09 Temmuz 2017 Pazar Saat 15:50
Kapitalist modernitenin Ulus-Devlet canavarının Ortadoğu’da
baş aşağı gittiği böyle bir süreçte kapitalist iktidar zihniyeti yeniden
yapılanma ile kendini ayakta tutma savaşımını veriyor. Kendini yeniden yaratma
ve var etme amacıyla arayış içinde olan sistem Ortadoğu’yu savaş alanına
çevirmiştir. Sürekli savaşlarda meydan muhaberesi alanına dönen Ortadoğu’da her
ulus bu sistemin krizli ve acı çeken yükünü sırtlayıp bir yandan yeni sistemi
anlama ve çözüm bulma bir yandan da kendini korumakla ile uğraşmaktadır.
Mezopotamya’nın kadim gelenek ve kültürünü yaşayan halklar bu savaşlarda
sürekli ağır darbeler alıp varlıkları hedef haline gelmektedir. Ortadoğu’da bu
kadim yaşamını koruyup en derin bir şekilde geleneklerine bağlı olan halklardan
biri de Êzidilerdir. 72 fermanı yaşayan Êzidi halkı inancı ve yaşamıyla her
zaman kendini yaşatmasını da bilmiştir. Çıkarları doğrultusunda her yeri yakıp
yıkan iktidar kesimi özellikle konumu itibariyle bu sefer Şengal’i ve Êzidileri
hedef haline getirmiştir. Ortadoğu ne kadar jeostratejik bir öneme ve yer altı
zenginliklerine sahip ise Şengal de o kadar Ortadoğu’da bir köprü ve
jeostratejik konuma sahiptir. Bu konumuna sahip olmak isteyen güçler alan
üzerinde büyük hesaplar yapıp yaşayan halkın hayatını hiçe saymıştır. Yine
faşist iktidar yapıları, çıkarları doğrultusunda 3.dünya savaşını üzerinde
yürüttükleri DAİŞ çete sürüsünü Şengal alanına sürmüştür. DAİŞ çete yapılanması
birçok alanda kıyım ve vahşeti
yaşatırken özellikle Şengal’i ve Êzidileri hedef olarak ele almıştır. “İslam
devleti kurma ve İslami yayma adı altında Êzidileri yok etmek istemişlerdir.
Savaş boyunca yerinden yurdundan edilen halk olan Êzidilerin
kendi ayakları üzerinde durması ve kendi özgür özerk konumlarına ulaşmaları en
önemli hamleleri olacaktır. 2 kutuplu olan dünya dengelerinin değişime uğradığı
böyle bir süreçte en etkili yol ve yaşam yine ahlaki ve politik toplum
anlayışının yaşatılması olarak önümüze çıkmaktadır. Bu sebeple Êzidi toplumunu
yaşatılan krizden çıkarmak devrimci bir hamle olarak ahlaki ve politik toplumun
Şengal’de inşası artık temel bir insani ölçüt durumundadır. Bir toplumu veya
halk kesimini yaşadığı coğrafyayı, kültürü ve tarihini tanımadan çözüm sunmak
ise sadece yüzeysel değerlendirmelerden öteye bir anlam da ifade etmeyecektir.
A-ÊZİDİLER VE ÊZİDİLİK
1) Êzidilerin kökeni
nedir?
Kökenlerinin çok eski olduğu iddia edilse, Ortadoğu’nun
millattan önceki önemli inançlarından Zerdüştlüğe dayandırılsa bile, Êzidilik
kavramına ilk olarak, yaşamını 1153 yılında yitiren Şaristani’nin kitabında
rastlanır. Şaristani’nin kitabından sonra, 1670–1680 arasında Evliya Çelebi’nin
Seyahatname’sinde de Êzidilerden bahsediliyor.
Êzidilik inancı ve tarihi üzerindeki en büyük etkiyi Şeyh
Adiy oluşturmuştur. Araştırmacıların elindeki Êzidilerle ilgili yazılı belgeler
de Şeyh Adiy’e aittir. Şeyh Adiy ‘Ben Êzidiyim’ dememiştir. Buna rağmen
Êzidilerin tümü Şeyh Adiy’e inanıp, onu peygamberleri olarak görür Meleki
Tavus’un ruhunu Şeyh Adiy’in şahsiyetinde bütünleştirirler.
Şeyh Adiy’in kabri Irak’ın Şeyhan mıntıkasında, Laleş Vadi’sindedir.
Dünya üzerinde yaşayan bütün Êzidiler Laleş Vadisi’ni ve özel olarak da Şeyh
Adiy’in kabrini ziyaret eder ve ‘hacı’ olurlar.
Şeyh Adiy’in doğumu ve ırkı üzerine birbirinden değişik
söylentiler var. Bazıları onun Hakkâri’de doğmuş bir Kürt olduğunu, bazıları da
Lübnan’da doğmuş bir Arap olduğunu söyler. Doğum tarihi tam olarak belli
değildir ama araştırmacıların çoğuna göre, 1073-1078 arasında, bugünkü
Lübnan’ın bir köyü olan Beytfar’da, Bekaa Vadisi’nde doğmuştur. Babasının adı
Musafir’dir. Babası, Şam’da yaşayan Emevi Beni Umey ailesindendir. Bu görüşe
göre de, Şeyh Adiy Arap’tır ama yaşamının büyük kısmını Kürtlerle beraber,
Êzidi bir Kürt gibi geçirmiştir. Yine Şeyh Adiy’in Lübnan’da doğan bir Kürt
olduğunu belirten araştırmacılar da vardır.
Êzidiler, Allah’a inanır. Ayrıca Allah’ın peygamberlerini de
tanırlar ama Êzidilere göre Allah, “insanlara secde etmesini isteyerek Meleki
Tavus’a “haksızlık yapmıştır. Êzidiler, Meleki Tavus’u Azrail gibi ruh almaya
gelen melek olarak görür. Yani Meleki Tavus insanlara haksızlık yapmamış,
Allah’ın emirlerini yerine getirmiş, dünyayı kötülüklerden arındırmayı kendine
görev edinmiştir. Êzidilere göre kötülük insanların kalbindedir. Meleki Tavus
da “emre karşı gelerek insanlara, yani kötülük sahiplerine secde etmemiştir.
2) Êzidilerin kutsal
kitapları, kutsal günleri ve bayramları nelerdir?
Êzidilerin de birçok bayram ve kutsal günleri var. En çok
bilinen Êzidi bayramı Kürtlerin Çarşema Sor olarak adlandırdığı Kızıl
Çarşamba’dır. Her sene eski takvime göre nisan ayının ilk çarşambasında
kutlanır. Êzidilerin inancına göre Allah her sene bu vakitlerde, kötülükleri
ortadan kaldırmak ve insanlar arasında iyiliği yaymak için yeryüzüne bir melek
gönderir.
Ayrıca Êzidiler düğünlerini de çoğunlukla bu güne, Kızıl Çarşamba’ya
denk getirir. Şüphesiz, Êzidilerin tek bayramı Kızıl Çarşamba değil. Birçok
kutlu gün ve bayramları vardır. Örneğin, dindar Êzidiler yazın ve kışın 40 gün
oruç tutar ama bu oruçları Müslümanlarınki gibi değildir.
Bu kutlu günler dışında Êzidilerde her yıl Tavus gezdirme
vardır. Özel olarak da Laleş Vadisi’nin harcını toplamak için Tavus gezdirilir.
Tavusu Êzidi köylerinde gezdirenler ‘Kavalvan‘ olarak adlandırılır.
Kavalvanların önünde de Êzidi bir Şeyh vardır. Êzidiler, kendi dinlerinden
olmayan birinin Êzidiliğe geçmesini kabul etmezler bununla birlikte Êzidi olan
birinin de dinini değiştirmesini uygun görmezler bunu büyük bir suç olarak
görürler. Ayrıca Êzidi birinin başka dinden biriyle evlenmesi de yasaktır.
Êzidilerin en önemli kutsalları ise Şeyh Adiy’in yazdığı
Mıshafa Reş (Kara Kitap) kitabı ile Êzidi öğretisinin temellendirildiği
Kitab-ul Cilwe’dir. Mıshafa Reş, Êzidi mitolojisini anlatır, yasaklarla ilgili
kuralları belirler. Kitab-ul Cilwe ise Êzidi inancı mensuplarının okuması gereken
önemli öğreti kitaplarının başında gelir. Bu kitabı Êzidi olmayanlara
vermezler.
3) Êzidi inancının
mensupları ibadetlerini nasıl yapar, dualarını hangi dille okurlar?
Êzidilerin dini bakımdan yerine getirmeleri zorunlu olan
bazı görevleri vardır. Bunların başında namaz, oruç, hac ve zekât gelmektedir.
Êzidilerin dini inançlarında katı kurallar vardır. Êzidiliği tüm yönleriyle
yerine getirenler, namaz kılıp oruç tutar, Laleş Vadisi’ne giderek hacı olur ve
mutlaka zekâtlarını verirler. Namaz için Êzidiler günde iki kez, sabah güneş
doğarken ve akşam güneş batarken yüzlerini güneşe dönerler. Namaz’dan önce, el
ve yüzlerini yıkayarak abdest alırlar. Güneşe dönerken ayakta durup ellerini
bağlar ve dua okurlar.
Êzidiler, her yılın aralık ayında üç gün oruç tutar, ayrıca
24 Aralık’ta ve 24 Haziran’da olmak üzere yılda iki kez 40’ar gün oruç
tutarlar. 40’ar günlük oruçları daha çok Êzidi Şeyhleri, pirler, yaşlı Êzidiler
ve Êzidilerin seçilmiş en büyük ruhani lideri Baba Şeyhler tutar. Oruçları
sabahları güneşin sararttığı gökyüzü ile başlar akşam ise gökyüzü kızıllaşınca,
güneş batmak üzereyken biter. Bu sürede herhangi bir şey yenmez ancak ikram
edilen geri çevrilmez.
Êzidiler hacı olmak için Laleş Vadisi’ndeki Şeyh Adiy’in
mezarını ziyaret ederler. Her yıl eylül ayında düzenlenen hac törenlerinde
kurbanlar kesilir, def eşliğinde dini ritüeller uygulanır, ilahiler söylenir.
Törenleri yönetenler koçekler ve kavalvanlardır. Zekat, esasen Laleş Vadisi’nin
giderlerinin karşılanması için verilen para veya karşılığına tekabül eden
maldır. Ne kadar olacağına Êzidi’nin kendisi karar verir. Yılın belli
zamanlarında Kavalvanlar köyleri Tavus sembolü ile dolaşarak zekât toplarlar.
Zekât toplayanlara ‘Fakir‘ denir. Fakirler topladıklarını getirip baba Şeyh’e
verirler.
Êzidilerin en önemli özelliği de tüm dualarının Kürtçe
olmasıdır. ‘Qewl’ adı verilen dualar, ibadet esnasında ve diğer dini
ritüellerin tümünde okunur. Êzidilerin halen orjinalliğini koruyan ve günün
belli zamanlarında, namazlarda, nikah ve benzeri inancın gerektirdiği
ritüellerde okunan onlarca Kürtçe duaları vardır.
4) Êzidilerde dini
dereceler nelerdir?
Êzidilerdeki dini dereceler Şeyh Adiy zamanında ortaya
konulmuştur. Hiyerarşik özellikleri de bulunan üç farklı derece vardır: Şeyh,
Pir ve Mürit. Bu dereceler kendi aralarında da kollara ayrılır. Üç çeşit Şeyh
vardır: Adani, Qetani ve Şemsani. Ayrıca iki farklı Mürit vardır: Qewal ve
fakir. Bunların yanı sıra koçek, mucavir, kebani gibi farklı görev ve
sorumlulukları olan Êzidiler de vardır.
Êzidilikte dini derecelerin yanı sıra dört kutsallık vardır.
Bunlar toprak, su, güneş ve havadır. Bu dört kutsal imge, Şeyhan’a bağlı Laleş
Vadisi’ndeki tapınakta birçok yere işlenmiştir. Bu dört kutsallık, Êzidilerin
dualarında ve günlük yaşamlarında da etkin olan olgulardır.
5) Êzidilerin genel
nüfusu ne kadar?
1991 yılında Başurê Kürdistan’da Kürtlerin kendilerini
yönettikleri bölgede çok az sayıda, 80 bin kadar Êzidi, bölge hükümetinin
hükümranlığındaki alanda yaşıyordu. Geriye kalan 200 bini aşkın Êzidi Şengal
yöresindeydi ve bunlar da 2004’e kadar Saddam’ın boyunduruğu altında yaşamaya
devam etti. Katliam ve göçler nedeniyle Avrupa’ya göç eden Êzidilerin nüfusunun
da 150-200 bin civarında olduğu varsayılır. Ermenistan’da ağırlıkla Erivan’da
yaşayan Êzidiler ile Suriye’deki 80 bin ve Türkiye’deki 500 kadar Êzidi’yi de
katarsak, dünyada 700 ile 800 bin arasında Êzidi yaşadığı ifade edilir.
6) Êzidilerin
dünyadaki dağılımı nedir?
Êzidiler ağırlıkla Başurê Kürdistan’da Şengal dışında Şeyhan
kasabası ile Ninova eyaletine bağlı Musul’un köylerinde yaşar. Gürcistan’ın
Tiflis ve Ermenistan’ın Erivan kentinin yanı sıra Batı Kürdistan’ın
(Suriye/Rojava) Cızir kantonunda Mardin’in Midyat, Savur ve Nusaybin Urfa’nın
Viranşehir, Suruç ve Ceylanpınar Diyarbakır’ın Bismil ve Çınar, Batman’ın
Beşiri ve Kurtalan ilçelerinde Êzidiler yaşar. Kilis ve Gaziantep kentlerinde
yaşayan az sayıda Êzidi de vardır. Göçler nedeniyle Almanya başta olmak üzere
Avrupa’nın birçok kentinde de Êzidiler yaşar.
7) Êzidiler’in
adlandırmasında bazı kavramlara niçin karşı çıkılır?
Êzidilerin rahatsız olduğu adlandırmaların başında “Yezidi
kavramı gelmektedir. Êzidileri Yezit Bin Muaviye ile aynı kökene sahipmiş gibi
göstermek isteyen Müslümanların yaptığı bu adlandırma, Ezîdi / Êzdi
kavramlarının anlamını da tamamen değiştirir.
Kürtlere öznel bir inanış olan Êzidilik, adını “Beni
Yaratan anlamına gelen “Ezda dan alır. Ezda Êzidilerde Allah’ın adına karşılık
olarak kullanılır. Kürtçe’de Xweda “Kendini Yaratan iken, Ezda “Beni Yaratandır.
Êzidiler, kendilerini yaratan Allah’a bağlılıklarını kendilerini Ezda / Êzidi
kavramı ile tanımlayarak kullanır.
Bir diğer önemli kavramları ise Meleki Tavus’tur. Êzidiler
‘Azazil’ diye de adlandırılan Meleki Tavus’un Allah’ın ilk yarattığı ve en değer
verdiği melek olduğuna inanır. Allah’ın insanları meleklerden önce tutması
emrine karşı çıkmasını da insanların kötü kullar olmalarına bağlarlar. Farklı
inanışlar tarafından Meleki Tavus’un “şeytan olarak adlandırılmasına ise
kökten karşı çıkarlar, kendileri bu kavramı asla kullanmazlar.
8) Êzidiler tarihte
kaç kez katledildi?
Êzidiler, Irak Kürdistanı’nda Saddam iktidarı döneminde
yaşama geçirilen Enfal operasyonlarına kadar, çoğu Osmanlı İmparatorluğu
döneminde olmak üzere 73 kez katliama uğradı. Êzidier, Saddam Hüseyin’in
‘Enfal‘ adı verilen Kürtlere dönük katliamları döneminde ise iki kez öznel
olarak katledildi bir diğer büyük katliam ise 2007 yılında Şengal’de 500’e
yakın Êzidi’nin öldürüldüğü bombalı saldırı eylemi oldu. Ağustos 2014’te DAIŞ’in
Şengal’i işgal etmesiyse, Êzidi tarihinde yaşanan 77’inci katliam.
Êzidi tarihindeki en büyük katliamları yapanlardan biri de,
Kürtlerin ilk döküm topunu yaptıran, Mir Muhammedi Rewandızi olarak bilinen
Revandız Beyi Muhammet’tir. Mir Muhammed’in Şengal ve Şeyhan yöresinde 75 bine
yakın Êzidi’yi katlettiği iddia edilir.
Êzidiler Araplar, Farslar, Türkler, Hıristiyanlar ve hatta
Müslüman Kürtlerin katliamlarına uğradılar. Laleş, onlarca kez Êzidilerin
başına yıkıldı kadınları, kızları hep pazarlarda esir olarak satıldı,
katledenlerin cariyeleri oldular. Bu nedenledir ki nüfusları hep azaldı.
Milyonlarla ifade edildikleri coğrafyada şimdi ancak birkaç yüz bin Êzidi
kalmış görünüyor. Bir o kadarı da ülkesinden göç etmiş ve ağırlıkla Avrupa’ya
yerleşmiş durumda.
Êzidilerin Yaşadığı
72 Ferman’dan Bilinenler:
1221: Êzidilerin dini lideri Şêx Adî 1162’de vefat etti ve
Laliş’de defin edildi. Laliş Êzidî inancının merkezi olarak kabul edildi.
Êzidilere yönelik ilk büyük kıyımlardan birisi Moğallar’ın 1221 yılında Kürdistan’ı
talan ettiği yıl yaşandı.
1257-1258: Moğollar Kürdistan’ı yakıp yıkmaları bu tarihtte
de sürdü. Şêx Adî’nin soyundan gelen Şerefedîn Moğollara karşı savaşırken
katledildi.
1415: Êzidilerin komşuları yani Müslümanlar ortak bir ordu
kurarak Êzidileri kıyımdan geçirdiler ve Şêx Adî’nin türbesini yakıp-yıktılar.
1640-1641: Şengal Êzidilerinin Mardin civarında bazı köylere
saldırdığı gerekçesiyle Diyarbakır Valisi Ahmet Paşa 70 bin kişilik bir orduyla
Êzidilerin yaşadığı bölgelere saldırdı, binlerce Êzidi kıyımdan geçirildi.
1647-1648: Musul valiliğini isteyen Şeyxan Emiri Mirza Bey
isteğinin reddedilmesi üzerine baş kaldırdı. Bu isyanın bastırılmasında çok
sayıda Êzidi öldürüldü.
1715: Osmanlı paşası Hasan Paşa’nın liderliğinde birçok
yerde Êzidilere yönelik katliamlar oldu.
1752-1754: Süleyman Paşa Şengal Êzidilerine saldırarak,
çoluk çocuk demeden bu bölgedeki Êzidilerin büyük kısmını kılıçtan geçirdi.
1767-1768: Emin Paşa’nın liderliğinde Êzidileri hedef alan
saldılar oldu.
1770-1771: Şeyxan Emiri Bedax Bey’in başkaldırısı kanlı
şekilde bastırılarak birçok Êzidi öldürüldü.
1773-1774: Musul Valisi ufak tefek bahaneler ile Şengali
talan ederek büyük bir kıyımda bulundu.
1779: Bu kez de Musul valisinin kardeşi benzer gerekçelerle
Şengal bölgesini talan etti.
1779-1792: Birçok bahaneyle 4 ayrı katliamda binlerce Êzîdî
kılıçtan geçirdi.
1792-1793: Musul Valisi Muhammed Paşa Şengali talan ederek 8
köyü yerle bir etti.
1794-1795:
Bağdat’taki Süleyman Paşa’nın liderliğinde Êzidilere saldırılar oldu.
1799-1800: Bağdat’lı Abdelaziz Bey Şeyxan bölgesindeki bütün
yerleşim merkezlerini kırıp geçirerek 25 köyü haritadan sildi.
1802-1803: Musullu Ali Paşa’nın liderliğinde Şengal
Êzidilerine katliamlar yapıldı.
1809-1810: Bağdat Valisi Süleyman Şengalİ talan ederek çok
sayıda Êzidi’yi kıyımdan geçirdi.
1832: Êzidilerin tarihindeki en kanlı olaylarından biri
yaşandı. Botan miri Bedirxan Bey Şeyxan’ı istila etti. Şeyxan halkı Şengala
ulaşmaya çalıştı. Fakat Musul kapılarına vardıklarında Dicle nehrinin
yükselmesinden dolayı büyük bir kesim karşıya geçemedi. Geriye kalanlar
Bedirxan Beyin ordusu tarafından katledildi.
1838: Musul Valisi Tayyar Paşa Êzidi köylerine sefer
düzenledi.
1892: Geciken vergilerin toplanması için görevlendirilen
General Ömer Vehbi Bey Êzidilerin İslamiyet’e geçmesini istedi. Fakat
Êzidilerin bunu ret etmesi üzerine Ömer Vehbi Bey Şengal ve Şeyxan’i istila
ederek Êzidileri kıyımdan geçirdi. Yaklaşık 15 bin Êzidi katliamdan kurtulmak
için dinlerini değiştirdi.
B-ŞENGAL
1) Etimolojisi
Şengal arapça Şengal, Aşuri dilinde Şiggor diye telaffuz
ediliyor. 4. Yüzyılda Roma tarihinde Singar diye kayıtlara geçiriliyor. Şengal
dağı tepesinde “Çil Meran isimli bir kutsal mekan bulunuyor. Şengal ismi
Seng-Gara kelimelerinin ortaklaşmasından oluşuyor. Köy ve mevzi anlamına gelen
bu kelimeler İran ve Yunan savaşında alanın savaş mevzisi olarak
kullanılmasından kaynaklanıyor. Genel itibariyle her savaş döneminde burası
güçlü bir mevzi olarak kullanılmıştır. Bugüne kadar da aynı konumunu koruyor.
2) Coğrafik durumu
Güney Kürdistan’da fakat Irak resmi kayıtlarına göre Ninova
ili sınırları içinde bulunmaktadır. Suriye ile Irak arası sınır bölgesindedir.
Koordinatlar: 36°19′21″Kuzy 41°51′51″Doğu
Nüfusu 2006 sayımında 40.000 iken son sayımda Toplam 88.023
kişidir. Şengal halkının çoğunluğu Êzidilerden oluşurken, Arap ve Süryaniler de
alanda bulunmaktadır. Alanda geniş bir düzlükten yükselen Şengal dağ silsilesi
bulunmaktadır. Bu silsile Rojava Kürdistanı’nın içlerine dek uzanmaktadır.
Êzidilerin tarihi yerleşim alanları da bu dağlardır. Ancak Irak Baas rejimi
tarafından kontrol altına almak için Êzidi halkı zorla ovalık alana
yerleştirilmiştir. Son DAIŞ saldırısından sonra Êzidiler tekrardan dağlık alana
çekildiler.
3) Siyasi Durumu
Siyasi açıdan Şengal sorunu aslında Birinci Dünya
Savaşı’ndan sonra Suriye ve Irak arasında başladı. İki ülke de kasaba üzerinde
hak iddia etti. Ancak sınırlar çizilip herkes köşesine çekilince sorunlar
unutuldu. Resmi olarak Kürt bölgesine bağlı değil. Durumu referandumla
belirlenecek olan tartışmalı bölgelerdendir. Şengal’in Kürdistan Bölgesel
Yönetimi ve İran, Türkiye, İsrail, Suriye, Irak için stratejik olarak önemli
bir yeri olduğu inkar edilemez.
4) KDP-TC-İran’ın
Şengal Beklentileri
KDP: KDP’nin
Şengal ısrarının ardındaki nedenlerden biri Êzidileri tekrardan hükümranlığı
altına almak ve alnındaki kapkara lekeyi sözde temizlemek. Zira DAİŞ Şengal’e
saldırdığı zaman KDP güçleri bölgeyi terk etmiş, bu da Êzidilerin tepkisini
çekmişti. Diğer neden ise KDP’nin Rojava’ya yakın olmak istemesi. KDP Şengal’i
elinde tutarak bölgeye etki etmeyi planlıyor. Ayrıca kendi bölgesi için de
önemli bir savunma hattı elde etmeyi düşünüyor. KDP kötü bir durumdadır ve
savaş çıkarsa bunun çıkarına olmayacağının farkındadır. Dolayısıyla çatışmayı
daha çok basın üzerinden yapıyor ve Türkiye’ye mesaj veriliyor. Türkiye ise
KDP’yi savaşa sokmak istiyor. Ayrıca Sünni yapılanmadan olan KDP, daha çok
İsrail’i arka perde müdahaleleriyle, İran’ın Şii hilalini de Şengal’i alarak
önlemeyi düşünüyor.
TC: Şengal
stratejik olarak Rojava Kürdistanı (Suriye) için çok önemlidir. Burası Rojava
Kürdistanı için geri cephe rolündedir. Türkiye Şengal’e saldırarak Rojava
Kürdistan’ını iyice çevrelemek istiyor. Bunun için KDP üzerinden savaş çıkarıp
özgürlük güçlerini oradan çıkarmayı amaçlıyor. Yine tıpkı Başika’ya üslendiği
gibi Şengal’e de KDP aracılığıyla yerleşerek Musul açısından güçlü bir
konumlanmaya ulaşmak istiyor. Bununla birlikte Deyre Zor’a giden hat üzerinde
de söz sahibi olmayı hedefliyor.
İRAN: İran,
Suriye’deki savaşı kendinden olabildiğince uzak tutmak istiyor. Bunun için
savaşın gelmesinden ise kendisi cepheyi öne kuruyor. Bu amaçla uzun bir süredir
Irak’ı köprü olarak olarak kullanarak, Suriye’ye yerleşiyor. Bu çerçevede ise
Mendeli’den Sadiye’ye ve Şengal’in bazı bölgelerinde bir hat çiziyor. İran,
Şengal olmadan bu amacına ulaşamaz. Hedeflediği süreci uygulamak için de
Şengal’in ancak DAİŞ’in kontrolünde bulunmasıyla belli bir yol katedebilirdi.
Söz konusu tüm ülkelerin istihbaratı DAİŞ’le oynarken, DAİŞ de mıknatıs gibi
hepsini arkalarından çekiyordu. Avrupa devletleri, geçmiş yüzyılda Sünnilerin
büyümesini desteklediği gibi, Şii blokunu da büyütmeye çalıştı. Böylece bir
denge politikası ile kazançlı çıkmayı hedeflediler. Gelinen noktada İran bu
siyasetten faydalanarak geniş bir coğrafyada Şiilik üzerinden konumlandı. Nihai
hedefinin Akdeniz olduğu ifade ediliyor. Nitekim kendi yörüngesindeki Haşdi
Şahbi güçlerinin son Şengal hamlesi ve oradan Deyre Zor’a dönük eğilimleri bunu
ortaya koymaktadır.
5) DAİŞ’in Şengal’e
Saldırısı
Irak’taki siyasal yapılanmanın 2004 yılında kökten
değişmesine rağmen, Kerkük, Xanekin, Mendeli gibi Şengal kasabası da Başurê
Kürdistan’a resmen dahil olamayan Kürdistan toprakları arasındaydı. Irak
Anayasası’nın 2007’de kabul edilen ve bir türlü yaşama geçirilmeyen 140’ıncı
maddesi gereği Şengal’in statüsü de referandum ile belirlenecekti. Ancak o
referandum bir türlü yapılmadı. Irak hükümeti ve Irak’ın istifa etmiş Şii
Başbakanı Nuri Maliki, anayasal hükmü uygulamadı ve hep engelledi.
DAİŞ’in 10 Haziran’da Musul’u işgal etmesi yeni bir durum
ortaya çıkardı. Kürdistan’daki bölgesel hükümete bağlı peşmergeler ihtilaflı
olarak tabir edilen Kürt kent ve kasabalarına yöneldiler bu kasabaları denetim
altına aldılar. Şengal de Kerkük gibi resmen olmasa da fiilen Kürdistan
Bölgesel Yönetimi’nin denetimine alındı. Temmuz ayının sonlarına doğru DAIŞ,
Şengal yöresindeki Êzidi köylerine saldırmaya başladı. Êzidilerin bir kısmı
silahlandı, köylerini koruma altına aldı.
DAIŞ, 2 Ağustos 2014’te büyük bir güçle Şengal’e saldırdı ve
Peşmergeler tek kurşun sıkmadan Êzidi halkını DAIŞ vahşetine terk ettiler. Êzidiler bu saldırı sonrasında bir kez daha
katliamla, soykırımla yüz yüze kaldı. Başurê Kürdistan hükümetinin verdiği
resmi rakamlara göre Şengal’den 290 bine yakın Êzidi bölgeden göç etmek zorunda
kaldı. Bunların 50 bine yakını ise kendilerini can havliyle Şengal dağlarına
attı. Dağlarda, yollarda, DAIŞ’ten kaçamayanları da katarsak, 3 bini aşkın
Êzidi’nin katledildiği, bunların en az 300’ünün çocuk olduğu basına da yansıdı.
Çatışmalar yaşanırken genç kızlar kaçırılıp Baac şehrine götürüldüler.
3 Ağustos 2014’de saat 03:30 sularında Girzerik, Siba şex
xidir sonra 04:00 saatlerinde de Tilbenat, Tilkasab, Koço köylerine DAİŞ
çeteleri doçka ve havanlarla saldırıyı başlattı. Girzerik köyünün bir kısmı
DAİŞ çetelerinin eline geçti. Girzerik ile Siba şex xidir köylüleri köylerini
terk etti. Daha ilk günden bölgeye giden YPG ve YPJ güçlerinin devreye
girmesiyle, daha büyük bir katliamın önüne geçildi. Şengal dağlarında mahsur
kalan, açlıktan ve susuzluktan ölen insanlara gıda ve su ulaştırıldı, önemli
bir kısmı tahliye edildi. Bunların bir kısmı Rojava’ya, bir kısmı Duhok ve
Erbil kentine, az sayıda Êzidi de Şırnak, Batman ve Mardin’e göç etti.
6) KDP Neden Şengal’i
DAİŞ’e Verdi?
Şengal ve Maxmur’un KDP eliyle DAİŞ’e teslim edilmelerinin
kendilerine özgü nedenleri vardı. Şengal’in DAİŞ’e teslim edilmesinin ardında
yatan temel etken Rojava Devrimi’nin boğulmasıydı. KDP ve Türk devletinin kol
kola devrimi tasfiye etmek için uyguladıkları ekonomik ambargo, siyasi
anti-propaganda, hendekler, DAİŞ dahil her türlü çeteleri salma gibi
uygulamalarına karşın Rojava Devrimi yeni bir aşamaya ulaşmıştı. Devrim yapan
Kürtlerin davet edilmediği Cenevre 2 görüşmeleriyle eş zamanlı olarak Rojava’da
Cizire, Efrîn ve Kobanê’de kantonlar şeklinde tüm halkların ve kadınların
temsilini bulduğu Demokratik Özerk Yönetimler ilan ediliyordu.
İşte bu süreçte Türk devleti ve KDP’nin DAİŞ kartını
güçlendirmek istediler. Şengal bu açıdan Kobanê gibi en stratejik alanlardan
biriydi. Şengal coğrafik olarak Güney Kürdistan’la Rojava’nın bağlantı yeriydi.
DAİŞ Musul ve Telafer üzerinden Rojava’ya buradan da tüm bölgeye açılabilirdi.
3 Ağustos günü bu nedenle 12 bin peşmerge KDP tarafından bilinçli bir şekilde
tek bir mermi sıkmadan Şengal’den çekildi.
DAİŞ Şengal’de binlerce Êzidî’yi katledip binlerce Êzidî
kadını köle olarak kaçırdı. Ancak KDP’den gizli bir şekilde Şengal’de çalışma
yürüten 9 HPG gerillası ve bunların eğittiği Êzidîler, DAİŞ’e karşı direnerek
100 binlerce Êzidînin dağa çekilmesini sağladı. Buradan da YPG ve YPJ
güçlerinin açtığı koridorlardan Rojava’ya geçirilerek yüzbinlerce Êzidî insanın
hayatı kurtarıldı. HPG daha sonra Şengal için taburluk güçler gönderdi.
Şengal’in DAİŞ’ten kurtarılmasından sonra Duhok ile Sihela arasında KDP
tarafından Şengal’e ambargo amaçlı yeni bir asayiş noktası oluşturulmuştur.
7) Savaş Sonrası
Dağılan Êzidier
DAIŞ saldırılarından kaçabilen 30 bin civarında Êzidi,
tarihi yerleşimleri olan Şengal’i terk ederek uzun ve tehlikeli bir yolculuktan
sonra Bakur sınırını geçmek suretiyle Hakkari, Şırnak, Mardin-Midyat ve
Batman’da, daha önce terkedilmiş Êzidi köylerine yerleştirildiler. Yolculuk
esnasında yorgunluk, açlık ve susuzluktan dolayı kadın, çocuk ve yaşlılar öldü
cesetleri ise olduğu yerlerde bırakıldı. Böylece, Şii Türkmen ve kadim
Hıristiyanlar gibi toplu katliam tehdidiyle karşı karşıya kalan Êzidilerin çok
büyük bir kısmı Şengal’i terk etmiş oldu. Bakur ve Başurê Kurdistan bölgesine
doğru dağılan Êzidiler, Irak’ta kendilerini emniyette görmediklerinden ve
öldürülme korkusuyla, tarihi yerleşimlerine geri dönmeyi ise hiç ama hiç
düşünmüyorlar. Çoğu, bir şekilde Avrupa ülkeleri, özellikle de Irak’tan sonra
en fazla sayıda yaşadıkları Almanya’ya gitmek istiyor. Kısacası, tarih boyunca
etnik, dini ve kültürel bakımlardan tam bir “kozmopolit yapı oluşturan Musul
ve çevresi, bu özelliğini pek çok açıdan kaybetmek tehdidi ile karşı karşıya.
Bu coğrafyanın bin yıldan fazladır ayrılmaz birer parçası olan Şii Türkmenler,
kadim Hıristiyanlar ve son olarak da Êzidiler, ya Musul ve çevresini tamamen
terk etmek yahut da asıl tarihi yerleşimlerinden başka yerlere dağılmakla karşı
karşıya kaldılar.
8) Şengal Halkının
Genel Duruşu ve Bakış Açısı
Kürtlerin “Kurdên Resen , yani ‘Kürtlerin Orjini’ olarak
tanımladıkları en kadim insanlar, en mazlum inanç bir kez daha yok olmayla
yüzyüzeydi. KDP’nin Şengal’i DAİŞ’e bırakması ardından Kürt Özgürlük
Hareketinin alana gidişi ve halkı koruması ciddi anlamda etkili olmuştur.
Halkın KDP’ye olan güveni sarsılmış ve Özgürlük Hareketine yakınlık duymuştur.
YNK’li olan Haydar Şeşo ve KDP’li Kasım Şeşo dahil Özgürlük Hareketinin
Şengal’den çıkmaması için açıklamalar yapıp KDP’yi sert bir dille
eleştirmişlerdir. Haydar ve Kasım Şeşo daha sonra KDP’nin oyun, hile ve
tehditleri sonucunda taraf değiştirip kendilerini KDP’ye teslim etmişlerdir.
Kasım Şeşo bu durumdan sonra kendi tarafına çekebildiği halkı örgütleyip Kürt
Özgürlük Hareketine karşı açıklamalar yapmaları doğrultusunda propaganda
yapıyor. Ancak gerçeği gören ve yaşayan halk Özgürlük Hareketine daha fazla
bağlanıyor. Genel itibari ile kendi içine çok kapalı olan Şengal halkı daha
sonra Özgürlük Hareketi ile bütünleşme sürecine giriyor. Gerek savaş sürecinde
gerekse de savaş sonrası katılımlar sergileyip kahramanca savaşıyor.
Êzidiler genel olarak Kürt Özgürlük Hareketine büyük bir
sempati ve yurtseverlik duyguları ile bağlı bulunuyorlar. KDP-TC ortaklığında
ne kadar provakatif eylemler gerçekleştirilmişse de bağlılıklarından geri adım
atmış değiller. Birçok köy ve bağlı mezrasında yaşayan kesim militan düzeyinde
bağlılıklarını sürdürüyorlar. Aile olarak Özgürlük Hareketine katılımlar her
geçen gün artmaktadır.
Halkın katılımı böyle olunca genel olarak kültürel ve
toplumsal yaşam düzeylerinde de değişimler olmaktadır. Halk kendi içine
kapalılığı yaşarken DAİŞ savaşı sonrası daha da çevreye açılan ve ilişkilenen
bir yapıya kavuşmuştur. Birçok kesim kendi dini görüş ve anlayışlarını Kürt
Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigması ve anlayışıyla ortaklaştırma
çabasını geliştirmiş ve bu yönlü önemli gelişmeler yaşanmıştır.
9) Şengal’deki Askeri
Güçler
Şengal’de YBŞ-YJŞ, HPG-YJA Star, Haydar Şeşo’ya bağlı
peşmergeler ile KDP peşmergeleri bulunmaktadır. Son aylarda Irak merkezi ordusuna
bağlı ve İran taraftarı Haşdi Şahbi güçleri de alana girerek Êzidilerden
taburlar oluşturdular. Başur hükümetine bağlı askeri güçlerin sayısı teyit
edilmemekle beraber şu şekilde belirtiliyor:
Peşmerge Bakanlığı Kasım Şeşo Güçleri 10.000 Peşmerge
Peşmerge Bakanlığı Haydar Şeşo Güçleri 4.000 Peşmerge
Şengal’de Çözüm
Tartışmaları
DAİŞ çete yapılanmasının yenilmeye başlaması ve Musul’un
tekrardan Irak güçlerince ele geçirilmeye başlanmasından sonra durumu ve
statüsü gündeme oturmaya başlayan ve paralelinde siyasi ve askeri atmosferin
ısındığı alanlardan biri de Şengal’dir. Birçok uluslar arası ve bölgesel gücün
odaklandığı ve stratejik bir bölgede olan Şengal’i daha hareketli aylar ve
yılların beklediği ise şimdiden öngörülen bir durum olmaktadır.
Meseleye toplumsal bir vicdan gözüyle bakan herkes ve tüm
çevreler artık Şengal’de gelişebilecek bir çözümün kesinlikle acılı ferman
silsilelerine ve “tarihi tekerrür lere son veren bir nitelikte olması
gerektiğini net olarak ifade ediyorlar. Böylesi bir çözümde temel ölçütün
Şengal halkı ve Êzidilerin kendi iradelerini ve demokratik çözümlerini
somutlaştırmak olduğunu vurguluyorlar. Fakat şimdiden birkaç ülkede hala
kamplarda yaşayan, parçalı ve katliamın acılarını –yapabildikleri kadarıyla-
gidermeye çalışan Êzidiler bunu nasıl başaracaklar? Onlara kim yardım edecek?
Yardım için öne çıkan kesimlere Êzidiler ne kadar güvenebilecekler? Gerçekten
de Êzidilerin kara gün dostu kim?
Bu son soru DAİŞ’in 2014 saldırısından önce sıradan bir
Êzidi’ye sorulsaydı cevap büyük ihtimalle “hiç kimse, Êzidilerin kara gün dostu
yine Êzidilerdir olurdu.
Şimdi de öyle. Fakat tarihte öyle anlar yaşanır ki kan ve
candan oluşan ağır bedeller binlerce yıllık yerleşik düşünceleri ve dogmaları
değiştirir, eritir. Ağustos 2014 zamanı böyle bir tarihi kesittir. O kıyamet
günlerinde Êzidiler onlarca fermandan sonra belki de ilk kez canlarını vermeye
hazır ve koşarcasına gelen kadın-erkek savaşçılarla tanıştılar. Sadece onlar
değil tüm dünya buna şahit oldu.
Tarih en büyük usta ve öğretmendir aynı zamanda. Bu açıdan
çözüm tartışmalarını tarihten soyut ve onu yoksayarak ele almak sadece belli
kişiler ya da çevrelerin çıkarlarına hizmet eder. Ağustos 2014’ün kıyamet
günlerinin çemberinden geçmiş her Êzidi ne ekranların parlak nutuklarına, ne
KDP’nin “Kürdistani söylemine ve ne de Avrupa Parlamentosu’nda Êzidi kızlarına
verilen ödül törenleri üzerinden duygu sömürülerine kanmayacak kadar tecrübeli
ve gün görmüştür artık.
O halde çözüm tekniki modellerde değil tarihte, yaşamda ve
“kara gün ün detaylarında aranmalıdır.
Kürt Özgürlük Hareketi sadece kara günde Êzidilerin derin
acılarına yetişmekle kalmadı sonrasında da bizzat Êzidi halkının iradesini
temel alarak komününden meclisine kadar çözüm modelini de ortaya koydu. Üstelik
bunu en dar ve en zorlu günlerde gerçekleştirdi. Başta KDP olmak üzere diğer
çevreler ise paraya, komploya ve kirli yöntemlere başvurarak Şengal’de “çözüm
geliştirmeye çalıştılar. Bununla sonuç almamış olacaklar ki 3 Mart 2017 yılında
DAIŞ artığı çeteler, Türkiye’nin “Yeşil görünümlü Jitemcileri, Rojava’daki
direnişten kaçmış ve sonradan para karşılığında peşmerge olmuş kişiler ile
bizzat KDP çeteleri gibi kirli bir bileşimden olmuş bir yapı Şengal Özgürlük
Güçlerine saldırdılar. Bu Ağustos 2014 saldırısının devamıydı. Fakat o günler
çoktan geçtiği için bu sefer karşılarında örgütlü bir direniş gördüler.
Sonuç olarak Şengal’de çözüm tartışmaları arasında aslında
yaşam ve direnişin kendisi çözümü çoktan ete, kemiğe ve dile kavuşturmuş
durumdadır. Bu da öz savunma güçleriyle, öz yönetim gerçekliğiyle, kendi
kendine yetmeye çalışan ekonomisiyle ve şekillenen politik-ahlaki iradesiyle
esaslı çözüm olmaktadır. Bir halk için çözüm, kendi bedelleri ve acılarından
yeşerterek geliştirdiğidir. Eğer diğer çevreler buna katkı sunmak istiyorlarsa
buna da açık olunmalıdır. Fakat eğer çözüme değil de tekrardan acılara kapı
açılmak isteniyorsa buna verilecek tek bir cevap vardır o da direniştir.
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html