03 Ocak 2017 Salı Saat 09:30
Tetikçinin ölmesi ile birlikte Sakine Cansız, Fidan Doğan ve
Leyla Saylemez davasının akibeti tartışılıyor.
Davayı soruşturmakla görevli savcılar Laurence Levert,
Jeanne Duye ve Christophe Teisser, 409/13/2 no.lu uluslararası istinabe yazısı
ile Türk makamlarından talep ettikleri adli yardım konularının tamamına yakını,
Fransız istihbaratı ve polisinin elindeki bilgilerdir. Dolayısıyla bu
bilgilerin Türkiye’den talep edilmesi anlaşılmaz bir durumdur.
Ömer Güney’in 0090 538 27 45 849 numaralı telefon üzerinden,
29 Kasım 2012 – 25 Aralık 2012 tarihleri arasında, Türkiye’de görüştüğü,
Türkiye’de kayıtlı 16 ayrı telefon dışındaki tüm konuşmalar Fransa’da
yapılmıştır ve teknolojik olarak Fransa’nın denetimi ve kontrolü altındadır.
Şöyle ki
1- Ömer Güney’in irtibat içinde olduğu 905331637955
ve 90 2127090343 numaralı iki telefon sahibinin, 30 Ağustos 2012 – 20 Ocak 2013
tarihleri arasında Fransa toprakları içinde oldukları tespit edilmişti. Nitekim
basına yansıyan ses kayıtlarındaki iki kişinin, Paris’i ve Villiers le Bel
çevresini çok iyi tanıdıkları ve Ömer Güney’i cinayet için motive ettikleri
açıkça görülmektedir.
Fransa makamları kendi toprakları içindeki telefon konuşma
kayıtlarını, kendisi ile bilgi paylaşmayan Türkiye’den talep etmiştir.
2- Fransız makamları, Ömer Güney’e ait 0033 658 46 62
20 no.lu telefonun, 11 Aralık 2012 tarihine kadar en çok kullandığı cep
telefonu olduğunu, bu hattan 13 ayrı Türk telefon numarasının arandığını da
tespit edebilmiş. Fakat aynı makamlar konuşulan bu telefonların kime ait
olduğunu öğrenemedikleri(!) gibi, bu telefonlardan yapılan hiçbir konuşmayı da
tespit edememiş. Davaya bakan savcılar, Fransa’da kayıtlı bir telefonun, Fransa
uyduları üzerinden Türkiye ile yaptığı telefon konuşmalarının bilgisini Türk
devletinden talep etmiştir.
3- Ömer Güney’in Fransa’da kullandığı diğer bir numara 33
669 64 75 91 no.lu telefondur. Güney, bu numaradan, Türkiye’den sadece tek bir
kişi ile, 90 538 275 63 02 numaralı telefonun sahibiyle görüşmüş. Fransız
makamları bu bilgiye ulaştığı halde bu numara sahibinin kim olduğu ve Güney’le
ne konuştukları konusunda dava dosyasına tek bir cümle bildirilmemiş. Paris
İstinaf Mahkemesi, kendi istihbaratı ve polisinin elindeki bu bilgiyi de
Türkiye’den istemiş. Oysa Fransa’da kayıtlı bir telefon numarası doğal olarak
Fransa’ya ait uydular üzerinden Türkiye’deki numaralarla konuşabilir. Bu konuşmaların
takibi ve kayıt altına alınması Türkiye’nin değil, Fransa’nın tasarrufu ve
denetimi altındadır. O halde Fransız savcılar bu bilgiyi niçin Türkiye’den
talep etmiştir?
Bu şüpheli gidişattan çok önceleri, Selma Akkaya’nın 11 Ekim
2013 tarihli Yeni Özgür Politika’da yaptığı, “Böyle Tesadüf Paris’te olur
başlıklı haberi, Fransız istihbaratının bu davayı akamete uğratma rolünü
deşifre ediyordu.
23 Eylül 2013 günü, yargıç Jeanne Duye’nin evine “hırsız
girmiş olağanüstü bir biçimde korunan anti-terör hakimin evinden hiç bir şey
alınmamış, sadece Paris’te katledilen üç Kürt kadının dosyasına ait bilgilerin
yer aldığı bilgisayar “çalınmıştı. Fransız istihbaratı bu “hırsızlık olayına
ilişkin ciddi bir soruşturma yapmadı, olayın üstü örtüldü.
Kısaca ve özet olarak, Paris davası iddianamesinden açıkça
görülmektedir ki, soruşturmayı sürdüren savcılar Fransa istihbaratı ve
polisinden, Fransa telekomünikasyon görevlilerinden istemeleri gereken
bilgileri, uluslararası istinabe yolu ile Türk devletinden talep etmiştir.
Tasarrufları ve kontrol altındaki bilgileri paylaşmayan
istihbarat, polis ve telekomünikasyon görevlileri açık bir suç işlemektedirler.
Bu büyük skandalı organize eden kişiler ve ilgili kurumlar
hakkında ailelerin ve dava avukatlarının yeni bir dava açma hakkı doğmuştur. Ferda
Çetin-Yeni Özgür Politika
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html
0
21
TR
HE
:” ”
:””
” “,” ”