Neçirvan ve Mesrur Barzani iktidar kavgaları birbirlerinin en yakın isimleri işkenceyle öldürme düzeyine çıktı. Diğer yandan ise Kürtleri soykırımdan geçirmek için her fırsattı değerlendiren işgalci Türk devletinin savaş hükümeti ise bu kuzenlerin iktidar çatışmasından faydalanarak KDP’ye bağlı güçleri mayın eşşeği olarak Gare ve Kandil’e geniş çaplı bir saldırı hazırlığı yapılıyor.
Kürdistan Bölgesel Yönetimin Başkanı Neçirvan Barzani ile Federe Kürdistan Bölge Hükümeti Başbakanı Mesrur Barzani kuzenlerin iktidar kavgası çok daha derinlikli olduğu belirtilebilir. Mesrur’dan önce babası Mesud Barzani ile çelişkileri olan Neçirvan Barzani, dedesi Mela Mustafa Barzani’nin ölümünden sonra binbir türlü hile ve oyunlarla KDP başkanlığını babası İdris Barzani’den alarak Mesud’a kaptırmıştı. Babası İdris Barzani’nin şüpheli ölümü de üzerine eklenince Neçirvan için adeta bir intikam alma durumuna geldiği biliniyor. Ancak Neçirvan ve Mesrur Barzani’nin iktidar kavgası 2017 yılındaki bağımsızlık referandumda başta işgalci Türk devletinin savaş hükümeti olan AKP-MHP iktidarının karşı çıkmasıyla hezimete uğraması yanı sıra 2019 yılında da Peşmerge güçlerinin hiç bir direniş göstermeden Kerkük’ten çekilmesinin Kürtler arasında yarattığı öfe karşısında Mesut Barzani’nin geçici bir süre için görevi bırakmasıyla başladı.
Kürtlerin bu tepkisinden sonra Mesut Barzani Federe Kürdistan Bölge hükümeti meclisine gönderdiği mektupta, başkanlık süresinin tekrar uzatılmasını istemediğini, 1 Kasım itibariyle görevi bırakacağını ve bir peşmerge olarak hizmete devam edeceğini iletmişti. Ardından onun yerine iki isim ön plana çıktı. Biri Mesud Barzani’nin oğlu Mesrur Barzani. Diğeri de Mesud Barzani’nin kızıyla evlendirdiği yeğeni Neçirvan Barzani. Biri babası İdris Barzani gibi mücadelesini siyasi ve diplomasi kanalları üzerinden yürüten Neçirvan, iki farklı dönem halinde 15 yıldır başbakanlık koltuğunda oturmuştu. Diğeri ise babası gibi KDP’nin istihbarat servisi Parastin’e liderlik ederek gücünü pekiştiren Mesrur da ailenin kas gücünü temsil ediyor. Mesrur ayrıca Kürdistan Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanlığı gibi etkili bir pozisyona sahipti. Neçirvan sahibi olduğu Rudaw TV ile kendi geleceğini tahkim ederken Mesrur K24 kanalıyla bunu dengelemeye çalışıyor. Ailedeki iktidar savaşı iki kanalın yayınlarına yansıyor.
İKTİDAR SAVAŞININ BANGRAUNDU
-Silahlı güçler üzerindeki etkisi dikkate alındığında Mesrur, dış bağlantılar dikkate alındığında Neçirvan öne çıkıyor. Neçirvan işgalci TC’nin savaş hükümeti olan AKP ile özel bir ilişkiye sahipti, KDP cenahından Tahran’la iyi ilişkilere sahip olan da Neçirvan’dır. Neçirvan sonunda kerhen destek verse de referandumu riskli bulan yaklaşımıyla Ankara, Bağdat ve Washington nezdindeki yerini korudu.
-Mesrur ise referandum kararının arkasındaydı. Haliyle bu cepheler için istenmeyen bir figür.
-Neçirvan, KDP ile KYB arasındaki gerilimli süreçlerde Celal Talabani ile iyi ilişkileri koruyabilmişti. KDP ve Goran arasındaki kavgada da Neçirvan kendisini fazla yıpratmadı.
-Mesrur, diğer partilerle ilişkilerinde çok yapıcı olamadı. Bu da olası bir koalisyonun oluşumunda Neçirvan’ın elini güçlendiriyor. Neçirvan başbakanlık pozisyonu sayesinde iş dünyası, parti, peşmerge ve ailede birçok ismi yanında tutmayı başardı. Bu pozisyonuna karşın kendi namına büyük bir ekonomik güç biriktiren Neçirvan kamuoyunda oldukça yıpranmış bir isim. Bu Mesrur’un elinde önemli bir silah.
ÇELİŞKİLER GİDEREK DERİNLEŞTİ
Son iki yıl önce Mesut Barzani’nin müdahelesiyle ortanca oğlu Weysi Barzani’iyi istihbarat ve asayiş sorumlusu olduğu bu görevi Neçirvan koluna karşı çok büyük oranda kırdı. Weysi göreve gelir gelmez Mesut ve Mesrur’un talimatıyla diğer Neçirvan’a yakın diğer kuzenler ve yakınları fuhuş ve adli suçlar gerekçesiyle bir çok işyeri ve mekanlara baskın düzenleyip gözaltına alındı.
Son Mesut ve Mesrur’un kongresi olarak adlandırılan KDP kongresinde de İdris-Neçirvan’a yakın KDP içindeki üst ve alt kademedeki birçok kişi etkisizleştirildi. Siyasi ve askeri alanda kalan az sayıdaki kişiler ise baba ve oğulun egemenliğine girdi girmek istemeyenler ise emekliye zorlayarak partiden uzaklaştırıldı. Buna karşılık Neçirvan Barzani yurt dışı ziyaretlerine başladı son olarak Fransa mahkemesi aracılığıyla Lübnan ve Katar’daki Mesrur’a karşı bir kaç yolsuzluk davalarını açtırdı, diğer yandan Irak Yüksek Mahkemesi nezdinde Neçirvan’ın verdiği birçok dosya ile Mesrur’un yaptığı tüm petrol anlaşmaları yolsuzluk olduğu gerekçesiyle askıya aldırtı.
Bunun yanı sıra geçen yıl Neçirvan Barzani KDP tarafından Behdinan bölgesinde muhalif gazeteci ve kişilere yönelik yapılan gözaltı ve tutuklama furyası sürecinde yaptığı açıklamada bu tutuklamaların yanlış bir karar olduğu ve serbest kalmaları gerektiğini belirtmişti. Bunun üzerine yargıtaya müdahele ederek muhalif ve Neçirvan’a yakın hakim ve savcıları görevden uzaklaştırarak, kardeşi Weysi’nin eliyle Asayişi baştan sonra muhalif kesimlerden temizlemişti.
Bu somut siyasi ve güvenlik çelişkileri giderek derinleşirken, Neçirvan’ın kardeşi ve aynı zamanda siyasi danışmanı olan Rawand Barzani’nin adeta kara kutusu olduğu belirtilen Şewket Hiso’nun Mesrur’un kardeşi Weysi’nin özel birimlerince işkenceyle öldürülmesi kuzenler aralarındaki çelişki ve çatışma kan davası radesine ulaştı. Son yaşanan olay kuzenler arasındaki iktidar kavgası sabotaj ve suikastlar ile devam edeceği ön görülüyor.
Son süreçte özellikle maaşlarını alamayan Başûr’daki memur kesimine Rudaw üzerinden destek vermeye başlayan Neçirvan Barzani, aynı zamanda BM temsilcisiyle üst üste toplantılar yaparak Mesrur’un düşürülmesi için seçime gidilmesi baskısı yaptı. Buna karşılık Mesrur tekrardan yargıtaya müdahale ederek seçim kurulunun kararı bir süreliğine iptal ettirdi ancak BM temsilciliği, Amerika ve Avrupa yetkililerin baskısıyla seçime gidilmesi yönünde kararın çıkarılmasına ön ayak olundu.
İKTİDARI SARSILAN MESRUR İÇİN SAVAŞ VE KAOS GEREK
Son iki yıl içinde yaşanan bu gelişmelerden kaynaklı KDP ve özellikle Barzani ailesine tepki gösteren Başûr halkı, tüm teknik, seçim kurulu hileleri ve tehditlere ragmen son Irak seçiminde KDP karşı tepkilerini yansıttı. Seçimde 10 koltuk kaybeden (buda 1 milyon 200 binlik bir nüfusa tekabül ediyor) KDP ve başta Mesut ile oğlu Mesrur Barzani için bölge seçimi yapılması halinde iktidarının elinden alınacağı anladı. Bundan kaynaklı iktidarı sarsılan Mesrur Barzani, bu durumdan kurtulmanın tek yolu savaş, kargaşa ve kaosta görüyor.
Daha önce Aziz Weysi sorumluluğundaki KDP’ye bağlı özel güçleri Metina, Zap ve sonra da Soran bölgesinde gerilla birimlerine yönelik provokatif saldırılar ile çıkacak bir çatışmayla Başûr halkını gerillaya yönelik ‘brakuji’ algısını oluşturma denemesi, son süreçte Gare ve Kandil bölgelerinde gerçekleştirmenin peşinde. Zaten 2023 yıllı Haziran ayında Mesrur Barzani’nin Ankara’ya yaptığı ziyaret ile TC’nin savaş hükümetinin bölgeyi işgal etme planlarına koşulsuz destek vereceği yönündeki bilgiler Irak ve bazı yabancı basın organlarına yansımıştı.
MESRUR DAHA DA İLERİ GİDEREK TÜM MASRAFLARI ÜSTLENDİ
Mesrur denetimindeki birçok güç ve kesimler işgalci Türk ordusuna ait üsler ve Medya Savunma Alanlarına yakın yapılan yol, kulle ve seyar karakolların güvenliği, savaş uçakların vurması için koordinatlar, yurtsever insanlara yönelik suikast için istihbari bilgi paylaşım faaliyetleri ile büyük destek verdi. Bununla sınırlı kalmayan Mesrur ve çevresi, daha da ileri giderek daha önce AKP’nin beşli çete olarak bilinen büyük holdinglerden Cengiz holdinge bağlı taşeron şirketler tarafından bölgede yapılan yol, üslerin tüm lojistik ve masraflarını kendileri üstlendikleri gelen bilgiler arasında.
Bununla birlikte Soran bölgesindeki ismini açıklamak istemeyen bir peşmergeden edindiğimiz bilgiye göre, son zamanlarda Aziz Weysi komutasındaki özel güçlerin de içinde bulunduğu işgalci TC ordusunun Kelaşin bölgesinin Birkim köyü, Bradost bölgesindeki Goşina Dağı, Sidêkan ve Berbizinan bölgelerine yönelik aralıklarla yapılan hava ve kara saldırıları, Gare ve Kandil’e geniş çaplı saldırıların ön provası niteliğinde olduğunu söyledi. Aynı kaynak söz konusu geniş çaplı saldırının tam tarihi belli olmamakla birlikte ya bu bahar mevsimin başında ya da kışın başında yapılması planlandığını aktardı.
Kürdistan Bölgesi geçişi hükümetin Peşmerge Bakanlığı eski başkanı Cebar Yawer dün Amerikanın Sesi radyosuna verdiği demeçte, Türkiye’nin Irak ve bölgenin işbirliği yapmasını ve bu baharda Başûrê Kürdistan topraklarında PKK gerillalarına yönelik gerçekleştirilecek saldırılara özellikle peşmerge güçlerini katarak ‘brakuji’ kardeş kanı dökme savaşının başlatmasını istiyor. Tüm bu iddia ve bilgileri doğrulayan Cebar Yawer, “Türkiye’nin bu savaşta askerlerini feda etmek istemediğini, Peşmergeyi savaşın ön cephesine sürerek kardeş savaşı başlatmak istiyor” sözleri ile Barzani ailesinin üç ferdinin sadece kendi iktidar çıkarlarını düşündüklerini doğrular nitelikte.
İŞGALCİ TC’NİN SAVAŞ BAKANLARIN İKNA TURLARI
İki ay önce işgalci Türk devletinin savaş hükümeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile başlayan Bağdat ve Hewlêr ziyaretleri daha sonra 22-28 Ocak 2024 tarihinde MİT Müsteşarı İbrahim Kalın ile devam etti, ardından 4 Şubat’ta aralarında Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve işgalci Türk devletinin ordu komutanı Metin Gürak’ın da bulunduğu işgalci Türk devletinin savaş bakanlarından oluşan bir heyet Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne geldi. Irak Cumhurbaşkanı, Irak Başbakanı ve Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı ile birlikte üç Barzani ve bölgedeki bazı siyasi partilerle görüşmelerde bulundu.
Tüm bu ziyaretlerin iki ana konusu vardı. Birincisi Kerkük’te yapılan vilayet seçimi sonrası ortaya çıkan kördüğüm, ikincisi ise Mesrur Barzani’nin çok istediği Gare ve Kandil’e yönelik geniş çaplı saldırılara katılmaları için Irak merkezinin ikna edilmesi olduğu yapılan açıklamalarda ortaya çıktı. Zira hem daha önce Hakan Fidan’ın hem de diğer MİT Müsteşarı ve savaş bakanların Bağdat ve Hewlêr’deki görüşmeler esnasında KDP’nin verdiği istihbari bilgiler çerçevesinde Başûr bölgesi suikastler ve bombalamalar yapılıyordu.
Diğer yandan bölgedeki önemli bir faktör olan İran’ın da ikna edilmesi gerektiğinden kaynaklı İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin Ankara ziyaretinde Qendil’e yönelik saldırıya daha aktif destek verilmesi konusu konuşulduğu belirtildi. Türk hükümeti ve Erdoğan, Özgürlük Hareketi’ne karşı Qendîl için İran’la ittifak yapmaya uğraşıyor. Bir yandan da İsrail’den Kürt Özgürlük Hareketine saldırmak için bazı teknikler almayı düşünüyor. Ayrıca Qendîl ve Garê’ye saldırmak için Amerika’dan F-16 savaş uçakları almaya ve yine Rojava’ya saldırmaya çalışıyorlar. Erdoğan’ın tek derdi bu ve bu savaştan bazı çıkarlar elde etmek istiyor.
Yapılan bu ikna turları sonuç alır mı ya da İran ve Irak hangi boyutta destek vereceklerini önümüzdeki günlerde sahada yaşanacak gelişmeler ile anlaşılacak.
Fırat ALİ