Uluslararası 15 Şubat 1999 komplosu kapitalist sistemin, küresel, bölgesel ve yerel işbirlikçi güçlerinin Önderlik şahsında PKK’yi tasfiye etmek için planladığı tarihin en büyük komplosudur. Komployla Önderlik şahsında Kürt Özgürlük Hareketinin ve Özgürlük Hareketi şahsında da bir halkın imhası hedeflenmiştir. Hegemon sistem güçlerinin ve işbirlikçilerinin daha en başından Önderliğe ve PKK’ye bir blok şeklinde saldırmalarının ve kapsamlı bir komploya yönelmelerinin asıl nedeni yaratılan Özgür Kürt kişiliğinde yeşeren yeni yaşam ve toplumdur. “Hem Kürt işbirlikçilerin hem bölge ulus devletlerinin emperyalist hegemonlarınca ‘PKK terörist örgüt’ dayatmalarında anlaşmaları bu nedenledir. Özgür Kürt, birey ve toplumuyla tüm ezberlerini bozmaktadır. İslam’ın fetihçi ideolojisiyle liberalizmin milliyetçi ideolojileri çoktandır özgür Kürtlüğü defterden silmiş, tarih dışı saymaktaydı. Benim şahsımda dıştalanan ve tek kişilik bir ada cezaevine mahkum edilmek istenen esasta bu özgür Kürtlüktür.” (Önderlik)
Önderliğin komploya cevabı yine herkesin düşünemediği kendine has bir tarzda olmuştur. Komploya karşı sıra dışı bir yöntemle tarihi çözümlemelerle yeni bir paradigma, yeni bir örgüt ve mücadele tarzı geliştirerek ideolojik, felsefik ve örgütsel açıdan çok daha güçlü bir biçimde sistemin karşısına dikilmiş, mücadele etmenin stratejisini, yol ve araçlarını ortaya koymuştur. Önderlik PKK’yi yeni çağın koşullarına göre yenileyip dönüştürerek tarihin en büyük intikam hareketinin sorumluluğunu üstlenmiştir. Sosyalist kişiliği, yaşam arzı ve sistemiyle Önderlik; beş bin yıllık iktidarcı-devletçi sistemin ve onun son halkası olan kapitalist modernitenin ezdiği, sömürdüğü, yok saydığı, katliama uğrattığı halkların, ulusların, sınıfların, kadınların ve gençlerin özgürlük savaşının büyük Önderidir ve sosyalist değerlerin bileşkesi ve sentezidir. Bu bakımdan Önderlik tarihin en büyük intikam savaşçısıdır. Önderlik ve Önderliğini yaptığı PKK her türlü gericiliğe, sömürgeciliğe ve ihanete karşı tarihsel intikam alma hareketi biçiminde kendini tüm insanlığın hareketi olarak benimsetmiştir. Bu anlamıyla Önderliğin hakikat savaşçılığı diğer önderlikleri ve hakikat arayışlarını aşan, özgürlük düzeyi yüksek olan bir savaşçılıktır. Önder APO’nun özgür gücü kanatlanma, göklere merdiven dikme düzeyindedir. Dünyayı değiştirme amacındaki, özgür kadını ve erkeği yaratma ve toplumu hakikatiyle buluşturarak özgürleştirmeyi amaçlayan bir yoğunlaşma düzeyidir.
Önder APO’nun düşünme ve özgürlük düzeyi fikir-zikir ve eylem birlikteliğini ifade eden bilinç ve ahlaki ilkeye dayanmaktadır. Önderlik bu üç ilkeyi temsil edemeyenlerin Hakikat savaşçılığını yürütemeyeceğini belirtir. PKK hakikatini temsil etmek onun ahlaki ölçülerine, zihniyetine, diline, yüreğine ve eylemine ulaşmakla mümkün olur. Önderliğin; “Kadro örgütlenmiş ve eylemsel kılınmış hakikattir” belirlemesi bu ölçüleri ortaya koymaktadır. Anlam dünyası büyük olmadan büyük savaşlar verilemez ve büyük yaşamlar kurulamaz. Sistemin insanı ve yaşamı bu denli değersizleştirmesi anlam yitiminden kaynaklanmaktadır. Anlam gücünün kaybedilişi özgür yaşam ve eylem gücünü kaybedişine yol açmıştır. Anlam gücünü kaybeden bir toplum hakikatini de kaybederek kendisi olmaktan çıkmış, köleleştirilmiş, düşürülmüş ve başkalarının nesnesi durumuna gelmiştir. Sömürgeleştirilmiş Küt toplumunun durumu tamda bunu ifade etmekteydi. “Kürtlere bir anlamda ‘halk olmayan halk’ da denilebilir. Çünkü bu kadar kendi özsel değerlerinden kaçan ve kaçırtılan başka bir halk ayrım kazanmış bir insan topluluğuna rastlamak mümkün değildir.” (Önderlik)
PKK tarihsel çıkışı ve direnişiyle özgür insanı sadece açığa çıkartmakla yetinmedi, o aynı zamanda Kürt şahsında, kadın şahsında insanı hakikat yolunda anlam gücüne kavuşturmuştur. Önderliğinde vurguladığı gibi; “büyük eylemin sahibi olmayanlar, anlamlı ve özgür yaşamı da kazanamaz.” Buna göre PKK’de şekillenen insan anlam dünyası ve eylemi de büyük olan insandır. Anlam gücü tarih bilinci, kendi farkına varma ve sorumluluklarını bilme bilincidir. Bu bilinç eyleme dönüştüğünde eskini yani çirkinin yıkımı ve güzelin inşası başlamış demektir. PKK’de anlam gücüne kavuşmak partileşmek, APOCULAŞMAK demektir. PKK’de anlam gücüne kavuşan insan; her türlü sömürgeciliğe, düşürülmeye ve ihanete karşı tarihi intikam alma eylemine yönelen yücelen özgür insandır. Bu ölçülerle ancak PKK’nin tarihi yürüyüşünde yer alınabilir ve Önderliğin yoldaşı olunabilir. PKK direniş tarihinde yaşanan kahramanlık örnekleri bu hakikatten beslenen yoldaşlarımızın anlamı büyük eylemlerini dile getirmektedir.
Bizlerde Apocu ve PKK’li devrimciler kimliğiyle kendimizi tanımlıyoruz. Çoğumuz bunun farkında olmasak ta ideolojik kimliğimizi dile getirmiş oluyoruz. Bunun ne kadar temsil edildiği konusunda ciddi sorunlarımız var. Bu sorunlara ideolojik ve partileşme sorunları diyoruz. Aristo mantığıyla ele alma yaygınca bir kanıdır. PKK ortamına gelmeyle PKK’li olduğumuzu sanıyoruz. Böyle genellemeci, düz bir mantık çok yaygındır. Halbuki APOCULAŞMAK ve PKK’lileşek demek; iktidarcı-devletçi-cinsiyetçi sistemin ideolojik olarak hakim kıldığı cinsiyetçiliğin, dinciliğin, milliyetçiliğin ve bilimciliğin aşılması demektir. Bunu başaramayanlar pratikte emek ve çaba sahibi olsalar da ideolojik yaşam tarzında sistem içi olmaktan kurtulamazlar. Özgür zihniyet kazanılmadan sistemin ideolojik çemberinden çıkılamaz. Doğru bir tarih bilinci, sınıf ve cins bilinci olmadan doğru bir mücadele ve yaşam tarzı da olmayacaktır. Özgür zihniyetten kasıt devrimci bilinçtir. Önderlik devrimci bilinci “sistemin tüm bilmelerini kendi bilmesinin ufkuna sığdırma” tarzında özetler. İdeolojik ve örgütsel (teori ve pratik) açıdan sitemi aşamayanlar sistemin versiyonu yani uzantıları haline gelirler.
Sistemin bilme ufkunun ötesine geçmek için sistemin paradigması dışında, insanı, evreni, doğayı toplumu anlama ve bilme tarzının dışında bir bilme tarzına ve yöntemine ulaşmak demektir. Buda ancak ideolojik bilinçle gerçekleşebilir. Derin bir devrimci bilinçle, doğru bir tarih anlayışını bilmenin en üst sınırlarıyla bütünleştirmesek, geleceğe ilişkin yapılanma tarzımızı yetkince belirleyemeyiz. Geleceğin inşası geçmişin anlaşılmasıyla mümkündür. “Yanlış yaşam doğru yaşanmaz” tespiti yanlış bilinçle/zihniyetle kurgulanan yaşamın doğru yaşanamayacağını belirlediği gibi, “Doğru yaşam yanlış yaşanmaz” belirlemesi de özgür zihniyetle kurulmuş doğru bir yaşamın yanlış yaşanmayacağını ifade eder. “Yanlış tarı̇hle doğru yaşanmaz. Kendı̇ özgürlük tarı̇hlerı̇nı̇ doğru yazamayanlar özgür yaşayamazlar.” (Önderlik) Önderliğin tüm çabası özgür zihniyetli insanı yaratmaktır. Bunu anlamaz ve kendi bilincimiz haline getirmezsek kuşkusuz Önderliğin evrensel devrimci tarzına, ölçülerine kavuşamaz ve doğru bir partileşmeyi gerçekleştiremeyiz. Kısacası özgürleşmenin ,devrimcileşmenin ve intikam almanın tek yolu APOCULAŞMAK ve PKK’lileşmekten geçiyor.
Ortadoğu’nun en kadim halkı olarak varlığımızı koruma ve özgürlüğümüz sağlama savaşı yürütmekteyiz. Kalbi özgürlük için çarpan, devrimci duygularla faşist sisteme karşı öfkesi bilenmiş ve intikam duyguları olan enternasyonal tüm dostlara yüreğimiz, dağlarımız ve devrimimiz sonuna kadar açıktır. Kürdistan devrimi Ortadoğu ve ezilen tüm insanlığın intikam devrimidir. Devrimci savaşımız faşizme karşı olan herkesin yer alabileceği Faşizme Karşı Devrimci Direniş Cephesidir. PKK’Lİ APOCU devrimciler olarak böylesi bir devrimci kavganın neferleri olmanın onuru ve gurunu yaşamaktayız. Türk işgal saldırılarına karşı yoldaşlarımızın Garé’de, Heftanin’de, Zendura’da, Mam Reşo’da, Avaşin’de sergiledikleri kahramanca direniş bu ruh, bilinç ve iradeye dayanmaktadır. Direniş gıdamızı Önder APO’dan almaktayız. Bununla yaşadığımız ve savaştığımız müddetçe her engeli aşarak başarı ve zaferi mutlaka kazanacağız. Sömürgeciliği söküp atmanın, beş bin yıllık erkek uygarlık sistemini aşmanın ve düşmandan intikam almanı tek yolu doğru temelde APOCULAŞMAK ve PKK’LEŞMEKTİR. Önderlik baştan beri “PKK’leşelim ve savaşı kazanalım” şiarıyla zaferin mutlaka PKK’leşmekten geçtiğini belirtmiştir. Ne kadar çok PKK’leşme yaşanırsa o kadar çok başarı ve intikam alma gerçekleşecektir.
Önderlik İmralı rejimiyle esaret koşullarında tutulmaktadır. Bütün yaşamını, enerjisini ve çalışmasını sistemden intikam almak için harcamıştır. Yirmi dört saati devrim ve mücadeleyle geçmektedir. Önder APO’nun devrimci direniş çizgisini ve intikam alma tarzını temsil etmek, pratikleştirmek ve süreklileştirmek Önder APO’nun takipçileri ve militanları olan bizlere düşmektedir. Önderlik bunun bilinci yaratmış, stratejisini belirlemiş ve taktik düzeyini netleştirmiştir. “Ben Önderliğe bağlıyım” diyen herkes bu çizgiyi düşüncede ve eylemde yerine getirmek durumundadır. Düşman her zamankinden daha fazla saldırmaktadır. Maddi ve manevi tüm değerlerimiz en alçak saldırılarla karşı karşıyadır. Halkımız faşizmin zulmü altındadır. Hareketimizin yönetimindeki arkadaşlarımıza suikastlar düzenlenmektedir. Binlerce yoldaşımız zindanlarda işkence altında tutulmaktadır. Kürt kadınları tecavüze uğramakta ve katledilmektedir. Şehitliklerimizin cenazeleri barbarca saldırılarla parçalanmakta, yok edilmekte, yol kenarlarına atılmakta, arazilere bırakılarak kurda-kuşa yem edilmektedir. Bizi var eden manevi değerlerimizin tümüne alçakça bir saldırı söz konudur. Başuré Kürdistan’a yönelik işgal hareketi kapsamlı bir şekilde devam etmektedir. Siyasal demokratik kurumlarımız sürekli saldırı altındadır. Kürtler dillerinden dolayı sokak ortasında linç edilmekte ve katledilmektedir. Kürdistan dağları ve coğrafyası işgal edilmekte ve sürekli bombardımanlarla yakılmaktadır. Sömürgeci Türk devleti Bakur, Başur, Rojava, Şengal ve Maxmur’ a kadar tüm alanlarda halkımıza karşı katliamlar gerçekleştirmektedir. Kürdün varlığı, dili, kültürü, müziği yasaklanmıştır. Türk soykırım rejimi Kürtler için siyaset yapmanın, siyasetle hak elde etmenin ve kendini var kılmanın hiçbir olanağını bırakmamıştır. Böylesi koyu faşizmin yaşandığı bir ortamda sloganla, sivil itaatsizlik eylemleriyle, pasif legal tepkilerle başarılı olunmayacağı, hele hele ondan intikam alınamayacağını iyi bilmek gerekir. AKP-MHP faşizminin tüm ulusal demokratik kazanımları ortadan kaldırmaya dönük saldırılarını yoğunlaştırdığı böylesi dönemlerde öz savunma örgütlülüğü ve gerilla direnişi olmadan demokrasiden, demokratik siyasal mücadeleden ve özgürlüklerden bahsedilemez. Devrimci öfkesi ve intikam duyguları olmayanın örgütlülüğü, örgütlülüğü olmayanın eylemi, eylemi olmayanında intikamı olamaz. Faşizme karşı intikam savaşı vermeyenler faşizmin postalları altında ezilmekten kurtulamazlar. Bütün bunlar yegâne çözümün ve intikam alma yolunun faşizme karşı devrimci şiddeti ifade eden Devrimci Halk Savaşından geçtiğini ortaya koymaktadır.
Kürdistan’da askeri olarak işgal ve ilhak, siyasi alanda sömürgecilik, ekonomik alanda açlık, işsizlik, yoksulluk ve talan, kültürel alanda asimilasyon ve soykırım uygulanmaktadır. Faşist AKP-MHP-Ergenekon savaş ittifakıyla yürütülen bu soykırım politikaları Kürt toplumunun tüm değerlerini dağıtıp toplum olarak ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Böylesi bir durumda direnme ve özgürlüğüne sahip çıkmama, intikam arayışına girmemek ihanetle eş değerdedir. Öyleyse düşmana olan kinimizi, öfkemizi ve intikam hırsımızı bu süreçte doğru temelde ortaya koymak tarihi bir sorumluluk olmaktadır. Yurtseverlik ve devrimci bilinç düşmandan intikam alma bilinci ve eylemidir. Bize yaşam hakkı tanımayan, ülkemizi yakıp yıkan düşmana yaşam hakkı tanımamak en doğru ve meşru intikam alma tarzıdır. Alınacaksa intikam, dize getirilecekse düşman, özgürleştirilecekse Önderlik ve ülkemiz ancak bu tarzda olacaktır.
Düşmanın Önderliğe uyguladığı tecrit, halkımıza karşı gerçekleştirdiği katliamlar, Medya Savunma Alanlarında gerilla yoldaşlarımızın zehirli gazlarla şehit edilmesi intikam almak için biz APCU savaşçılara binlerce kez gerekçe sunmaktadır. Faşizmi dağıtmayı, Önderliğin, halkımızın ve ülkemizin özgürlüğünü sağlamanın zamanı çoktan geçmiştir. Önderliğe ve şehitlerimize layık olmanın onuruyla tarihin ve devrimin hakkını böyle vererek ya özgür yaşamak ya da hiç yaşamamak şiarıyla Devrimci Halk Savaşını her alanda gerçekleştirerek devrimci öfke ve bilinçle işgalcilerden ve onların yerli işbirlikçi hainlerinden hesap sorarak Önderliğimiz, halkımız ve ülkemizi özgürleştirerek zulüm sistemini aşmayla insanlığa en büyük katkıya sağlamış olacağız. Ellinci yılına girdiğimiz Önderlik ve PKK çıkışına layık olmayla, H. Karer, Dörtler ve diğer Mayıs şehitlerinin ruh, düşünce ve tarihsel duruşlarına yaraşır bir büyük direnişle düşman ve ihanetçi şebekeler dağıtılarak İmralı, Zap ve Avaşin direnişleriyle bütünleşerek gerici karşı devrimci ittifakı aşabiliriz. En zorlu süreçlerde nasıl ki, PKK iradesi faşizmi yenmişse kuşkusuz bugünde yenecektir. Faşist sömürgecilik ve onun yerel hain işbirlikçileri olan ihanet çizgisi kaybedecek, özgür Kürdistan, Demokratik Ortadoğu ve ilerici insanlık kazanacaktır.
Dijwar SASON
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi