Soykırımcı, işgalci Türk Devletinin Başur Kürdistan’ına yönelik saldırıları tüm Kürdistan’da, özellikle de Başur alanında KDP’nin işbirlikçi, ihanetçi yüzünü her geçen gün daha da deşifre edip, netleştiriyor. Başura yönelik işgal operasyonlarına sessiz kalmakla, PKK’yi suçlamakla yetinmeyen KDP bizzat T.C. ile birlikte bu operasyonların içinde farklı düzeylerde yer alıyor. “Bu topraklarda artık Brakuji yaşanmayacak” diyen Mesut Barzani ve partisi KDP, tıpkı AKP’nin Türkiye’de yaşadığı erimeyi yaşıyor ve böyle giderse Kürt Halkının içine çıkmaya yüzleri dahi olmayacaktır.
Aslında KDP’yi mevcut haliyle bir Kürt Partisi olarak görüp ele almamak gerekiyor. İsmindeki Kürdistan kavramı dışında, Kürt ve Kürdistanlılıkla bir alakası kalmamıştır. Kürt Halkı adına savundukları hiçbir şey kalmamıştır. Bırakalım Kürt Halkını ve Kürdistanı savunmayı, artık kirli çıkar ilişkileri, maddi kazanç ve dünya malı için Kürt Halkını ve Kürdistan’ı bin yıllık düşmanlarına peşkeş çeker hale gelmiştir. Günümüzdeki KDP’nin durumu, politik duruşu ve yaptığı halkını ve ülkesini bireysel-ailesel çıkarlar temelinde sömürgeci-işgalci güçlere peşkeş çekmedir. Bırakalım işbirlikçiliği, yaşanan en soysuzca bir ihanettir. Barzani ailesinin dünyanın sayılı zengin aileleri arasında olmasının hikmeti bu ihanet durumudur. Başur halkı açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten kırılırken yöneticilerinin dünyanın sayılı zenginlerinden olması her şeyi açıklar mahiyettedir.
Başur Kürdistan’ına yönelik Türk işgali ve saldırılarının tek nedeni KDP’dir, KDP’nin ihanetçi, işbirlikçi yapısı ve tutumudur. KDP işbirlikçi olduğu için Türk Devleti hiçbir kaygıya girmeden çok rahat bir şekilde Başur Kürdistanı’nın köy ve kasabalarını bombalamakta, köyleri boşaltmakta, istediği yeri işgal etmekte, Başur’un kent, kasaba ve hatta köylerinde Türk MİT’i cirit atmakta, kendisini KDP’den bile daha güçlü örgütlemektedir. Ülkemizi dört parçaya bölen sömürgeci düşmandır. Onurlu, yurtsever her Kürdün bu parçalanmışlığa karşı çıkması, sömürgeci sınırları tanımaması gerekirken, bugün KDP sömürgecilerden daha çok onların oluşturduğu sınırlara sahip çıkmakta, bu temelde parçacılık yaparak Başuru adeta kendi malı sanmaktadır. Kendisini Başurun ağası, tüm Başur halkını da marabası olarak gören KDP ve Barzani ailesi, ülkeyi ve halkı satmak dahil Başura ilişkin her türlü hakkı kendisine reva görmektedir.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Sayın Besê Hozat’ın bir değerlendirmesi, KDP’nin gerçek yüzünün anlaşılması açısından oldukça önemli ve dikkat çekiciydi. Sayın Hozat Başura yönelik sömürgeci Türk Devletinin saldırı ve işgalini PKK’nin varlığı ile izah ederek meşrulaştırmak isteyen KDP’ye sorduğu “Şu anda Afrin ve Serekani’de Kürt Halkına uygulanan zulme karşı söyleyecek sözünüz yok mudur?” sorusu bence her şeyi izah etmeye yeter. Çünkü KDP’nin Afrin, Serêkani, Bakur alanındaki Kürtlere uygulanan zulme karşı gerçekten söyleyeceği bir şey de yoktur, öyle bir derdi de yoktur. Türkiye ile geliştirdiği kirli çıkar ilişkileri Kürt Halkından da Kürdistan’dan da daha önemlidir. Bu soruyla Sayın Hozat KDP’nin gerçek yüzünü açıkça ortaya koymuştur.
Türk işgaline karşı da, Barzani ve KDP’nin ağalık düzenine karşı da halkımız her daim serhıldana kalktı ve daha da kalkacak. Başur Halkı Kürdistan’ın en direngen halkıdır. 20. Yüzyılın başlarından günümüze tam bir yüzyıldır sömürgeciliğe, işgale ve ihanete karşı mücadele eden, bu mücadele içerisinde derin bir yurtseverlik bilincine ulaşan bir halktır. Bugün eğer onlarca merkezde işgale karşı başkaldırı varsa, “kahrolsun ihanet” sloganları eşliğinde KDP ve Barzani ailesinin iktidarı istifaya çağrılıyorsa bu derin yurtseverlik bilincinin ve direnişçi yapısının bir sonucudur. Bugün Başur Kürdistanı ve Başur Halkı Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin en temel öncüsü olma yolundadır. KDP’nin ihanetçi yapısı, Türk Devletinin işgal saldırıları ve PKK’nin işgale karşı yürüttüğü kahramanca direniş böylesi bir zemini yaratmıştır ve artık tüm gidişat bu yöndedir. Aslında KDP ve Barzani ailesi de bu gidişatı gördükleri için Halka ve PKK’ye saldırıda sınır tanımıyor, ihanetçi tutumlarını artık açıktan devam ettirerek, gizleme gereği duymuyorlar. Nasıl ki Bakurda AKP-MHP faşist iktidarı PKK’nin mücadelesinde kendi sonlarını görüyor ve varlıklarını PKK’nin tasfiyesine endekslemiş iseler, Başur’da KDP’nin durumu ve yaklaşımı da aynıdır. Ortada bir Kürt partisi olarak KDP yoktur, AKP’lileşen bir KDP vardır.
KDP ve Barzani ailesi bugün ülkesini ve halkını satarak, işgalcilerle işbirliğine girip Kürt gençlerinin ve devrimci öncülerinin kanına girerek ceplerini doldurabilir, dünyanın pek çok ülkesindeki banka hesaplarını şişirebilir, pek çok ülkede gayri menkul ve konutlar alarak çocuklarına, torunlarına, kuzenlerine, yeğenlerine güzel ve mutlu bir gelecek hazırladıklarını düşünebilir. Ancak bilsinler ki yaptıkları yanlarına kar kalmayacaktır. Gün gelecek bu halk kendilerinden hesap soracaktır. O güne kadar kim öle kim kala demesinler. Mezardaki kemiklerinden bile hesap sorulacağını ve çocuklarının, torunlarının, yeğen ve kuzenlerinin utanç kaynağı olacaklarını bilmelidirler.
Zilan KAYA
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi