Güney Kürdistan’da İşgal, ekonomik, siyasi kriz, ailevi ve toplumsal sorunlar gün geçtikçe artmasına neden oluyor. Bu sorunlar en çok kadınları etkiliyor. Erkek egemen zihniyet ile yönetilen Güney Kürdistan’da da kadın ve çocuk istismarı, katliamları, taciz, tecavüzleri hat safhadadır. Faşist AKP rejiminin de büyük etkisinin olduğu bölgenin en büyük mağduru yine kadınlardır. Kadın katliamları burada da “intihar, namus, kendini yaktı” adı altında süreklileşip artmıştır. Üstelik bir de sözüm ona Aydınlanma Bakanlığı kadın katliam ve intihar haberlerinin yayınlanmasına yasak getirmiştir. Katliamları süreklileştiren zihniyet, aynı zamanda bunun yayınlanmasının da önüne geçmiştir. Aynı zamanda Mesrur Barzani “(kadına karşı) şiddet tüm toplumlarda artış gösteriyor” şeklindeki açıklamasıyla bu vahşeti normalleştirip savunmuştur.
BAŞÛR’DA ÊZIDÎ KAMPLARINDA KADIN VE ÇOCUKLARA YÖNELİK SALDIRILAR
Bununla birlikte Türkiye’nin işgal saldırılarında birçok kadın ve çocuk katledilmiştir. Zaxo katliamı tarihe ikinci Roboski katliamı olarak geçmiştir. Gerilla alanlarına ve sivil alanlara dönük gerçekleştirdiği operasyonlar sonucu Behdinan ve Soran bölgelerinde yaşayan on binlerce köylü köyünü, geçim kaynaklarını bırakıp göç etmek zorunda kalmıştır. Yine var olan yönetimin Kürtlükten uzaklaştırıcı politikaları nedeniyle Kürt çocukları özel okullarda yabancı dillerde okutularak kendi dillerine, kültürlerine yabancılaştırılmaktadır. Güney Kürdistan’da bulunan mülteci kamplarında özellikle Ezidi kamplarında kadınlar ve kız çocukları üzerinden saldırılar geliştirilmektedir. Gelişen fuhuş, intihara sürüklenen kadınlar, bir kız çocuğunun tecavüz edilerek katledilmesi gibi yaşanan olaylar giderek çoğalmaktadır. DAİŞ’in elinden kurtarılan kadınların Şengal’e dönüşleri engellenerek, KDP kontrolündeki kamplara yerleştirildi. Ancak açık cezaevinden farksız olan bu kamplar kadınlar için taciz ve tecavüz mekanları haline geldi. Birçok kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirirken, bugüne kadar 10 kadının intihar ettiği iddia edildi. Şubat ayında kamplarda kalan 2 Êzidî kadının kaçırıldığı kamuoyuna yansıdı. KDP güçleri tarafından kaçırıldıkları belirtilen kadınların akıbeti bilinmiyor. Güvenlik nedeniyle adının açıklanmasını istemeyen ve Zaxo’daki Bêrsîv Kampı’nda kalan N.F.M. “9 yıldır Zaxo’daki Bêrsîv Kampı’nda kalıyoruz. Kızım kamptaki çarşıda peşmergeler tarafından kaçırıldı ve hala nerede olduğunu bilmiyoruz” dedi. Yine bununla birlirte Xankê bölgesinde Viyan Ferç Süleyman isimli genç kadın da 10 şubatta kaçırıldı ve akıbeti hala bilinmiyor. Ailesinin verdiği bilgiye göre Güney Kurdistan hükümeti de konuya dair sessiz. Viyan’ın ailesi, “Viyan’ın nerede olduğunu bildiğimize dair elimizde belgeler var ancak söylediklerimizi dikkate almıyorlar. Babe Şêx ve Ruhani Meclisi’ne başvurduk ancak herhangi bir çözüm bulamadılar” bilgisini paylaştı. Aile Ruhani Meclis ve vicdan sahibi herkese çağrı yaparak çözüm bulmalarını istedi. Özellikle de Ezidi kamplarında bu tür sorunlar sıklıkla yaşanmaktadır.
VERİLEN SİLAHLANMA İZNİ KADINLAR ÜZERİNDE KULLANILIYOR
İçişleri Bakanlığı tarafından verilen silahlanma izni kadın üzerinde kullanmalarına neden oluyor. Aynı zamanda Güney yasalarına göre Peşmergelerin yargılanması birçok açıdan engelleniyor. Bu da bu güçlerin başta namus cinayetleri adı altında kadın cinayetleri ve her türlü suçu işlemesinin önünü açıyor. İktidar partileri ve kolluk güçleri tarafından desteklenen katiller öldürülen kadınların ailelerine baskı uygulayarak tehdit ve şantajla davacı olmaktan vazgeçiriliyor.
Ekim ayında Jineoloji Komitesi üyesi Nagehan Akarsel arkadaşımız Süleymaniye’de Mit tarafından hedeflenmiş ve şehit düşmüştür. Nagehan arkadaşımız Güney kadınının bilinç ve irade kazanması için ve yine dört parça Kürdistan’daki kadın değerlerinin açığa çıkarılıp kaynaşması için çok büyük bir emek vermiştir. Güney’de gelişen bu işbirlikçi ve ihanetçi erkek iktidar şekillenmesine karşı kadın ve direniş eksenli toplum kültürünü, geleneğini canlandırmak, geliştirmek için çok anlamlı çalışmalar yürütmüştür.
Yine Güney Kürdistan Bölgesi’nde yaşayan kadın doktorlar cinsiyet ayrımcılığına maruz kalıyor. Resmi verilerin olmaması nedeniyle Kürdistan Bölgesi’ndeki oranlar belirlenemiyor. Kadın cinayetleri, intihar ve bedenini ateşe verme vakaları azalsa da dijital ağlar aracılığıyla kadına yönelik baskı, tehdit ve şiddet artıyor. İşgal, ekonomik, siyasi kriz ve yabancı kültürün medya aracılığıyla hakimiyeti nedeniyle toplumda özellikle kadına yönelik şiddet arttı. Şiddetin artmasının en önemli nedeninin faillerin korunmasından kaynaklıdır. İstatistiklere göre sadece 2022 yılında 75 kadın katledildi veya intihara zorlandı. İş yerinde gazetecilere, özellikle de kadınlara yönelik şiddet artıyor. Araştırmalara göre kadın gazetecilerin yüzde 85’i taciz ediliyor. Bununla birlikte çocuk yaştaki evlilikler ve bu evliliklerden dünyaya gelen çocuklar vahşetin boyutunu gözler önüne seriyor.
Güvenlik, siyasi ve ekonomik krizlerden en çok etkilenen kadınlar, erkek-devlet zihniyetine karşı itirazlarını yükseltirken, erkek yasalarına karşı mücadele etmeye de devam ediyor. Nerede zulüm ve haksızlık varsa kadınlar orda direniş ve mücadele içindedir. Bu mücadelenin ortak paydalarda buluşması halinde dünya siyasetini belirleyecek konuma gelecektir. Bu nedenle kadın mücadelesine sadece bir eylem gücü, kimi sorunlara karşı tepki gücü olarak yaklaşmamak önemlidir. Kadın mücadelesi yaşamın tüm boyutlarında kendi varlığını gösteriyor ve önümüzdeki yüz yılda toplumsal özgürlüğe öncülük yapma iddiasını ortaya koyuyor.
Leyla EGİD