12 Kasım 2016 Cumartesi Saat 13:07
‘Küstah’ Amerika’ya ‘patavatsız’ başkan. Ne gam! Bırakın
Amerikalılar düşünsün! Tabii böyle diyebilmeyi çok isterdim. Lâkin Beyaz
Saray’da kimin oturduğu bütün dünyanın derdi.
Amerikan müdahaleciliğinden sıktı sıyrılanlar bile Donald
Trump ile cehennemin kapılarının açıldığı korkusuna kapılmış durumda. Barut
kokusu alıyorlar sanki. Doğrusu anlayabilmiş değilim. Hâlbuki pek ‘Demokrat’
Hillary Clinton’ın silahından daha fazla duman yükseliyor. Clinton’ın baş
diplomatken bıraktığı sicil sanki bir barış perisinin seyir defteri! Neydi o
sicil?
Dünyaya demokrasi getirmek, hem de en yobaz diktatörlerin
finansörlüğünde!
CIA’in bile sayılarını listelemekte zorlandığı cihadî devrimcilerle
Orta Dünya’yı lime lime etmek.
Yeni Osmanlı’nın kifayetsiz muhterisiyle Suriye’ye ateşe
verilirken beşlik çakmak!
Şam alev alsın, yıkılsın Halep! Kimin umurunda.
Elbette Trump’ı hak etmediklerini düşünen Amerikalılar
yerden göğe kadar haklı. Onlara diyecek sözüm yok. Lanet okumak için yeterince
sebepleri var: Irkçı, faşist, cinsiyetçi, fırsatçı, dengesiz, tuhaf, görgüsüz,
parazan, cahil, İslamofobik vs. Ama üzgünüm, dünya da Demokrat maskeli ikiyüzlü
Amerikan liderlerini hak etmiyor.
O yüzden kaçamadığımız soru şu: Clinton’la ne kaçırdık ve
Trump ne getirecek?
Şu aşamada ne getireceğini Trump’ın kendisinin de bildiğini
sanmıyorum. Önce Dışişleri, Pentagon, CIA ve dış politikayla ilgili diğer
kurumları toplayıp seçenekleri tartışacak. Temmuzda New York Times’a verdiği
röportajda IŞİD’in kökünü nasıl kazıyacağı sorulduğunda koltuğa oturur oturmaz
komutanları çağırıp bir ay içerisinde seçenekleri masaya getirmelerini
isteyeceğini söylemişti. Diğer dış politika konularında da izlenecek yol budur.
Türk’ün Sevinci Kursağında Kalabilir
Türkiye’yi dolaylı ya da doğrudan etkileyecek konular var:
Suriye ve Irak politikası, IŞİD ile mücadele, Rusya açılacak yeni sayfa,
İran’la nükleer anlaşmanın geleceği, Filistin sorunu ve Kahire gibi Ankara’nın
kavgalı olduğu başkentlerle kurulacak ortaklıklar vs.
Trump’ın dış politikadaki cehaleti ve tecrübesizliği kurulu
düzenin onu yönlendirmesini kolaylaştıracaktır. Trump’ın ‘establishment’ın
önüne getirdiği kırmızı çizgileri ne kadar zorlayacağını bilmiyoruz ama seçim
kampanyası boyunca söylediklerinden hareketle neyin olması için çalışacağını
tahmin edebiliyoruz. Ki bunlar basında yeterince yazılıp çizildi. Yine de
hatırlatalım, hafıza-i beşer kısadır.
Beklenti içine girenler, ümitvar olanlar, kontrpiyede
kalanlar ve endişelenenler var.
– Tahran, “İran’ın dondurulan 150 milyar doları
verilmemeliydi diyen Trump’ın nükleer anlaşmadan cayması ihtimalinden dolayı
kaygılı. Ama Obama’nın Suriye ve Irak’ta İran’a duyduğu ihtiyacı Trump’ın da
fark etmesi çok gecikmeyebilir.
– İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu dört gözle
Trump’ın “Kudüs İsrail’in başkentidir diyerek masaya yumruğunu vurmasını
bekliyor. Onun önünde de bir dizi direngen faktörler var. Uzun mesele. Zeytin
ağacının direnci ve limon ağacının öfkesi mesela!
– Mısır’da kanlı darbenin mimarı Aldülfettah el Sisi
‘ülkeye istikrar getiren’ adam olarak Beyaz Saray’da ağırlanmayı umuyor. “O
şahane bir adam. Mısır’ı kontrol ediyor. Ve gerçekten kontrol ediyor diyen
Trump için Sisi makbul bir lider. Çünkü Trump gibi iş dünyasından gelenler için
her şeyin başı istikrar. Ayrıca Trump’ın Müslüman Kardeşler’e kapıyı kapalı
tuttuğunu da dikkate alındığında Nil’in suların başka türlü akacaktır.
– Trump kendisini tebrik için ilk sırada kuyruğa giren
Erdoğan’ı “Kızım sizin hayranınız diyerek mest etmişe benziyor. Trump’ın
Sisi’yi onura etmesi ya da İsrail’in Kudüs rüyalarını süslemesi ‘Rabia’yı seçim
malzemesi yapmış olanları kasar mı emin değilim. “Ey Putin den “Canım Putin e
dönüşteki gibi baş döndüren çarklar o kadar içselleştirildi ki artık geleceğe
dair öngörüde bulunmak için bakabileceğimiz hiçbir yol işareti kalmadı.
Trump “Müslüman göçmenlere kapılar kapanmalı deyince
Mecidiyeköy’deki Trump Tower’ın açılışına katılmış olmaktan nedamet getirip
binanın adının değiştirilmesini isteyen Erdoğan’ın aniden Trump’çı kesilmesini
izah etmek de bize değil AKP’li neferlere düşsün! Biraz da onlar kafa
patlatsın, “Biz ne ara İslamofobiklerle aynı yola girdik diye…
Trump, Türkiye’de on binlerce kişinin hapse atıldığı ya da
işten kovulduğu hatırlatılınca “İnsan haklarına sıra gelince bizde de çok
problem var, bizim ülkemizde ne yaptığımızı bilmezken başka ülkelere karışmak
bizim için çok zor demişti. Ankara’daki zevat bu sözleri “Bırakınız geçsinler
bırakınız yapsınlar diye algıladıysa ortaklığın tadını bozacak başka bir sürü
ihtimal var. Mesela Trump’ın Kürtlere dair lafları. Hani Ankara’nın teröristler
diye şeytanileştirdiği Rojavalı Kürtler.
Trump’ın “Ben Kürtlerin hayranıyım sözünün arkasını nasıl
getireceğini merak ediyoruz. Pentagon’un halihazırda IŞİD’e karşı YPG ile
kurduğu ortaklığın sürmesi muhtemel. Gerçi bu ortaklık Clinton’la da
kesilmeyecekti.
Trump, önemsediği Türkiye ile hayran olduğu Kürtler
arasındaki çatışmanın da gayet farkında. Bu konuda pek pragmatist. New York
Times, “Kürtlerin hayranıyım diyen Trump’a “Ama Erdoğan değil, bu durumla
nasıl baş edeceksiniz diye sorunca şu yanıtı almıştı:
“İdeali, onların hepsini bir araya getirmek olur. Ve bu bir
olasılık olur. Ama ben Kürt güçlerin büyük bir hayranıyım. Aynı zamanda, Türkiye’yle
potansiyel olarak çok başarılı bir ilişkimizin olabileceğini düşünüyorum. Ve
ikisini bir şekilde bir araya toplamak gerçekten harika olacaktır.
Tabii Trump, Suriye ordusunun Rojava dahil bütün ülkeye
hakim olması yönünde bir tercihte bulunursa durum değişebilir. Ankara bunu
“Kürt özerkliğinin sonu olarak görüp Amerikan katarına atlayabilir.
– Bu arada aynaya Vladimir Putin ve Beşşar el Esad’ın hınzır
hınzır bakışları yansıyor. Doğrusu dünyanın dört köşesinde siyasi süreçlere
müdahale etmekten geri durmayan Amerikan yönetiminin, Rusya’nın Clinton’a ait
e-postaları sızdırmak suretiyle Trump lehine seçimlere müdahale ettiğini
düşünmesi çok keyif verici! Rus periferisindeki ‘Gül’, ‘Turuncu’ ve ‘Sarı’
devrimlerin intikamı! İnsanın ‘Müdahale ne demekmiş görsünler’ diyesi geliyor.
Esad da, “Öncelikli hedef Esad değil IŞİD… Esad’dan
hoşlanmıyorum ama Esad, IŞİD’i öldürüyor. Rusya IŞİD’i öldürüyor ve İran IŞİD’i
öldürüyor diyen Trump’tan yeni bir sayfa bekliyor. Trump, Suriye konusunda
radikal bir değişikliğe giderse kuşkusuz Kongre’nin İsrailci kanadı ve ABD ile
dostluğun devamını bekleyen Körfez’in keyfi kaçmış ağalarını karşısında
bulacak.
– Ukrayna’da Rus damarını kesmek için aşırı milliyetçi ve
neofaşistlerle dümen çeviren Amerikan politikaları da yeni dönemde gözden
düşebilir. Trump, Kırım’ın iltihakını sineye çekip Rusya’ya ambargoların
kaldırılmasını gündemine alabilir. Kuskusuz Amerikan kurulu düzenindeki Soğuk
Savaş artığı Rusofobikler, St. Petersburg’ta muhtemel bir balayını zehretmek
için elinden geleni yapacaktır.
Trump Kırım’ı bir hesaplaşma konusu olmaktan çıkartırsa
Kırım Tatarlarının hamisi olma iddiasını sürdüren Türk hükümetinin, Mustafa
Abdülcemil’e “Mustafa Ağamız diye başlayan hürmetkâr hitabın devamını nasıl
getireceğini merak ediyoruz.
Clinton hem Karadeniz, Kafkasya ve Baltıklarda Rusya’ya daha
fazla karşı koymak hem de Esad’a karşı daha fazla güç kullanmak için çok
istekliydi. Ankara’daki zevat Putin ile Kalinka dansına kalkmış olmasaydı
Clinton’ın eteklerindeki barutun kokusu pekala mest-i harâb edebilirdi.
NATO’cular Üzülebilir
– Putin-Trump yakınlaşması öngörüden gerçeğe dönüşürse
Erdoğan’ın Avrupa ve ABD’ye karşı Rusya ile dostluk ya da Avrasyacılık kartı
‘error’ verebilir. Aynı şey “ABD ile NATO’da müttefikiz ya! diye kendini
paralayan çıkışlar için de geçerli.
Trump için NATO köhnemiş bir kurum. Ayrıca NATO’nun yükünün
paylaşmayan beleşçi ortaklara tepkili. NATO’dan koruma bekleyenlere basitçe
“Faturalarını ödemeyen birçok NATO üyesi var. Onlar yükümlülüklerini yerine
getirirse biz de yükümlülüğümüzü yerine getiririz diyor. İşin Türkçesi
NATO’culuk oyununda “Rusya bize saldırırsa paranoyasıyla Batı’yı tırtıklayan
Baltık ülkelerinin önüne bir hesap geliyor.
Trump’ın mantığına göre müttefikleri koruma yükümlülüğü yeni
bir biçim kazanmalı. Bu konuda NATO üyesi olmayan Körfez’deki ağaların da canı
pek sıkkın olmalı. Trump, “Koruma mı istiyorsun, peki ala seni korurum ama sen
benim için ne yapacaksın? deyip faturayı peşinen kesecektir. Trump, halivakti
yerinde olan ortaklarına “Tebrikler artık kendi kendinizi savunabilirsiniz diyeceğini
zaten söylüyor.
– Trump, ABD’nin karşılıklı çıkarı olmadığı sürece bir yere
askeri yığınak yapmayacağını vurguluyor. Bu çerçevede Japonya’dan Güney Kore’ye
kadar milyarlarca dolarlık maliyetlerle asker bulundurmanın mantığını
sorgulayıp “Biz ne alıyoruz diye soruyor.
Özetle “Irak’ta asla olmamalıydık. Ortadoğu’yu mahvettik
diyen bir kişi küresel bir gücün dümenine geçiyor. Bu söylem Amerikan
müdahaleciliğini azaltacaksa iyi. Bu konudaki bakış açısıyla peşinen Nobel
Barış Ödülü almış Barack Obama bile kayda değer bir değişim getirememişken
Trump gibi öngörülemeyen bir kişilik için iyimser olmak da naifçe. Bakalım
zaman ne gösterecek… (Fehim Taştekin-Gazete Duvar)
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html
0
21
TR
HE
:” ”
:””
” “,” ”