İşgalci TC devleti 15 Haziran gecesi Mexmûr, Şengal ve Medya Savunma Alanlarına yönelik kapsamlı ve yoğun bir hava saldırısı gerçekleştirmesi ve akabinde 17 Haziran Haftanin alanına yönelik başlattığı işgal operasyonu ile yüz yıllık işgal konseptinin startını vermiş oldu.
Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi bu işgalin birinci ayağını Xakurkê operasyonu, ikinci ayağını Zînî Wertê şimdi de üçüncü ayağını Heftanîn özelinde tüm medya savunma alanları oluşturmaktadır. TC’nin işgal saldırıları kayda değer bir başarı elde etmezken miadını doldurmuş olan Osmanlı hayallerini gerçekleştirme umuduyla işgal konseptini genişletme yoluna gitti.
Öncelikle bilinmelidir ki planlanan işgal operasyonu sadece gerilla alanlarına yönelik değil, tüm Başur Kürdistan ve Irak topraklarına yönelik başlatılmış geniş kapsamlı stratejik ve jeostratejik tarihi bir işgal operasyonudur.
Konseptin startı neden Heftanîn?
Heftanîn alanını coğrafik olarak ele aldığımızda işgalin 3. Ayağını oluşturan işgal konseptinin merkezi konumu özelliği taşımaktadır. Haftanin bölgesi, Rojava ile Güney ve Kuzeyin birleştiği stratejik üçgenin kesişim noktasını oluşturan merkezi bir alandır. Rojava-Güney Kürdistan sınırı boyunca Şengal ve Musul’a kadar uzanan hattın başlangıç noktasıdır. Ayrıca Özgürlük hareketi için mücadele alanları olarak büyük bir önem taşımaktadır. 90’lardan bu yana bu alanlar gerillanın direniş kaleleri olarak bilinir. Gerilla güçleri Güney savunmasını bu alanlar üzerinden yapmıştır. Yine Rojhilat Kürdistan’ına açılımlar bu alanlar üzerinden yapılmıştır. Bu merkez 4 parça Kürdistan üzerinde devrime katkı sunan bir pozisyonda yer almaktadır.
İşgalci TC devleti Xakurkê’den, Heftanîn’e, Heftanîn’den Kandil’e, Kandil’den Maxmur, Musul ve Şengale kadar olan geniş çerçeveli işgal konseptini gerçekleştirebilmek için Behdinan alanının deryası niteliğinde olan Haftanin’de işgal konseptinin startını vermiştir. Diğer yandan bunun alt zeminini oluşturmak için Derkarê ve Zaxo bölgelerini alması durumunda Behdinan alanını tümüyle kontrolüne almış olacak.
Güvenli Bölge Taktiği ve Perde Arkası
ABD ve Rusya gibi hegomonik güçlerin onayı ile Rojava’da Güvenli bölge oluşturma gerekçesiyle işgal operasyonunu başlatan işgalci TC devleti olayın perde arkasında beslediği DAİŞ çeteleri için yeni bir yaşam alanı oluştururken Kürtlere yönelik demografik, kültürel ve fiziki soykırım politikalarını gerçekleştirdi. Bilakis bu durum karşısında hegemonik dünya güçleri sağır dilsizi oynayarak izledi. Kuşkusuz ki şuanda Heftanin özelinde başlatılan ve ABD, Rusya, İran, Irak, KDP ve YNK’nin onayı ile yüzyıllık işgal konseptine dönüşen bu operasyon, perde arkasında aynı gerçekleri gizlemektedir. Yürütülen taktiği birbirinden ayıran tek farklı nokta ise daha geniş bir alanı kapsayan ve tarihi hesaplaşmaları içeren bir konsept özelliği taşımaktadır.
Güvenli Bölge taktiğini ayrıntılandıracak olursak, 1997 yılında Başur ve Bakur Kürdistan sınırlarında tampon bölge oluşturma bahanesiye kurulmaya başlanan üsler ve karakollar 2017 ve 2018 yıllarında operasyonlarını daha da genişleterek kalıcı üslere dönüştürüldü. Sırasıyla Xakurkê, Bradost, Lêlîkan ve Şekif tepesi işgal edildi. Her geçen yıl işgalci TC devleti Başur Kürdistan’daki üslerini arttırdı. Başur Kürdistan’daki bölgeleri birbirinden koparmak ve işgal alanını genişletmek için ilkin Raperin Soran hattına yöneldi, ilk operasyon, Behdinan( Zap, Metina Haftanin alanları) ve Soran ( Xakurkê, Xinêre, Diyala ve Sîdeka alanları) hattını birbirinden koparma amaçlı yapıldı. Bu alanda halen konumlanmış durumdalar.
Bu işgal planı çerçevesinde Heftanin’den Xakurke alanına kadar 30 km’lik alanda güvenli bir bölge oluşturarak Bakur Kürdistan ve Başur Kürdistanın daha çok içlerine girerek tarihi ve stratejik öneme sahip bu alanları bir bütünüyle kontrolüne almış olacak.
Misak-i Milli Hayelleri
İşgalci TC devleti tarihi Misak-i Milli sınırlarına ulaşmaya çalışırken başat engel olarak Özgürlük Hareketi öncülüğünde mücadele eden Kürt halkını görmektedir. Bu yüzdendir ki 4 parça Kürdistan’da PKK gerillalarına ve Kürt halkına her yönüyle saldırı pozisyonu içerisindedir. Rojava Kürdistanına yöenlik başlattığı işgal operasyonları çerçevesinde Misak-i Milli hayallerini gerçekleştirmek için bazı alanları hakimiyetine aldı. Şimdi de ABD’nin onayladığı ve KDP’nin de destek verdiği Başur Kürdistana yönelik başlattığı geniş konspetli işgal operasyonu çervesinde Irak denetimindeki Musul’u da içine alarak Maxmur ve Şengale kadar ilerlemeyi amaçlamaktadır.
Buna ek olarak Heftanin’den Musul’a Musul’dan Şengale ve Rojava sınırlarını hakimiyetine alarak Irak siyasetinde söz sahibi olmayı hedeflemektedir. Çünkü Kazimi’nin kurduğu hükümet içierisinde Türkiye bağlı kişiler yer almamaktadır. Bu stratejik alanları işgal ederek Irak hükumeti üzerinde baskı zemini oluşturmak istemektedir.
Konspet’in Başarılı Olması Durumunda…
Heftanin de dahil işgal edilmek istenilen alanlar 4 parça Kürdistan’ı bir arada tutan ana coğrafyayı oluşturmaktadır. Bu coğrafyanın işgal edilmesi durumunda Kürdistan, sınırları olmayan parçalar haline gelecektir. Osmanlı hayallerine sarılarak hunharca Kürt kazanımlarına saldıran TC devleti miadını doldurmuş faşist rejiminin süresini biraz daha uzatacaktır. Kuşkusuz ki PKK öncülüğünde yürütülen Kürt mücadelesi böylesi saldırlara karşı tarihte de tanık olduğumuz gibi hiçbir zaman diz çökmemiş onurluca direnmiştir.
Ayrıca Ortadoğu’da sadece çıkarlarını esas alan hegemonik güçler TC devletini maşası gibi kullanarak hedeflediklerine ulaştığı an TC’yi olduğu gibi bir kenara fırlatacaktır.
Son olarak özünde yaşam emaresi barındırmayan işgalci TC devletinin sonunu PKK gerilları öncülüğünde direnen Kürtlerin ve Demokratik güçlerin birlikteliği getirecektir.
Militan Rêhat
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi