Yakın geçmişe kadar Kürtlerin içinde bulunduğu dağınıklık, örgütsüzlük ve ulusal bilinçten yoksunluk dikkate alındığında, partileşmenin önemi sanırım daha iyi anlaşılır. Partileşme hem ulusal demokratik bir önderlik oluşturdu hemde başkalarına ait hale gelmiş Kürtleri kendi özüne getirdi. Ulusal bilinçten, önderlikten, kimlikten yoksun olanlar, doğal olarak başka kimlik ve ulusların etkisine girerler, başka ulusların kimliğini yaşayıp, dejenere olurlar. Bu durum Kürtlerde biraz fazlaca yaşanıldı. Aşiretçilik öncelikli olduğu için, ulusal değerler unutuldu, yaşanılmadı.
Partileşmeyle Kürtler hem ulusal benliğini kazandı hemde demokratik bir kültürü en üst düzeyde yaşamaya başladı. Özgürlük Hareketi, yaklaşık 50 yıllık bir hareket olduğu halde hala partlişmede sınır tanımıyor, partileşmeye ve büyümeye devam ediyor. Bazı çevreler gibi, partileşmeyi sadece geleneksel bir parti ve örgüt kurma olarak görmüyor. Partileşmede esasen nitelik kazanmak önemlidir. Özgürlük Hareketi, nitelikli ve yetenikli insanı yani yeni insanı yaratma hareketi olarak tarih sahnesine çıkmıştır.
İnkarcı güçler ve destekçileri, Özgürlük Hareketi’nin niceliğinden değil, daha çokta niteliğinden korkmaktalar. Demokratik ulus ve komünalizm, kapitalist sistemi ve onun bir ürünü olan katı ulus devleti ve yarattığı suni sınırları, insan tipini, doğanın ve insanın en tahripkar insan tipi olarak değerlendirmiş, mahkum etmiştir. Görüldüğü gibi, Özgürlük Hareketi, geleneksel bir uluslaşma ve ulus devlet ve klasik ulusal sınırlar hedeflememiş, bunların çok çok ötesine geçmiştir. Kürtler dışındaki diğer bölge halklarıda, Özgürlük Hareketi’ni kendi özgürlük ve kurtuluş hareketi olarak görüyorlar.
Demokratik ulus paradigması bütün halkların kendi kimlik ve kültürleriyle bir arada yaşamalarını sağlayacak ve böylece komünal sistemin temelini oluşturacaktır. Kapitalist sistemin, halklar ve uluslar arasında yarattığı bu sınırların kalkması ancak demokratik ulus çizgisiyle mümkün hale gelebilir. Demokratik ulus olmadan sosyalizm gelişmez, olsada ulusal sosyalizmden öteye gitmez. Bu, bazı ülkelerde görüldü. Sonuçları kötü oldu ve kapitalist sisteme hizmet etti ve onun bir türü haline geldi.
Binlerce yıllık sınıflı devlet sistemleri ve kapitalist sistemin yaratımı olan katı ulusçuluk ve kaba maddiyata tapan insan tipi, Özgürlük Hareketi’nin oluşturduğu yeni insan modeli karşısında tutunamamaktadır, iflas etme noktasına gelmiştir. İşte Özgürlük Hareketi’nin farkı ve niteliği burada yatmaktadır. Partileşme hem yeni Kürt yaratmıştır, hemde yeni Kürt şahsında yeni insan ve yeni bir yaşam yaratmanın büyük uğraşı içindedir. Partileşme, demokratik ulus paradigmasıyla yeni dönemde daha çok büyüyerek, gelişerek, yeni insan tipiyle, insanlığa yeni bir yaşamın kapılarını açacaktır…
Kemal SÖBE
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi