29 Kasım 2009 Pazar Saat 16:48
Coğrafi konumu
Yaşam tarzı, duruşu
ve kendine has politik yapılanmaya sahip Lice ilçesi Diyarbakır’ın kuzeydoğusunda
yer almaktadır. İlçe merkezi 1975 depreminden önce Akdağ eteğindeki Akı Tepesi’nde
kurulu iken, depremden sonra dağın aşağısındaki ovaya taşınmıştır. Lice’nin
Deprem öncesindeki yerleşimi eğimli ve kademeli bir düzende olup uzaktan
bakıldığında sanki evler birbiri üzerine dizilmiş gibi bir görüntü ortaya çıkarmaktaydı.
İlçede Kürtçenin Zazaki ve Kurmanci lehçeleri kullanılmaktadır. Dağ eteklerinde
daha çok Zazaca lehçe kullanılırken, ovadaki yerleşim yerlerinde ise çoğunlukla
Kurmanci lehçesi kullanılmaktadır.
Lice’nin Diyarbakır
il merkezine uzaklığı yaklaşık 90
km olup, yüzölçümü 1.083 km’dir. Merkez dışında
1 bucak (Hezan-Kayacık), 13 mahalle, 56 köy ve 112 Mezrası vardır.
Lice ilçe merkezi
daha önceleri Antak Kalesi’ne bağlı bir köy iken (1042 yılında) zamanla
gelişmiş ve (Antak Kalesinin de zaman içinde önemini yitirmesiyle) İlçe Merkezi
konumuna gelmiştir. Güneydoğu Toroslar’ın güney eteklerinde, deniz yüzeyinden
yaklaşık olarak 1100-1125 m.
yükseklikte kurulmuştur.
İlçe topraklarının
bir bölümü Güneydoğu Anadolu, daha büyük olan bölümü ise Doğu Anadolu
Bölgesi’nde yer almaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan Diyarbakır
ilinin, Doğu Anadolu’ya sarkan diğer ilçeleri ise Silvan ve Kulp’tur.
İlçe toprakları,
Güneydoğu Torosların engebeli ormanlarla kaplı, Kuzey – Güney doğrultulu
vadilerle çok yarılmış kesimlerini kaplar. Hani ve Lice yörelerinden, güneye
doğru Sarım Çayı’na doğru Koz (yüksekliği 2.283 m), Cirbir, Lis (2.220 m) ve Adem (2.100 m) dağları uzanır.
Kuç, Şagur (Şahur Köyü) ve Mızak (Mizak) dağları ikinci sırayı Bebek, Eshab-ı
Kehf, Zırıht ve Cun dağları da üçüncü sırayı oluşturur. Dördüncü sıra ise,
Piraziz, Nerip, Derxus ve Hezan dağlarıdır.
Toprakları Doğuda
Kulp, Güneydoğuda Silvan, Güneyde Hazro, Güneybatıda Kocaköy, Batıda Hani,
Kuzey ve Kuzeybatıda ise Bingöl ilinin Genç ilçesi ile çevrilidir.
Lice’nin komşuları
arasında en uzun sınır 48 km
uzunluğu ile Bingöl il sınırıdır. Bingöl sınırı Kuzeybatıdaki Ecemiş Köyü,
İvecik Mezrasında başlayıp, Kuzeydoğu’daki Güldiken Köyü’nde biter. Doğuda ise 27 km uzunluğunda Kulp sınırı
bulunur. Bu sınır Kuzeydoğudaki Güldiken Köyü, Çotuk Mezrasında başlar, Güneydoğudaki
Türeli Köyü Dehlizara Mezrasında biter. Güneydoğu sınırında ise 8 km uzunluğunda Silvan sınırı
bulunur. Silvan ile Lice sınırını Yumru Dağı oluşturur. Silvan sınırı Türeli
Köyü Dehlizara Mezrasında başlar, Kutlu Köyü Kerpiçören Mezrasında biter.
Güneyde 18 km
uzunluğunda Hazro sınırı bulunur. Hazro sınırı Kutlu Köyü Kerpiçören Mezrasında
başlar, Dolunay Köyünde biter. Güneybatıda ise 20 km uzunluğunda Kocaköy
sınırı bulunur. Kocaköy sınırı Dolunay Köyünde başlayıp, Gökçe Köyünde son
bulur. Batıda ise 37 km
uzunluğunda Hani sınırı bulunur. Hani sınırı Gökçe Köyünden başlayıp, Ecemiş
Köyü, İvecik Mezrasında son bulur.
İklimi :
Yağmur
Yapılan
ortalama
ölçümlere göre Lice’nin çevreye nazaran en fazla yağış aldığı
görülmektedir.
Örneğin yıllık yağış tutarı Diyarbakır’ın diğer ilçelerinden Silvan’da
729 mm, Ergani’de 767 mm, Kulp’ta 1.156 mm iken Lice’de 1.293 mm’dir.
Kuzeydeki
Dağların eteklerine gidildikçe yağış miktarı da artmaktadır. En fazla
yağış
İlkbahar’da yağarken, en az ise Yaz mevsiminde, Temmuz ve Ağustos
aylarında 1 milimetre ile
görülür. İlçenin yağış almadığı zamanlarda olur. Sonbaharda Kış’a
nazaran daha
az yağış düşer.
Kar
Diyarbakır’ın Doğu
Anadolu Bölgesi’ndeki ilçelerinden biri olan Lice’de kışlar oldukça soğuk ve
yağışlı geçer. Diyarbakır ve diğer ilçelere nazaran en yoğun kar yağışı
Lice’dedir. Kar’ın yerde kalma süresi de bölgeye nazaran Lice’de daha uzundur.
Aşırı kar yağışları yüzünden Lice-Genç ve Lice-Kulp Karayolu sık-sık ulaşıma
kapanabilmektedir. Kar yağışının çok olduğu ve soğuklar nedeniyle uzun süre
yerde örtü oluşturduğu zamanlarda ulaşım tamamen aksayabilmektedir. Lice- Kulp
ve Genç üçgeninde bulunan dağlara uzun süre kar yerde kalır ve kimi yerlerde 3-
4 metreyi aşmaktadır. Yazın bile bu alanların bazı kuytu yerlerinde kar bulmak
mümkündür.
Akarsular
523 km’si ülkemiz
sınırlarında olmak üzere toplam 1.900 km.lik uzunluğuyla Türkiye’nin en uzun 2.
nehri olan Dicle Nehri’nin en önemli iki kaynağından biri ilçenin sınırları
içindeki Bırkleyn Mağaraları’ndan doğmaktadır. Bırkleyn suyu, Lice’nin
yukarısında, Lice-Genç yolu üzerinde bulunan Bırkleyn mağaralarında doğar. Bir
süre Güneybatı yönünde akar, sonra batıya yönelir kimi dere sularını da alarak
çoğalır. Piran yöresinde (Dicle ilçesinin eski adı) Dibni (Zebene) suyunu alır.
Benezoğır- kelkum Köyü’nün yukarısında Güneye döner. Metinan ve Amini kaleleri
önünden geçerek Delucan yöresinde, Gölcük civarında doğan diğer kolla birleşir.
Dicle’nin yatağı Delucan’dan sonra Güneye doğru düzleşir. Diyarbakır’a varmadan
önce Devegeçidi suyunu alır. Diyarbakır’ı geçtikten sonra sağ taraftan Havar,
Yenice ve Karasu derelerini, soldan da Ambar, Kuru, Pamuk, Sinan ve Batman
çaylarını alır. Daha sonra Göksu ve Aşağı Hanik çaylarını da alarak Cizre
sınırına varır.
Belde ve Köyleri
Köyler:
Abalı, Akçabudak,
Arıklı, Bağlan, Baharlar,
Bayırlı , Birlik , Budak, Çağdaş, Çavundur, Çeper, Çıralı, Dallıca,
Damar, Daralan, Dernek, Dibekköy, Dolunay, Duruköy, Ecemiş, Erginköy, Esenler, Gökçe,
Güçlü, Güldiken, Gürbeyli, Hedik, Kabakaya, Kılıçlı, Kıpçak, Kıralan, Kıyıköy, Kutlu,
Ortaç, Oyuklu, Örtülü, Savat, Saydamlı, Serince, Sığınak, Şenlik, Tepe, Tuzlaköy,
Türeli, Uçarlı, Ulucak , Üçdamlar, Yalaza, Yalımlı, Yamaçlı, Yaprakköy,
Yolçatı, Yorulmaz, Yünlüce , Ziyaret, Zümrüt
Direniş Kalesi Lice
Halkının Yaşadığı Katliam ve Cinayetler
Lice’ye bağlı
birçok köy olmasına rağmen, ilçeye bağlı beldelerin olmayışı dikkat çekici bir
durumdur. Yaşanan kirli savaş yüzünden Kürt coğrafyasında bedel veren ve büyük
acılara katlanan bir ilçedir. Lice’de geliştirilen katliam ve infazlar, yakılan
köyler bu durumu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu yüzden de Lice’nin
gelişmesini istemeyen güçler köylerin gelişip belde olmasını engellemektedir.
Bugün Türkiye’de beldesi bulunmayan ender ilçe konumundadır.
Lice’nin Kürt Özgürlük
Mücadelesi içerisindeki konumu ve rolü de ayrıca anlamlı bir şekilde yer edinerek
gönüllerde taht kurmuştur. Herşeyden önce PKK Lice’nin Fis Köyü’nde
kurulmuştur. 27 Kasım 1978’de bu ilçenin Fis Köyü’nde kurulan PKK bir anlamda bölgenin
halkına reva görülen insanlık dışı yaşama bir cevap niteliğindedir.
Sömürgeci Türk
devletinin Kürt halkına ‘kader’ bellettiği ölümden beter yaşama karşı bir
direniş ve irade olma anlamına gelen PKK’nin kurulması ve ardından ilçe
halkının bu çizgiyi sahiplenen duruşu sömürgeci zihniyeti adeta çıldırtma
noktasına getirmiştir. Kürdistan diğer yerlerinde olduğu Lice’de de katliam
politikaları büyük acımasızlıkla uygulanmıştır. Bu süreçten sonra Türk devleti
Lice üzerinde daha farklı ve özgün katliam politikalarını devreye koymuştur.
Söz konusu politika ekseninde Lice’de yediden yetmişe her meslekten insanlar
kat edilmiştir. İş adamı Behcet Cantürk’ten, son olarak Paşa Çiya mezrasında
katledilen 12 yaşındaki Ceylan Önkol’a kadar yüzlerce sivil-savunmasız insan faili
meçhul (faili belli) cinayetlerle katledildiler.
Faili meçhul
cinayetlerle Lice halkını bastırıp teslim almak isteyen Türk devleti, katliam
politikalarını da aynı çerçevede ve sistemli bir şekilde sürdürmüştür. Bunun
somut örneği 1993 yılında “PKK ilçe merkezine girdi adı altında geliştirilen
masa başı senaryosu ile Lice’nin tank, top, havan, helikopter ve roketatarlarla
yakılıp yıkılmasıdır. Merkezi Diyarbakır’da bulunan 7. Kolordu Komutanı Hasan
Kundakçı ve dönemin yardımcısı bugünün Genel Kurmay Başkanı olan İlker Başbuğ
tarafından geliştirilen planlama ile 1993 yılında önce ilçe merkezinin etrafı
askerler ve zırhlı araçlarla sarıldı. Çok önceden yapılan planlama ile Tugay Komutanı
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın bir komplo ile öldürüldü. Olay günü Kolordu Komutanı
Hasan Kundakçı ve o günkü yardımcısı bugünün Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ
ile birlikte askeri bir Helikopterle Lice’ye iniş yaptılar. Oluşturdukları
konsepte göre Lice’nin yakılıp yıkılması ve yüzlerce kişinin katliamdan
geçirilmesi düşünülmüştü. Bunun bir senaryoya gereksinim vardı. Hazırlanan
senaryoyu hayata geçirecek bir tuzağa ihtiyaç bulunuyordu. Hazırlanan tuzak
gereği önce Tugay Komuta Bahtiyar Aydın öldürülecek, ardından “PKK liler ilçeyi
bastı denilerek ilçe merkezinde katliam gerçekleştirilecekti. Bugün bu katliam
planlamasının şimdiki Genel Kurmay Başkanı zat ve adı birçok kontro faaliyetle
birlikte anılan dönemin Kolordu Komutanı Hasan Kundakçı tarafından organize
edildiği artık netleşmiştir. Bu katliamı yapanlar ile Ceylan Önkol’u kat
edenlerin aynı zihniyet olduğu açıktır. Bu güne kadar Türk devleti Lice’de
toplam 3 kez toplu katliam gerçekleştirmiştir. Bunun yanında yüzlerce faili
meçhul cinayet de işlenmiştir.
Fiziki toplu
katliam yanında Türk devleti, sistematik bir şekilde Licelileri haksız ve
gerçek olmayan olaylarla anarak kamuoyunda teşhir etmeyi amaçlamıştır. Ama Lice
halkı her zaman yurtsever ve onurlu bir duruş sergileyerek, Türk devletinin yalan
propagandalarını boşa çıkarmayı başarmıştır.
Esas olarak
objektif olarak Lice’nin tarihini ve geçmişini öğrenmek isteyenler bunu en
yalın biçimiyle ilçe halkının yaşlılarından alabilirler. Geçen günlerde tv ekranlarına çıkan yaşlı amca
Ahmet Tektaş (60) 1947’den beri sistemli bir şekilde yaşadığı, tanık olduğu
olaylara ilişkin tuttuğu günlük buna en bariz örnek durumundadır. Yaşlı amcanın
bu tutumu aslında yaşanan acıların unutulmaması için kendince bir insanlık
görevi olarak değerlendirilebilir. Çünkü yaşanan gerçekler Kürdistan’ın birçok
yerinde olduğu gibi, karanlık güçler tarafından burada da bilinmesini
istememektedirler. Gerçeklerin bilinmesini isteyenler bu açıdan ilçenin
yaşlılarından gerçek olayları ve tarihi dinlemelidirler.
Kürdistan halkının
özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren onlarca insan toplu mezarlara
gömüldüler, bunlardan birçoğunun bilinmediği veya ailelerinin haberleri
olmadığı kesindir. Bilinmesi gereken ve toplu olanlardan bazıları yerel halk
tarafından bilinmektedir. 1995’te Kıleboğa’da 21 kişi, 1996’da Hegadere’de 17
kişi, 1997’de Şele dağında 17 kişi, 1993’te Arigor ile Sipinik arasında bulunan
düzlükte 8 gerillanın toplu mezarları olduğu söylenmektedir. Bu kayıpları Türk
devleti zamanında hem fazla vermiş hem de mezar yerlerini kamuoyundan
gizlemiştir. Mesela 1995 Şubat ayında Kıleboğa çatışmasında 21 gerilla yaşamını
yitirirken, Türk devleti kendi resmi kayıtlarında bunu 58 olarak göstermiştir.
Yine farklı zamanlarda yapılan askeri operasyonlar sonucunda yüzlerce insan
katledilmiş, birçoğunun akıbeti de bilinmemektedir. Ayrıca yurtsever halka
yönelik hunharca saldırılar yapılmıştır. Akro köyü Lice’ye yakın bir mesafede
bulunmaktadır. Burada gerillaya iki oğlu katılan Mahmut adında bir yurtsever
eşi ile birlikte helikopterden atılarak katledilmiştir. Buna benzer örnekleri
çoğaltmak mümkündür.
Lice deyince, ilk
akla gelmesi gereken Kürtlük ve yurtseverlik olması gerekirken, ne yazık ki
egemenler ve Licelilerin ticaretteki yeteneklerinden faydalanmak isteyenler kendilerince
ilçeyi uyuşturucu, kaçakçılık vb. durumlarla itham etmektedirler. İlçede
özgürlük mücadelesinin gelişmesi ile birlikte özelikle ordu mensubu kişiler bu
alanda birçok köylüye zorla esrar ektirip biçtirerek, ardından helikopter ve
askeri araçlarla İstanbul ve benzeri yerlere kadar götürüp pazarladıkları bilinmektedir.
Bunu gerçekleştirenlerin çoğu Lice Tugayında bulunan rütbeli askerler ve
JİTEM’cilerdir. Bu durumlarını gizlemek için de yılda birkaç kez tarlalara
operasyon yaparak “PKK’ ye ait bol miktarda uyuşturucu yakalandı yalanlarını medya
ve kamuoyunda işleyerek dikkatleri başka yerlere çekmeye çalışmaktadırlar. Bu durum
tamamen hedef saptırma ve gerçekleri gizlemeye yönelik bir girişimden başka bir
şey değildir. İlçede söz konusu maddenin ticaretini yapan sadece birkaç
ailedir. Bu durumu bütün yurtsever Lice halkı ile özdeşleştirmek doğru
değildir.
Lice’de Çıkan Önemli
Bürokrat ve İş Adamları
Lice yurtseverliği
ve direnişçiliği yanında sürekli önemli şahsiyetlerin çıktığı bir ilçe konumuna
da sahiptir. Ancak bunların bir kısmı keklik soyundan, yani halkına ihanet edenlerden
olduğu için kendi halkına bir faydaları olmamıştır. Bunlardan en çok öne çıkan,
kamuoyunda bilinenlerden Lice’nin hemen yanı başında bulunan Melı Köyü’nden
olan Hikmet Çetin ve MİT müsteşarı Emre Taner’dir. Her iki isim de Türk devleti tarafından kendilerine
verilen misyonu iyi oynuyorlar. Hikmet Çetin Türkiye’de Dış İşleri Bakanlığına
kadar yükselen bir isimdir, Türk devletinin iyi bir uşağı olmasından kaynaklı bir
dönem Afganistan’da NATO sorumlusu olarak görev bile yaptı. Bu güne kadar
Kürtler için iğne ucu kadar faydalı bir çalışması olmamıştır, aksine Kürt
Özgürlük Hareketi’nin tasfiye edilmesi için sürekli en kirli ilişki ağı
içerisinde yer almıştır.
Emre Taner ise
Türkiye’deki en önemli kurum olan MİT’in başına getirildi. Bir uşak olarak Türk
devletine o kadar önemli hizmetler yaptı ki, görev süresi bitmesine rağmen yeniden
uzatma gereği duydular. Sözde güven olarak ortaya konulan tutum, Kürtleri kendi
denetimlerinde tutmanın bir taktiğinden başka bir şey değildir.
Bilindiği gibi
politikacılığı ve kurnazlığıyla ön yapan Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad güvenlik
elemanlarını Kürtlerden oluştururdu, Türkiye, Suriye gibi İran ve Irak gibi
devletlerde “güven adı altında Kürtleri sürekli kullanmışlardır.
İşbirlikçileşen Kürtlerin efendisine iyi hizmet ettiği bilinen bir gerçektir.
Bu paradoksun sosyolojik alt yapısını incelemek ayrı bir araştırma konusudur.
Ama kendi halkından ve değer yargılarından uzaklaşan Kürtlerin, sömürgeci
yapılara iyi hizmet eden yönleri ve örneklerine tarih içerisinde bolca
rastlanmaktadır.
Bir taraftan bu tür
ihanet ve alçaklıklar yaşanırken, öte yandan da kendi benliğinden ve özünden
hiç taviz vermeyen kişiliklerde bolca çıkmıştır. Kürt Özgürlük Hareketi
içerisinde büyük fedakârlığa sahip Fis Köyü’ndeki Zoğurlu ailesi ve Seyfeddin
Zoğurlu Kürtlerin gönlünde taht kurmuştur. Toplumsal yapılanmada iki tip, iki
anlayış ve iki karakter ortaya çıkmıştır. Biri düşmanına sonuna kadar bağlı ve çalışırken,
diğeri kendi halkı ve davası için herşeyini ortaya koymuştur. Lice’nin bu
belalı başı ile düşmanları kendisine karşı olanları ve halkı için çalışanlara
yaşam şansı vermedi.
Bunlardan biri de
Liceli ünlü iş adamı Behçet Cantürk’tü. Dönemin yetkilileri gelişen ve büyüyen
gerilla ile birlikte gelişen serhıldanlar karşısında halka gözdağı vermek ve
ekonomik desteğini kesmek amacıyla vurulması gereken Kürt iş adamları Listesinin
başına onu eklediler. Bu listede en çok etkisi olan ve tehlikeli görülen Behçet
Cantürk’tü. Onu kalleş bir komplo ve dost görüntüsü ile 1994 yıllında katlettiler.
Bu cinayet Lice halkına ve iş çevresine verilen bir mesajdı.
İş adamları
arasında önemli bir yeri olan Halis Toprak Özal döneminde bilinçli bir şekilde ve
bir politika ekseninde kendisine destek verilerek öne çıkarıldı. Neredeyse Kürt
iş adamları arasında bir numara yapıldı. Daha sonra Kürt Özgürlük Mücadelesinin
geliştirmek istediği KARSAZ ile dirsek temasına geçti diye, boşandığı eşinden
nafaka ve tazminat oyunu devreye konularak tavsiye planı devreye konuldu. Daha
sonra genç bir bayanla evliliği magazin konusu yapılarak itibarı düşürüldü ve
vergi cezaları ile bütün mal varlığına haciz konuldu. Lice halkı ve bölge
halkına gözdağı vermek için daha önce Lice’de kendisi tarafından yapılan salça
ve mermer fabrikası işlevsiz bırakılarak orada çalışanların ücretleri
verilmeyecek duruma getirildi. Belki Halis Toprak öldürülmedi ama öldürmekten
daha beter hale getirilerek, bitirildi. Liceli iş adamlarına uygulanan bu politika
bilinçli bir konsepttir. Ekonomi, siyaset ve savaş üçlü olgusu Lice’de
birini besleyerek Kürdistan’da bir ekol ortaya çıkarmıştır.
Lice’nin Tek Korucu
Köyü: Sıne
Bütün dayatmalar
karşısında Lice’nin yurtsever halkı, devletin uygulamak istediği kardeş
kavgasından uzak kaldı. Katliam, köy yakmalar ve tutuklamalara rağmen bu ilçede
sadece bir köy koruculuğu kabul etmiştir. Bu köyün durumu araştırılmaya değer
bir konudur. İlkin milislik yapan ve daha sonra köyün muhtarı ile yapılan işbirliği
sonucunda tedavi amacıyla köye bırakılan yaralı gerilla Şehmus Kaya (Hebun)
arkadaşı ihbar ederek şahadetine yol açmaları ardından köy gönüllü korucu oldu.
Bu süreçten sonra Sine Köyü çevre köyler üzerinde adeta terör estirmeye
başladı. Komşusu olan Bamıtne köyünde 11 kişiyi suçsuz yere katletmeleri öyle
kendiliğinden yapılmış bir katliam değildir. Burada devlet yetkililerinden
talimat almadan böyle bir katliama girişmeleri pek mümkün değildir. Bu köyün
sosyal yapısı ve yaşam şekli Lice’nin diğer köylerinden farklılık arz etmektedir.
Konuştukları dil Mutki’de yaşayan Şegoyi aşiretinin konuştuğu dillin benzeridir.
Sıne köyü başka yerlerden kız almadığı gibi, dışarıya da kız vermemektedir.
Ancak son yıllarda Muş’tan başlık parası karşılığı kız almaktadırlar. Muş’lular
tarafından iyi tanınmadıkları açığa çıkıyor.
Sine Köyü ilçe
halkı için tam bir yüz karası durumundadır. İhaneti zirvede yaşayan konumda bulunması
Lice’nin toplumsal ve sosyal durumunu gölgelememektedir. Yaşamları tecrit,
korku ve işkence ile geçmektedir. Basit ilçeye gelişleri konvoylar eşliğinde
olurken, yurtsever halk tarafından benimsenmemektedir. Bu yüzden de özgürlük
mücadelesi karşısındaki duruşları bu güne kadar lanetlicedir. Beklide son
Kürdistan’da yaşanan gelişmeler ve Lice halkının verdiği bedeller son olarak
Ceylan Önkol’un katledilmesi onlara da bu ihanetten dönmeleri ve kendilerini
Licelilere af ettirmeleri için iyi bir neden olur.
Ticaret ve geçim kaynağı:
Yaşanan baskı ve
zorbalık karşısında ilçe halkı göç etmek zorunda bırakılmıştır. Ancak göç eden
ilçe halkı gittikleri her yerde kendi geçimini onurluca ve kimseye bağlı
kalmadan yürütmeyi esas almıştır. Kürdistan’da yaşanan asimilasyona karşı
kendisini koruma ve ulusal mücadeleye destek olma, kedisine ait olan topraklara
dönmeyi de ihmal etmediler. Gençlerin çoğu özgürlük hareketi içerisinde yer almayı
hedef alırken, yaşlıları da yakılan, yıkılan köyleri, bağ ve bahçelerini
onarmaya çalışmaktadırlar.
Tarım ve
hayvancılık önemli geçim kaynağı iken, birçok köye sadece yazın gitme izni bu
olanakları ortadan kaldırmıştır. Dağ köylerinde daha önce hayvancılık önemli
bir geçim kaynağı iken son yıllarda sıfıra inmiştir. Buna rağmen halk bu
konudaki ısrarını sürdürmektedir. En son 12 yaşındaki Ceylan Önkol’da hayvan
otlatırken katledilmişti.
İlçe halkının
ticarete ilgisi ve merakı uzun yıllar öncesine dayanmaktadır. İlçenin dışa
açılımının fazla olmadığı dönemde bile birçok Liceli “çerçi denilen katır veya
atlarla yapılan küçük ticareti komşu ilçe ve köylere yapmışlardır. Hatta bazı
yaşlıların anlatımlarına göre eskiden kaçak yollarla Irak, Suriye ve İran’a
bile gidip gelenlerin olduğunu söylenmektedirler. Ancak bu küçük adımla
başlayan ticaret yöntemi daha sonra gelişen ulaşım sayesinde daha da
geliştirilerek hem Kürdistan’da hem de Türkiye’nin bazı büyük metropollerinde
başta İstanbul, İzmir, Mersin olmak üzere birçok alanda ticarette söz sahibi
olmayı başarmışlardır.
Sinan
Sinegır
Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info
İklimi : Kar Köyler Direniş Kalesi Lice
Halkının Yaşadığı Katliam ve Cinayetler Lice’de Çıkan Önemli
Bürokrat ve İş Adamları Lice’nin Tek Korucu
Köyü: Sıne Ticaret ve geçim kaynağı: Sinan
Sinegır Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkezi www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info