birçok dünya deneyiminden
de ortaya çıktı ki sorunun çözüldü dendiği yerde yeniden silahlar konuştu,
katliamlar gündeme geldi. Sonuç ne oldu? Bunlar devrimci hareketlerin
tasfiyesine yol açtı. Bu bakımdan işte böyle zaman içerisinde gelişecek Kürt
sorununun çözümü sürecinde gerillamız üzerine düşen rolü oynayacak.
* Yani gerilla varlığını koruyacak…
– Elbette. Belki yöntem tarz ve araçlarda değişikliğe
gidecek, kendini restore edecek ama varlığını koruyacak. Çünkü gerillanın
üzerine düşen rol ve misyon olacak. Bir kere halkın savunmasını
gerçekleştirecek yine Kürt halkının kendi demokratik örgütlülüğünün kendi
toplumsallığının gelişiminde bir toplum mühendisi gibi rol oynayacak ve öncülük
edecek. Halka hizmet etmeye devam edecek. Bu yeni bir durum da değil gerillamız
kendisini ortaya çıkışından bu yana hep böyle hazırladı. Kürdistan dağlarında
yaşayan gerilla hep böylesi bir sürece hazır hale getirildi. Mesela şimdi
böyledir. PKK’deki bu kadar yoğun eğitim çalışmalarının bir nedeni de işte
budur. Gerilla her konuda ama her konuda kendini yetiştirmiş geliştirmiş bir
topluluktur.- ANF
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info