23 Nisan 2010 Cuma Saat 18:06
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
” ”
Şengal dağında…
Kürt coğrafyasını suni sınırlarla bölen bölgede daldığımız
karmaşık düşüncelerden Şengal dağının muhteşem güzelliği ile uyanıyoruz. İlk
bakışta yapısı ve vadi içerisinde yapılan bahçeleriyle Gabbar dağını
anımsatıyor. Yezidi Kürtler kendileri için korunak olarak gördükleri Şengal
dağına çok büyük emekler vermiş. Buldukları 4 metrekarelik toprağı etrafına 3
metreye kadar ördükleri duvarlarla bahçe haline getirmişler. Bu haliyle asma
bahçeleri andıran bir görüntü veriyor bahçeler. Vadiden yukarı üçer-dörder metre
yükselti ile yapılan bahçeler yamaçlara kadar uzanıyor.
Şengal dağında inşa edilen tarıma dayalı uygarlığın muhteşem
görüntüleri arasında zirveye doğru kıvrak virajlardan araba ile yol alıyoruz.
Bazı yerlerde toplu köyler hala varlığını sürdürürken, yerleşime el veren her
toprak parçasında evler inşa edilmiş. Dağınık yerleşim görüntüsü ile Federal
Kürdistan ve Irak köylerinden farklılığını ortaya koyarken, bu yerleşim tarzı
dağın yamaçlarında evler inşa eden Yezidi Kürtlerin sükunet aradığının ispatı oluyor.
Şengal’de…
Bu manzaralar arasında zirveye çıkıyoruz, aşağıda sırtını
dağ yamacına yaslamış, inançlarını kültürlerinde, kültürlerini inançlarında
koruyan ‘sürgün Kürdistan’ Şengal olduğunu tahmin ettiğimiz şehir duruyor. Yine
kıvrımı bol yollardan aşağıya iniyoruz. Virajların dar olduğu yollar her an bir
kazaya davetiye çıkarıyor. Temkinli ama heyecanlı inişin ardından eski Şengal
diye tanımlanan taştan yapılmış, yıkık-boş evlerin egzotik yapısı ‘tarih benim,
tanık benim’ duruşu ile bizi karşılıyor. Havanın kararmasından dolayı tam
göremesekte eski Şengal’in heybetine kapılmamak elde değil.
Kısa süre sonra Yezidi Demokrasi ve Özgürlük Hareketi
TEVDA’nın merkezine varıyoruz. 20’ye yakın kişi Maxmur’dan gelenleri içtenlikle
kapıda karşılıyor. Çay ikramı ardından iki ayrı eve misafir ediliyoruz. Evde
boy boy çocuklar arada bir kapı aralığından başlarını uzatıp misafirlerin kim
olduğunu merak ediyorlar. Çocuklarla tanışmak istiyoruz ama başta utangaçlar.
Bir süre sonra misafirlerine alışıyorlar. Şilan, Dılgeş, Evin, Diyana… hepsi
de çok sempatik. Hele Şilan çok zeki bir kız, henüz 3 yaşında. Ev sahibi Rakan
adlı Ezidi Kürdü sıcak, saygılı misafirperverlik gösteriyor.
Zulüm devam ediyor
Ev sahibi Rakan’a “Şengal nasıl, buradaki Ezidi Kürtlerin
sayısı ne kadar? diye soruyoruz. Nereden başlasam anlamına gelen kısa bir ara
ve iç çekişten, ne denli büyük acılar yaşadığını anlamaya yetiyor. “1411
yılında 300.000 Ezidinin evi Osmanlı tarafından yakıldı, onbinlercesi vahşice
öldürüldü diyerek söze başlıyor Rakan. Ardından “Osmanlı yanında Araplardan da
büyük zulümler gördü Ezidiler diye devam ediyor.
1975 yılında Şengal’e bağlı 136 köy olduğunu, KDP’nin
tasfiyesiyle sonuçlanan Aşbetal süreci ile tüm köylerin boşaltılıp, 13 beldede
bir araya getirildiklerini öğreniyoruz. “Irak Baas Partisi, Ezidi Kürtleri
asimile etmek için 136 köyü yakıp 13 beldede topladı diyor Rakan. Bu süreçten
sonra Kürt çocuklarına Arapça öğrenme zorunluluğu getirildiğini, Arapça
öğrenemeyen çocuğun ailesinden alınıp götürüldüğünü ve bir daha kendisinden
haber alınamadığını belirtiyor.
Sözü bu sefer Rakan’ın akrabası Nasır devr alıyor. 1992-93
yıllarında Irak ordusuna askerlik yapmak istemeyip kaçak durumuna düşen
yüzlerce Ezidi Kürt gencinin katledildiğini söylüyor. “Saddam rejimi o kadar
vahşileşmişti ki, askere gitmeyen gençlerin evlerinin kapısında, ailesinin
gözleri önünde öldürüp, mermi parasını da ailelerinden alınıyordu diyor Nasır.
‘Yemeğiniz haram, yemiyoruz’
ABD, Irak’a müdahale etti, bu koşullar değişmiş olmalı,
değişen ne? sorumuza, nasıl yanıt vereceğini düşünen Nasır ağır ağır anlatmaya
başlıyor. “Biliyor musunuz diye söz başlıyor, “2003 yılında ABD’nin müdahalesi
ardından, peşmerge gücü Şengal’e geldi. Ezidi Kürtler peşmergeleri kurtarıcı
gibi karşıladı. Kıt imkanlarına rağmen, her ev kuzular kesip nöbet bekleyen
peşmergelere yemekler götürdü, ama hiçbir peşmerge yemeğimizi yemedi derken,
gözlerinden yaşlar akmaya başlıyor. “Açtırlar, gelen bizim askerlerimiz, onlara
yemekler götürdük ama bize kızdılar, siz kafirsiniz hangi cesaretle bizi
yemeğinizi yemeye zorluyorsunuz karşılığını vermişler. Derin bir iç çektikten
sonra “bizi öldürselerdi bu kadar zorumuza gitmezdi diye devam ediyor.
“Binlerce yıldır bu topraklarda yaşamamıza rağmen, Federal
Kürdistanlılar hala bizi sindirebilmiş değiller, onların gözünde kafiriz çünkü
sözleri ağzından dökülüyor. Devamında “Ezidi Kürtlerin bir kurtuluş umudu varsa
PKK’dir, yoksa yoktur belirlemesini yapıyor.
Ezidilerin trajedisini dile getiren sohbetin yarattığı ağır
duygusal atmosfer arasında üç yaşındaki dünyalar tatlısı Şilan içeri giriyor.
Direkt yanıma geliyor, birkaç dakikalık takılma ardından kafasını koluma
dayayıp uyuyor. Uyandırmaya kıyamıyorum, babası yavaşça kaldırıp odasına
götürüyor Şilan’ı. Günün yorgunluğu ve sabah erken kalkma telaşıyla uyama
kararı alıyoruz.
Sabah güneş doğmadan herkes mezarları ziyaret ederek
başlıyor güne. Güneş doğduktan sonra mezarlık ziyareti de bitiyor.
Sahipsiz kent: Şengal
Bu sefer sıra TEVDA’nın organize ettiği etkinliklere
katılmaya geliyor. Diyar, Berbang ve Koma Penaber’den Baran’ın sahne alacağını
herkes önceden biliyor. Gündüz gözüyle Şengal’i gördüğümüzde şoka giriyoruz.
Şehir çöp içerisinde yüzüyor adeta. Belediyenin olduğu, yüzbinlerce insanın
yaşadığı bir şehrin bu kadar bakımsız olması acı veriyor. Ne yolları, ne
kaldırımları, ne alt yapısı, ne de bir yeşil alanı var. Kimsesiz, sahipsiz bir
görüntü veriyor. Fazla gecikmeden bizde kutlamaların yapılacağı alana
gidiyoruz. Alanda sahne dekorunda büyük boy Öcalan ve Federal Kürdistan’da
sembol olarak kabul edilen Viyan’ın posteri, KCK ve PKK’nin bayrağı göze
çarpıyor.
Şengalliler yapılacak kutlamalara katılıp katılmamada başta
biraz bocalama yaşıyor. Aslında haksız da sayılmazlar. Defalarca bomba yüklü
kamyonlarla kalabalık halk arasına dalıp fünyeyi ateşleyen saldırılara maruz
kalmışlardı çünkü. Uğradıkları saldırılardan öğrendikleri ilk ders, kalabalık
yerlerde bulunmamaları gerektiği olmuştu. Bocalamanın nedeni buydu. Ama kısa
süre sonra bu tedirginliği üzerlerinden atıp etkinlik sahasına koştular.
Sinyalin ulaşmadığı yer aranıyor
Şengal’deki TEVDA yöneticileri kendilerince ilginç bir
güvenlik önlemi aldıklarına kutlama sahasında tanık olduk. Telefon açmak
istiyoruz ama çekmiyor. Neden çekmediğini TEVDA yöneticilerinden Newroz’a soruyoruz.
Kibarca gülümseme ardından “bu yeri bilinçli seçtik yanıtı veriyor. “Nasıl
yani sözümüze, “cep telefonunu elimize aldık, Şengal dağına doğru yola çıktık,
dağın içlerine uzanan dollara (vadi) doğru yol aldık, bu gördüğün kıvrımlı
yerde çekmediğini görünce kutlamaları burada yapma kararı aldık diyor. Bu
yöntemle olası telefon düzenekli bombalı saldırıya uğrama ihtimalini ortadan
kaldırdıklarını belirtiyor.
4 yaşındalar… Biri Öcalan, diğeri Viyan
Kalabalığın yavaş yavaş toplandığı sırada sakallı bir amca
yanında çok şeker, sempatik iki çocuğun el ele tutuşup yürümesini izlerken,
yanlarına gidip tanışma kararı alıyoruz. Merhabadan sonra ‘amca çocuklar senin
mi? İsimleri ne diye soruyoruz. Amca hiç duraksamadan “bunun adı Öcalan, diğeri
de Viyan diye yanıt veriyor. Şaşırmamak elde değil. Çünkü tam etkinlik
sahnesinin karşısında bu sohbeti yapıyoruz. Sahne dekorunda da Öclan ve
Viyan’ın büyük posterleri asılı. Ve aynı sahnenin karşısında 4 yaşındaki Öcalan
ve Viyan duruyor. Tesadüfün bu kadarı…
Etkinlik saati geliyor, Baran’ın sahne alması ile
Şengallilerin coşkusu artıyor. Ardından Berbang sahneye çıkıyor. Şarkılarına
başlamadan önce Eluka karakolunda çıkarılan zorlukları anlatıyor önce, kınıyor.
Ardından Şengal’e reva görülen üvey evlat muamelesi üzerine yorum yapıyor.
Şengallilere bu ayrımcılığa karşı birleşme çağrısı yapıyor. Bunu
haketmediklerini yüksek sesle söylüyor ve KDP’yi, Kürt yerel hükümetini
Ezidilere yapılan ayrımcılığa karşı eleştirmeye başlıyor. Ardından Kürt
ezgilerini özgün yorumuyla söylemeye başlıyor. Berbang’tan sonra sahneye Diyar
çıkıyor. İzdiham altında zor bela sahneye çıkabiliyor.
Provokasyon
Şengallilerin eğlenmesi zirveye çıkıyor. Öcalan, KCK ve PKK
bayraklarının yoğunluğu dikkat çekiyor. Alanda atılan tek slogan “Bıji Serok
Apo oluyor. Etkinlik başından sonuna kadar “Bıji Serok Apo sloganı aralıksız
tekrarlanıyor.
Çoşkunun yükseldiği sırada askeri kıyafetli kişiler sahneye
yaklaşıp TEVDA yöneticilerine “kalabalık arasında canlı bomba var, hemen
bitirin diyorlar. TEVDA yöneticileri yapılanın provokasyonla etkinliği
bitirmeye dönük olduğunu, bu nedenle bitirmeyeceklerini söylüyorlar. Bunun
üzerine aynı kişiler kalabalık arasına girip, “aranızda canlı bomba var,
kendini patlatacak diye bağırıyorlar. Bombalı saldırılardan çok çekmiş
Şengalliler yaratılan bu panik arasında hızla alandan uzaklaşıyor. Bu girişim
etkinliğin zamanından önce bitirilmesine neden oluyor ama etkinliğin
Şengalliler üzerinde yarattığı etki daha yıllarca süreceğe benziyor.
Şahan Dicle
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info