09 Nisan 2014 Çarşamba Saat 06:09
Şimdiye kadar çeşitli biçimlerde KDP-AKP işbirliği kanıtlanmış olsa da bunu kabul etmeyen ve Kürtlükten dem vuranlar bunu bir türlü kabul etmediler. Etmek istemediler. Çünkü onlarla aynı işbirliği ve çizgiyi savundukları içindir demek yerinde olur.
Bu işbirliği Amed’te Erdoğan Barzani görüşmesi ile açık hale getirildi. O tarihten sonra artık gizlenmeye bile gerek duyulmadan sürdürüldü.
AKP ve Türkiye yönetimi Rojava’ya yönelik kirli planlarını önceden başlatmıştı. Ancak o tarihe kadar gizli, kapaklı bir şekilde yürütüyordu. Ancak o ‘tarihi’ buluşmadan sonra Rojava’ya yönelik izlediği politika ile kirli oyunlarının hepsini daha açık bir şekilde yapmaya başladı. Rojava sınırları boyunca Türkiye o buluşmadan önce utanç duvarlarını Kamışlo-Nusaybin, Derbesiyê-Kızıltepe, Kilis-Afrin arasında yükseltmeye başlamıştı. Ancak o buluşmadan sonra bunu daha açık bir halde yapmaya başladı.
Türkiye utanç duvarlarını kaçakların geçişini engellemek için örüyorum diye dünya, bölge ve Kürt kamuoyuna açıklamalarda bulundu.
Onun gözünde Kürtlerin hepsi kaçaktır. Öyle bir halk, ülke, tarih, kültür, dil, kimlik yoktur. Çünkü bu Kürdistan üzerinde egemenlik kuran tüm güçler için öyleydi. Zaten Suriye Baas rejimi devrim gerçekleşene kadar yüzbinlerce insanı yabancı saydı kendi ülkelerinde. Türkiye’nin bu yaklaşımı direk Baas rejimi ile örtüşüp onu tamamlıyordu. Oysa Kürtler arasında o sınırları ören ve geliş geçişlerini yasaklayanlar onlardı.
Kürtlerin adına ulusalar arası hukukta kaçak denilmişti. AKP ve Türkiye’de devrime karşı politikalarını uygulamak için kaçakçılığı engellemek için bu duvarları örüyoruz demişti.
Bu buluşmadan sonra KDP ile AKP arasındaki ortaklık, ortak siyaset ekonomik işbirliği adıyla gelişerek devam etti. Bu ortaklık Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da gerçekleştirilen yerel seçimlerde de devam etti.
Rojava’ya yönelik kirli politikaların mimarı olan ve ABD’li yetkililer tarafından dahi en tehlikeli insan olarak adlandırılan Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Nêçirvan Barzani’in Van buluşması bu ortaklığın seçimlerde de etkili olmak istenen bir ortaklık olduğunu kanıtladı. Çünkü o buluşmada seçimlerde Van üzerine yapılan hesaplar ve oynanması gereken oyunlar tartışılıp, kararlaştırıldı. Ancak sonuç alınamadı. Çünkü Kürtler artık kimin hangi amaç için çalıştığını anlamış durumda.
KDP bu ortaklığı ilerleterek devam ettiriyor. Son günlerde Hewler’de siyasi ittifak adını verdiği dört partiye kongre yaparak adlarını KDP Suriye olarak resmileştirmek istediği partilerin de hiçbir şey yapamayacağını gördü. O yüzden tutumunu biraz daha açık hale getirerek tıpkı Türkiye’nin kaçakçılığı gerekçe yaparak inşa ettiği utanç duvarlarının aynısını kendisi de Güney Rojava sınırı boyunca inşa etmeye karar verdi.
Son günlerde sınır boyunca iş makineleriyle kazdığı çukurlar bunun içindir. Ve çok geçmeden kazılan çukurların yerine duvarlar inşa edilecek.
Bu ortaklık şimdi Rojava’yı tümden kuşatma, dünyadan izole etme biçiminde sürdürülüyor. KDP’nin bu girişimde bulunmasının amacı devrime ortak olmaktır. Zaten birçok görüşme ve ilişkide bunu açıkça dile getirmişti. Bu sonucu elde edemeyince ilan edilen Rojava Özerk Kanton yönetimlerini işlevsiz kılmaya çalışıyor. Meşruluklarını ortadan kaldırmak istiyor. Oysa bu çoktan geçti. Çünkü bu sistemin bölge halklarının çıkarına olduğu birçok halk ve ülke tarafından görüldü. O yönlü adım atan ülkeler ile oldu.
KDP ile AKP arasındaki bu ortaklığın tarihsel işbirliği temeli var. Bu çizginin temeli Med İmparatorluğunun yıkılışında atıldı. Kürtlerin kendi kendilerini değil başkaları tarafından yönetilmesinin çizgisiydi. Bu çizgi günümüze dek bir soy damarı biçiminde gelişti. Ve her dönemde kendini farlı biçimlerde yansıttı.
Bu çizgi şimdi de kendisini böyle yansıtıyor. O yüzden bu çizgiye insan tarihsel işbirliği ve ihanet çizgisinin sonucu olarak ele alabilir. Ki bunun adına da tarihsel işbirliği ve ihanet çizgisinin çukuru, çukurları demek daha doğru olur.
Bu tarihsel işbirliği çökmüştür. Hiçbir hükmü kalmamıştır. Kuzeyde, Güney’de ve Rojava’da bu çizgi iflas etmiştir. O yüzden AKP hükümeti ile uluslararası güçlerin desteği ile yaşatılmak isteniyor. Bu ortaklık sonucunda başlatılan çukur kazma ve ardından utanç duvarları inşa etme politikaları KDP ve Bölgesel yönetim Başkanı’nın Kürtler içindeki meşrutiyeti de bitirmiştir. Zira halklar bu çizginin sürdürülmesi ile yapılmak isteneni çok iyi anlamış durumda. Bununla tarihin tekerrür edilmek istendiği ancak o tarihin çok bittiğini yerine yeni tarihin yazılmaya başlandığı biliyor.
Kendi tarihini, özgürlük tarihini halklar artık kendisi yazıyor.
Seyit Evran
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org – www.navendalekolin.com – www.lekolin.net – www.lekolin.info