25 Şubat 2013 Pazartesi Saat 09:03
KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, Paris’teki katliamla PKK yönetiminin hedeflendiğini belirterek, Fransa’nın bu işin arkasındakileri bildiğini ancak açıklamak istemediğini söyledi. Karasu, “Büyük ihtimalle Fransa ile Türkiye pazarlıklar yapıyor, anlaştılar. Herhalde Suriye üzerinde anlaştılar, başka konularda anlaştılar” dedi.
Nuçe TV’de Pazar akşamı yayınlanan Gündem programına röportaj veren KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, 9 Ocak’ta Paris’te üç kadın devrimcinin katledildiği saldırıyı değerlendirdi. Katliamın Türkiye ile bağlantılı olduğunu kaydeden Karasu, “En hafif deyimle bizim düşüncemiz bu katliam fark edildi, ama Avrupalılar göz yumdu” tespitinde bulundu. Karasu, Fransa’yı doğrudan bu işin içinde olmakla suçlamadıklarını ancak, olayı netleştirmezde töhmet altında kalacağını vurguladı. Karasu, katliam ardından her iki ülke arasında Suriye konusunda pazarlıklar yapıldığına da işaret etti.
SARA İLE UZUN YILLAR CEZAEVİNDE KALDIK
Karasu’nun Gündem programında yayınlanan değerlendirmesi şöyle: “Konuşmama başlamadan önce Leyla Şaylemez’in babası Cumali Şaylemez’e, Fidan Doğan’ın babası Hasan Doğan’a ve cezaevi arkadaşım kardeşim Metin Cansız’a selam ve sevgilerimi, saygılarımı yolluyorum. Bu yoldaşlarımızın katliamı bizim için gerçekten çok acıydı. Leyla Şaylemez arkadaşı tanıyamadım ama diğer arkadaşları tanıyorduk. Sara ile zaten uzun yıllar cezaevinde birlikte kaldık. Zaten uzun yıllardır dağdaydı. Yakından tanıdığımız partimizin kurucusu bir arkadaştır. Bu arkadaşlara yönelik saldırı Partiye yönelik saldırıdır, Özgürlük Hareketi’ne yönelik saldırıdır. Onlar şahsında Kürt Özgürlük Hareketi tasfiye edilmek istenmektedir. Bir taraftan bu arkadaşlarımız şahsında böyle bir tasfiye hareketi yürütülmek istenirken diğer taraftan da Kürdistan’da gelişen Kadın özgürlük hareketine yönelik bir saldırıdır. Özelikle de Sara arkadaş şahsında Kadın Özgürlük Hareketi’ne yönelik saldırıdır. Fidan arkadaşımızı zaten diplomasimizin en önemli kadrolarındandı. Gerçekten de bu alanda gelişkin, geleceği de parlak olan zeki, bu işi bilen bir arkadaşımızdı. Bu açıdan bilinçli hedeflenmiştir. Bu yönüyle onların anıları mücadelemizde her zaman yaşatılacaktır. Bir daha onların anıları önünde saygı ile eğiliyorum.
PARİS KATLİAMI SIRADAN BİR KATLİAM DEĞİL
Önder Apo’nun Paris katliamı aydınlatılmazsa süreç tıkanır sözü anlamlıdır ve dikkate alınması gerekir. Çünkü Paris katliamı sıradan bir katliam değildir. Bizzat PKK’nin kurucusuna ve sonuna kadar PKK’nin yönetim kadrosunda yer alan özgürlük mücadelesinde yeri önemli olan halkımız tarafından da yoldaşlarımız tarafından da dostlarımız tarafından da çok sevilen ve değer verilen ve Kadın Özgürlük Hareketi’nin öncülerinden olan Sara arkadaşımızın katledilmesi çok büyük bir siyasi olaydır.
KATLİAMIN TÜRKİYE İLE İLİŞKİSİ AÇIKTIR
Herhangi bir bireyin öldürülmesi katledilmesi değildir. Eğer PKK açısından önemi olan PKK’nin kurucusuna yönelik bir katliam oluyorsa o zaman demekki hala Kürt sorununun çözümü konusunda bir irade değil Kürt özgürlük hareketinin tasfiye edilmesi konusunda bir irade sözkonusudur. Çünkü bu katliamın ipucu Ankara’ya kadar gitmektedir. Katliam içinde yer aldığı tespit edilen şu anda tutuklu olan kişi defalarca ankara’ya gidip gelmiştir. Zaten düşüncesi ise milliyetçi-şöven bir kişiliktir. Zaten herhangi bir kişiye bu katliamı yaptıramazlar. Ancak böyle bir şöven milliyetçi olan bir kişiyle bu tür bir katliam yapılır. Herhangi bir polis memuru da yapamaz. Herhangi bir asker de yapamaz. Ancak böyle ideolojik düzeyde yetiştirilmiş PKK düşmanı, Kürt düşmanı olan kişilere yaptırılabilir. Bunu da ancak istihbarat örgütleri organize edebilir. Olayın organize olduğu ortaya çıkıyor. Türkiye ile ilişkisi açıktır. Türk devleti içinde hala bu tür katliama yönelen kişiler varsa bu tür planlı öldürmeler yapılıyorsa demektirki ortada devletin veya hükümetin bir çözüm projesi yoktur. Bu anlaşılır. Eğer katliam açığa çıkarılmazsa bu katliamı yapanlar hatta bu katliam gibi katliam gerçekleştirenler açığa çıkarılıp teşhir edilip mahkum edilmezse Kürt sorunu çözülemez. Çünkü Kürt sorununun çözümünü istemeyen, hala Kürt halkının iradesini kırmak isteyen Kürt Özgürlük hareketi’ni tasfiye etmek isteyen güçler var. Çözüm isteyen değil de savaş isteyen savaşla Kürt halkının iradesini kırmak isteyen güçler var demektir. Bu güçlerin olduğu yerde de sorun çözülebilir mi? Bu güçler öyle herhangi bir yerde değil devletin içinde istihbarat örgütlerinin içindeyse bu düzeyde bir katliamsa o zaman ne kadar uğraşırsanız uğraşın böyle bir çözümü gerçekleştirmek mümkün değildir.
KÜRTLERE KARŞI ANLAYIŞIN DEĞİŞMESİ GEREKİYOR
Bir de Kürt sorununun gerçekten çözülmesi için Kürtlere karşı, Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı, PKK’ye karşı bu anlayışta olanların safdışı edilmesi gerekir. Sadece Sara arkadaş olayı da değil geçmişte binlerce faili meçhul cinayet var, başka olaylar var. Kürtlere yönelik katliamlar var. Bunlar açığa çıkarılmadan gerçek anlamda bir çözüm olamaz. Bunların açığa çıkarılması ne anlama gelir biz eski politikaları mahkum ediyoruz, Kürdü inkar eden politikaları mahkum ediyoruz, tasfiye politikalarını mahkum ediyoruz. Bu anlama gelir. Yani artık eski politikaların terk edildiği anlamına gelir. O zaman da çözümün zemini olur ama eski politikalar terk edilmiyor, eski zihniyet terk edilmiyor, hala eski yöntemlerle Kürt halkının Kürt Özgürlük Hareketi’nin üzerine geliyorsa orada demekki bir çözüm niyeti yoktur. Önder Apo’nun söylediği de budur. Eğer Paris katliamı çözülmezse bu süreç ilerlemez diyor. Bu yönüyle AKP’ye senin gerçekten niyetin çözümse gerçekten eski yöntemleri uygulamayacaksan esk yöntemleri doğru bulmuyorsan demokratik siyasal çözüm yöntemlerini doğru buluyorsan o zaman bu tür katliamları yapanları açığa çıkar, bunları mahkum et. Bu tür zihniyetleri mahkum etmeden sen de adım atamazsın diyor. Kimse adım atamaz. Eğer Kürt sorununda çözüm isteyenler varsa herşeyden önce de eski zihniyette eski politikada eski katliam politikası, işte komplolar bu tür cinayetleri işleyen kesimlerin safdışı edilmesi lazım. Etkisizleştirilmesi lazım.
TASFİYE DEVREDE İSE, HANGİ ÇÖZÜMDEN BAHSEDİLEBİLİR?
Onları etkisizleştirmeden hangi çözüm olabilir? Eğer onlar etkiliyse demekki onların politikası yürüyecektir. Bu açıdan biz önemsiyoruz. Çünkü bizim değerlendirmemiz şudur:biz diyoruz ki bu katliam Kürt Özgürlük Hareketi’ni PKK yönetimini tasfiye planının bir parçasıdır. Tekil bir olay değildir. Bir devlet politikasının, bir hükümet politikasının Sara yoldaş şahsında pratikleşmesidir. Bu hem de birkaç ay önce verilmiş bir karar değil. Birkaç yıldır böyle bir karar var, böyle bir planlama var onun pratikleşmesidir. Bu nedenle bu katliam devletle, hükümetle ilişkilidir diyoruz. Bizim düşüncemiz budur. Aksi ıspatlanmadığı taktirde düşüncemiz budur. O zaman çözüm isteyen varsa çözümden yana olan varsa bu katliamı aydınlatır sorumluları mahkum eder. Mahkum etmeden neye inanacağız. Hala bu güçler ve bu zihniyet varsa yarın başka türlü katliamlar da gelir. Hala Kürt Özgürlük Hareketi’nin yönetimini tasfiye etme planı devredeyse hangi çözümden sözedilebilir. Ki biz de öyle olduğunu düşünüyoruz. 2-3 yıldır planlanmış uygulanıyordu, uygulanmak isteniyordu. Hem de bu AKP hükümeti zamanında düşünüldü planlandı. Bu da bu planın bir parçasıydı. O zaman bu katliamın açığa çıkarılıp mahkum edilmesi gerekmektedir. Yoksa herşey yalandır, samimiyetsizliktir, ikiyüzlülüktür. Süreçten sözediliyor çözüm sürecinden söz ediliyor eğer bu katliam açığa çıkarılmazsa demekki bu yalandır, dolandır yani yeni bir oyundur. Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etmenin bir tarafı katliamdır bir tarafı da entegre diyorlar ya görüşmelerdir. O zaman kim bunu ciddiye alır? Önder Apo da ciddiye almaz biz de ciddiye almayız. Bu açıdan tabii ki bu katliamın aydınlatılması gerekmektedir.
SAKİNE CANSIZ ŞAHSINDA PKK’NİN KURULUŞUNDAN İNTİKAM ALINIYOR
Deniliyordu bu hareketi geliştiren Abdullah Öcalan’dır. Onun karargahı dağıtılırsa O teslim alınırsa, esaret altına alınırsa, kontrol edilirse Kürt Özgürlük Hareketi tasfiye edilir deniliyordu. Bu amaçla o komplo gerçekleştirildi. Önderlik şahsında Kürt halkının özgürlük umudu boğulmak özgürlük hareketimiz tasfiye edilmek isteniyordu. Komplonun amacı buydu. Onun için esaret altına alındı, onun için İmralı tek kişilik cezaevi sistemi kuruldu, onun için 15 yıldır şantaj ve tehdit politikası izleniyor. Bu yönüyle Özgürlük Hareketine, yönetimine yönelik bir saldırıydı. Şimdi de Önder Apo esaret altında şimdi yönetim işte dışarda 14 yıllık bir yönetim var. Şimdi de güya işte ‘bu yönetimi tasfiye edersek PKK tasfiye edilir.’ Onun için şimdi de Kürt Özgürlük Hareketi’nin yönetimi hedeflenmektedir. Sara arkadaşa yönelik komplo, saldırı bu cinayet, katliam örgüt yönetimini tasfiye etmeye yönelik örgüt yönetimini tasfiye etme konseptinin bir parçasıdır. Biz böyle görüyoruz. Sara arkadaş şahsında hem PKK’den, PKK’nin kuruluşundan intikam alınıyor hem de ordan başlayarak yönetimimiz tasfiye edilmek isteniyor. Halkımızın morali, örgütümüzün morali, yönetimimizin morali bozulmak isteniyor. Böyle bir saldırı.
AVRUPALILAR FARK ETTİ, GÖZ YUMDU
Bu açıdan biz bunu da bir komplo Önder Apo nasıl ki hareketimizin önderliğiydi hareketimiz tasfiye edilmek ortadan kaldırılmak istendiyse, şimdi de Sara arkadaş şahsında örgüt yönetimine böyle bir saldırı var. Bu saldırı bir de Paris’te işleniyor. Türk devleti bu işin içinde kesin, sorumlu. Birinci dereceden sorumlu O.
En hafif deyimle bizim düşüncemiz bu katliam fark edildi, ama Avrupalılar göz yumdu. Kalkdı ki bu işin içinde olan biri yakalanıyor ama şu ana kadar Fransa’nın bir açıklaması yok. Niye yok ? Bu bağı gösteriyor. Demek ki Fransa da, Fransa’nın dostları da Kürt Özgürlük Hareketi’nin tasfiye olmasını istiyor. Zaten hergün saldırı düzenleniyor. Arkadaşlarımız tutuklandı. Oslo görüşmelerinde müzakereci olan Adem arkadaşımız tutuklu. Yine onlarca Kürt Paris katliamından sonra tutuklandı. Niye? Bu işbirliği niye? Açık ki bir işbirliği var. Yoksa şimdiye kadar Fransa o katliamın arkasındaki güçleri açıklardı, Türk devletinin rolünü ortaya koyardı. Anlaşılıyorki nasıl ki Uluslararası Komplo’da bir çıkar birliği vardı, karşılıklı çıkar içinde Önder Apo’yu esaret altında aldılar şimdi de bu çıkar birliği temelinde PKK yönetimi PKK tasfiye edilmek isteniyor, etkisizleştirilmek isteniyor.
FRANSA İLE TÜRKİYE PAZARLIK YAPIYOR, ANLAŞTILAR
O bakımdan Önder Apo, ‘bana yönelenlerle Sara arkadaşa yönelenler aynıdır’ dedi. Büyük ihtimalle Fransa ile Türkiye pazarlıklar yapıyor, anlaştılar. Herhalde Suriye üzerinde anlaştılar, başka konularda anlaştılar. Yakın zaman önce Davutoğlu oraya gitti, niçin gitti? Şu anda Suriye ile ilgilenen iki devlet var biri Fransa’dır ikincisi Türkiye’dir. Anlaşılıyorki Fransa bu katliam üzerinden Türkiye’yi kendi politikasına çekiyor. Kendi yedeğine düşürmeye çalışıyor. Yoksa Fransa bilmiyor mu şimdi bu işin arkasındaki kimdir, Türk devletiyle ilişkilerini biliyor. Takip etmiştir, bulmuştur. Ama açıklamak istemiyor. Bu bile olayın sadece Türkiye değil uluslararası güçlerle bağı olduğunu gösteriyor. O zaman da böyle bir çıkar birliği vardı. PKK’nin etkisizleştirilmesinde, tasfiye edilmesinde şimdi de bir çıkar birliği var. Yoksa Fransa niye bu kadar saldırıyor PKK’ye?
Geçen yıl da önceki yıl da sürekli PKK’nin kadrolarını, yurtseverlerini tutukluyor. Demokratik bir ülke ama kendi ülkesinde demokratik faaliyet yürüten Kürtlere yöneliyor. Bu açıdan böyle bir komplovari dış güçlerin de olduğu bir bağlantı olduğu görülüyor. Tabi çok net birşey söyleyemiyoruz. Ama ortaya çıkan durumdan böyle değerlendirmeler yapmak gerekiyor. Böyle değerlendirmelere götürüyor, başka nasıl açıklayacağız. Bir cinayet var, cinayete karışmış bir kişi var, ama onunla ilgili hiçbir açıklama yok. Hergün Kürtler takip ediliyor, o büro da takip ediliyor. Bu kişi de mutlaka takip ediliyor. Bu kişinin ilişkileri hala ortaya çıkarılmış değil.
FRANSA BU OLAYI NETLEŞTİRMEZSE TÖHMET ALTINDA KALACAK
Bu açıdan biz Sara arkadaşa yönelik saldırıyı Uluslararası Komplo gibi PKK yönetimine yönelik komplonun bir parçası olarak görüyoruz. Ve uluslararası bağının da olduğunu görüyoruz. Kirli ilişkiler çıkar ilişkileri bu katliamın açığa çıkmasını önlüyor. Bu açıdan biz tabi başta Fransa’dan bunun açığa çıkarılmasını istiyoruz. Hukuk devletiyim diyor. İşte Dreyfus olayı gibi çok büyük hukuk skandalının roman olduğu ve o roman şahsında adaletten yana bir toplum bir devlet olduğunu söylüyorsa ki diyelim adalete güya önem veren bir ülke, hatta işte Sefiller romanında o kadar adalete bağlı ki diyelim ordaki polis şefi adaleti yerine getiremediği için kendi kafasına kurşun sıkıyor.
Şimdi böyle bir Fransa bu olayı netleştiremeyecek mi? Bu olayı açığa çıkarmayacak mı? Bu olayı netleştirmezse tabii ki töhmet altında kalacak. Biz tabii ki Fransa’yı suçlu göreceğiz, Fransa’yı suçlamaya devam edeceğiz. Yani illa da Fransa’ya sen içindesin demiyoruz ama bildiklerini açıkla kamuoyuna. Halkımız bunu bekliyor, toplum bunu bekliyor. Yoksa diyeceğiz çıkar ilişkileri içinde bu komplo açıklanmıyor diyeceğiz, açıklanmadığı müddetçe de bu tür olaylara davetiye çıkarılacaktır. Fransa açıklamazsa yarın Almanya’da olur, başka ülkede olur. O bakımdan biz Fransa’nın da uluslararası adaletten yana güçlerin de bu olayın peşinde olmasını istiyoruz. Bizzat Fransa halkından Fransa’daki adalet savunucularından bu olayı takip ederek bu cinayetin gerçek faillerinin ortaya çıkarılmasını bekliyoruz.” – ANF
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info