21 Aralık 2019 Cumartesi Saat 08:17
Kürdistan’da gelişen öz savunma direnişlerinin Kürt halkını tekrardan küllerinden doğuşuna tanıklık etmiştir.
Öz Savunma, tüm canlıların var
oluşundan bu yana sistematik olarak yaşamlarını sürdürmeleri için
geliştirdikleri farklı farklı savunma biçimlerini pratiğe koymasıdır. Özellikle
insanların doğumundan belirli bir yaşa kadarki süre içinde dış etkenlere karşı
savunmasız kaldığı ve canlarına son vermeye kadar gittiği görülmektedir. Buda
gösteriyor ki özellikle insanların gerek doğal gerekse insanların saldırılarına
karşı yaşamlarını sürdüre bilmeleri için çeşitli savunma mekanizmaları ortaya
çıkarmaları gerekmektedir.
Öz Savunma, bir toplumun ahlaki
ve politik yeteneklerini özgür kılan ve koruyandır. Özüne bakıldığında ise
aslında varlık ve yokluk kavramıyla bir bütündür. Ya kendini savunur korur var
olursun ya da aksine ebediyen yok olursun. Tarihte öz savunma mekanizmasını
doğru bir şekilde ele almayan ya da tek yönlü ele alan topluluklar tarihin
tozlu sayfalarında kaybolmaktan kendini kurtaramamıştır. Bunun somut örneğini Türkiye
de gelişen tekçi zihniyetin birçok kültürü yok olmayla karşı karşıya
bırakmasında görebiliriz. O halde diyebiliriz ki öz savunmayı toplumun tüm
değerlerini koruma açısından doğal ve hayati bir ihtiyaç olarak geliştirilmesi
gerekiyor.
Kürt Halkı ve kazanımları sadece
tekçi faşist TC’nin değil Ortadoğu’da çıkar sahibi olan tüm hegemon güçlerin
hedefinde olmuştur. Eğer tarihte Kürtler içinde öz savunma gelişmiş olsaydı elde
ettiği kazanımları koruyabilecek daha üst mertebeye çıkarmış olacaktı. Kültür
ve inançları doğrultusunda özgürce bir yaşam ortamı oluşturcağı kesindi. Buna
örnek vermek gerekirse en son Rojava ve Bakur Kürdistan’da gelişen öz savunma
direnişlerinin Kürt halkını tekrardan küllerinden doğuşuna tanıklık etmiştir. 24
Temmuz 2015’ten itibaren Kuzey Kürdistan’da (Türkiye Kürdistan’ı), demokratik
özyönetim ilanları ve direnişleri başladı. Cizre, Silopi, Nusaybin, Yüksekova,
Hakkari, Van, Diyarbakır, Silvan, Varto vd. kasaba ve kentlerde, köy ve
mahallelerde Kürt halkının özyönetim ilanı ve inşası, sömürgeci faşist rejimin
sert saldırı, yasak, kuşatma, tehdit, katliam ve gözaltılarına rağmen büyük bir
kararlılık ve kahramanlıkla devam etti. Her gün onlarca şehit, yüzlerce yaralı
ya da gözaltı yaşandı. Siyasal olarak ordulaşan ve uyanan Kürt halkı ölümüne
savaştı. Kendi kaderini eline alma kararlılığını tüm dünyaya göstermiş oldu.
Zulme karşı diz çökmeyenlerin direnişi: Cizre
Kobane özsavunması ve direniş
ruhu, Kürdistan’ın köy, kasaba ve kentlerine, Ortadoğu’ya yayıldı ve bölgenin
emekçi halklarını etkiledi. Kürtler, onurlu ve özgür bir yaşam için devrimci
bir direniş sergiledi. Faşist, soykırmcı TC’nin Cizre’de ilan ettiği sokağa
çıkma yasağı 79 gün sürdü. 2 Mart 2016’da sona eren abluka ve saldırılarda
300’e yakın kişi katledildi. Yasak boyunca aralarında ağır yaralıların olduğu
ve bodrumlara sığınan 177 kişi, polis ve askerler tarafından tank, obüs ve
kimyasal maddelerle terörist adı altında yakıldı. 92 kişi kimlik bilgileri
açıklanmadan kimsesizler mezarlığına defnedildi. Direniş tarihiyle tanınan
Cizre halkı, baskılar karşısında da evlerini ve topraklarını terk etmedi. Sokağa
çıkamadı, şehitlerini toprağa veremedi, ekmek alamadı, hastahanelere gidemedi ama
direndi ve bu direniş küllerinden doğuşun temsiliyetini yarattı.
103 gün süren Tarihi Bir Destan… Sur Direnişi
Küller arasında kanat çırpan bir
diğer Kürdistan ili Amed’in Sur ilçesi olmuştu. İşgalci Türk devletinin 2
Aralık 2015’te YPS kontrolündeki bağımısız Kürt mahallelerine 6 binlik askerle
saldırdı. Son teknolojik silahlarla donatılmış 10.000 askere karşı qilêş ve
RPGli silahlarla savaşan 150 kahraman genç. Sur Direnişi savaş tarihinin en
asmetrik savaşlarından biri olarak tarihe adını yazdırmıştır. Buna rağmen
Fermandar Çiyager komutanlığında düşman kuvvetlerine 589 kayıp verdirerek irade
kavramına yeni bir boyut kazandırdı. NATO’nun 2. Ordusuna karşı tarihte benzeri
görülmemiş bir direniş sergilendi. Fermandar Çiyager’in değimiyle “Ne Olursa
Olsun, Son Muhteşem olacak ve oldu. Muhteşem Direnişi tarih sayflarına ve Kürt
halkının zihnine incelikle dokundu.
Vietnam, Kobanê ‘sendromu’ Nusaybin’de dirildi
Kürdistan kentlerinde 2015
tarihiyle başlayan özyönetim ilanlarıyla birlikte şiddetli çatışmaların
yaşandığı kentlerden biri de Mardin’in Nusaybin ilçesi oldu. Nusaybin’de 2016
Mart öncesi 5 kez, günlerce süren sokağa çıkma yasakları ilan edildi. 14 Mart
2016’da ilçedeki en uzun “sokağa çıkma yasağı” başladı. 134 gün
boyunca ablukaya alınan ilçede halkın deyimiyle “sendrom” yaşatıldı.
Saldırıya da direnişe de yabancı olmayan Nusaybin, 134 gün boyunca tank ve
toplarla yıkıldı. Nusaybin’in büyük bir bölümü yıkıma uğradı. Bu süre içinde bu
küçük ilçeye Orgeneral, binbaşı ve çok sayıda üst düzey askerin yanı sıra 10
bini aşkın devlet gücü görevlendirildi.
Bundan sonra yaşanan süreç tarihe “Nusaybin sendromu” olarak
geçti.
Direniş kenti Nusaybin, 134 gün
süren “sokağa çıkma yasağı”nda ilçeyi ablukaya alan faşist iktidar
rejimine karşı tarih yazdığını şu sözlerle yansıtmıştı duvarlarında:
“Bugünleri asla mağdur edebiyatıyla anlatmayın, mağdur tarih yazmaz, oysa
biz tarih yazıyoruz.” Hafızalarda “Nusaybin sendromu” olarak yer
edinen direniş, Vietnam’ın Amerikan ordusuna, Kobanê’nin DAİŞ çetelerine
yaşattığını anımsattı.
Gever’de Halkın Öz Savunması Katliamlara ‘Dur!’ Dedi
Aylardır Kuzey Kürdistan
kentlerinde AKP rejimi kirli bir savaş yürütüp büyük katliamlar gerçekleştirip imha-inkâr
politikalarıyla Kürtleri kendi coğrafyalarından yok etmek istemekteydi. AKP
çetelerinin son zamanlarda yöneldiği kentlerden biri de Gever olmuştu. Fakat
AKP rejiminin hesaba katmadığı halk, mücadelesi ve direnişi ile bütün
katliamlara, saldırılara devasa bir direniş ile karşı konuldu. Kürdistan’daki
özyönetim direnişleri AKP hükümetinin soykırım saldırıları ile sonlandırılmak
istense de aylarca nefes nefese yürütülen direniş tarihe yeni özgürlük öykülerini
de kaydetmeyi sürdürdü. Tıpkı Kadın öncülüğünde gelişen Gever Serhildanı
gibi…
Öz Yönetim Direnişleri canavarlaşan
sistem karşısında fedaice direnen toplum gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Kobanê,
Şengal, Sur, Cizir, Nusaybin, Gever vb. yerlerde özgürlük şiyarı ile
bilinçleştirilen toplum canı pahasına toprağını savuna bilmiştir. Kültür ve
Ahlakını yok sayan faşist, soykırımcı işgalci rejime inat kendisini geliştiren
eğiten toplumun mühteşem direnişleri aslında bir toplumun öz savunmayı nasıl
geliştirebileceğine örnek teşkil etmiştir.
Militan RÊHAT
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html