26 Mart 2012 Pazartesi Saat 16:44
Hoşgörü insanın ya da insanlığın en güzel meziyetidir. Dinlerin belki de tarihe, insanlığa en büyük katkıları insanlığa aşıladıkları hoşgörü kültürüdür. Hoşgörüyü sözlükler: Her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoş görme durumu, müsamaha ya da batılıların deyimiyle toleranslı yaklaşım. Hoş kültürü elbette sadece insanların dinlerine, mezheplerine, ırklarına, düşüncelerine, dillerine, kültürüne gösterilen hoş görüdür. Bir nevi yukarıda dile gelenlerin ve de daha fazlasına karşı saygılı yaklaşımı gösterebilme meziyetidir. Karşıdakine gösterilen saygı ya da hoş görü esasta bireyin kendisine karşı gösterdiği saygı ve hoş görü olduğu için bir karakterdir aynı zamanda.
Şimdi hoşgörüyü kısaca böyle tanımladıktan sonra meramımıza geçelim. Türkiye başbakanına 17 Mart günü Steiger ödülü verilecekti. Ama Afganistan’da 12 Türk subayı yaşamını yitirince şimdilik Türk başbakanı gitmeyecek Almanya’ya. Ancak bu bizim Avrupalıların Erdoğan’a verecekleri hoşgörü kültürünü temsil ettiğinden madalya verilmesini ele almamamız anlamına gelmez elbette.
Steiger ödülleri 2005 yılından beri “hoşgörüyü ve insani değerleri ön planda tutanlara veriliyor. Çeşitli dallarda verilen bu ödüller birçok tanınmış Avrupalı siyaset adamına daha önce verilmiştir. Bu yıl bu ödülü liderlik dalından Erdoğan’a verilecek. Yani hoşgörüyü Avrupa kültürüne göre en iyi temsil eden kişiye verilecektir güya. Denilecek ki “Erdoğan’a bu ödülün Türk halkını temsilen, 50 senedir süren Türk-Alman dostluğu adına verileceğini tekrar belirtmek istiyoruz. Bu ödül kesinlikle Türkiye’nin iç ve dış politikası ile ilgili bir değerlendirme değildir diyen resmi bu açıklamaya göre Alman Türk dostluğu için verileceğine ne diyeceksiniz? Hiç bir şey demeyeceğiz, çünkü açığı olanın açığını kapatma çabası deyip, özrü kabahatinden daha büyüktür deyip eleştireceğiz.
Şimdi Erdoğan’ı çok eşelemeden önce Avrupa en büyük hoşgörü ödülünü daha önce Fethullah hazretlerine vermişti. Bu Fettulah hazretleri birkaç ay önce:
“Şayet düşmanlık yapanlar arasında ıslahını murat buyurmadığın ve kendileri hesabına ıslah istemeyen kimseler varsa, onların da altlarını üstlerine getir, birliklerini boz, evlerine ateş sal, köklerini kurut ve işlerini bitir diye niyaz etmelidir demişti. Hem de görüntülü olarak bu köklerini kurut mesajını vermişti. Ve o gün bugündür Kürtler adeta sürek avına tutulmuş gibi zindanlara dolduruluyorlar.
Yine aynı zat 1980 12 Eylül faşizmi iş başına gelirken söyledikleri de bir o kadar ne kadar hoşgörülü olduğunu göstermişti. Şöyle demişti bir yazısında:
““Her milletin tarihinde askeri bir tepe varlıktır… Bir de anadan doğma asker-millet vardır. O, asker doğar, askerlik türkülerinden ninniler dinler ve asker olarak ölür. Âşıktır askerliğe, serhat boylarına, akına ve kavgaya… Onun süngüsü, yüz defa iniltimizi dindirdi ve ateşimize su serpti. Yakın tarihimizde dahi kaç defa onda mazinin tebessüm eden çehresini ve yıldırımlaşan celadetini gördük… Eğer, atik davranıp da yıllardan beri hazırlanan karanlık emellerin önüne geçilmeseydi, bütün bir millet olarak inkisar içinde ağlamadan başka çaremiz kalmayacaktı. Tuğa selam, sancağa selam ve ölçülerimiz içinde onu tutan yüce başa binlerce selam…
Şimdi bunları dillendiren, faşizmi alenen çağıran, faşizme alkış tutan bir kişi hoşgörülü olabilir mi? Ya da gerçekten hoşgörü kültürü için ödül almayı hak eder mi?
Şimdi dönelim yeni Recep hazretlerine(!)
“Ya sev ya terk et
“Kadın da olsalar, çocuk da olsalar gereken yapılacaktır
“Ananı da al git
“Hepiniz Ermeni’siniz, hepiniz piçsiniz! pankartları altında konuşan bir içişler bakanı bulunan
”Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun deyip insanlık suçlularını aklayan
“Sarı kartları yok deyip gazetecilerin zindanlarda oluşunu destekleyen
“Bunlar Zerdüşt’e inanıyor deyip Kürt halkının dini duygularını aşağılayan
“Kürtçe’de medeniyet dili midir? diyen bakanına arka çıkan
“Genelkurmay başkanımı kutluyorum sözlerini 34 genç sivilin Türk jetleri tarafından katledilmesinden sonra sarf eden
“Köşe yazarına hâkim olamıyorsan kovacaksın
“Biz olsak Öcalan’ı asardık gibi birçok faşizan, ırkçı, din karşıtı, hoşgörüden uzak, anti insani, lümpence, aşağılayıcı sözleri sarf eden bir kişiye hoşgörü ödülünün verilmesi herhalde insanlık tarihinin en çirkin olaylarından bir tanesi olacaktır. Bu hoşgörü ödülünü Erdoğan’a vermenin zamanında Hitler’e “halklar arası kardeşlik ve barışı koruyan lider ödülü verme gibi bir şey olacağını batılı devletler iyi bilmelidir.
Kasım Engin
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info