Kaos teorisine göre, Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin kanatlarını çırpması, ABD’de büyük fırtınaların kopmasına neden olabilir. Anlamı; Sistemin başlangıç verilerinde oluşacak küçük bir hata çok büyük ve öngörülemez sonuçlara yol açabilir. Evrendeki her şey canlıdır, akar ve birbirine bağlıdır, birbirini etkiler ve birbirinden etkilenir. Her şey kendi payına düşen değişim ve dönüşümü yaşar. İnsan toplumundan tüm doğal varlıklara kadar her şey sürekli bir değişim, dönüşüm ve kendini yeniden inşa etme halindedir.
Önder Apo’nun İmralı Adası’nda yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrı’sının”, Kürdistan’da, Ortadoğu’da ve dünyada yaşanan değişim ve dönüşüm sürecinde “kelebeğin kanat çırpışı” gibi büyük etki yaratacağı açıktır. İnkar ve imha sisteminde değişiklik yapılırsa, demokratik siyaset önü açılırsa Kürt halkı ulusal değerleriyle özgür ve eşit bir yaşamı inşa edecektir. İnkar ve imha sistemindeki değişimler Kürt halkını ve bölge halklarını etkileyecektir. Çağrının toplumun tüm kesimleri üzerinde etkisi şimdiden görüldü.
Önder Apo’nun çağrısından hem barış ve özgürlük yanlıları hem de muhalifleri etkilendi. Kürt ve Türkiye halkları içerisinde pozitif ve negatif etkiler yarattı. Özgürlük ve barış yanlıları çağrının amacını ve kapsamını anlıyor ve yeni dönemde görev ve sorumluluklarını buna göre yerine getirmek istiyorlar.
Karşı çıkanlar ise, Barış ve Demokratik Toplum çağrısının etkisini ve anlamını çarpıtmak, onu zayıf göstermek ve karışıklıklar çıkarmak istiyorlar.
Sürece pozitif-olumlu yaklaşanlar ise Rêber Apo’nun çağrısını tarihi bir şans olarak görüyorlar. Önder Apo’nun Kürt ve Türk halkları arasındaki barışı sağlamak amacıyla başlattığı inisiyatifi desteklemeye başladılar. Kürt halkının iradesinin tanınması ve temel haklarının kabulü temelinde adımlar atılırsa, halkların bir arada yaşaması için şüphesiz büyük bir fırsat ortaya çıkacaktır. Türkiye’nin demokratikleşmesi ile Kürt halkının özgürlüğü birbirini tamamlayacaktır.
Sürece negatif-olumsuz yaklaşanlar ise ezber ve klişe değerlendirmeler yapıyorlar. Kürdistan ve Kürt halkının Özgürlük mücadelesini terör olarak adlandırıp “Onları yok edeceğiz” diyorlar. Yüz yıldır bu siyasetle kendilerini tekrarlıyorlar. Kürt halkını inkar ve imhaya dayanan ırkçı siyaset artık iflasın eşiğine gelmiştir.
Türk devleti ve onun ırkçı siyaseti kendiliğinden bu düzeye gelmedi. Önder Apo ve PKK önderliğinde gelişen Kürdistan halkının özgürlük mücadelesi, onları çözüme zorluyor. Ya demokratik çözümü kabul edecekler ya da daha büyük yenilgilerin kapısı açılacaktır. Savaştan sadece Kürt halkı zarar görmeyecek, Kürt halkından daha çok Türk devleti ve Türkiye halkı zarar görecek. Kürt halkı özgürlük savaşının devam etmesiyle daha ağır bedeller ödeyebilir ama Türk devleti çökecektir.
Rêber Apo’nun tarihi bir sorumlulukla başlattığı süreci tersine çevirmek isteyenler şöyle diyor; “ PKK’yi teslim alacağız.” Bazıları da diyor “PKK teslim oluyor” Her iki grup da aynı ırkçılık kaynağından su içiyor. Dogma ve ezberlerle hareket ediyorlar. Bu insanlar için tek yol cinayet ve soykırım siyasetidir. Milliyetçilik adı altında barış ve özgürlük için kullanılan kavram ve terimleri bulanıklaştırıp karmaşa yaratmak istiyorlar. Bütün politikasını Kürt halkının inkarı ve soykırımı üzerine kuran taraflar, süreci boşa çıkarmaya ve herkesin kafasında çelişki yaratmaya çalışıyorlar.
İlginç olan bir diğer husus ise barıştan korkan taraflar ise şöyle diyor; “Eğer devlet Kürtlerle anlaşma yaparsa Türklük kimliği elden gidecektir.”
Bazı Kürt tarafları da aynı şekilde barıştan korkuyorlar ve şöyle diyorlar; “PKK Kürtlüğü bırakıyor.”
Bu iki korku, savaşların ve çatışmaların devam etmesinde bir araya geliyor. Başka bir yol olduğunu düşünmüyorlar. Birbirlerinden etkileniyor ve birbirlerine tepki veriyorlar. Etki ve tepki çemberi içinde kalıp kendilerini tekrarlıyorlar.
Demokratik modernite paradigmasında Önder Apo her zaman üçüncü yoldan söz ediyor. Üçüncü yol nedir? Barışa ve demokratik toplumun inşasına giden yoldur. Siyasette de durum aynıdır. Kürt halkı çözüm getirmeyen siyasi tercihlere mahkûm değildir.
Barış ve Demokratik Toplum Projesi Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da başarıya ulaşırsa, Kürdistan’ın bütün parçaları bundan yararlanacaktır. Olası çözüm halihazırda Güney Kürdistan ve Irak, Batı Kürdistan ve Suriye, Doğu Kürdistan ve İran’ı etkilemiştir.
Rêber Apo ve Kürdistan Özgürlük Hareketini tanımayanlar alakalı alakasız yorumlar yapıyorlar. PKK’nin fesih edilmesi çağrısını Kürdistan Özgürlük Hareketinin tasfiyesi olarak adlandırıyorlar. Eğer bu değerlendirme yanlış anlaşılmaya dayanmıyorsa büyük bir hatadır, aldatmacadır, kötü niyetli bir değerlendirmedir. Tarihsel sorumluluklara karşı suçtur.
Dünyanın içinde bulunduğu durum, Ortadoğu’da yaşananlar, PKK ile Türk devleti arasındaki savaş yeni değerlendirmeleri gerektiriyor. PKK, 40 yılı aşkın bir süredir Türk devletiyle ölümcül bir çatışma içindedir. 40 yılda büyük başarılara ve kazanımlara imza atıldı. Üzerinin betonla kapatıldığı mezarlığı Kürt halkı paramparça etti.
Özgürlük savaşıyla varlığını ve gerçekliğini tüm dünyaya kabul ettirdi. Bugün Kürt halkının varlığını hiçbir gücün inkar edemeyeceği bir düzeye ulaştırmıştır. İnkar ve imha zincirleri kırıldı. Başta Rojava olmak üzere çok büyük ve kutsal değerler yaratıldı. Milyonlarca Özgür Kürt yaratıldı. Milyonlarca Kürdün yüreğini hangi güç durdurabilir? Kürt halkının savaşma gibi bir sorunu yok. Bakur’da, Rojava’da ve Kürdistan’ın bütün dağlarında, Kürdistan kadınları ve erkeklerinin nasıl savaştığını bütün dünya gördü!
Şimdi kalıcı bir barışa ihtiyaç var. Mevcut koşullar bölgeye barışçıl demokratik bir toplumu farz kılıyor. Daha önceki alışkanlıklarla çözümün gelişmeyeceği ortaya çıktı. Tekrarlayan ve çürüten bir tıkanıklık var. Ortadoğu ve Kürdistan’daki mevcut duruma yirmi yıl önceki anlayışla yaklaşırsak hatalarla karşılaşabiliriz. Eğer şartlar için gereken değişim ve dönüşümler olmuşsa o zaman şimdi de mücadelenin yeni araçlara ihtiyaç vardır. Modern mücadele eski araçlarla yürütülemez. “Her şey değişir, aynı nehirde iki kez yıkanılmaz.” “İkinci kez, sen aynı kişi değilsin, su da aynı su değil.” (Herakleitos)
Zamanın ruhuna uymayanlar, kendilerinde değişim ve dönüşüm yaratmayanlar ayakta kalamazlar. İnsanın ayakta kalabilmesi için içinde bulunduğu çağı iyi tanıması gerekir. Her dönemin kendine özgü siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal özellikleri vardır. Zaman akıyor ve akış değişimleri getiriyor. Toplumların yaşam biçiminde, savaşlarında, siyasetinde, örgütlenmesinde ve yönetim biçiminde değişimler meydana gelir.
Akmayan, değişmeyen, kendini yenilemeyen her şey çürür, kokar ve ölür. Bu durum bütün toplumlar ve insanların düşüncesi için geçerlidir. İnsanlık tarihi boyunca toplumların yaşantısında ve eğitiminde ne kadar değişim ve dönüşüm yaşanmıştır?
Yüzlerce sistem kuruldu ve yıkıldı!
Rêber Apo adeta kör düğüm “Gordion Düğümü” olan sorunu barış ve demokrasi kılıcıyla ortadan kaldırmaya çalışıyor. Yeni yol ve yöntemlerle, sosyal bilimlerin gücüyle, geniş kavramlarla, zengin seçeneklerle, yılların tecrübesiyle ve cesaretle çözmek istiyor. Eğer barış girişimi ve demokratik çözüm başarıya ulaşırsa, başta Kürt ve Türk halkları olmak üzere, Ortadoğu’nun bütün halkları rahat bir nefes alacaktır. Ulusal ve toplumsal sorunların çözümü yerel olduğu kadar küreseldir. Rêber Apo’nun İmralı’da başlattığı çözüm inisiyatifi sadece Kürdistan’la sınırlı kalmayacak, tüm Ortadoğu’yu ve dünyayı etkileyecektir.
Rêber Apo’nun İmralı’da çırptığı barış kanadı, başta Bakur Kürdistan olmak üzere, Kürdistan’ın tüm parçaları ve Ortadoğu’da bir barış ve özgürlük fırtınası estirecektir. Rêber Apo’yu tanıyanlar, PKK tarihini okuyanlar, bugün ortaya konulan değerlerin büyük emek ve fedakarlıklarla inşa edildiğini bilirler. Özgür Kürdü yaratmada binlerce Kürdistan şehidinin emeği var. Herkesin söz söyleme ve süreci analiz etme hakkı var. Hiçbir Kürt Türk devletine güvenmiyor. Çok normal bir durum. Türk devleti yüz yıldır Kürt halkını yok etmeye çalışıyor. Kürtler devlete inanırsa o zaman Kürtlerin aklından şüphe edilir. Ancak bu, Kürtlerin barış seçeneğini denemeyeceği anlamına gelmiyor. Barış düşmanlar arasında yapılır. Siyasette “dostluk da düşmanlık da sonsuza kadar sürmez.”
Her yurtsever Kürt, bütün değerlendirmelerini ulusal ve demokratik değerler süzgecinden geçirerek sonuçlara varmalıdır. Mücadele yöntem ve tarzını değiştirmek, Kürdistan özgürlük mücadelesini durdurmak anlamına gelmez. Kendini yenilemek, zamana ayak uydurmak, çağın gereklerine uygun hareket etmek başarıyı getirecektir.
PKK, Kürdistan halkında ulus ve yurtseverlik bilincinin oluşmasına büyük katkı sağlamıştır. PKK’nin inşa ettiği bilinç, Kürtler var oldukça Kürt halkına ve insanlığa hizmet edecektir. Karamsar düşünen,, süreci duygusal (karamsar anlamda) bir şekilde takip edenler süreçten doğru sonuçlar çıkaramazlar. Kürdistan özgürlük mücadelesinin tarihi gücünü ve bilincini yüreğinizin ta derinliklerine alın ve ona göre hareket edin.
Bu, özgürlük mücadelesinin sonu değil, yeni bir başlangıçtır. Yeni bir yol, yeni bir yüz. Barış için bir şans!
Hîwa AZAD