KURDÎ
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Haberler
  • Politik Analiz
  • Araştırmalar
  • Makaleler
  • Tüm Bölümler
    • Dizi Yazı
    • Serbest Yazılar
    • Kadın
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Editörden
    • MİT Gerçekleri
    • Röportajlar
    • Dış Basından
KURDÎ
No Result
View All Result

Güneş, Damla Damla Aktı Yaşama

by Lekolin
15 Mart 2020
in Serbest Yazılar

13 Kasım 2014 Perşembe Saat 13:05

Tarihten günümüze sanat görünür kılmak için ortak aklın ve
vijdanın beğenisini toplamak ister, ifadede maddeleşmek, rengte devrimsel bir
gvernikaya, dağ başında  ve patikada ise
toplumu şaha kaldıran şehit Mizginlerden, 
yürekten gelen bir melodiyle genç bakışları direnişe devet eder.

Sanat ilk şahlanışın ve direnişin adıdır. İlk doğum
sancıları yaşayan insanlık, mağaraların duvarlarında ortak inançsal dışa
vurumların kankırmızı rengiyle inancın resmine dönüşür. Kırmızı-kadın ve
toplumu uyaran ve yaşama davet eden olur. İlk kadın ve erkeğin elleri renge
dokunur, kavrar ve inanç mabetlerinde yaşamı kavrayan anakadının öğretilerine
dönüşür. İlk duygular metafizikleşir, vijdana dönüşür. Toplum gölgelerde
renglerle anlatıma koyulur.  Karanlığa
inat toplumun sanatsal elleriyle yaşama ısık olur. Aydınlığın nuveleri sanat
yoluyla toplumsallığın  aklına ve
yüreğine filizlenir. Bir sarmaşık misali göğe yükselir, toplumsal
kabullenişlerin formlarını insanlığa nakşetmeye durur.

En doğalın yaşandığı zamanlarda ilk ses klan olmanın en
soylu duygusuyla notalara, renglere sığdırılır. Anakadın toprağa dokunduğu anda
toplum yeşillenmeye başlar. Bir art bin yılların sanatsal devrimlerine  akmaya başlar. Kadın toprağı havaya serptiği
anda devrimin iksiri melodiler, renkler ve en çıplak sesler klanda kahkahaya
durur. Artık bayram coşkusuyla anakadın örnek alınmıştır. Tüm evrenin halkalarına
kendisini tabi kılmıştır. Daha fazla kenetlenmiştir yaşamın zincirine.
Halkalanmıştır artarak klan. Tüm paklığıyla emzirilen toplum modelleşmiştir,
kazılmaya başlamıştır aklın kıl tabletlerine. İklimler bedenleşiyordur artık.

Kadının elinden gök kusağı renkler akıyordur. Renkler
ananehre coşmaya  durmuştur. Tüm toplum
anakadının yaşam cemberinde halaya durmuştur. Yukarı mezopatamya  seslerle çınlıyordur. Ananehir damla damla
formlaşmaya tabi tutmuştur insanı.

Kançanağı gözlerini yaşama dikmiştir sinsi artıkçı. Ve
damlalar grileşmeye, patikalar  akmamaya
başlamıştı.  Yaşam kütle kütle  buz tutmuştu sanki. Dallar köklerine  yabancı kılınmış, yaşam anakadının etrafında
soğuk metalimsi duygusuyla  can yakmaya
duruyordu. Toplumun yüregindeki ve beynindeki yollar kesilmiş,yaşamın kırmızı
özsuyu, zifiri karanlıkta kamcılanıyordu. Toplum ve insanlık toprağın gıdasından
kesilmiş, ılmık ılmık betonlara vurularak kendisine yabancılaştırılıyordu.
Kadının ögretilerine kankırmızı renkler bulaştırılmıştı. Süt kadar temiz
yaratımlar sandıklara kapatılmıştır. Yapraklar dökülmeye, kökler kurumaya
başlıyordu.  Göz dikilmişti anakadının
yaşamsal coşkusuna. Mabetlerdeki  inançlar
hapsedilmiştir, klanın bedeni katran siyahına bulanmıştır. Oklar yaşamın
kalbine dönmüştür. Yaşam kan kaybetmeye başlamış, gözlerin akı gıriye sürükleniyordu.
Heleki genç yürekler kandırılıyor, saf tutmaya zorlanıyorlardır. Kadın-yaşam ve
sanat palanparca  edilip tezgahların en
gözde nesnesine dönüştürülmüştür…

Ne zamanki zaman kırkdokuzu, mekanlar amarayı göstermeye
başlamıştı, tarih kapatıldığı yerden seslenmeye başlanmaya başladı. Beton
sızlamaya, çatlamaya başlamıştır. Sesler yükselmeye başlamıştır kutsal
kahverenginden. Aydınlık Karanlığa 
savaşa durmuştur.

Ve an! Anda kadın! anda güneşin sesi  yükselmeye başlamıştı. Dağlarda melodiler, sıralanarak
tozlu mekaplara dönüştüler. Her şey 
ayrılığa ve ayrılmamacasına selama durmuştu sanki. Yaşamda kutsal amaranın
parmak uçlarında mora sürülmüştü. Zirveler artık genç kadın ve erkek sesleriyle
yeşillenmeye büyümüştü. Dağların rüzgarı, güneşin felsefesinden feyz alıyordu
artık. Rüzgar havarileşmişti özgür yaşam paradigmasında . Tanrıça istar ve Zerdüst
genç soluklara seslendi. Ve tüm gözler o an güneşte yüreklenmişti.

Kadın-toplum ve sanat damlamaya devam etti. Her yerde
özgürlük çiçeklenmeye başladı. Güneş ışınlarıyla semaha duruverdı. Yürekler
güneşle ısınmaya  başlamıştı çoktan. Tüm
damlalar nehirleşmişti artık. Damla damla yeşil kök salmıştı dörde bölünmüş
toprağa. Berrakça, duruca, gülümsemeye başlamıştı güneş ve kadın..

 Mordem Engizek

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info

Tags: AktiaraştırmaDAMLAGuneskurdiKurdishkurdistanLekolinTurkishTürkiyeYASAMA
Previous Post

YAŞAMA ELVERİŞLİ 2 GEZEGEN KEŞFEDİLDİ

Next Post

Hollanda Dışişleri Bakanı: Neden bizi yaptırımla tehdit ettiklerini anlamıyorum

Son HABERLER

Makaleler

Hafıza, Umut ve Yeniden Doğuş

Güneş dağlara vurduğunda, umut da...

by Ari Tufan
15 Mayıs 2025
1.5k
Serbest Yazılar

Gittiği Yerde Güzellikler Bırakan Fedai…

Zaman ne vakit hükmünü giyer?...

by Lekolin
4 Temmuz 2024
1.6k
Politik Analiz

Yürüyorlar…

Bazen bir fotoğraf gerçeğin dolaysız...

by Lekolin
20 Haziran 2024
1.6k
Makaleler

Kapıya Kilit Vurursanız İşler zorlaşır!

20.yüzyılda da Kürtlere dair ne...

by Lekolin
15 Ocak 2024
1.6k
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi | Lekolin

© 2025 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Yorum İlkesi

Takip Et