• Latest
  • All
  • Haberler
  • Editörden
  • Araştırmalar
  • Makaleler
  • Politik Analiz
  • Dizi Yazı

Zap, Tarih ve İdeoloji

28 Temmuz 2022

Demokratik Toplum Sosyalizmi ve Öz Savunma

1 Temmuz 2025

Zilan’ın Fedailiği: Özgürlük Aşkının Manifestosu

30 Haziran 2025

Önder Apo’nun Manifestosu Ve Yaşanan Gelişmelere Etkisi

30 Haziran 2025

MİT ve HTŞ, Uyuşturucu Kaçakçılığında Baas Rejiminin İzinden Gidiyor!- HABER ANALİZ

28 Haziran 2025

Küresel ve Bölgesel Hegemonik Rekabetin Bir Yansıması

27 Haziran 2025

Emperyalist Savaşlar Ve Devrim İmkânları

26 Haziran 2025

Efrin’de El Emşat Çeteleri Yeniden Aktifleşiyor- ÖZEL HABER

25 Haziran 2025

‘Niyeti İyi Olan Bir Devlet, Kongre Sonrası İkinci Gün Komisyon Kurardı’

25 Haziran 2025

‘Doğu Kürdistan’da Alternatifi Olan Tek Güç PJAK’tır’

24 Haziran 2025

Şam’daki Kiliseye Yapılan Saldırı HTŞ Üyeleri Tarafından Yapıldı-ÖZEL HABER

23 Haziran 2025

Demokratik Ulusta Demokratik Komün Yaşamı

23 Haziran 2025

Yeni Ortadoğu’nun Kalıcı Kaos Düzeni ve Stratejinin Temel Ayakları

21 Haziran 2025
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
  • Yorum İlkesi
  • Anasayfa
No Result
View All Result
Home Bölümler Politik Analiz

Zap, Tarih ve İdeoloji

Lekolin by Lekolin
28 Temmuz 2022
in Politik Analiz
Reading Time: 4 mins read
A A

“Tarih köktür. Köküne dayanmayan bir canlı nasıl kendini devam ettiremezse, insan türü de sosyal tarihine dayanmadan özgür ve onurlu yaşam yolunu seçemez.” Önderlik

21. yy dünyası, kapitalizm ve onun bin bir maskeli resmi ideolojisi liberalizm, kendisini tarihin sonu, ideolojilerin sonu, sonların sonu olduğunu ve bu iddiasını da her geçen gün daha fazla dillendirip bunun propagandasını yapıyor. Tarih yoksa toplum da yoktur. Toplum yoksa ideoloji de yoktur. Yokluklar denkleminde var olan nedir. Ne var olabilir, karanlık zamanlarda sadece cisimsiz hayaletler var olabilir.

Tarihin sonu demek yaşamın sonu demek olur ki aslında böyle bir şey mümkün değildir. Son diye bir şeyin olmadığını biliyoruz. Canlı yaşam sürdükçe, insan ve doğa var oldukça doğada ve evrende son denilen bir şey olmaz, yaşam vardır, bir karıncanın yaşamından tutalım 24 saatlik bir ömrü olan kelebeğe kadar, suyun buharlaşmasından tutalım, şafak vaktiyle kozasından çıkan örümceğin ilk hareketine kadar sayısız örneklerle canlı yaşamın tarihli ve bilinçli olduğunu bizlere kanıtlar.

Tarihsiz, doğasız bir taşın, bir ağacın dahi anlamı olmayacağına göre, insanı ve toplumları tarihsiz bırakmak sadece egemen sınıfların yaratmaya çalıştığı bir algıdır. İstedikleri gibi yönetebilmek için, bir toplumu ilk önce onu tarihsiz-bilinçsiz bırakırsın ya da tarihsizliğe ve cehalete yönlendirirsin. Tarihsiz, köksüz oldun mu bir kere ondan sonra kendin dışında her şey olabilirsin. Olamayacağın tek şey kendin olmaktır. Kendin olabilmen için bir kök ve bir başlangıç noktasının olması gerekir. Köksüz kalmışsın, kendin olmaktan çıkmışsın, adeta saksıda numunelik bir bitki gibi kendi doğandan, kendi gerçekliğinden uzak, sadece bazı kesimlere şirin görünmek için ara ara açıp tekrar solan balkon bitkileri misali. Kürt ve Kürdistan gerçeğinde, kapitalizm çağında en korkunç ve karanlık zamanlar yaşatıldı, kendi olmaktan çıkarılmaya çalışıldı. Kürt bireyine ve topluma ihanet ve kendisini inkar etme dışında adeta tüm yollar ve tüm çıkış kapıları kapatıldı. Yaşam basit hayvani güdülere indirgenmeye çalışıldı, yaşamak sadece çoğalma ve beslenmeye odaklandırıldı, hayvanlardaki kendini koruma güdüsünün bile Kürt toplumunda ve Kürdistan’da yaşama zemini bırakılmadı. Her anlamıyla nesneleştirildi, dirençsiz bırakıldı, varlık olmanın çok ötesinde “varlıksızlık” dayatıldı, sömürgeciliğin her türlüsü üzerinde uygulanarak adeta bir kadavra konumuna getirilmeye çalışıldı. İnsanlık adına en büyük utanç Kürtdistan topraklarında gömülüdür.

İnsanlık tarihinde en anlamlı yaşamın yaşandığı yer olması ve birçok şeye öncülük etmiş olması olmasına rağmen bugün Kürt dilinin bile hala yasaklı olmasını sadece TC sömürgeciliğiyle izah edilemeyecek kadar tarihsel ve derindir.

Bugün Kürdistan’da yaşanan savaşı sadece basit anlamda TC. sömürgeciliği ile PKK ve Kürt halkının özgürlük savaşı olarak ele almamak gerek; fiziki anlamda Kürdistan’da savaşan TC sömürgeciliği ile PKK ve Kürt halkı olsa da esasında bu savaş lanetlilik ve kutsallığın 21 yy’daki savaşıdır. Başka bir anlamıyla utancın ve onurun savaşıdır, bir tarafta kendini var kılmanın onur ve namus savaşı, diğer tarafta barbarlığın en karanlık, en iğrenç emellerini gerçekleştirme istemleri.

21. yy’da yani şimdi şu anda Kürdistan’ın dağlarında-ovalarında-kentlerinde yaşanan savaş ve direniş, Ortadoğu’da ve dünya insanlığı için yeni bir milat olabileceğini söylersek çok abartmış olmayız. PKK saflarında bugün dağların engin doruklarında çağın her türlü teknik ve kitle imha silahlarına karşı savaşan, binlerce yıllık insanlık tarihi, onurlu ve ahlaklı yaşamanın bilinci ve önder APO şahsında açığa çıkmış olan düşüncenin kendini aşmış olması ve her türlü zorluğu yenecek, yenmiş iradenin zirveleşmesidir. Düşüncenin biyolojik sınırları aşması ve ışık hızına erişmesi, manevi yaşamın ve ideolojik direnişin yüceliğidir. Yücelmiş özgür yaşam tutkusunun bugün Zap, Metina ve Avaşin’de binlerce yıllık tutsak edilmişliğe, köleliğe, hiçliğe, inkara, ihanetçi ve onursuzca yaşama karşı adeta kusma ve binlerce yıllık intikamını alma savaşıdır. Kürdistan’da bugün yaşanan mezar sessizliği değil, kendinden kaçan, kendini inkar eden, kendinden utanan hiç değildir, binlerce yıllık lanetliğe karşı kutsal ve onurlu olan yaşamın meşalesini elinde tutuyor, sadece kendisi için değil, tüm insanlık adına bugün Zap, Metina ve Avaşinde savaşıyor. Sadece bugünle de sınırlandıramayız; Amed zindanında bunu başardı, vahşeti yendi, işte bunu çıplak bedenleri ve sarsılmaz iradeleriyle APO’cular başardı. Kobane de 21. yy. DAİŞ barbarlığını ve karanlığını yendi; iradeyle, büyük insanlık düşüncesiyle, binlerce yıllık ana tanrıça kültürü ve insan-ı kamil erdemliliğiyle karanlıkları yırttı. Sadece Kürtler kazanmadı Rojava’da, evet savaşan, şehit düşen APO’culardı ama kazanan Rojava’da insanlık oldu. İradenin zirveleştiği, her türlü zorluğun ve imkansızlığın aşıldığı yer ve zamanın adıdır Zap. Tarihte ender zamanlar ve olaylar vardır. Kimisi mitolojilerde geçer, kimisi dinsel anlatımlarda yer bulur, kimisi masallarda dillendirilir, geçmiş zamanlar ve hikayelerde kalmıştır. Hepsinin de birer gerçekliği, hakikati vardır. İbrahim’in nemrutlar tarafından ateşe atılmasından tutalım, Musa’nın Kızıldeniz’i yarmasından, maninin derisinin yüzülmesinden Galileo’nun ateşe atılmasına kadar hepsinin, tüm bu hakikatlerin toplamı ve güncel hali bugün Kürtdistan dağlarında PKK öncülüğünde ve gerilla saflarında hayat buluyor ve bulmaya devam edecektir. Çünkü insanlık kapitalizme karşı tüm değerlerini yitirmiş değildir. Çünkü insanlığın iradesi ve manevi direniş bilinci, teknik ve teknolojik gelişmelerle kırılamaz ve insanda ki büyük düşünce gücünü, iradeyi kıramaz ve tutsak edemez. Yücelmiş yaşam ve amaçların bedelleri olsa da kazanacak olan ve kazanılmış olan özgür yaşam hakikatidir. Yücelmiş yaşam ve amaçlar olmamış olsaydı bugün Zap’ta her türlü kimyasal silahlara karşı savaş yürütülemezdi. Bugün yürütülen sadece bir savaş değildir. Mutlak olan kazanma bilincidir aynı zamanda, demokratik Modernitenin zaferi ve insanlığın aydınlık geleceğidir.

Xeyri ÇİYA

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tags: AvaşinMetinaÖnder APOPKKTC FaşizmiZap
Share236Tweet148
Previous Post

Yüzüncü Yılında Lozan, Kürdistan Özgürlük Gerillasının Direnişiyle Parçalanacaktır- YAZI DİZİSİ BÖLÜM 1

Next Post

Yüzüncü Yılında Lozan, Kürdistan Özgürlük Gerillasının Direnişiyle Parçalanacaktır – YAZI DİZİSİ BÖLÜM 2 SON

Lekolin

Lekolin

Next Post

Yüzüncü Yılında Lozan, Kürdistan Özgürlük Gerillasının Direnişiyle Parçalanacaktır - YAZI DİZİSİ BÖLÜM 2 SON

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
  • Yorum İlkesi
  • Anasayfa
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2025 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi