Birkaç gün önce Kürtçe yayın yapan Sterk TV adlı kanalda, Noker yani işbirlikçi adlı bir program yayınlandı. Beş kişi konuşmuştu bu programda. Bu beş kişinin ortak yanı, her beşinin de KDP istihbarat örgütü denilen ve açığa çıktığı gibi Türk MİT’inin Kürtçe konuşan elemanları olan Parastın adlı yapı tarafından PKK’ye karşı TC saflarında savaşmaları için örgütlendirilmiş olmalarıydı.
Söz konusu programda, KDP’nin Doğu Kürdistan örgütlerine karşı İran İslam cumhuriyetiyle yaptığı ortak operasyonlara, Güney Kürdistan devrimci örgütlerinin tasfiye edilmesine ve PKK’den önce Kuzey Kürdistan devrimcilerinden Dr. Şıvan örneklerine de kısa yer verilmişti. Daha doğrusu hatırlatılmıştı. İzlemeyenlere önerim bu programı indirip izlesinler. Anlayacağınız programda KDP ihanetinin kısa bir tarihi vardı. KDP’nin sadece PKK’ye karşı TC ile işbirliği yapmadığı, İran şahından Molalara, Molalardan Saddam’a kadar Kürt parti ve örgülerinin tasfiyesi için öpmediği el kalmamış.
Kürtlerden bir kesim halen neden ve niçin KDP’yi bir parti olarak görüyor anlamak zor. Saf ve bilinçsiz olanlarını tenzih ederek söylemeliyim ki, bilinçli KDP taraftarı ve yandaşı olanlar işbirlikçi ve hain oldukları için böyle yaklaşıyorlar. Mesela ENKS denilen ajan ve çete yapılanması gibi. Bu çetelerin Kuzey Doğu Suriye Yönetimine dahil olmasını Rojava Kürtleri kabul etmemelidir. Yaşanan bu gelişmeden kaynaklı gerekiyorsa PYNK’deki partilere de tavır almalıdır. Rojava Kürtleri ‘ENKS ile oturanlar onlarla oturmaya devam etsin, koltuk da versin biz halk olarak bunları asla kabul etmeyiz’ demelidir. Neyse bu ayrı bir konu. Şimdilik buna girmeyelim.
KDP, Kürt insanını neden ve niçin yeminli Kürt düşmanı bir devletin ajanı yapar? Barbar Türk devletiyle birlikte Kürt gençlerinin kanını neden ve niçin döker? Bir ülkedeki siyasi partilerin birbirlerine eleştirisi olur. Olmalıdır da. Partiler birbirinin siyasi programlarını kabul etmeye bilir de. Bu ayrı bir konudur. Bunun için birbiriyle demokrasi sınırları içinde mücadele de ederler. Ancak dünyanın hiçbir yerinde bir ülkenin siyasi partilerinden biri, kendi halkının dilini, kültürünü dahi kabul etmeyen bir düşmana, ülkesindeki başka bir partiye karşı savaşmaları için ajan yetiştirip bu düşman devlet için çalıştırmaz. Hiçbir siyasi güç, elindeki istihbarat örgütünü halkının dilini kabul etmemiş bir devletin şubesi gibi çalıştırmaz. İstihbaratını düşmanına teslim ediyor ve onun için çalıştırıyorsa, bunun tek bir ismi olur; İhanet. Bence KDP kendisine hain denilmesinden rahatsız değildir. Hain denilmesi hoşuna da gidiyor. Çünkü gerçeği budur. Onun siyaset dediği işbirlikçilik, faaliyet dediği şey ise hainliktir. Birileri bunu hakaret kabul edebilir. Belki bazı Kürtler bu cümlelere kızabilir de. Ancak bu Kürtlere elinizi vicdanınıza koyun ve biraz düşünün, diyorum. KDP Kürt halkının özgürlüğü için canını vermeye hazır oğullarını ve kızlarını Türk barbarlarına öldürtüyor. Bunu da yeni yapmıyor. Hepiniz bunu biliyorsunuz. O zaman bu KDP’ye hain ismi koymayacaksak ne koyacağız. Hadi siz söyleyin.
Konuşan Nokerlerden Yusuf adlı olanı ‘Parastın ve MİT beni aldı, işkence yaptı, sonra tecavüz etti, sana verdiğimiz görevi, belirlediğimiz zamanda yapmazsan, nişanlını da böyle yaparız diye tehdit ettiler!’ dedi. Akıl alır gibi değil. KDP, bir Kürt gencini barbar Türk devletinin ajanı yapmak için tecavüz bile ediyor. İnsanın aklına ‘Türkler KDP’ye ne yapmış olabilir acaba’ düşüncesi geliyor.
Bu programdan sonra bir KDP yöneticisi ‘PKK Başurlu insanlara işkence ediyor’ demez mi? Tam hırsızın kendini överken hırsızlığını ele vermesi sözündeki gibi. Yüksek olasılıkla Yusuf adlı gencin başına gelenlerden sorumlu olanlardan biri de konuşan O KDP yöneticisidir. Hatırlanırsa Garê saldırısı kırıldığında ve TC ordusu kaçarcasına geri çekilmeye hazırlandığı saatlerde, Serbest Lezgin adlı KDP’li kendi basınında ‘TC bu biçimde artık sonuç alamaz’ manasında konuşmuştu. Sonra açığa çıktı ki bu adam saldırıdan önce Türklerle Başika’da iki saat kadar süren toplantı yapan KDP komutanlarından biriymiş. Bunun köyü Kure Jaro dağı ile Garê silsilesi arasında uzanan Dereluk düzlüğünde olduğu için o arazileri iyi biliyor. Bir alçak kendini överken olmayan yüksekliklerden dem vurur, ne diyelim.
KDP’de kim ki doğrudan Kürtlerle ilgili olumlu bir şey söylerse bilin ki tersini yapmıştır, söylediğinin tersi yapılan işlerden sorumludur. Ya da o işlerde parmağı vardır.
Mehmet GÖREN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi