Kürtlerin soykırıma uğratılmasında ve asimile edilmesinde ihanet ağı hep cesaretlendirici bir rol oynadı. Bakur Kurdistan’da ihanetin damarları önemli oranda kesildi ve etkisizleştirildi. Yüz yıl önce, Kürtlerin ulusal bilince yeterince sahip olamamaları ve gecikmeli bir ulusal dirilişin gerçekleşmesi bazılarının, bilinçlice bazı maddi çıkarlar için inkârcı rejimle iç içe çalışıp, kendi halkına ihanet etmeyi sürdürüyorlar. Bundan daha büyük bir kötülük ve onursuzluk olamaz. Yüz yıl önceki önderliksiz, örgütsüz ve bilinçsizlik koşullarında yaşamıyoruz. Her bakımdan büyük bir önderlik, örgütlülük ve mücadele tarih sahnesine çıkmıştır. Ulusal devrimci mücadeleyi zafere taşımak için birçok imkânın olduğu koşullardayız. İnkâr rejimi son çırpınışlarını yaşıyor. Yani büyük kazanımların olduğu bir süreçteyiz. Ulusal-sınıfsal-toplumsal mücadelelerde başarının yolunun iyi bir örgütlülükte ve derin bir ideolojik mücadeleden geçtiğini Kürtler biliyorlar ve bu konuda Kürtler, belli bir gelişme sağlamış bulunuyorlar ama daha çok gelişime ihtiyaç olduğunun da bilincindeler. İdeolojik gelişme konusunda, önderlik, her bakımdan donanımlı olmanın büyük perspektiflerini ve siyasetini geliştirmiştir.
Bunun için, derin ve geniş ideolojik çalışmalar yapıp Kürt halkının gelişimine sunmuştur. Çünkü düşmanın Kürtlerde yarattığı çok boyutlu gerilikler Kürtleri tanınmaz hale getirmişti. İşte bundan dolayı, Kürtlerin çok yönlü derin bir ideolojik suyla yıkanmaları gerekiyordu. Bunlar büyük oranda başarıldı diyebiliriz. Yani önderlik Kürtlere, gelişmeleri için gerekli olan her şeyi verdi. PKK bir nevi Kürtlerin kendisi ve hayatı oldu. Yeni Kürt PKK’yle ve önderlikle yeniden özgür bir doğuş gerçekleştirdiler. Kürtler, önderlikle ve PKK’yle yeniden özgür bir yeniden diriliş gerçekleştirdikçe, inkâr siyaseti ihanet damarını devreye koymaya çalıştı. Bakur’da ihanetin kaleleri tek tek yıkıldıkça, inkâr rejimi Başur’daki ihanet damarını canlandırmaya çalıştı. Bu ihanet damarı Barzaniler ve KDP’dir. Özellikle Barzani ailesi, mevcut durumda, inkâr rejiminin Kürtler içindeki kolu olma görevini yerine getiriyor. Barzanilerin Kürtçe konuşmaları ve kendilerine Kürt partisi demeleri kimseyi yanıltmamalı. Barzaniler- KDP, bildik tarzda klasik-geleneksel bir ulus devlet yapılanması bile değiller. Böyle bir yapılanma bile, geleneksel anlamda kendi ulusal kimliğine ihanet etmez edemez.
Bu ailenin ve sözde partilerinin pratikleri tam olarak düşman pratiğidir. Bütün Başur’u inkâr rejiminin üssü haline getirmesi, her türlü desteği vermesi ve son zamanlarda, işgalci güçlerin yanında gerilla alanlarına operasyon yapma hazırlıkları yapmaları nasıl izah edilir ve ne anlama gelir? KDP ve Barzanilerin Kürt maskesi takmaları, hiçbir Kürt’ü, Barzani-KDP gerçekliği konusunda yanıltmamalı ve farklı düşündürmemelidir. Barzani-KDP gerçekliği ihanet üzerine kuruludur. Dünyada, hiçbir ulusta KDP-Barzani ailesi türünden bir ihanet ağı bulunmaz. KDP ve Barzanilerin yaptıkları, öyle normal bir ekonomik ilişki iş birliği değildir tümden ihanet ve düşmanlıktır. Düşmanın, Kürtlerin içindeki Kürt maskesi takmış versiyonudur. KDP’nin ve Barzanilerin, Başur’da Kürdistan yönetimi olmaları yaptıkları her şeyi haklı ve doğru yapmaz. Kürtlerin ulusal özgürlüğüne darbe vuran her şey Kürtler için gayrimeşrudur. Bunu KDP ve Barzaniler yapıyorsa da bu ihanettir ve kabul edilemez. Bütün Kurdistan’da KDP ve Barzanilere yönelik, bu ihanetleri karşısında büyük bir öfke seli oluşmalıdır. Dönem yakıcı olup hiçbir hatayı ve yanlışı kabul etmez ve bir hata ve yanlış karşısında belki de bir daha başarı şansı vermeyebilir.
İhanet tümde etkisizleştirilirse büyük ve kalıcı kazanımların olacağı da unutulmamalıdır. Gerilla gecesini gündüzüne katıp, Kürt halkının özgür geleceğini inşa etmek için büyük bir direniş yürütüyor. KDP ve Barzanilerde biraz ulusal onur ve gurur olsa, inkâr rejimine tavır alsalar inkâr rejimi bu denli bir soykırımına girişemez, buna cesaret bile edemez. Başur’daki statü tabi ki Kürt halkının kazanımlarıdır KDP ve Barzanilerin bir kazanımı değildir. Gerilla güçlerimiz, bütün Kurdistan’ın savunma ve özgürlük gücüdür. Barzanilerde ve KDP’de ulusal bilinç olsa, PKK’ye burası sizin değil bizimdir demez. Çünkü PKK’nin ulusal bilincinde bölge ve aşiret yoktur bütün Kurdistan vardır hatta Kurdistan sınırlarını aşma ve halklarla buluşma vardır. İşte devrimci mücadele denecekse PKK’nin yürüttüğü mücadeleye denir. Kürt değerlerine saldıranlara destek verenlere ne denir? Düşman demek yanlış olmaz. İnkâr rejimine karşı yürütülen mücadelenin aynısını ihanete karşıda yürütme zorunluluğu var.
Tam başarı ancak böyle gerçekleşebilir. İç düşman etkisizleştirilirse dış düşmanın bir dayanağı kalmaz ve kendiliğinden yıkılır. Çünkü Kürt’ün kaybı, hep içten aldığı darbeyle oldu. Bundan dolayı Kürt’ün zaferi, önce ağaçtan peydahlanan Kurt’u öldürmekle gerçekleşir. Kürtlerin kanında biriken bu ihanet zehiri temizlenirse Kürtler özgürlüğe daha çabuk ulaşacaklar. Bütün Kürtler, KDP ve Barzanilerin ihanetini bütün Kurdistan’da ve her yerde teşhir ve protesto etmeliler. Elli milyon halkın özgürlüğü, bir ailenin dar maddi çıkarlarına kurban edilemez. KDP ve Barzani ailesi, bütün Kurdistan’da etkisiz hale getirilmelidir. Bütün Kürtlerin bunu yapabilecek örgütlü bir güçleri ve önderlikleri vardır. Kurdistan’ın tamamında, küçük bir kesim dışında bütün Kürtler PKK’yle yek vücut olmuş durumdalar. Bu açıdan, Kürtler, ihaneti ve inkâr rejimini alt edecek güçteler. KDP ve Barzani hainlerinin, Kurdistan’da bir kitle güçleri bulunmamaktadır. Sadece emperyalizme ve bölge gericiliğine dayanarak ve Kürt değerleriyle kendilerini yaşatıyorlar ama Kürtler artık buna dur diyecekler.
Kemal SÖBE