20 Kasım 2016 Pazar Saat 10:42
AKP-Erdoğan iktidarı, darbe sonrası Neo-Osmanlı rengini daha
net ortaya koyarken açıkça kendi rejimini de yapılandırıyor. AKP-Erdoğan
iktidarının dinci, faşist yüzüne başkanlık sistemi tartışmaları-ile dahil ve
destek olan MHP’nin deyim yerindeyse-AKP ve MHP ittifakının doğumunu
gerçekleştirdikleri de ortaya çıktı. Bu uzlaşmaz iki çelişkili yapı, Kürtçülük
fobisinde uzlaştı, devlet adamı adı altında Erdoğan ve Devlet Bahçeli flört
etmekte, faşist ve dinci bileşiminde doğan çocuğun adı yeni Osmanlı torunu
olmaktadır. Osmanlı torunu sentezini
cemaatçi yapılarda oluşturdu, kavim ruh ikizleri her sözde ve her eylemde
devlet adamı olup söz birliği ile tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek
adamlıkta uzlaştılar. Her ikisinin de esas korkusu gelişen Kürt hareketinin
karabasanları ile uyanmalarıydı. Devletin ve milletin düşmanı Kürtlük oldu.
Kürtlük bitirilmeden saray rahat uykuya dalamayacak karabasan gibi Kürtlük,
Erdoğan’ın en büyük korkusuna dönüştü. Saray iktidarı özgürlüklerden korkan
kardeşi kendisine düşman bilen Osmanlı ruhu ile donatıldığı için kardeşinde
korkan hasta adam Kürde düşman oldu.
Kürtlük ve Türklük bin yıldır aynı toprakların ortak
kaderini paylaşan bir bütünün iki parçalarıydı. Saray devleti iktidar olgusunda
tekliği seçtiği için Kürde bu masadan yer verilmiyordu. Masayı devirmekle
övünen Erdoğan bu masanın aslında hiçbir zaman tarafı olmadı özgürlükler halk
çıkarına olunca iktidarın alanı daraldığında bu süreci oyalama tasfiye etmekle
meşgul oldu. Kürt’ten Erdoğan’a kardeş olunmazdı, içerden ve dışarıdan Kürtlük
var oldukça özgürlük arayışları büyüyecek ve saray devletinin önüne engel
olacaktı. Kürtlükle içeriden ve dışarıdan bitirmek üzerinde savaş ilan
etti.
Darbe girişimi AKP için fırsat kapısı oldu, hayallerine
ulaşmak için 15 Temmuz darbe hikâyesi sonrası yeni kapı ruhu adına birleşen
dinci ve faşist yapılar Osmanlı saray rejimini de onayladılar. Erdoğan artık
eski Erdoğan değil yeni ulu önder yâda padişahlar gibi darbecilerin önüne geçen
fatih olmuştu!
Osmanlı saray devleti içten ve dıştan önünde temel engel
olan Kürt halk kazanımlarını kaldırmak için önce gözüne mecliste diken gibi
batan HDP yapısını ve kitlesini hedefledi. Saray devletinin meclisinde başka
renklere yer yoktu, renkler ve muhaliflere müsamaha gösterilemezdi! Tekli
zihniyet, tekli söz birliğini oluşturmak için mecliste halkın seçilmişlerini
topladı, tutukladı. “Halk iradesiymiş bu söz Erdoğan için demokrasi
muammasıdır. Anlamı yoktur zahir! Özde olması gereken tek diktatörlüktür. Şimdi yaptığı eyleme hukuksal kılıflar
uydurmakla meşgul. Bir tarafta seçilmişler gözaltına alınıp tutuklanırken,
diğer taraftan başkanlık tartışmaları meclisin gündemine getiriliyor. Bir taşla
iki kuş vurmak bu olsa gerek. Gündem başka, eylem başka fikir başka, başka
hareket ediyor.
AKP Osmanlı saray
rejiminin yeni rengi Tayip Erdoğan Padişah hükmünü çoktan vermiş. Demokrasiyi
ve laikliği yeniden yorumlayacak ve İslami devlet yapılanmasını dolar “Yeşili
kuşağı kıvamında geliştirecek.
Atatürkçülerin Başı Sağ Olsun, Cumhuriyet Ölüyor Millet-Devlet
Adı Altında Yeni Osmanlı Doğuyor
Aslında bunu önce algıdan dizi filmlerinde yarattılar Muhteşem
Yüzyıl’dan tutalım TRT’nin Osmanlı dizileri ile algı yaratma, fetih anlayışını
tekrar canlandırma hareketiydi. Erdoğan’a göre Cumhuriyetçilik küçülen kendi
sınırlarına çekilen dar bir yapıydı. Osmanlı fetihlerin alanı ve anlayışıdır.
Dolayısıyla Osmanlı yeniden canlanmalıydı bunu da önce algıdan filmlerde
renklendirildi. Yeni Osmanlı paradigması oluşturuldu. Bu tam anlamı ile
ideolojik rejim değiştirme anlayışında gelmektedir. Cumhuriyetçiler, Türkiye Cumhuriyeti
elden gidiyor gözünüz aydın, temel idealleriniz yok ediliyor farkında mısınız
bilmem bir bir Atatürk’ün temel ilkeleri yok farz edilip, siliniyor, Osmanlı tokadı
ensenize oturuyor.
Kürtler Açısından Değişen Hiçbir Şey Olmayacak!
Türkiye MHP-AKP ortaklığında Başkanlık sistemi tartışmaları
adı altında paradigmasal değişime kulaç atarken itiraflarda tek tek geliyor bu
işin böyle olacağına dair. Peki Bakurê Kürdistan’a bakalım Kürtler açısında
değişen çok şey olmayacak. Talancı Türk faşist yapılarının her çağda Kürtlere
karşı politikaları aynıydı özde hep kürtlükle savaşan yapılar olmuşlardır. Bundandır
ki Kürt halkının özgürlüklerini gasp eden Osmanlı, yâda Cumhuriyetçi rejim
olsun her ikisi de Kürt halkını ezelden beri kabul etmeyen yapılardır. Buna
karşı Kürt halkının haklı direnişini sürdürecektir elbette. Bunun farkında olan
Erdoğan bu savaşı Kürtlük ve Türklük meselesine taşırma gayreti içerisinde.
Yeni Osmanlı rejimi sadece Kürtlerin kazanımlarına
saldırmıyor. Türk halkının tarihsel
ideallerine de saldırıyor. Susturulan sadece Kürtler değil tüm demokratik
diller susturuldu. Muhalefet olmamalı laiklik ve demokrasi yeniden yorumlanacak
dinci faşist bir yapıya geçilecek. Bunun önünde olan en ufak engellerde
kaldırılması için top yekûn yaş ve kuru demeden birlikte yakılmaktadır.
CHP Yeni Kapı Adı Altında AKP ile Osmanlı-Saray-Erdoğan Rejiminde
Uzlaştı!
Türkiye’den değişen temelden ideolojik rejim anlayışıdır.
Laikçi ve hukuk devleti olarak kendini tanımlayan Türkiye, Türkiye’nin rengi
olan Atatürk ilkeleri ölüyor. Yeni renk İslami devlet yapılanması ve Erdoğan
fetih anlayışı-yada anlayışsızlığı yaratılıyor. MHP buna çoktandır hazırlandı.
CHP’de AKP iktidar oyunlarından tırstı Yeni Kapı adına birleşirken, AKP ile
uzlaşmadığı hangi demokratik anlayışı kaldı. Dokunulmazlığın kalkmasında
ortaklaşmadı mı? OHAL karar hükmünde birleşmedi mi? Şimdi tırsmış CHP muhalefet olduğunu iddia ede
bilir mi? Yeni Kapı ruhu, darbeyi savmadı Erdoğan’ı padişah olarak ilan etti!
Darbe girişimi hikâyesinden sonra Türkiye demokratik
yapıları baş aşağı giderken Erdoğan rejiminin kolu devletin her tarafını
ahtapot gibi sarmaya başladı. Sözde paralel devlet yapıları tasfiye edilirken
özde ise AKP saray devleti her tarafa kendi muhtar kadrosunu yerleştirmeye
başladı. Hiçbir muhalefette buna dur deme gibi bir cesaretin içinde değildir.
Bu yapının karşısında
durabilecek tek güç yüreği ile kendini ortaya koyan Kürt hareketi olmaktadır.
Erdoğan’ın yeni rejim yapılanması önünde tek engel Kürt demokratik yapılarıdır.
Bundandır ki Tayyip Erdoğan içte ve dışta Kürtlere karşı savaş açtı, nerede bir
Kürt kazanımı varsa oraya saldırmak ve gasp etme arayışları içine girdi.
Tankları şehrin içine oturtup tek, tek Kürt halkını hedef
alırken, Türkiye halkları bu savaşı görmezden gelip alışmış bir şekilde “bir
şey olmaz doğudan zaten hep var savaş diyerek sustu. Türk halkı alıştırılmış
bu savaşa, savaşta kan vermeye, savaşta ölenlerin kim olduğunu bile
sorgulamadan Kürt halkı katledilirken Türkiye bu savaşın, kan revanın
karşısında sustu. HDP’nin seçilmişleri Meclisten alındı, belediyelere kayyum
atandı ve belediye eşbaşkanları gözaltına alındı buna ses çıkaran yok.
Türkiye halkları bunu görmezden gelip tepki vermiyor.
İttifak Kürdü bitirmek üzerinde olduğu için tüm muhalif sesler sustu. AKP devleti bayrağı altında “Yeni Kapı ruhu
diyerek AKP devleti temize çıkarılırken OHAL yasaları adı altında darbe içinde
darbelere gidildi. Darbe senaryosu dillerden
düşmezken, AKP darbe girişimini fırsata çevirip kendi kadrosunu her tarafa
yerleştirdi.
Kürt halkının kazanımlarını tümden yok etmeyi hedefleyen
anlayışla halkın seçilmişleri olan HDP’ye saldırmakla Kürt ve Türk savaşını
farklı boyutlara tırmandırmaktalar. Açıkça Fırat Kalkanı Operasyonu ile meydan
okurken Kürdistan’ın dört bir tarafına savaş ilan edildi. Bu savaşta kayıp eden
Türkiye halkları olacaktır. Bir tarafını kan diğer tarafını yoksulluk
saracaktır. Gelişen Türkiye görüntüsü saray ihtişamı ile sınırlı kalacaktır.
İnşa edilen sarayın gösterişli faturasını halklara çıkaracaktır. Aleviler,
solcular bu savaşta hedef durumundadır. Dinci ve faşist yapıya kapı aralamak
kendi sonunuzu getirmek olacaktır.
Unutulmasın ki göbekleri birlikte kesilen AKP-Erdoğan
rejiminin Cemaat ile bir şekliyle eninde sonunda uzlaşacağı aşikar. İdealleri,
beraber yürüdükleri yol özde aynıdır! Evet Erdoğan’da asıl hedefinin İslami
devlet arayışı içinde olduğunun altını her defasında çizmektedir. Erdoğan, Gülen cemaatine “yeter ki biraz
sabırlı olun istediğinizi ben getireceğim demektedir. Bitirilmek istenen Cemaat değil, Kürt halkı
ve özgürlük istemidir.
Bu oyunun diğer adı Osmanlı oyunudur. Sağ gösterip solu
vurmaktır. Bu oyunda en büyük tokadı cumhuriyetçi, demokratik Türk toplulukları
yedi AKP’nin yeni yapılanmasına zaman kazandırdı. Susturulan basında tüm
özgürlükçü demokratik yapılar hedeflendi. Sadece Kürt basınına yönelmediler,
muhalif ve olası muhalif tüm kalemleri kırmaya çalıştılar. AKP-Erdoğan rejimi,
Kürt düşmanlığı yapalım derken Türkçülüğü de öldürmektedir, Osmanlıya can suyu
vermektedir.
Üçüncü Dünya Savaşlarının Meydanı Türkiye!
Türk devleti geri dönüşü olmayan bir savaşın içine çekildi.
Üçüncü dünya savaşlarının yeni meydanı Türkiye olacaktır. Ve bu savaşın ömrü
öyle birkaç yıllık değil yanı başınızda olan Suriye gerçeğini görmezden
gelinmemeli kayıp eden rejimler oldu buradan kazananlar yine halklar olacaktır.
Devlet terörü ile yıkılan Kürt kentleri olacaktır. Ancak
Kürtler için kentlerinin yıkılması ilk defa yaşadıkları bir zülüm değildir,
Kürt halkı binyıllardır bu zulmü yaşıyor ve şu anda savaşa en hazırlıklı halk
Kürt halkıdır. Kürt halkı, kiminle savaştığının farkında ya Türk halkı bu
savaşın kime hizmet ettiğinin farkında mıdır?
Farkında olsa Erdoğan-AKP’nin ekmeğine bu kadar yağ süremez!
Kürt Halkı Koyun Postundaki Kurdu Tanıyor, Erdoğan-AKP’yi
Kendisine Çoban Yapmayacak!
Özyönetim direnişleri sonrası Türkiye’de iç savaş
derinleştirildi. Her geçen gün Milliyetçi, İslamcı anlayışla otoriter rejim
rengini savaşın rengiyle belirledi. Kürt halkı eski kuzu değildir, koyun
postundaki kurdu tanıyor, kendisini nasıl koruyacağını biliyor. Ve Erdoğan-AKP
rejimini kendisine asla ve kat-a çoban yapmayacaktır!
Özgürlük öyle bir tutkudur ki en büyük düşmanınla
karşılaşmak ve o düşmanı yenmektir. Kahramanlar yüreği büyük olanlarda açığa
çıkar. Tarihten bu güne çok diktatör geldi ama efsane yazan kahramanlar özgür
iradesi ile açığa çıkan halk gerçekliğinde yaratıldı. Kürt halkı da düşmanın
farkındadır. Onurundan başka her şeyini kayıp etmeye hazır bir halkın önünde
Erdoğna-AKP rejimi ancak diz çöker. Erdoğan’dan da lideri bırakalım çoban bile
çıkmaz ve olsa olsa ancak diktatör bozuntusu olur. Erdoğan’a, AKP’ye ve tüm
OHAL uygulamalarına rağmen Kürt halkının kazanımları gün be gün büyümeye devam
edecektir.
Zin Maraş
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html