24 Mayıs 2015 Pazar Saat 02:10
YPG: 15 köy
çetelerden temizlendi
ANF-YPG, “Komutan
Rubar Qamişlo Hamlesi kapsamında son 24 saat içinde 15 köyün çetelerden
kurtarıldığını belirtti.
YPG Basın Merkezi, Cizîr vce Kobanê Kanton’unda yaşanan
çatışmalara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Cizir Kantonu’nun batı kırsalı ve köylerini kurtarmak
amacıyla başlatılan “Komutan Rubar Qamişlo Hamlesi nin 16. gününde başarılı bir
şekilde devam ettiğini belirten YPG,
“DAIŞ çetelerine büyük darbe vuran güçlerimiz, Kezwan
dağının kuzey yamaçları ve Xabur nehri kıyısındaki arama tarama faaliyetlerini
sürdürmektedir. Güçlerimiz bu faaliyetler kapsamında son 24 saat içinde Til
Tal’a, Hiseniyê, Til Hefyan, Til Nasrî, Til Şamîran, Til Huda, Til Goran, Til
Fêda, Til Belo’a, Xerîta, Selîbiyê, Skaka, Hemaniyê, Şeîra ve Xebîş köylerini
çetelerden temizleyerek özgürleştirmiştir.
Güçlerimiz, çetelerin bu köylerde ve çevrelerinde
döşedikleri mayınları temizleme faaliyetini de sürdürmektedir“ dedi.
KOBANÊ’DE 25 ÇETE ÖLDÜRÜLDÜ
DAIŞ çeteleri dün gece yarısı Kobanê’nin doğusunda yeni bir
saldırı düzenlediğini belirten YPG,
„Korik köyünü işgal etmek amacıyla düzenlenen saldırıya güçlerimiz sert
bir şekilde yanıt vermiştir. Sabah saatlerine dek süren şiddetli çatışmalar
ardından çetelere ağır darbe vurulmuştur“ diye belirtti.
YPG açıklamasında devamla şunlar ifade edildi:
“Bu alanda tespit edilebilen 25 çete üyesi öldürülmüştür.
Güçlerimiz 18 çete cenazesiyle birlikte 20 adet kaleşnikof, 107 adet kaleşnikof
şarjörü ve 1.500 kaleşnikof mermisi, 3 adet BKC ve 800 adet BKC mermisi, 1 adet
B7 roketatar ve 4 roketatar mermisi, 11 adet el bombası ve 2 adet patlayıcı
yüklü raxt ele geçirmiştir.
Çete saldırısının püskürtülmesinde önemli rol oynayan bir
yoldaşımız kahramanca savaşarak şehadete ulaşmıştır.
Kobanê’nin güneyinde de çete grupları güçlerimizin
mevzilerine yönelik havan toplu saldırı düzenlemiştir.“
Suudi camiinde
intihar saldırısı: 19 ölü
ANHA – Suudi
Arabistan’ın doğusundaki Katif bölgesinde bir camiye düzenlenen intihar
saldırısında ilk belirlemelere göre 19 kişi öldü, 100’den fazla kişi de
yaralandı.
Al Arabiye ajansının verdiği bilgilere göre, Suudi
Arabistan’ın doğusundaki Katif bölgesinde bir Şii camiine intihar saldırısı
düzenlendi. Halkın Cuma namazı kıldığı sırada camiye giren bir
saldırgan,üzerindeki bmbayı patlattı.
İntihar saldırısında ilk belirlemelere göre, 19 kişi
hayatını kaybederken yaralı sayısının da 100’ün üzerinde olduğu kaydedildi.
Henüz kimsenin üstlenmedi intihar saldırısına ilişkin Suudi
Arabistan İçişleri Bakanlığı, yazılı bir açıklama yaparak “Katif bölgesinin
Kudeh beldesinde Şii mezhepli Suud vatandaşlarının namaz kıldığı camiyi hedef
alan ve henüz kimsenin üstlenmediği intihar saldırısı ile ilgili soruşturma
başlattığını duyurdu.
Bombalı saldırganı en
net gören HDP’li tanık: Bana gösterilen kişi kesinlikle o değil
DİKEN-Başbakan
Ahmet Davutoğlu ve hükümetin HDP’ye bombalı saldırı düzenleyen kişinin DHKC’li
olduğunu ileri sürmesine rağmen şahsı en net gören kişi HDP’li Yaşar Demir,
bombalı çiçeği getirenin kesinlikle belirtilen kişi olmadığını söyledi.
HDP’nin Mersin ve Adana binalarına düzenlenen saldırılarda
failin tespit edildiğini öne süren Davutoğlu’na karşılık HDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş bu kişinin DHKC ile değil Suriye’de IŞİD’le bağlantısı
olduğuna dair bilgi aldıklarını söylemişti.
Teşhis için polise giden HDP’li Yaşar Demir ise kendisine
beş fotoğraf gösterildiğini, bombalı çiçeği getirenin kesinlikle bahsedilen
kişi olmadığını söyleyerek, “Emniyet saldırıları gerçekleştirenin bu şahıs
olduğu üzerinde ısrarcı davrandı. Israrcı davranmalarına rağmen biz kendilerine
bu şahsın değil, başka bir şahsın olduğunu söyledik dedi.
Polisin dosyada gizlilik kararı olduğu için şahsın kimlik
bilgilerini de öğrenemediklerini söyleyen Demir, saldırganın gizlendiğini ifade
etti.
Şüphelinin bilgileri
servis edildi
HDP’li Meral Danış Beştaş ise, dosyada gizlilik kararı
olmasına rağmen ‘yandaş medya‘ya saldırganın bilgi ve fotoğrafının servis
edilmesine tepki gösterdi. Beştaş, gizlilik kararının sadece kendileri için
alındığını söyleyerek, “Alınan gizlilik kararı saldırıya uğrayanlar için
alındığını, ama saldırgan dedikleri kişinin bilgilerini kendi yandaş
medyalarına servis ediyorlar dedi.
‘Yandaş’lar gizlilik
kararını deldi
Beştaş’ın bahsettiği gibi saldırgan olduğu iddia edilen
kişinin görüntüleri dosyaya getiren gizlilik kararına rağmen hükümete
yakınlığıyla bilinen kanallar ve haber sitelerinde yayınlandı.
A Haber başta olmak üzere yayın organları, bombalı saldırgan
olduğu iddia edilen S.Y.’nin adını açık şekilde yazıp, fotoğraflarını da ‘İşte
HDP bombacısı’ diyerek sansürsüz yayınladı.
Araya IŞİD girdi:
Suriye ve Irak artık komşu değil!
DİKEN-Suriye’nin yarısından fazlasını kontrolü altına alan
Irak İslam Şam Devleti (IŞİD), Devlet Başkanı Beşar Esad’a bağlı güçlerin
elindeki Suriye-Irak sınırındaki son geçiş noktasını da ele geçirdi.
Açıklama muhaliflere yakınlığıyla bilinen Londra merkezli
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nden geldi. El Tanf sınır kapısının IŞİD
kontrolüne geçmesinin ardından, sınırın Irak tarafındaki el Velid sınır kapısında
görev yapan askerler geri çekildi.
Suriye askerlerinin kontrolündeki El Tanf’ın da IŞİD’e
geçmesiyle Irak-Suriye sınırındaki tüm sınır kapılarının kontrolü radikal
İslamcı örgüte geçmiş oldu.
IŞİD, Suriye’nin Deir ez Zor kasabasıyla Irak’ın Anbar vilayeti
arasındaki bir sınır geçişini de kontrolü altında tutuyor.
ABD öncülüğünde kurulan koalisyonun aralıksız saldırılarına
rağmen ilerleyişi önlenemeyen IŞİD, son olarak Palmira Antik Kenti’ne ev
sahipliği yapan Suriye’deki Tedmur kasabasını ve Irak’ın ikinci büyük vilayeti
Anbar’ın başkenti Ramadi’yi ele geçirmişti.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi de dün yaptığı açıklamada,
Tedmur’un IŞİD’in eline geçmesiyle Suriye’nin yarısından fazlasının IŞİD’in
kontrolüne geçtiğini açıklamıştı.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Tedmur’un IŞİD
kontrolüne geçmesinin Esad’ın ciddi biçimde zayıfladığının bir göstergesi
olduğunu söyleyerek, uluslararası toplumun bir barış anlaşması imzalanması için
baskısını arttırması gerektiğini belirtti.
Yüksekdağ: Yalanınız
batsın, saldırının arkasında hükümet var – Cumhuriyet
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Yalanınız batsın
diyorum. Sizi Allah ıslah etsin diyorum. Başka bir şey demiyorum. Böyle büyük,
kirli yalanlara sarılırsanız eğer işiniz bitmiş. Yalandan başka halka verecek
hiçbir şeyiniz kalmamış” diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Başbakan Ahmet
Davutoğlu’nun Mersin ve Adana’daki HDP teşkilatlarına saldırı düzenleyen
kişinin geçmişte DHKP-C’den tutuklanan bir terörist olduğunu açıklamasının
gerçeği yansıtmadığı ileri sürdü. Yüksekdağ, “Yalanınız batsın diyorum.
Sizi Allah ıslah etsin diyorum. Başka bir şey demiyorum. Böyle büyük, kirli
yalanlara sarılırsanız eğer işiniz bitmiş. Yalandan başka halka verecek hiçbir
şeyiniz kalmamış” dedi.
Kentin Kongre Caddesi PTT Kavşağında düzenlenen mitingde
Yüksekdağ, yaklaşık 1500 kişiye hitap etti. HDP’nin seçim bürolarının
bombalanmasından iktidarı sorumlu tutan Yüksekdağ, seçim güvenliğinden birinci
derecede sorumlu olanların HDP’ye yapılan saldırıları kınamadığını söyledi.
Figen Yüksekdağ hedef gösterildiklerini, bunun sonucu Adana ve Mersin’de bir
katliam projesiyle karşı karşıya kaldıklarını anlatırken, “Sadece bir
tesadüf eseri, ‘verilmiş sadakamız derler’ ya işte böyle katliamdan kurtuldu
arkadaşlarımız” dedi.
Saldırının gerçek sorumlularının açıklanması gerekirken,
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dün çıkıp ‘Saldırının faili yakalandı. Önceden bir
sol örgüte mensupmuş. O yapmış’ dediğini kaydeden Yüksekdağ, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Yalanınız batsın diyorum. Sizi Allah ıslah etsin diyorum. Başka
bir şey demiyorum. Böyle büyük, kirli yalanlara sarılırsanız eğer, işiniz
bitmiş. Yalandan başka halka verecek hiç bir şeyiniz kalmamış. Yalan olduğunu
biliyoruz bunun. Nerden biliyoruz peki? Bingöl’de 7-8 ay önce bir provokasyon
saldırısı oldu polislere karşı. Aynı gün çıkıp saldırıyı PKK’nın yaptığını
söylediler. Öldürülen polislerden sorumlu tuttular. Aradan bir ay geçti
soruşturma sonuçları, bilirkişi raporları açıklandı. ‘Saldırıyı
gerçekleştirenler bu kişiler değil’ dediler. Koskoca başbakan, hükümet çıkıp
‘Afferdesiniz, yanıltılmışız, yanılmışız’ demedi. O yalanları Bingöl’de açığa
çıktı. Mersin, Adana saldırılarının da büyük bir yalan olduğunu ortaya
çıkaracağız. Ama biz bir ay geçmesine izin vermeyeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun halka
gerçeği söylemediklerini ileri süren Figen Yüksekdağ, “Cumhurbaşkanı
halkına karşı yalan söyleme suçu işliyor. Başbakan başka bir komplonun önünü
açmak için yalan söylüyor. Bu büyük yalanı ortaya çıkaracağız. Mersin ve
Adana’da saldırılarının da arkasında AKP hükümeti vardır. Ergenekon çeteleriyle
işbirliği içindedir AKP hükümeti. Bu olayların faillerinin bir an önce
bulunmasını istiyoruz” dedi.
‘BAŞLARINA
PATLAYACAK’
AKP hükümetinin halkın önünde engel olduğunu ileri süren
Figen Yüksekdağ, 7 Haziran’da o engelleri ortadan kaldıracaklarını anlattı.
Figen Yüksekdağ, şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı ve başbakanın meydanlarda
yaptığı konuşmalar gelecekte okullarda ibret dersi olarak okutulacak. Utanç
vesikası olarak gösterilecek. Ama unutmasınlar bu dünya, ‘etme bulma dünyası.’
Bu halka ettiğinizi, yarın bulacaksınız. Hala her yerde barajı aşmayalım diye
ellerinden geleni yapıyorlar. Cumhurbaşkanı ve hükümetin HDP’yi barajın altında
bırakma gayreti, onların bu kirli ve karanlık amaçları 7 Haziran’da başlarında
patlayacak. Keskin sirke küpüne zarar Cumhurbaşkanı, keskin sirke küpüne zarar
Başbakan.”
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş: Kendisi şuan çok
zengin – Hürriyet
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İstanbul
Esenyurt’ta bir taksi durağına sürpriz ziyarette bulundu. Demirtaş taksi
şoförlerinin sorunlarını dinledikten sonra gündemdeki tartışmalar hakkında şu
açıklamalarda bulundu:
IŞİD’LE BAĞLANTILI
(Erdoğan’ın ‘Biz
yapılanlara müdahale etmiyorsak çözüm süreci zarar görmesin’ sözleri üzerine):
“Ne yapılıyor da müdahale etmiyormuş? 114 yerde HDP binasına saldırı oldu.
Genel Merkezimiz silahlı saldırıya uğradı, Adana-Mersin teşkilatlarımız
bombalandı. Yakılmayan yıkılmayan seçim büromuz kalmadı. AKP’liler tahrik
edilip HDP’ye saldırtılıyor. Adana-Mersin’de yaşananlar çok vahim olaylardır.
Sağduyumuzu koruduk ve ısrarla bu provokasyonların tutmaması için sabırlı
davrandık. Saldırı dosyasıyla ilgili gizlilik kararı verildi. HDP binalarına
saldıran kişinin kimliği de belliyse dosya niye gizleniyor? Bize gelen
bilgilere göre DHKP-C’li dedikleri bu kişi Suriye’ye giriş çıkış yapmış. Bir
yakını şu anda IŞİD’de militan. Kendisi de IŞİD bölgesinde bir müddet kalmış.
DİYANET KUTSAL DEĞİL
(Diyanet İşleri
Başkanlığı’na tahsis edilecek zırhlı Mercedes marka araçla ilgili)
Cumhurbaşkanı zaten lüks ve israfla kötü örnek ama topluma örnek olması gereken
bir din adamının böyle yapmaması lazım. Kendisi lüks bir yaşam içinde hayat
sürerse İslam’ı doğru temsil etmediği anlamına gelir. Biz bunu eleştirince ‘din
karşıtı’ olarak gösteriliyoruz. 1990’lı yıllarda Recep Tayyip Erdoğan’ın
söylediği sözü hatırlatayım ‘Bir gün Recep Tayyip Erdoğan çok zengin olursa
bilin ki hırsızlık yapmıştır’. Kendisi şu an çok zengindir. Kaldı ki biz eleştiri
yaparken Diyanet İşleri Başkanı’nın kişiliğine hakaret etmedik. Diyanet bir
devlet kurumudur ve kutsallaştırmanın bir alemi yok. Kutsal olan dindir,
kitaptır.
Hem sizin hem
vatandaşın daha güvenli seyahat edebilmesi için donanımlı araçların taksi olarak
piyasada olması, bunun için de ÖTV ve KDV desteği sunulması gerekir. Bizim
vergilerimizle IŞİD’e silah gönderiliyorsa, gizli gizli veya para sayma
makinesi olanlar kasalarını ayakkabı kutularına dolduyorsa adaletsizlik olur.
Aslolan çalışanların Hazine ve vergi gelirlerinden iyi pay almasıdır.
Demirtaş’a suikast
bilgisi bize bir ay önce geldi’ – Zaman
HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Selahattin Demirtaş’a
yönelik suikast düzenleneceği iddiasını bir ay önce duyduğunu söyledi. Kaplan,
“Açık söylüyorum hiçbir muhalefet partisinin ve liderinin hiçbir güvencesi şu
anda yok. dedi.
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ne (DOSAB) yapılması
planlanan termik santral ve metal işçilerinin eylemi konusunda açıklamalarda
bulunan Hasip Kaplan, İmralı heyeti üyesi İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya
Önder’in, Selahattin Demirtaş’a suikast düzenleneceği yönündeki iddiasının
sorulması üzerine Adana ve Mersin’deki HDP saldırılarının organize iş olduğunu,
hükümetin dışında olmadığını belirtti. Demirtaş’a suikast iddiasını bir ay
önceden duyduğunu kaydeden Kaplan, “Açık söylüyorum hiçbir muhalefet
partisinin ve liderinin de hiçbir güvencesi şu anda yok. 100’ün üzerinde seçim
büromuz, en son Adana ve Mersin bürolarımız bombalandı. ‘Fail bilmem kim’ diye
açıklama yapıyorlar. Bize görüntüleri çıkarın, bize niye o soruşturmaları gizli
yaptığınızı çıkarın, bize niye adalete elinizi uzattığınızı açıklayın diyoruz
bırakın yargı adalete açık olsun. Kim yapıyor bu bombalamaları, kim toplantı
saatlerini dinledi, izledi. Ben mi, MİT emrinizde onlar dinliyor, güvenlik
paketini siz çıkardınız. Tüm polis emniyet, jandarma onlar dinliyor yani onlar
biliyor toplantı saatini. Bir şey bu daha vahim o kamera kayıtlarını kesiyor.
Bu organize işler. Organize işler hükümetin dışında değil. dedi.
Suikast iddiasına rağmen
hükümet bir önlem almıyor
Hasip Kaplan, Demirtaş’a suikast yapılacağı iddiasına rağmen
hükümetin yeterince tedbir almadığını da vurguladı. Aksine Erdoğan ve hükümet
yetkililerinin tahrik ve tehditlerle hedef gösterdiğini, freni kaçmış kamyon
gibi saldırdığını kaydeden Kaplan, “Bu Türkiye’nin birliğini, barışını bozar
Türkiye’yi ateşe atar, Türkiye’yi Suriyeleştirir. Biz, yarın hükümet sonra
‘Sayın Demirtaş’a kendi içlerinde saldırı oldu’ gibi saçma sapan şeyler duymak
istemiyoruz. Önlem almak hükümetin görevidir. Kendileri binlerce korumayla
geziyor. Tüm partiler eşittir tüm partileri korumak, binaları korumak. Can ve
mal güvenliklerini korumak hükümetin görevidir. şeklinde konuştu.
Çorum’da HDP’lilere
saldırı: 3 yaralı – Milliyet
Çorum’da iddiaya göre Alaca ilçesinde esnaf ziyareti yapıp
bildiri dağıtan HDP’lilere bir grup saldırdı
Saldırıda aralarında HDP İl Eş Başkanı Ali Akkaya’nın da
bulunduğu 3 partili aldıkları darbelerle
yaralandı. Yaralılar hastanedeki tedavilerinin ardından taburcu edildi. Olayın
ardından bir basın açıklaması yapan HDP İl Eş Başkanı Ali Akkaya, ilçeye
gitmeden önce İl Emniyet Müdürlüğüne bilgi verdiklerini belirterek “Ziyaretler
sırasında bize 2 de polis eşlik etti. Cumhuriyet Caddesindeki bir kahvehaneden
çıktığımız sırada grubun saldırısına uğradık diye konuştu. Yeteri kadar
emniyet tedbirinin alınmadığını iddia eden Akkaya olayla ilgili suç duyurusunda
bulunacaklarını söyledi. Olayla ilgili 2 kişi gözaltına alındı.
Bin liralık bardaktan
su içiyorsun en büyük ağa sensin – Zaman
HDP Mersin milletvekili adayı Dengir Mir Mehmet Fırat,
Adıyaman’da kendisi için ‘ağa’ benzetmesi yapan Tayyip Erdoğan’ın ‘Türkiye’nin
en büyük ağası’ olduğunu söyledi.
Seçim bölgesinde çalışmalarını sürdüren Fırat, Erdoğan’ın
sultan ve diktatör olarak ülkeyi tek başına yönetmek istediğini belirtti.
Erdoğan’ın, siyasi hayatında ilk kez bir ilçeye gittiğine ve buranın da
Adıyaman’ın Sincik ilçesi olduğuna dikkat çeken Fırat, “Benden dolayı o oraya
gitti ve bir Cumhurbaşkanı’nın ayaklarına kadar gitmesinden dolayı ve buna
sebep olduğumdan dolayı çok mutluyum. Orada beni hedef almış ve benim ağa
olduğumdan söz etmiş. Türkiye’nin en büyük ağası Tayyip Erdoğan’dır. Çünkü
bütün Türkiye’nin mülkü ve halkını kendisinin emrinde olan köle gibi görüyor.
Her ne kadar, ‘Biz efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya gelmişiz’ deseler de
bu boş bir ifadedir. Çünkü bin 150 odalı sarayda ben yaşamıyorum. O sarayda bin
TL’lik bardaklardan suyu ben içmiyorum. Eğer kendisi Müslüman ise bu kadar aç
insan var, bu kadar adaletsizlik var, hakkaniyetli olurdu. dedi.
AKP’nin kurucuları arasında da yer alan Fırat, partinin
kuruluş felsefesinden saptığını söyledi. AKP’nin yolsuzluk ve adaletsizliğe
bulaşarak kirlendiğini söyleyen Fırat, “3Y, yani ‘yoksullukla, yolsuzlukla ve
yasaklarla mücadele edeceğiz’ diyen AKP, zaman geçtikçe bunlardan uzaklaşmaya
başladı. Yasakları geri getirdi. Yoksulluk giderek artmaya başladı ve sadece
AKP’nin etrafındaki bir grup insan giderek zenginleşmeye başladı. diye konuştu.
Sancar: AKP yargıyı
tamamen ele geçirdi – DİHA
HDP Mardin Milletvekili Adayı Mithat Sancar, Cumhuriyetin
kuruluşundan bu yana zaten bağımsız olamayan yargının AKP tarafından tamamen
ele geçirildiğini belirterek, “Ülkemizde cumhuriyetin ideolojisini savunmak
üzere kurgulanmış bir yargı dünyası ve yargı evreni var” dedi.
AKP’nin yargı alanını gittikçe daha fazla denetimine alması,
Türkiye’deki siyaseti ve toplumsal barışı olumsuz etkiliyor. Türkiye’deki yargı
sisteminin bağımsızlığına ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Mardin
Milletvekili Adayı Prof. Dr. Mithat Sancar, Cumhuriyetin kuruluşundan buyana
bağımsız olamayan yargıya bir darbeyi de AKP’nin vurduğunu ve denetimini
gittikçe arttırarak, muhalif gördüğü bütün kesimleri yargı eliyle sindirdiğini
kaydetti. Yargının kontrol altında tutulmasının hukuka, demokrasiye büyük bir
darbe olduğunu aktaran Sancar, “AKP özellikle 17 Aralık operasyonundan
sonra yargıda birçok operasyon yaptı arka arkaya. Hem Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu’nda hem de yargının yapısında kendisinin kontrolünü iyice
pekiştirecek bir durum yarattı. Şu an yargıda kontrolü elinde tutuyor ve
elbette siyasal açıdan da toplumsal açıdan da ciddi sıkıntı ve sorunlar
yaratıyor” dedi. AKP’nin yargıyı denetimine alarak muhalefeti sindirmeyi amaçladığını
kaydeden Sancar, “Yani siyasi iktidarın hukuk ihlallerini, böyle bir yargı
sistemi içinde soruşturmak veya mahkeme önüne çıkarmak çok zor. Rakip gördüğü
kendisi için tehlikeli saydığı kesimleri de kolaylıkla yargıyı kullanarak,
sindirmeyi becerebiliyor. En azından sindirme ve korkutma gibi girişimleri
rahatlıkla yapabiliyor” diye ifade etti.
Sancar, bu durumun toplumsal barışa da zarar verdiğine
dikkat çekti.
‘Yargı iktidar gücünün kontrolünde’
Yargı bağımsızlığının Türkiye’de köklü bir sorun olduğunu
aktaran Sancar, “İstiklal mahkemelerinde başlayan süreçler var. Olağanüstü
yargı yöntemlerinin çokça kullanıldığı dönemler var. Takrir-i Sükun Kanunu var.
Dersim soykırımı sırasında yapılan yargılamalar var. Tabii ki 27 Mayıs darbesi
sonrasında da yine yargının bir tasfiye aracının kullanıldığı çok önemli bir
örnek vardır” değerlendirmesinde bulundu. 1961’den sonra yargı
bağımsızlığıyla ilgili bazı düzenlemelerin yapıldığını ancak yargının bir
bütünen iktidar gücünün kontrolünde bırakıldığını kaydetti. Yargının hem
ekonomik hem siyasal hem de bürokratik güçlerin etkisinde olduğunu kaydeden
Sancar, hukuk alanının bu güçlere karşı koruma altında olması gerektiğine
dikkat çekerek, “Bu korumayı da ancak çeşitli kurumlar hukuku ve
kurallarla sağlayabiliyoruz. Bunları da genel olarak yargıçlık teminatı ve
güvencesi adını veriyoruz. Bunların pek çoğu batılı standartlarda Türkiye’de
hiçbir zaman mevcut olmadı. Şimdi de mevcut değil” şeklinde konuştu.
‘En çarpıcı örnek
KCK’
Bağımsız olmayan bir yargının tarafsız da olamayacağını dile
getiren Sancar, “Türkiye’de yargı genellikle resmi ideolojinin ve devlet
iktidarının lehine davranmıştır. Kritik bütün davalarda, özelikle siyasi
nitelik taşıyan davalarından yargının resmi ideolojinin savunucusu gibi davrandığını
biliyoruz. En bariz örneği bunun kitlesel büyük siyasal davalardır” dedi.
Bu noktada en çarpıcı örneğin “KCK” adı altında açılan toplu davalar
olduğunu söyleyen Sancar, “Hem tutuklamalar, soruşturmalar hem sonrasında
gelen yargılamalarda, yargının tarafsız olduğunu söylemek mümkün değildir”
diye belirtti. Tarafsız olması gereken yargının resmi ideolojiyi korumadan,
evrensel adalet ilkeleriyle hareket etmesi gerektiğini dile getiren Sancar,
“Yargının tarafsızlığı yine cumhuriyetin kuruluşundan beri ciddi bir sorundur.
Ülkemizde cumhuriyetin ideolojisini savunmak üzere kurgulanmış bir yargı
dünyası ve yargı evreni var” diye belirtti.
Beştaş: Başbakan ve
İçişleri Bakanı yalan söylüyor – DİHA
Adana ve Mersin’de HDP il binalarına yönelik
gerçekleştirilen bombalı saldırılara ilişkin yapılan basın toplantısında
konuşan HDP Adana Milletvekilli Adayı Meral Danış Beştaş, saldırganın kimliğine
ilişkin yapılan açıklamalara inanmadıklarını ve Başbakan ile İçişleri
Bakanı’nın “yalan” beyanlarda bulunduğunu belirterek, “Türkiye’de
fail olarak görülenler ya Kürtlerdir ya solculardır. Nerdeyse kendi kendimizi
bombaladığımızı söyleyecekler” dedi.
Adana ve Mersin’de HDP il binalarına yapılan bombalı
saldırılara ilişkin açıklama yapan HDP Milletvekili adayı Meral Danış Beştaş,
Adana Emniyet Müdürlüğü’nün kendisini yetkili olarak görmediğini belirterek,
“Bu işin tarafı olduğumuz halde bizim elimizde olmayan bilgiler basına
servis edilmiş. Asıl suçtan zarar gören bizleriz ama biz bildirilmiyoruz”
dedi. Hükümetin yaptığı açıklamalara inanmadıklarını belirten Beştaş, Savaş
Yıldız isimli şahsın DHKP-C üyesi olduğunu düşünmediklerinin altını çizdi.
HDP Adana ve Mersin il binalarına yönelik bombalı
saldırılarla ilgili hükümetin yaptığı açıklamalara ilişkin HDP Adana İl Örgütü
binasında basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan HDP Adana
milletvekili adayı ve HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, 18
Mayıs günü Adana ve Mersin binalarının bombalı saldırıya uğradığını
hatırlatarak, hükümet tarafından saldırganın kimliğine ilişkin yapılan
açıklamalara dikkat çekti.
Beştaş, HDP eşbaşkanlarının bölgeye gerçekleştireceği
ziyaretlerin iki hafta önceden bilindiğini belirterek, yapılan bombalı
saldırılarla bir katliamın planlandığını kaydetti. Mersin ve Adana’da
saldırıların katliam amaçlı yapıldığını söyleyen Beştaş, faillerin yakalanması
için emniyet ve valilik ile yaptıkları görüşmelerin sonuçsuz kaldığını dile
getirdi. Beştaş, yürütülen soruşturmaya verilen gizlilik kararına rağmen
hükümete bilgi verildiğinin altını çizerek, emniyetin saldırı ile ilgili
bilgileri HDP ile paylaşması gerektiğini aktardı.
‘Başbakan ve İçişleri
Bakanı yalan söylüyor’
Bombalı saldırının ardından faillerin bulunması için çiçeği
getiren kişiyi gören tanıkların emniyete gidip ifade verdiğini hatırlatan Beştaş,
dün de 4 tanığın emniyete gittiğini ve gösterilen fotolarda saldırganı teşhis
edemediğini söyledi. Adana Emniyet Müdürlüğü’nün kendilerine sağlıklı bilgi
vermediğini ve olaya gizlilik kararı verilmesi sonrası AKP’nin yandaş medyaya
saldırı ile ilgili bilgileri servis ettiğini belirten Beştaş, saldırganın
kimliğine ilişkin yapılan açıklamalara inanmadıklarını ve Başbakan ile İçişleri
Bakanı’nın “yalan” beyanlarda bulunduğunu ifade etti.
Kadri Bağdu ve İbrahim Aras davalarının akıbetini iyi bildiklerini
vurgulayan Beştaş, “Bunların nasıl çalıştığını biz çok iyi biliyoruz”
dedi. Savaş Yıldız isimli şahsın DHKP-C üyesi olduğunu düşünmediklerinin altını
çizen Beştaş, “Türkiye’de fail olarak görülenler ya Kürtlerdir ya
solculardır. Hükümetin bu tutumunu kınıyoruz. Nerdeyse kendi kendimizi
bombaladığımızı söyleyecekler” şeklinde tepki gösterdi.
Diyanet’ten Erdoğan’ı
kızdıracak açıklama – Cumhuriyet
AKP’liler, camileri de siyaset üssü olarak kullanmaya
başlayınca, Diyanet’ten tepki geldi.
Diyanet, “Cami, ayrım yapmaksızın tüm Müslümanların ibadet
yeridir. Orada gerek din görevlilerinin gerekse adayların propaganda yapması
doğru değildir. Bu günaha girer çünkü ayrımcılık yapmış oluyorsun fetvası
verdi.
Fetvada, “Camilerde, tarım, hayvancılık gibi memleket
hayrına işler konuşulabilir ama orada siyasete yer olmaz denildi. Diyanet
Fetva Hattı’nın, “camide siyaset sorusuna verdiği yanıt şöyle:
“Camilerde siyasi propaganda yapmak yasaktır. Gerek seçimler
öncesi gerekse seçim dönemlerinde camilerde propaganda yapmak mümkün değildir.
Çünkü camiler, herkesin, her görüşten insanların geldiği yerlerdir. Müslüman
olan herkes camiye gelebilir. Orada siyaset yapmak demek, ‘burada ben varım,
benden olmayan gitsin’ demektir. Bu din görevlileri için de, adaylar için de,
siyasi partiler için de geçerlidir. Cami herkesin camisidir. Oralarda siyaset
yapmak günaha girer çünkü ayrımcılık yapmış oluyorsunuz. Ama orada, ziraat
gibi, hayvancılık gibi memleket hayrına olan işler konuşulabilir.
Vali beyin altın
kaplama tuvaleti – Cumhuriyet
Hatay Valisi Topaca’nın Kocaeli’nde görev yaptığı dönemde
makam tuvaletini altınla kaplattığı ortaya çıktı. Tadilata 752 bin lria
harcandı.
Hatay Valisi Ercan Topaca’nın Kocaeli Valisi olduğu dönemde
makam tuvaletini altın kaplattırdığı ortaya çıktı. Uz-Ak yapı firmasına 752 bin
TL’ye yaptırılan tadilatta kullanılan malzemelerin tamamına yakını altın
kaplama. Banyo ve tuvalete altın kaplama “tuvalet fırçalığı, altın kaplama
sabunluk ve havluluk, altın kaplama bornoz askılığı ve altın kaplama çöp
kovası alındı. Söz konusu işlemle ilgili Topaca ile görüşmek için aradığımız
Hatay Valiliği görevlisi, “Saydığınız şeyler aklı başında insanın yapacağı
şeyler değil dedi.
Kocaeli İl Özel İdaresi ile yüklenici firma olan Uz-Ak Yapı
Malzemeleri arasında Kocaeli Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü ve Kocaeli Valilik
Makamı tadilatı işi için 6 Eylül 2011’de sözleşme imzalandı. Tadilatın 15 gün
süreceğinin belirtildiği sözleşmede söz konusu işin bedelinin 752 bin TL
olacağı kaydedildi. Tadilatta kullanılacak malzemelere ilişkin yüzdelik
tablosunda ise malzemeler kalem kalem sıralandı. Listede yer alan ilginç
malzemelerden bazıları şöyle:
“Altın kaplama çöp
kovası, altın kaplama diş fırçalık, altın kaplama tuvalet kâğıtlık, altın
kaplama sabunluk, altın kaplama havluluk, altın kaplama tuvalet fırçalık, altın
kaplama askılık.
‘Aklı başında insan
işi değil
Söz konusu tadilatla ilgili sorularımızı yöneltmek için
Hatay Valiliği’ni arayarak Ercan Topaca ile görüşmek istedik. Basın ve Halka
İlişkiler bölümünden bir yetkili belgelerdeki altın kaplama malzemeleri
saydığımızda, “Bu saydığınız şeyler aklı başında insanın yapacağı şeyler değil
dedi. Aynı yetkili Vali Topaca’nın Kocaeli’nde görevde olduğu dönem yapılan
işlemin valiliğin bir katının tamamının tadilatı ve dış cephe boyası işlemi
olduğunu aktardığını belirterek, Vali Ercan Topaca’nın “Altın kaplama
malzemeler yalan. Eğer bunu haberleştirirseniz hukuki sonuçlarına
katlanırsınız dediğini aktardı.
Lüks Mercedes’e
skandal savunma… ‘Çerez parası bile değil’ – Cumhuriyet
Bakan Şimşek: Devletin araçlarına harcanan para, Türkiye’nin
milli gelirinde çerez parası bile değil.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, devlet kurumlarındaki araçlara
harcanan paranın Türkiye’nin milli gelirinde ve bütçesinde çerez parası bile
olmadığını söyledi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gaziantep’te, Şehitkamil
Belediyesi tarafından yaptırılan Aydınlar Oto Sanayi Sitesi’nin açılışına
katıldı. Açılışta konuşan Bakan Mehmet Şimşek, muhalefetin, devlet
kurumlarındaki araçlara harcanan parayı eleştirdiğini anımsatarak harcanan
paranın Türkiye’nin milli gelirinde ve bütçesinde çerez parası bile olmadığını
kaydetti. Devlet kurumlarındaki araçlara yönelik konuşan Şimşek, şunları
söyledi: “Araç saltanatı diye ortalıkta bu işin istismarını yapanlar, topu
topuna genel müdür ve üstünden bahsediyor. Taş çatlasa 2 bin genel müdür var.
Hadi 40 müsteşar ve 100 müsteşar yardımcısı olsa abartıyorum, 26 bakan bunların
hepsini toplasanız Türkiye’nin milli gelirinde, bütçesinde çerez parası değil,
çerez. Bakın 2014 yılında Türkiye’deki bütün araçların satın alınması,
kiralanması, bakımı, onarımı ve yakıtı 3 milyar 300 milyon liradır. Türkiye’nin
bütçesi 473 milyar liradır. Binde 7’de bahsediyoruz. Bakın, şu anda bütün
siyaset indirgenmiş, binde 7’ye indirgenmiş. Niye? Çünkü vizyon yok, program
yok, proje yok. Kusura bakmayın bunları söylemem lazım, çünkü programları olsa,
vizyonları olsa bunları konuşurlardı. Gelip burada yapılmış bir
cumhurbaşkanlığı yerleşkesinden, efendim araç konusuna bütün sermayeleri bu
olmazdı.”
Konuşmaların ardından Bakan Şimşek, beraberindekilerle
birlikte açılışını yaptığı siteyi gezdi.
Prof. Drç Görmez
soruları yanıtlamadı: Hayırlı cumalar – Milliyet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, alınması tepkilere
yol açan Mercedes marka makam aracını iade etmesi nedeniyle,
Cumhurbaşkanlığı’ndan zırhlı bir makam aracı tahsis ettiği Diyanet İşleri
Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, bu konudaki soruları yanıtsız bıraktı.
Görmez, cuma namazına yürüyerek gelirken, konuyla ilgili
sorulara, “hayırlı cumalar yanıtını verdi. Görmez, dün cuma namazını Diyanet
Protokol Camii’inde kıldı.
Namaz öncesinde gazetecilerin Erdoğan tarafından kendisine
tahsis edilen makam aracı ile ilgili soruları yanıtlamadı.
Görmez, tartışma konusu yapıldığı için Mercedes marka zırhlı
makam aracını iade etmiş, Erdoğan da “Haberim olsaydı, iade etmesine müsade
etmezdim demişti. Erdoğan, önceki gün de, “Cumhurbaşkanı makamından bir
Mercedes’i ben Diyanet İşleri Başkanımıza tahsis edeceğim. Hem de zırhlı
olacak açıklamasını yapmıştı. Cuma namazını kılmak için Diyanet’in yanında
bulunan Protokol Camii’ne gelen Görmez, gazetecilerin konu ile ilgili ısrarlı
soruları üzerine sadece, “hayırlı cumalar demekle yetindi. Görmez, namaz
sonrasında da gazetecilerin sorularını yanıtsız bıraktı.
Erdoğan, Diyanet’i
özellikle tartışma konusu yapıyor – Zaman
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in, kamuoyunun
tepkileri üzerine 1 milyon liralık makam aracını iade etmesine karşı çıkan
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Görmez’e yeni bir zırhlı Mercedes hediye
etmesi tartışmalara farklı bir boyut kazandırdı.
CHP’nin müftü kökenli vekili İhsan Özkes, AKP’nin Diyanet’i
özellikle şatafat, gösteriş içine soktuğunu belirtti. Özkes, “Diyanet şatafat,
israf içinde olursa aynı zamanda iktidarın yaptığı da dini bakımdan meşrulaşmış
oluyor. dedi. Aktifhaber’e konuşan Özkes’in çarpıcı yorumu şöyle:
“‘İbret-i alem için o
aracı iade edeceğim’ deyince şatafatla ve saltanatla, israfla öne çıkmış
iktidar, Diyanet şatafattan geri adım atarsa, ‘Biz boşlukta kalırız, bu defa
hedef tahtasına biz otururuz’ düşüncesine girdi galiba. Çünkü Diyanet de
şatafatta, saltanatta, ısrar içinde olursa o zaman dini bakımdan iktidarın
yapmış olduğu israf meşrulaştırılmış oluyor. Burada ince bir algı var. Bu algı
oluşsun diye Diyanet’i de aynı israf ve saltanat ve varlık imtihanında kaybetme
yolunda birlikte hareket etme durumu var. Bir de, şimdi mesela Diyanet’i
konuşuyoruz. O zaman Saray’ı konuşmuyoruz mesela. Uçakları konuşmuyoruz,
arabayı konuşuyoruz, Diyanet’in arabasını. Böylelikle hedef saptırılıyor,
iktidarın hoyratça kullandığı, israf ettiği şeylerden oklar Diyanet’e gitmiş
oluyor. Diyanet’e gittiğinde ‘Gördünüz mü bunlar din, diyanet düşmanı,
Diyanet’le uğraşıyorlar’ diyerek bir taşla iki kuş vuruyor iktidar. Hem kendine
çevrilen okları Diyanet’e yönlendirmiş oluyor. Diyanet eleştirilince de ‘Bunlar
din, diyanet düşmanı’ diye bunu kullanıyor. Diyanet’i aslında gündemde tutan
muhalefet partileri değil. Diyanet’i tartışma konusu yaparak, bunun üzerinden
rant devşirmek isteyen ve kendi yaptıklarını da perdelemek isteyen bir iktidar
var.
Davutoğlu: Başkanlık
için koltuğu bırakırım – Star
Başbakan Davutoğlu, yeni anayasanın milletin kaderiyle
ilgili bir konu olduğunu kimsenin bunu şahsileştirmemesi gerektiğini
belirterek, “Başkanlık sistemini kapsayacak yeni anayasa için önceliğimiz
uzlaşma. Olmazsa mevcut anayasanın öngördüğü çoğunlukla yaparız diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu: Başkanlık için koltuğu bırakırım
Şerife Güzel
Seçim?mitinglerini her güne üç il sığdırarak devam ettiren
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sinop, Tokat, Amasya durağında STAR’a konuştu.
Hedeflerinin, ‘Anayasal çoğunluğu elde etmek’ olduğunu
vurgulayan Davutoğlu, Başkanlık
sisteminin getirilmesiyle ilgili şahsi bir tereddüt taşımadığını vurguladı.
Davutoğlu, “Seçimlerde Anayasal çoğunluk elde edersem, bir
an bile tereddüt etmeden ülkem için ne gerekiyorsa onu yaparım dedi. Bşabakan
Davutoğlu’nun, STAR’ın soruları üzerine yaptığı değerlendirmeler şöyle:
– KASITLI ANKETLER YAPILIYOR: “Eğilimine göre son derece
uçuk şekilde AK Parti’yi aşağıda göstermeye çalışanlar da var. Alanlarda
olağanüstü coşku var. İstanbul mitinginden sonra coşku daha da arttı. Şu an
heyecan uyandıran yegane parti AK Parti. Türkiye’nin genelinde bu etkiyi
uyandıran parti yok. Bu seçimler de şunu gösteriyor ki, Türkiye’nin kaderiyle
AK Parti’nin kaderi örtüşüyor. AK Parti’nin iktidarında bir şüphe yok. Ama
hangi güçte, ne kadar iktidar olacağımız konusu oranlara bağlı. HDP’nin ilk
seçimi olması önemli ama programımı yaparken başka partilerin performansına
bakmam, ben kendi işime bakarım.
– HEDEF?ANAYASAL?ÇOĞUNLUK: “Hedefimiz yeni Anayasa. Onun
içinde başkanlık sistemini de ele alacak şekilde güçlü iktidara ulaşmak. Yöntem
de açık. Anayasadan hareketle başkanlığa varmak. İşin özü anayasadır. İnsan
onurudur. Başkanlık, yani idari sistem bunun çatısıdır. Önce temel haklar,
vatandaşlık, kişisel özgürlüklerin sağlam bir yere oturması, bunları koruyan
bir sistem olarak başkanlığın inşa edilmesi lazım. Orada güçler ayrılığı ve
diğer unsurları içine alacak şekilde ele alınması.
– ÖNCELİK?UZLAŞMADA: “Anayasa’nın mümkün olan en geniş
tabanla oluşması, değilse Anayasanın öngördüğü çoğunlukla yazılması lazım. Bunu
yapabilecek güce gelirsek takip edilecek yol farklıdır. Değilse, oturup
konuşulur. Bu milletin kaderiyle ilgili bir konu, kesinlikle şahsileşmemeli.
Sadece Cumhurbaşkanımıza karşı oldukları için Başkanlık’ı tartışanlar, sivil
anayasada en önemli takozu koymuş olurlar. Bunu soğukkanlılıkla konuşacak
ortamın oluşmasına herkesin katkıda bulunması lazım.
– ERDEMİMİZİ İTİRAF?EDİYORLAR: “Burada çok çirkin bir şey
yapıyor özellikle (HDP Eşbaşkanı Selahattin) Demirtaş. ‘Başbakan kendi sonunu
getirecek sürece destek veriyor’ diyor. Aslında, dolaylı yoldan erdemimizi
itiraf ediyor. Benim için bu kesinlikle şahsi ikbal meselesi değil. Ben 81
vilayete giderek böyle bir çalışma sonrasında seçimi kazandığım halde
Türkiye’nin menfaati gereği koltuğumu bırakabilecek bir şeyi göze
alabiliyorsam, onların bundan ders alması lazım. 8 ayda bir saat dahi tatil
yapmamış biri olarak söylüyorum eğer anayasal çoğunluk elde edersem bir an
bile tereddüt etmeden ülkem için ne gerekiyorsa onu yaparım ve arkama da bir an
bile bakmam. Aramızdaki ahlak farkı bu.
PKK BASKISINA KARŞI TEDBİR ALINDI
(‘HDP’den başka
partinin girmesi tehlikeli ve yasaktır’ yazan pankartı kastederek) Bunu
yalanlaması mümkün değil Demirtaş’ın. Seçim güvenliği konusunda hiçbir taviz
vermeyiz. Tehditlere karşı hemen gereken tepkiyi gösteriyor, önlemi alıyoruz.
Vatandaşlarımız cesur olmalı ve kamu güvenliğine, düzenine güvenmeli.
DHKP-C’NİN- HDP DAYANIŞMASI
“Seçime gölge
düşürmek için HDP’ye saldırıyı kullanıyorlar. Görüntüler var, adamın kimliği
var. Daha önce DHKP-C’den tutuklandığı var. Tartışılır tarafı yok. (DHKP/C’nin
“HDP’li dostlarımıza geçmiş olsun açıklaması) Bu dayanışma güzel. Aslında
gösteriyor ne olduğunu.
– HDP-MHP?PASLAŞMASI: “Birinin yükselişi diğerine bağlı. Bu
paslaşmalar bile 7 Haziran’la ilgili dolapları açıkça ortaya koyuyor.
‘MERKEZ ÜLKE’
KİTABIMDAN ALINTI
“Merkez Ülke
projesi, 1999’da yazdığım ‘Stratejik Derinlik’ kitabından alıntı. Kitabın arka
kapağındaki tanıtım açıkça yer alıyor. Bunları söylediğimiz için, bizi yeni
Osmanlıcı ilan ettiler. ‘Afro Avrasya’ kavramını da o kitapta yazana kadar
kullanan yoktu. Yüzsüzlüğe bakın ya.
– SOSYAL?PROJELER?DE?ÇALINTI:Sosyal destek programlarına
bakın İşkur’la ilgili 17 vaadi var, 17’si de bizden alınma ve uygulanmış,
halen uygulanmakta olan politikalar.
ÖZEL GÜVENLİKÇİLERİ MAĞDUR ETMEYİZ
“Hiçbir özel
güvenlikçi mağdur edilmeyecek. Bazı özel yerlerde, adliye, havalimanı gibi kamu
güvenliğini doğrudan ilgilendiren yerlerde emniyete bağlı bir güvenlik
yapılanması oluşacak. Bunu seçim sonrası ele alacağız.
MEYDANDAKİLERİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKIYORUM
“Mitinglerde didaktik
şekilde metin okusam onlar da yorulur ben de yorulurum. Değişik bir üslup
geliştirdik. Burada da sınıfta dolaşır gibi dolaşıyorum. Hepsinin gözü dalmasın
bir yere diye. Her birini tanırım gözlerinden. Kişilerle göz göze geldiniz mi
onlar etrafı hareketlendiriyor. Binlerce kişinin arasından seçiyorum. Ders
anlatırken de öyle yapardım. Akşam 6’dan sabah 5’e kadar 12 saat aralıksız ders
verdiğimi bilirim. 24-25 kişilik bir gruba aralıksız ders vermiştim. Dinler
tarihi. Arada bir yatsı namazı kıldık. Sabah namazına da Süleymaniye’ye gitmiştik.
Derslerde birinin gözü kaysa tempom düşer.
Arınç: İktidardan
gidelim ama yeter ki Çözüm Süreci başarıya ulaşsın – Vatan
Başbakan Yardımcısı Arınç: “(Çözüm Süreci) Bu işi
başlatan biziz, devam ettiren biziz. Baldıran zehri içiyoruz ve ‘bu iş bitecek’
diyoruz. Memleketin buna ihtiyacı var. Biz varsak ‘Çözüm Süreci’ var. Biz
yoksak ne çözüm kalır ne de süreç”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Çözüm Süreci’ne ilişkin, “Bu işi başlatan biziz, devam
ettiren biziz. Baldıran zehri içiyoruz ve
‘bu iş bitecek’ diyoruz. Memleketin buna ihtiyacı var. Biz varsak ‘Çözüm
Süreci’ var. Biz yoksak ne çözüm kalır
ne de süreç” dedi.
Siirt’teki temaslarını sürdüren Arınç, bir düğün salonunda,
kanaat önderleri ve sivil toplum
kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.
Burada bir konuşma yapan Bülent Arınç, Çözüm Süreci’nin
bölge için önemine değinerek, Siirt
caddelerinde dolaşırken kendilerini durduran kadınların ve erkeklerin, sürecin başarıya ulaşması için
hükümete dua ettiğini söyledi.
Çözüm Süreci’ne vatandaşların destek verdiğini ifade eden
Başbakan Yardımcısı Arınç, “Bu işi
başlatan biziz, devam ettiren biziz. Baldıran zehri içiyoruz ve ‘bu iş bitecek’ diyoruz.
Memleketin buna ihtiyacı var. Biz varsak
‘Çözüm Süreci’ var. Biz yoksak ne çözüm kalır ne de süreç”
ifadelerini kullandı.
Sürecin gizli veya açık düşmanları çok
Bülent Arınç, “Bu süreci bozmak için gizli veya açık
düşmanlar çok. Elinde silah olanlar
silahtan vazgeçmemek, terörden beslenenler kan içmeye devam etmek için bu işi bozmaya çalışıyorlar. Biri
bomba patlatıyor, biri yol kesiyor, biri
2 askeri kaçırıyor. Eskisi gibi karakol baskınları yok ama ‘vergi toplayacağım, haraç keseceğim’ diye çadıra
çağırıyorlar. Bunları biliyor ve
tedbirlerini alıyoruz” diye konuşarak, Çözüm Süreci’nin ne kadar nazik
olduğunu bildiklerini de vurguladı.
“İktidardan gidelim, yeter ki Çözüm Süreci başarıya
ulaşsın”
Arınç, sabırla, annelerin gözyaşlarının dinmesi için
çaba gösterdiklerine de işaret ederek,
şöyle konuştu:
“Biz, ‘Kan akmasın, cenaze gelmesin, artık dağa
çıkılmasın, dağdan dönenlerle de bu
ülkede kucaklaşalım, silah, şiddet, terör gitsin, kim ne yapacaksa fikrini, siyasetini ortaya koysun’
diyoruz. Geçmiş iktidarlar döneminde
işi, askere ve polise havale etmişlerdi. Ama başaramadılar. Sadece
onunla olacak bir şey değil çünkü. Biz
geldiğimizde de böyle bir mücadele vardı. Millet bize yüzde 50 oy verince, en zor işi çözmeye karar
verdik. İktidardan gidelim ama yeter ki
Çözüm Süreci başarıya ulaşsın, bu gözyaşları bitsin, bu kan dökülmesin artık.”
“Tehditle, baskıyla oy toplamaya kalkışanların, Kandil
ve İmralı arasında gidip gelenlerin,
Çözüm Süreci’ni baltalamak için de ellerinden geleni yapanların sözlerine kanmayın” ifadesini
kullanan Bülent Arınç, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Batıda siyaset yapan bir insanım ve bu düşüncelerimden
dolayı birileri bana ‘Kürtçü’ demiş
olabilir. Hiç umurumda değil. Ben bu milleti Kürt, Arap, Türk, Çerkez gibi tüm kesimleriyle
tanıyorum ve biz yaratılanı yaradandan
ötürü seviyoruz. ‘Kürtçülük’ yapmaya kalkanlar nasıl bir gaflet
içindeyse, ‘Türkçülük’ yapmaya kalkanlar
da o gafletin içindedir. Aklımızı başımıza alalım. Sadece kendi ırkımızdan, etnik kökenimizden
insanlarla yola çıkmak, her ne pahasına
olursa olsun kabul edilecek bir şey değildir. Biz insandaki imana, inanca bakar, iş seçmeye geldiği zaman da
emaneti ehline veririz.”
Kürtçe sözlük
Türk Dil Kurumu tarafından “Kürtçe sözlük”
hazırlandığını dile getiren Başbakan
Yardımcısı Arınç, “Türk Dil Kurumu Başkanı’na sorduğumda, 33 dilde sözlük hazırladıklarını öğrendim. Bunlar
arasında Moğolistan’ın konuştuğu dil de
varmış. Kürtçe neden hazırlanmadığını sorduğumda ise zamanında yasak
olduğu için bu çalışmanın yapılmadığı
söylendi” diye konuştu.
Bülent Arınç, bunun üzerine hemen Kürtçe sözlük
hazırlanmasını istediğini ve 1,5 yıl
içerisinde Kürtçe lügatın tamamlandığını anlatarak, Kürtçe seçmeli derslerde bu sözlüğün okutulduğunu
aktardı.
Kur’an-ı Kerim’in Kürtçe mealinin yayımlandığını anımsatan
Arınç, bazı eski eserlerin de Kürtçe
basımının yapıldığını vurguladı.
Bülent Arınç, “Bizim Kürt kardeşlerimiz için, onların
kültürleri, insan hakları konusundaki
arzu ve istekleri için yapmadığımız ne kadı ki bize karşı itham edici sözler söylüyorlar. Onlar
yalan ve iftirayla bizi tahrik etmek
için ne kadar yanlış işler yapıyorsa, biz de hamdolsun insanımıza o
kadar güzel ve büyük hizmetler
yapıyoruz” şeklinde konuştu.
Birlikte alana
çıktılar – Cumhuriyet
Ordu-Giresun Havaalanı, Erdoğan ve Davutoğlu tarafından
açıldı. Türkiye’de ilk kez seçim sürecinde Cumhurbaşkanı ile Başbakan ‘resmi
açılış töreni’ görünümlü mitingde bir araya geldi.
Türkiye seçim tarihinde bir ilk yaşadı. Seçim takvimi
işlerken sandık gününe az bir süre kala Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile
Başbakan Ahmet Davutoğlu Ordu – Giresun Havaalanı açılışı için bir araya geldi.
Erdoğan’ın Davutoğlu’nun da olduğu törende Başkanlık sisteminden hiç
bahsetmemesi dikkat çekti.
Resmi tören olarak düzenlenen Ordu – Giresun Havaalanı
açılışı “apron mitingine dönüştü. Törende AKP’nin seçim şarkıları çalınmadı.
Bunun yerine “Recep Tayyip Erdoğan nakaratı ile bilinen Erdoğan’ın
Cumhurbaşkanlığı seçimi propaganda dönemde kullandığı şarkı sürekli olarak
döndürüldü. Bunun dışında sözsüz Karadeniz türküleri çalındı.
Erdoğan ve Davutoğlu’nun sahneye çıkmasına kısa bir süre
kala sahnenin tam karşısında kalacak şekilde miting alanın sonuna, üzerinde
Erdoğan’ın fotoğrafının bulunduğu “İlk havaalanı ilk Başkan. Giresun’a hoş
geldiniz pankartı asıldı. Ancak pankart tam da Erdoğan sahneye çıktığı sırada
yırtıldı. Yırtık pankart da Erdoğan görmeden indirildi.
Erdoğan 14.00’te başlaması planlanan programa 55 dakika geç
geldi. Konuşmasını yapmak üzere ilk sahneye çıkan Başbakan Davutoğlu oldu.
‘14 vekil isteriz’
Davutoğlu’nun “Giresun ve Ordu 14’te 14 çıkaracak mıyız?
Havaalanı açtıktan sonra bunu sizden talep etmek bizim hakkımız olur değil mi
diye sorması dikkat çekti. Resmi açılış töreninde Davutoğlu CHP Genel
Başkanı’nı eleştirirken daha önce yaptığının aksine Kılıçdaroğlu’nun
yuhalanmasına engel olmadı. Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı “merkez
Türkiye projesinin çalıntı olduğunu iddia ederek, “Çalıntı fikirlerden Türkiye
merkez ülke diyor, biz o fikirleri yazdık, biz tarih yazıyoruz o arkadan takip
ediyor. Lojistik merkezler yeni akıllarına gelmiş. Biz 8 tane kurduk. 12 tane
daha kuracağız. Çıkmış Türkiye’yi merkez ülke yapmaktan bahsediyor. Onlar yeni
hayal ediyor dedi.
Seçim başarısızlığı durumunda koltuğu bırakacağını dile
getirdiğini ve diğer genel başkanların aynı şeyi yapıp yapmayacağını sorduğunu
anımsatan Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş için, “Demirtaş ‘ben
bırakırım ama, eğer barajın altında kalırsam ve başarısızlık benden
kaynaklanırsa bırakırım’ diyor. Genel başkan dediğim başarıyı da başarısızlığı
da üstlenir. Bizleri küçük aklı ile ve zayıf ahlakı ile kendisi gibi
zannediyor. Diyor ki ‘Davutoğlu başkanlık sistemi ile koltuğu bırakacak’ diyor,
be hey gafil, biz siyaseti koltuk meselesi olarak görmeyiz diye konuştu.
‘Vaatleri kurusıkı’
Kılıçdaroğlu’nun projelerini “kuru sıkı olarak değerlendiren
Erdoğan, “Projeler açıklıyor 30 yıl sonrasına yönelik, kim öle kim kala atıyor,
tutuyor. Kurusıkı atmakla bu işler olmuyor, sorumluluk istiyor dedi.
Erdoğan, Başbakan olduğu döneminde sık sık kullandığı “benim
bakanım ifadelerinden Cumhurbaşkanı olarak da vazgeçmedi. Erdoğan, “Hesap
uzmanıymış. Benim Maliye Bakanım var. İdi tabii. Şimdi Cumhurbaşkanı’yım. Ama
kendisini severim tabii. TV’ye çıkın hesaplaşın diye konuştu.
Doğan’a tepki koyun
Hürriyet gazetesine Mursi’nin idamı haberi üzerinden tepki
göstermeye devam eden Erdoğan, “Tepkiler gelince neden kaldırdınız sosyal
medyadan. Ben diyorum ki bunlara karşı tavır koymalısınız ifadelerini
kullandı.
10.6 milyon tablet
Erdoğan dün Ankara’da da ‘Fatih Projesi’ tablet dağıtım
töreninde konuştu. Erdoğan 2016’dan itibaren 4 yıl süreyle 10 milyon 600 bin
tablet bilgisayarın öğrencilere teslim edileceğini söyledi. Gençlerin arasından
yeni Alparslan’ların, Fatih’lerin, Akşemseddin’lerin çıkmasını istediklerini
belirten Erdoğan yine Atatürk demeden “Yeni Gazi Mustafa Kemal’ler çıksın
ifadesini kullandı.
Bitirilmeden açılış töreni
Erdoğan ile Davutoğlu’nun el ele açtıkları Ordu-Giresun
havaalanının bazı bölümlerinin tamamlanmamış olması dikkat çekti. Havaalanının
otopark binasının dış cephe işçiliğinin bitmediği, ana binada da yarım kalmış
işlerin olduğu görüldü. Havaalanı, internete düşen bir telefon konuşmasında
“Milletin a…. koyacağız diyen işadamı Mehmet Cengiz’in sahibi olduğu Cengiz
İnşaat tarafından inşa edildi. Temeli 2011’de atılan havaalanı için denize 36
milyon ton taş döküldü. 7 kilometrelik dolgu tahkimatı yapıldı. Havaalanı
denize dolgu ile yapılan ilk havaalanı oldu.
Bu gençlik elinde
pala gezmeyecek – Milliyet
Bugüne kadar 737 bin 800 tabletin öğrencilere verildiğini
anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecek yıldan itibaren dağıtılacak 10 milyon
600 bin tabletin ihalesinin yapıldığını söyledi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün ATO Congresium’da
gerçekleştirilen Fatih Projesi t Dağıtım Töreni’ne katılarak gençlere
seslendi. Erdoğan, “Bu gençlik elinde pala ile bıçakla, silahla dolaşan gençlik
olmayacak. Elinde tablet bilgisayarıyla, kalemiyle, kitabıyla dolaşan bir
gençlik olacak, arzumuz bu. Böyle bir bilinçle, böyle sağlam iradeyle kendini
yetiştirecek, milletimize yönelecek her tehdidin karşısında dimdik durabilecek
gençlik en büyük hayalimiz dedi.
Erdoğan, dün törende yaptığı konuşmada ülke eğitim tarihinde
son derece önemli bir gün yaşandığını belirterek, duyduğu heyecanı dile
getirdi. 81 ilde 700 bin tablet bilgisayarın öğrencilere teslim edildiğini,
bugüne kadar toplam 737 bin 800 tablet bilgisayarı öğretmen ve öğrencilerin
hizmetine sunduklarını kaydeden Erdoğan, “İnşallah 2016’dan itibaren 4 yıl
süreyle 10 milyon 600 bin tablet bilgisayarı öğrencilerimize teslim edeceğiz. Bu
safhadan sonra Türkiye’de ve dışarıda üretimi yapılacak, bununla beraber
ülkemiz aynı zamanda bilişim teknolojisinde bir üs olmanın, uygulama alanı
olmanın da adımını atmış olacaktır. Sadece pazar değil aynı zamanda bu işin
üssü haline de gelmiş olacağız dedi.
‘Kara günler yaşadık’
Eğitimde geçmişte yaşananları anlatıp bunları da
öğrencilerin bilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“Eski Türkiye’de büyükşehirlerde bile, örneğin ben
İstanbul’da okudum, imkanlar öylesine sınırlıydı ki bu süreci tamamlamak için
gerçekten çok büyük bir sabır ve azim gerekiyordu. Bir sırada üç öğrencinin
oturduğu, aynı sınıfta 70 öğrencinin olduğu okullarda eğitim gördük. Okul olsa
öğretmen olmuyor, öğretmen olsa kitabı, defteri bulunmuyordu. Kırtasiye önünde
kuyruğa girerdik, acaba Kitaplarımızı temin edebilir miyiz? Kırtasiyeci derdi
ki ‘Bu kitap yok’. Şu? ‘O da yok’. Okulda abilerimizden teksir notları
isterdik, saman kağıdından ilkel bir makinesi vardı. Mürekkepler birbirine
karışmış, o teksir notlarını ağabeylerimizden satın almak isterdik ve abiler
satmazlardı. Niye? Çünkü eseri antika durumuna düşmüştü onlar için. Çala kalem,
öğretmenlerimizi dinler, notlarımızı alır ve eğitim öğretime devam ederdik. Biz
bu kara günleri çocuklarımız yaşamasın diyerek, eğitim altyapısını güçlendirmek
için çalıştık, çabaladık.
Eğitimde 4+4+4 sistemine geçerek darbe döneminin ürünü
haksızlıklara son verdiklerini anlatan Erdoğan, “Bakın şimdi Danıştay kararını
açıkladı, ‘Ortaokulda, lisede başörtüsü serbesttir’ dedi. Danıştay’ın aldığı bu
karar bir adaletsizliğin giderilmiş olmasıdır dedi.
‘Çamur at izi kalsın’
Artık üniversitelerin öğrencinin ayağına gittiğini anlatan
Erdoğan, “Bizlerin eleştiri noktasında da bir sıkıntısı yok. Bazıları diyor ki
‘Fatih Projesi sona erdi. t bilgisayar dağıtımı artık yapılmayacak’.
Madem Fatih Projesi sona erdi, bugün dağıtılan 700 bin
tablet bilgisayara ne diyeceksiniz? Hatta gelecek yıldan itibaren dağıtılacak
10 milyon 600 bin tabletin ihalesi de şu anda yapıldı. Buna ne diyeceksiniz?
Çamur at izi kalsın mantığıyla yapılan siyasetin kimseye, en başta da ülkeye ve
evlatlarımıza faydası olmaz dedi.
Terör örgütünü
arkasına almış…’ – Vatan
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kahramanmaraş’ta açılış töreninde
konuştu
Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları
– Kahramanmaraş’ta bugün toplam yatırım bedeli 1 katrilyon
658 trilyon lira olan eserlerin açılışını yapıyoruz.
– İstanbul’u Ankara’yı nasıl görüyorsak Kahramanmaraş’ı da
öyle görüyoruz.
– Biz 12 yılda ülkeyi tarihinde görmediği yatırımlarla
buluşturduk.
– Bu seçim çok önemli bu seçimlerde hayati bir karar
vereeğiz. Ya eski Türkiye diyeceğiz ya da Yeni Türkiye diyeceğiz.
– Bir eski Türkiye koalisyonu kurdular. daha bir kaç yıl
önce demediğini bırakmayanlar şimdi can ciğer kuzu sarması oldular.
– Bir zamanlar kestane pazarında hocaefendiydi, şimdi nasıl
oluyor da bu ülkede 50 bin insanın kanına girenlerle bal kaymak oluyor?
– Bu hoca ne diyordu? “Başörtüsü füruattandır”
diyordu. Şimdi ciğer oldular
-Benim kzılarım ülkemde üniversiteye gidemedi. Niye
başlarını açmadıkları için”
-Şu anda 60 bin olan İmam-Hatiplilerin sayısı şimdi 1 milyon
oldu Bundan Sayın Kılıçdaroğlu rahatsızlık duyuyor.
+1+8+4 diyor. Biz bu formulü eskiden tanırız. Bu ne demek?
İmam Hatiplilerin orta kısmını kapatacağım demek.
Kutlu doğum sancılı olur. Çok acı çektik ama sonu iyi oldu
daha da iyi olacak
Malum parti terör örgütünü arkasına almış demokrasiden
bahsediyor
Seçim vaatleri de birbirinin kopyası. Seçim meydanlarında da
aynı şeyleri söylüyorlar
Benim indimde Mısır’ın Cumhurbaşkanı Mursi’dir. Sisi
değildir Sisi darbecidir.
Esma yavrumuzu şehit eden bu darbecilerle birliktye olamam
Öznesi olmayan açıklamalar yapıyorlar. Hani siz
demokrattınız
Ey Paralel Yapı Paralel Devlet artık milli siyaset
belgesi’ne girdin. İnlerine girdik ve devam ediyoruz
Biz bu ülkeye karasevdalıyız
-Benim için ne demişlerdi ‘Muhtar bile olamaz’ bildiler
halkım beni cumhurbaşkanı yaptı.
İstanbul’da 150 milyon yolcu kapasiteli bir havalimanı
yapıyoruz maliyeti 12 milyar euro inşaat hızla devam ediyor
-Fatih karadan gemileri yürüttü. Biz de dedik ki ey dede sen
karadan yürüttün bizde denizin altından yürütüyoruz
-Bunlar gibi yan gelip yatmadık çalıştık. Biz dertliyiz .
Bizim size sevdamız var biz Ferhat’ız siz Şirin Baktım Kılıçdaroğlu Ferhat
olmuş. Nerde o aşk bunlarda
Dün Nissibi Köprüsü’nü açtık. Muhteşem bir köprü.
Diyanet işleri Başkanı’nı aradım ve azırhlı bir araç tahsis
ettiğimi söyledim.
Bizde etnik milliyetçilik yok
Muhalif medya kuruluşlarına el koymak istiyorlar Merkez
Bankası’nın kasalarına göz diktiler
Biz manşetlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik
Aba altından sopa gösterenlere aldırmayız
Çocukları Porsche ile
geziyor’ – Milliyet
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahramanmaraş’taki konuşmasında
Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili tartışmalara değinerek
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahramanmaraş’taki konuşmasında
Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili tartışmalara değinerek “Tuttular kaynak
sorusuna cevap verdiler. ‘Diyanet İşleri Başkanının altındaki Mercedes’ Bu
Mercedes’in değeri 320 bin lira ve kaynak oymuş. Bende dün Sabah aradım Diyanet
İşleri Başkanını, dedim ki ‘Cumhurbaşkanlığı makamındaki zırhlı Mercedeslerden
bir tanesini makamınıza tahsis etmek istiyorum’ tahsisi yaptım ve zırhlı bir
Mercedes Diyanet İşleri başkanımızda. Diyanet İşleri makamı böyle oyuncak mı?
Bunların çocuklarının Porscheler var, onlarla geziyorlar. Ama ne yazık ki benim
dindar Kürt kardeşlerim bunların karşısında duruşunu sergilemedi dedi.
Davutoğlu ve Demirtaş
onların peşinde – Vatan
Başbakan Ahmet Davutoğlu, ilk defa sandığa gidecek ve
HDP’nin kaderini etkileyebilecek potansiyele sahip 847 bin 543 gencin adresine
ikinci bir mektup daha gönderdi. HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş imzalı
mektup da, seçmenlere gönderilmeye başlandı.
Başbakan Davutoğlu, bu seçimde ilk kez oy kullanacak
gençlere Yeni Türkiye Güçlü Gelecek başlığı ile bir mektup göndermişti.
Davutoğlu, seçimde son döneme yaklaşılırken, 847 bin 543 gencin adresine
Birlikte Daha Güçlü başlığı ile ikinci bir mektup gönderdi. 2010 ile 2014
yılları arasında yapılan 1 referandum ile 3 seçimi karşılaştırdığı seçim
analizi kitabı ile siyasette son günlerde ilgi uyandıran Olgu Araştırma Genel
Koordinatörü Filiz Aydın Koç, ilk kez oy kullanacak seçmenlerin özellikleriyle
ilgili şu değerlendirmede bulundu:
EN ÇOK YENİ SEÇMEN İSTANBUL’DA
“2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde toplam seçmen sayısı
52.894.115’tir.
7 Haziran 2015 Genel seçimlerinde ise 53.741.838 olarak
açıklandı. İki dönem arasında seçmen sayısında, yüzde 1,6 oranında (847.543
kişi) bir artış oldu.
Seçmen sayısı değişimine 12 bölgede baktığımızda sonuçlar
şöyle:
*En çok seçmen artışı İstanbul Bölgesinde 253.203 seçmen ile
yüzde 29,9.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 134.153 seçmen ile yüzde 13,9.
*Orta Doğu Anadolu Bölgesinde 37.015 seçmen ile yüzde 4,4.
*Kuzey Doğu Anadolu Bölgesinde 806 seçmen ile yüzde 0,1.
*Akdeniz Bölgesinde 117.770 seçmen ile yüzde 13,9.
*Batı Anadolu Bölgesinde 117.608 seçmen ile yüzde 13,9.
*Doğu Marmara Bölgesinde 106281 seçmen ile yüzde 12,5.
*Ege Bölgesinde 77.141 seçmen ile %yüzde 9,1.
*Batı Marmara Bölgesinde 10.055 seçmen ile yüzde 1,2.
*Orta Anadolu Bölgesinde 5558 seçmen ile yüzde 0,7 artış
görülürken
*Batı Karadeniz Bölgesinde 2138 seçmen azalarak yüzde 0,3
lük,
*Doğu Karadeniz Bölgesinde ise 9672 seçmen azalarak yüzde
1,1’lik bir düşüş görülmektedir.”
DAVUTOĞLU’NDAN GENÇLERE DİJİTAL REKABET FONU TAAHHÜDÜ
Davutoğlu’nun, ilk kez oy kullanacak gençlere gönderdiği
mektubunda yer alan bazı ifadeler şöyle:
*Seni bütün genç kardeşlerimle birlikte ülkemizin aydınlık
geleceği olarak görüyor istikbal davasında senin azim, heyecan ve iradene
ihtiyaç duyuyor sana güveniyorum. Kadim medeniyet mücadelemizin özlediği nesil
senin neslindir, Yeni Türkiye’ye rengini ve kimliğini verecek olan da bizzat
sensin.
*Hedefimiz gençlerimizi dünyadaki her alanda birinciliğe
taşımak.
Gençlerimize teknoloji ve yeni fikirlere dayalı fırsatlar
sunmak ve iş alanları açmak. Gençlerimizi en son teknolojiyle buluşturmak.
Gençlerimizin dijital iş alanlarında belirleyici olmasını sağlamak.
Bugün gençlerimiz, dijital araçların kullanımında dünyanın
ilk 10’undalar. Bu başarının işe ve fırsata dönüştürülmesini de biz
sağlayacağız. Gençlerimizin bu alanda dünya çapında rekabet edebilmesi için
özel bir fon oluşturacağız.
7 Haziran’da ilk kez oy kullanacaksın. Sandığa gittiğinde
yeni Türkiye’ye sen de güç ver. Yeni Türkiye’nin geleceğini birlikte kuralım.
Yeni Türkiye’yi layık olduğu hedeflere birlikte taşıyalım. 78 milyonun bir ve
beraber, barış, kardeşlik ve dayanışma içinde yaşadığı Türkiye’yi birlikte inşa
edelim. türkiye’nin itibar ve gücüne yapacağın katkıyı son derece önemsiyor ve
bu uzun yolda sana çok güveniyorum. Seçimin özellikle gençlerimiz için hayırlı
olmasını diliyor, sana, ailene ve bütün arkadaşlarıma sevgilerimi
sunuyorum.”
DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ İMZALI MEKTUP
HDP, mektupla adreslere ulaşarak yüzde 10 barajının aşmak
için seçmenlerden oy istedi. HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve
Figen Yüksekdağ imzası ile gönderilen ve seçmene, “değerli dostumuz”
diye hitap edilen mektupta, “Gelin, eşitliği, özgürlüğü ve emeği temel
aldığımız yeni bir yaşamın inşasına başlayalım” denildi.
Bizzat yöneten olalım
Eşitliği, özgürlüğü ve emeği temel alan yeni bir yaşamın
inşasına başlamak için yola çıkıldığı ifadesine yer verilen mektupta,
“Artık talep eden, isteyen olmaktan çıkıp bizzat yöneten ve gerçekleştiren
olalım. Türkiye’nin çok kimlikli, çok külktürlü, çok inançlı, çok dilli
yapısını yeniden özgür kılalım. Biz’ler eşit olalım. Bir daha hiç kimse
kimliğinden, inancından ya da düşüncesinden ötürü baskı ve ayrımcılığa uğramasın.
Kadın cinayetleri artık son bulsun. Gençler, haklarında yetişkinlerin karar
verdiği pasif bireyler olmaktan çıksın.
Doğa, rant ve talana kurban olmasın. Ülke ekonomisi insanca
büyüsün ve sürdürülebilir olsun” denildi.
Tek kişi yönetimine dur demek için
Mektubun son bölümünde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın gündeme getirdiği başkanlık sistemine vurgu yapılarak,
“Unutmayın, Türkiye siyasetine yön verecek güce ve öneme sahipsiniz.
Demokrasiyle ilgisi olmayan tek kişi yönetimine, kamplaşmalara ve gerginliklere
dur demek için, 7 Haziran seçimlerinde kullanacağınız her oy, seçim barajını
aşma yolunda Biz’leri daha güçlü kılacak. Türkiye’nin yeni yaşamını
belirleyecek” ifadelerine yer verildi
Akdoğan: Elimiz hep
havada kaldı – Milliyet
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Yeni Türkiye Stratejik
Araştırma Merkezince düzenlenen “Ermeni Sorunu: Sanallık ve Gerçeklik
konferansında, Ermeni sorunundan bahsediliyorsa duruma 1915 olayları alt
başlığında bakılması gerektiğini belirterek olayları tarihinden,
psikolojisinden ve ikliminden koparıp bir kesit olarak yorumlandığında yanlış
sonuçlara varıldığını ifade etti.
Avrupa Parlamentosu ve bazı Avrupa ülkelerinin 1915
olaylarına ilişkin aldıkları kararları eleştiren Yalçın Akdoğan şunları
söyledi:
“Türkiye’de her konu her konu konuşulabiliyor, hiç bir şey
tabu değil. Ama Avrupa’ya gidin Ermeni Soykırımı yoktur diyin, bunun cezai
müeyyidesi var. Bu nasıl bir demokratlıktır, bu ne zaman tabu oldu ne zaman
dogma oldu, ne zaman bir kutsal metne dönüştü? Niye korkuyorsunuz? Ortada bir
delil yok ispat yok, sadece siyasi manipülasyonlar ve lobi çalışmaları var,
parlamento kararları var. Bunun üzerine bir hüküm inşa edilemez.
Meselelerin üzerine gidildikçe korkan tarafın Türkiye
olmadığının görüldüğünü belirten Akdoğan, “Biz bu meselelerin üzerine gidince
baktık ki ortada gerçekten bu meseleleri kilitleyen birileri var. Bay Hayır,
Mr. No. Kürt meselesinde Kandil, Ermeni meselesinde Ermeni Diasporası,
Kıbrıs’ta Rum kesimi. Biz ileri adım atmadığımız için onların ne kadar isteksiz
olduğunu görmemişiz. Adım atmaya başladık elimiz hep havada kaldı, hep birileri
masadan kaçan taraf oldu dedi.
Askerleri bırakmak bu
işi çözmüyor – Milliyet
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “Muş’ta askerimizi
kaçırdılar, sonra getirmişler HDP binasına bırakmışlar. Arkadaş, o kaçırdıkları
askeri bırakmaları işi çözmüyor dedi.
Akdoğan, HDP’ye oy verenlere, “Bunların gerçek yüzünü artık
görelim. Eşcinsel aday çıkartan, eşcinsel evliliği öne süren bir parti, Türkiye
Partisi olabilir mi? diye seslendi. Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘HDP’yi Kandil belirledi’
“Muş’ta askerimizi kaçırdılar sonra getirmişler HDP binasına
bırakmışlar. HDP, PKK’nın seçim ofisi. Niye? Onlar prim yapsın diye. Arkadaş, o
kaçırdıkları askeri bırakmaları işi çözmüyor. Eli silahlı adam orada durduğu
sürece, terör örgütü orada durduğu sürece, bu HDP’ye verilen bütün oylar
vebaldir.
Akdoğan “Bunların
güçlenmesi, demokrasinin güçlenmesi anlamına gelmiyor çünkü bunlar terör
örgütünün vesayeti altında. Millet bunlara bakıyor, oy veriyor, elinde silah
olan adamın, devlete kurşun sıkan adamın dediği oluyor. HDP listelerini, HDP
yönetimi mi belirledi? Kandil belirledi. Sonra çıkmış Selahattin Demirtaş,
‘Bizim neye ihanetimizi gördünüz’ diyor. Türkiye Cumhuriyeti’ne savaş açan,
karakol basan, milletin evlatlarını orada şehit eden bu terör örgütü, kimin
örgütü? Sen, onun uzantısı değil misin? Daha nasıl bir ihanet olacak?
ifadelerini kullandı
Kıskanıyor ama kendi
düşünseydi – Milliyet
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet
Davutoğlu’nun CHP’nin Merkez Türkiye projesine yönelik eleştirilerine ilişkin
olarak, “Onun hayal edemeyeceği projeyi biz açıkladık dedi.
Kılıçdaroğlu,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e
zırhlı bir makam aracı tahsis edeceğini açıklamasına ilişkin olarak da,
“Üzüldüm. Sayın Erdoğan ‘Bu fakir’ diye başlıyordu, daha da fakirleşecek dedi.
Kılıçdaroğlu, elmadağ ve Kırıkkale mitingleri öncesinde
aralarında Milliyet’in de bulunduğu bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
HAYAL EDEMEYECEĞİ PROJEYİ AÇIKLADIK: (Merkez Türkiye
projesine ilişkin olarak) Hiçbir şeye itiraz edemeyeceklerini biliyorlar.
Diyorlar ki ‘bizim’. Onun hayal edemeyeceği projeyi biz açıkladık. Biraz kıskanıyor
ama ne yapalım. Oturup düşünseydi. Kimden araklamışız?
DERVİŞ DE BEĞENDİ: Sabahleyin mesela sayın Derviş (Kemal
Derviş) aradı, o da ABD’den izlemiş, ‘Olağanüstü bir proje, gerçekten olması
gereken bir proje’ diyor.
AĞABEYİNİN UFKU YOK: Biz bütün bu ayrıntıları düşündük.
Hiçbir alanla ilgili şunu yapamadınız diyemiyorlar. Ne diyorlar. ‘Kitabımızın
son sayfasını okusaydınız orada vardı’ diyorlar. Sen başbakan değil misin
oturup yapsaydın. Ağabeyinden talimat alacak bir şey yapması için ağabeyinin de
ufku yok.
Bilal Erdoğan: Babam
varken başkanlık sistemine gerek yok – Cumhuriyet
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, başkanlık
sisteminin koalisyonsuz sistem olduğunu söyleyerek, “Başkanlık sistemi,
Tayyip Erdoğan varken değil, Tayyip Erdoğan yokken ihtiyacımız olan bir
sistem” dedi.
Bilal Erdoğan, eğitim ve vakıf çalışmaları kapsamında
Çanakkale’nin Biga ilçesine geldi. Bir dizi temasta bulunan Bilal Erdoğan,
ardından AKP Gümüşçay Belde Başkanlığı seçim bürosunun açılışı yapıldı.
‘BAŞKANLIK SİSTEMİ TAYYİP ERDOĞAN YOKKEN İHTİYACIMIZ OLAN
BİR SİSTEM’
Bugüne kadar kendisine birçok iftira atıldığını söyleyen
Bilal Erdoğan, “Ne iftira atarlarsa atsınlar. Bakın ben bugün Gümüşçay’dayım.
Buradayım, ortadayım. Ne iftira ne yalan, atmadıklarını bırakmadılar. Ben yine
vakıf faaliyetleriyle uğraşacağım, yine yurt işi yapacağım, yine okul işi,
eğitim işi yapacağım. Ben hesabımı öte tarafta soracağım. Çünkü biz, gerçek
mahkemenin öbür tarafta olduğuna inanmış insanlarız. Diyanetimi, imam
hatiplerimi kapatmak istiyorlar. Bütün bu kazanımların kaybedilmemesi için çok
hayati bir dönemece geldik. Bu seçim sistemi maalesef koalisyon üreten bir
seçim sistemi. Türkiye tarihinde Tayyip Erdoğan’dan önce koalisyonsuz dönemler
10 yıl sürüyor muydu? Sürmüyordu. Tayyip Erdoğan’dan sonra da koalisyonların
olmaması için oy vereceğiz. Başkanlık sistemi nedir? Koalisyonsuz sistemdir.
Başkanlık sistemi, Tayyip Erdoğan varken değil, Tayyip Erdoğan yokken
ihtiyacımız olan bir sistem. Türkiye’nin geleceği için, Türkiye’nin gerçekten
merkez ülke olabilmesi, bu kazanımlarını asla kaybetmemesi için, 7 Haziran’da
sandıklarda avazımız çıktığı kadar bu mesajı haykıracağız inşallah dedi.
Liderlerin miting
karnesi! – Vatan
Genel seçim kapsamında yoğun bir kampanya yürüten
siyasi parti genel başkanları, bazı
günler iki, bazı günlerse 3-4 miting sığdırdıkları il gezilerini sürdürüyor.
Davutoğlu, 52 miting
yaptı
AA muhabirinin
derlediği bilgilere göre, seçim startını 15 Nisan’da Ankara’da seçim beyannamesi ve aday tanıtım
toplantısıyla başlatan AK Parti Genel
Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçim kampanyası kapsamında ilk
mitingini 25 Nisan’da Erzurum İstasyon
Meydanı’nda gerçekleştirdi.
25 Nisan’dan bugüne 52 miting gerçekleştiren ve 81 ilin
tamamında miting yapmayı planlayan
Davutoğlu, son mitingini dün Amasya’da yaptı.
İstanbul’da 2 milyon
haneye mektup göndererek vatandaşları “Büyük İstanbul Mitingi”ne davet eden
Davutoğlu, 17 Mayıs’ta Maltepe Etkinlik Alanı’nda bu mitingi gerçekleştirdi.
Davutoğlu, 3 Mayıs’ta Almanya’da yaşayan Türk
vatandaşlarla Türkiye’nin Düsseldorf
Başkonsolosluğu’nun yeni hizmet binasının açılış töreninde buluştu.
Kılıçdaroğlu, 39
miting yaptı
Seçim kampanyasına 26 Nisan’da Edirne’den başlayan CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise bugüne
kadar 39 il mitingi düzenledi.
Kampanya öncesi
İstanbul Maltepe’de büyük bir miting gerçekleştiren Kılıçdaroğlu, 9 Mayıs’ta da İstanbul’da ilçe
ziyaretlerinde bulundu. Kılıçdaroğlu, 24
ve 31 Mayıs’ta yine İstanbul’da seçim kampanyasını yürütecek.
Kılıçdaroğlu’nun kendi seçim bölgesi olan İzmir’de ise 30
Mayıs’ta büyük miting yapması
bekleniyor.
Ankara ilçelerinde 17 Mayıs’ta seçim çalışması yapan
Kılıçdaroğlu, diğer seçimlerde olduğu
gibi yine son mitingi başkente ayırdı. Kılıçdaroğlu, toplam 58 olması planlanan mitinglerini 6
Haziran’da Ankara’da tamamlayacak.
Kemal Kılıçdaroğlu, öte yandan yurt dışı seçim çalışmaları
kapsamında 25 Nisan’da Almanya’nın
Düsseldorf kentinde gurbetçilerle buluştu.
Bahçeli, 26 ilde
miting yaptı
Seçim kampanyasını 6 Mayıs’ta Çankırı’da başlatan Bahçeli,
bugüne kadar 26 ilde düzenlenen
mitinglerde halkla buluştu. Bir günde 2 ya da 3 ilde miting yapan Bahçeli, 24 Mayıs Pazar
Ankara’da, 31 Mayıs Pazar günü ise
İstanbul’da vatandaşlara seslenecek.
Bahçeli, 26 Nisan’da Almanya’nın Oberhausen kentinde,
Oberhausen Arena’da düzenlenen
“Türkiye Sevdası Kutlu Yürüyüş Şöleni” mitinginde yurtdışı seçmenlerle bir araya geldi.
MHP Lideri Bahçeli’nin 50’yi aşkın ilde miting düzenlemesi
bekleniyor.
HDP Eş Genel Başkanları
23 ilde miting düzenledi
HDP’nin seçim çalışmaları kapsamında Eş Genel Başkan
Selahattin Demirtaş 13 ilde, Eş Genel
Başkan Figen Yüksekdağ ise 10 ilde miting düzenledi.
30 Mayıs’ta Ankara’da halkla bir araya gelecek Yüksekdağ,
seçime kadar 14 ilde daha miting
yapacak.
Demirtaş ise 30
Mayıs’ta İstanbul’da, 5 Haziran’da ise Diyarbakır’da miting düzenleyecek. Demirtaş, kampanya
sonuna kadar 13 ilde daha düzenlenecek
mitinglerde seçmenlerle buluşacak.
Partilere saldırı demokrasiye
karşıdır – Milliyet
Şehircilik Bakanı Güllüce, HDP binalarına yapılan saldırıya
ilişkin ‘Kendileri yapmıştır’ derken eski İçişleri Bakanı Ala, ‘Seçime giren
bir partinin bürosuna saldırıda bulunmak demokrasiye, sandığa yapılmıştır’ dedi
Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, çözüm sürecinin devam
edeceğini ve Meclis dışında da kalsa HDP’nin sürece katkı verebileceğini
belirterek “Buyursun yine yapsın dedi. Sandık sonuçları üzerinde Oyun
oynanacağı iddialarını iftira olarak niteleyen Ala, “Kendi yapacaklarını
perdeleme için ön alma bu diye konuştu.
Erzurum’da seçim çalışmalarını yürüten eski İçişleri Bakanı
Efkan Ala ile kentsel dönüşün açılışı için bu ile gelen Çevre ve Şehircilik
Bakanı İdris Güllüce, Milliyet’in sorularına yanıt verdi. Ala, şunları söyledi:
– YAPACAKLARINI PERDELİYORLAR: (“Seçimin güvenliği tehlike
de mi? sorusu üzerine) Akla uygun ifadeler değil, bu olsa olsa spekülasyondur,
iftiradır. Baştan kendi yapacaklarını -ki bunu yapmak istiyorlar,
yelteniyorlar, yeltenecekler- perdelemeye yönelik ön almadır. Ak Parti sandığın
namus olduğunu deklare etmiştir.
– İSPAT EDEMEYEN
İSTİFA ETSİN: (“3 bin 800 kişilik ekip kuruldu iddialarına ne diyeceksiniz?
sorusu üzerine) Türkiye’yi yönetmeye talip olanlar bir söz söylüyorlarsa,
ispatla mükelleftir. Başbakan söyledi, ‘ispat edin istifa edeyim’ diye. İspat
edemeyenin de istifa etmesi lazım.
– HALK TEHDİT
EDİLİYOR: Batıda demokrat, doğuda halkı tehdit eden bir anlayış var. Hiç
kimsenin de milletin iradesini tehditle yönlendirmeye zinhar kalkmaması lazım.
Millet iradesi o zaman âfâda dönüşür. Sandık sonuçlarıyla yerle bir olurlar,
sandığa gömer millet.
– HEPİMİZE YAPILAN
SALDIRIDIR: (HDP binalarına yönelik saldırılar) Saldırı yapanların yakalanması
yönünde gelişmeler var. Hangi partiye olursa olsun, seçime giren bir partinin
bürosuna yahut aracına, bir merkezine saldırıda bulunmak sadece o partiye
yapılan saldırı değil, demokrasiye, sandığa, millet iradesine yapılmış
saldırıdır. Biz bunları hepimize yapılmış bir saldırı olarak tanımlıyoruz.
Şiddetle kınıyoruz. Bir sabotaj, siyasi hesap da olabilir arkasında.
– BAŞÖRTÜSÜ GİBİ
ÇÖZECEĞİZ: Biz huzur istiyoruz. Terörün çözülmesini istiyoruz. ‘Çözüm süreci’
dedik sonuçlanmasını istiyoruz. 28 Şubat düzenlemelerinin bütününü ortadan
kaldırdık. Türkiye’ye huzur geldi, irtica geldi mi? Hayır, huzur geldi. Bunu da
çözeceğiz, millete huzur gelecek.
– SALDIRILAR
ETKİLEMEZ: (“Kaçırmalar, saldırılar artıyor, süreci nasıl etkiler? sorusu
üzerine) Çözüm sürecini etkilemez. Çözüm sürecini başlatan Ak Parti’dir.
Muhatabı, destekçisi halk olan bir proje devam eder.
– HDP ZATEN KATKI
VERİYOR: (“HDP, Meclis dışında kalırsa ne olacak? sorusu üzerine) Bu süreç
katkı ister. Bu süreç sabotaj istemez. HDP katkıda bulunmak istediği zaman,
zaten sürekli katkıda bulunuyor, içindedir. Partiler sadece Meclise girerek
fonksiyonlarını icra etmezler. Bir kısım mekanizmalar özel olarak şu parti
barajı geçsin diye uğraşıyor. Ama bizim parti olarak herhangi bir parti için ne
barajı geçmesine yönelik ne de altında kalmasına yönelik özel projemiz var. HDP
zaten barajın altındaydı. Peki, veriyor muydu katkıyı, veriyordu. Yine katkıda
bulunmak isteyenlere süreç açık. Çözüm sürecini kesintiye uğrattık diye cümle
kurmadık ki. Bir yandan silah bir yandan tehdit, bir yandan da çözüm süreci.
Çözüm süreci silahla olabilir mi? Silahları gömeceksiniz üstüne de betonu
örteceksiniz.
– DEMİRTAŞ GÜZELLEME:
(“Demirtaş’a olan ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusu üzerine) Medya
güzellemeleri bu memlekette iktidarları belirleyebilseydi Ak Parti’nin, Özal’ın iktidar olması imkânsızdı. Medya
güzellemeleriyle iktidar olunmaz.
‘Kendileri yaptırmıştır’
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce de HDP’nin
binalarına yapılan saldırıları HDP’lilerin yaptırmış olabileceğini öne sürdü.
Güllüce, “DHKP-C’ye kendilerine eylem yaptırmış olabilirler. Çünkü DHKP-C
HDP’yi destekliyor. Kendi adamları kendilerini bombalatmış olabilirler.
Yakalanmayacaklarını düşünerek diye konuştu.
Ak Partili İçten’den
ilginç sözler: İzmir dünyanın en büyük köyü – Milliyet
Ak Parti Genel Merkez Siyasi ve Hukuki İşler Başkan
Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten’in İzmir ziyareti sonrası
“İzmir’den notlar başlığıyla paylaştığı tweetler sosyal medyada tartışma
konusu oldu.
İzmir’e ilişkin ağır değerlendirmelerde bulunan İçten,
“İzmir dünyanın en büyük köyü , “CHP’li İzmirli gençlerin özgürlükten
anladıkları, son derece açık giyinmek, kafayı çekmek, sabaha kadar eğlenmek ,
“Haşhaşilerin başkenti İzmir, neden acaba? gibi ifadeler kullandı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yapmadığı yollara, kavşaklara,
köprülere Atatürk resmi asarak konuyu değiştirdiğini iddia eden İçten,
“İzmir’de CHP’ye oy veren kitle, Radikal militan vari davranmakta ve kendisi
gibi düşünmeyenlere saygı göstermemektedir. Belediye hizmetten ziyade
kültürümüze ve değerlerimize aykırı teşkil eden sözde kültürel faaliyetler
yapmaktadır. HDP Kürt Baasçısı, CHP Türk Baasçısı aralarında dil farkı dışında
hiçbir fark yok. İzmir’deki CHP’lilerin Ak Parti’ye, muhafazakarlara,
dindarlara farklı görüşlere ve yaşam tarzlarına hiç saygıları yok dedi.
AKP’nin mitingine
giden madenciye 30-100 lira arasında para veriliyor – Zaman
Manisa, maden şirketlerini ziyaret ederek Başbakan Ahmet
Davutoğlu’nun yarınki mitingine çalışanlarını göndermesini isteyen AKP Soma
İlçe Başkanı’nı konuşuyor. Soma Kömür İşletmeleri AŞ’ye ait bir ocakta 10 yıl
çalıştığını söyleyen Sami Yavuz bu konuda ilginç itiraflarda bulundu.
İşten çıkarılmadan önce AKP’nin mitinglerine çok gittiğini
belirten Yavuz, miting başına 30-100 lira arasında para aldıklarını bildirdi.
Yavuz, bu konuda şu bilgileri verdi: “Kimisi otobüsle, kimi ise kendi aracıyla
o mitinglere gitti. Miting olacağı gün hemen madende otobüsler hazır bizleri
beklerdi. Çalışan, yer altından çıkan işçileri hemen otobüslere bindirerek
mitinglere götürürlerdi. Halen eski düzen devam ediyor. Eğer o gün çalışıyorsa
madende, yani tatili veya vardiyası denk gelmiyorsa özel araçlarla mitinge
gelmeleri için çağırıyorlardı. Çalışan maden işçilerine, AK Parti’nin
mitingleri için de para verirlerdi. Otobüsle gidersen 30 lira ve yemek
verirlerdi bizlere ama kendi aracınla gidersen 100 lira para verirlerdi. Gitmek
istemeyen işçi arkadaşlarımıza görevliler, ‘Gideceksin kardeşim.’ şeklinde
zorlama yaparlardı. O mitinge şayet gitmediğinde ise ertesi gün madende,
özellikle yer altında nerede zor bir iş varsa seni orada çalıştırıyorlar. Ben
en son genel seçimlerde, benim bildiğim kadarıyla 2 bine yakın maden işçisi
arkadaşla Manisa’ya, AK Parti’nin mitingine götürülmüştük. Mitinge gitmeme
şansı yok.
Şehit madenci Mustafa Kaya’nın eşi Naciye Kaya da,
Manisa’daki mitinglere gitmesi için eşine de baskı yapıldığını kaydetti. Kaya,
“AK Parti mitinglerine zorla, baskı yapılarak, iş çıkışı ya da tatil gününe
denk gelmesi sonucu o mitinglere eşimi çağırıyorlardı. Mitinge gitmediğin
takdirde sıkıntı yaşatıyorlardı ama benim eşim, boyun eğip o yapılan mitinglere
gitmemek için her zaman direnir ve gitmezdi. Eşim, mitinglere gitmek zorunda
kalan maden işçileri için o gün için bir yevmiye artı yemek parası verdiklerini
bana söylerdi. O zaman da hep işçiler arasında birlik yoktu. Bu zorlamalardan
dolayı hep baskı altında kalıyorlardı. şeklinde konuştu.
Hasan Erbil’den
Mehmet Akarca’ya: Birilerini fazla rahatsız etmeden görev yap – Hürriyet
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca’ya görevi devreden
eski Başsavcı Hasan Erbil törendeki konuşmasında “Devletini milletini zora
sokmadan birilerini fazla rahatsız etmeden görev yapacağına yürekten
inanıyorum dedi.
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan tarafından seçilen Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca’ya cübbesini giydiren ve görevi devreden
eski Başsavcı Hasan Erbil dünkü mazbata törenine ilginç sözleriyle damgasını
vurdu. Başsavcılığa kendi isteği ile aday olmayıp emekliye ayrılan Erbil, dört
yıl boyunca aklının yettiğince görevini yaptığını, başarılı ya da başarısız
olduğunu ancak tarihin yazacağına belirterek, yeni Başsavcıya “birilerini fazla
rahatsız etmeden görev yap tavsiyesinde bulundu. Erbil, “Başsavcı olarak görev
yapacağı süre içerisinde devletini milletini zora sokmadan zarara uğratmadan
birilerini fazlasıyla rahatsız etmeden görev yapacağına ve bunu başarıyla
yapacağına yürekten inanıyorum dedi. Erbil sözlerini, “Bu güzel görevi
yürekten desteklediğim, gönül birliği içinde bulunduğum değerli kardeşim,
dostum, arkadaşıma devretmenin mutluluğunu ve gururunu yaşadığım için yüce
Rabbime hamd-ü sena ediyorum diyerek tamamladı.
GÜVEN MESAJI
Akarca dün Yargıtay’da düzenlenen mazbata ve cübbe giyme
töreniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak görevine başladı. Yargıtay 1.
Başkan Vekili Abdülkadir İlhan, Akarca’ya mazbatasını takdim ederken, Erbil de
cübbesini giydirdi. Başsavcı Akarca, “Yargının güvenilirliğinin tesisi için tüm
gücümüzle çalışma gayreti içinde olacağımızın bilinmesini isterim dedi.
Akarca, “Adaletin hızlı ve etkin biçimde gerçekleştirilmesi, çağdaş demokratik
bir hukuk devleti idealine ulaşılması, bağımsız ve tarafsız yargı kurumunun tüm
toplum ve bireyler tarafından benimsenmesini sağlanması, yargının
güvenilirliğinin tesisi için tüm gücümüzle çalışma gayreti içinde olacağımızın
bilinmesini isterim. Evrensel hukuk ilkeleri ve Anayasa çerçeveleri içerisinde
görev ve çalışmalarımızı sürdüreceğiz dedi.
TARAFSIZ OLMAK KAÇINILMAZDIR
Yargıtay 1. Başkan Vekili Abdülkadir İlhan ise konuşmasında,
“Bağımsız görev yapan, bağımsızlıkla taltif edilen mesleğimizde elbette ki
tarafsız olmamız da kaçınılmazdır. Sadece bağımsızlığımızı ön plana alıp,
tarafsızlığımızı ötelersek o zaman terazinin gözünde dengesizlikler oluşmaya
başlar. Adaletin terazisini boşuna elimize vermiyorlar. Terazide iki kefe
vardır. Kanaatimce birisi bağımsızlığı, birisi de tarafsızlığı simgeliyor
açıklamasını yaptı. İlhan, şöyle devam etti:
ZULÜM BAŞLAR
“Hakimlerin, Yargıtay üyelerinin bağımsızlığımızı ön plana
çıkarırken asla ve asla tarafsızlığımızı unutmayacağız. Bağımsızlığın tersine
hareket edersek tüm düşünce, inançlara eşit mesafede kalmasını bilemezsek o
zaman zulüm başlar. O zaman haklının değil, güçlünün baskısının yansımaları
başlar. Yargının da yıpranması o aşamadan itibaren başlar. Son zamanlarda yargı
üzerinde siyasi gündemler oluşturulmaya çalışıldığına müşahede ediyoruz.
Yazılan, çizilenlerin doğru, yanlışlığını basın önüne çıkıp açıklama yerine her
zaman olduğu gibi kararlarımızla konuşmaya çalışıyoruz. Zaman zaman Ceza Genel
Kurulu’ndan çıkan kararların basında nasıl yanlış anlaşıldığını üzülerek
müşahede ediyorum. Düzeltme yoluna gitsek de hepsine ulaşmamız mümkün değil.
Biz yine hakkın, hakikatin yanında tarafsız ölçülü bir şekilde durmamızı esas
alacağız.
HSYK seçim sistemi
KPSS değiştirilmeli – Hürriyet
ADALET Bakanı Kenan İpek, 7 Haziran’daki seçim öncesi,
elektrik kesintisine karşı jeneratör dahil her türlü güvenlik önleminin alındığını
açıklarken, yargıya dönük çok önemli mesajlar verdi.
İpek, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerinin seçimle belirlenmesi sisteminin yanlış
olduğunu, zararını herkesin gördüğünü ve değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
İpek, oluşacak yeni Parlamento’nun, anayasa değişikliği çalışmaları sırasında,
RTÜK üyelerinin seçimi gibi HSYK üyelerinin Meclis’te seçimi dahil yeni
modelleri tartışması gerektiğini de vurguladı.
DOSYALAR AZALACAK
Hürriyet’e konuşan Kenan İpek, yargıdaki en önemli sorunun
iş yükü olduğunu belirterek, Başbakan’ın açıkladığı Yargı Reformu Strateji
Belgesi ışığında 19 ayrı bilim kurulu oluşturulduğunu ve yasa tasarısı
hazırlığı yapıldığını, yeni Meclis döneminde ekim ayında Bakanlar Kurulu’na
sunulacağını açıkladı. İpek, “Yol haritasını belirledik. Beş yıllık süreçte bu
yasalar ve istinaf mahkemelerinin devreye girmesi ile yargıdaki 17 milyon dava
dosyası yarıya inecek. Her şey dava konusu yapılıyor. Ödenmeyen elektrik
faturası niye mahkemeye gelsin dedi. Hürriyet’in sorularını yanıtlayan İpek,
şu değerlendirmeleri yaptı:
SEÇİM ÖNLEMLERİ ALINDI
“Huzurlu ve güven içinde bir seçim için her türlü tedbir
alındı. Elektrik kesintisi olmaması için de eksiklikler tespit edildi ve
jeneratörler de tamamlandı. Bizim seçim sistemimiz en güvenilir seçim
sistemlerinden biri.
ZORUNLU ARABULUCULUK
İş, tüketici, ticaret davaları, icra davaları başta olmak
üzere sorunlu her alanla ilgili tespit yapıldı ve bilim komisyonları çalışıyor.
15 milyon takip ve icra var. 5 milyon dava dosyası böyle gaz parası, tuz
parası, telefon faturası… Arabuluculuk sistemi de geliştirilecek. Zorunlu
arabuluculuk sistemi getirilecek. Barolar ve avukatlar, sistemin içinde
olacaklar.
YÜZDE 80-85 İSTİNAFTA BİTECEK
Türkiye’de Yargıtay’a yaklaşık 1 milyon dava dosyası gidiyor
bu çok yanlış. Benzer yapıdaki ülkelerde yüksek mahkemelere bir yılda örneğin
Fransa’da 45 bin dava dosyası gidiyor. Bu sayı İngiltere’de 6 bin 500,
Almanya’da 5 bin 500. Bu konuyu çözmek gerekiyor. İstinaf mahkemelerinin
faaliyete girmesiyle dosyaların yüzde 80-85’i istinafta bitecek. İstinaf
mahkemelerine atamalar adli tatilden sonra.
BİLİRKİŞİLİK YASASI
Bilirkişilik müessesesiyle ilgili çok sayıda şikâyet vardı
ve yeni bir kanun taslağı hazırlayıp görüşe gönderdik. Bilirkişilikle ilgili
Adalet Bakanlığı’nda artık özel bir daire kurulacak ve bilirkişilikle ilgili her
türlü konu o daireye gelecek.
YANLIŞI HERKES GÖRDÜ
HSYK seçim sistemindeki yanlışı herkes gördü. Bu sistem
değiştirilmeli. Yargıtay’da da Yargıtay Başkanı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
seçimi dışında daire başkanlığı seçiminde de farklı bir model getirilmeli.
Onlar da bu seçim sisteminden memnun değiller. Kamu Personeli Seçme Sınavı
(KPSS) sistemi de değiştirilmeli. Ankara’da bir soru havuzu oluşturulup
sınavdan iki saat önce noter soruları çekmeli. Sorular bir saat içinde
bastırılıp dağıtılmalı. Kamuoyunun bu sınavlara ilişkin güveni sarsıldI.
Van’da pankart
gerginliği – Milliyet
Van’ın Erciş ilçesinde Yeşilova Mahallesi girişindeki
caddeye, “HDP dışında başka partinin girmesi tehlikeli ve yasaktır yazılı
pankart asılması, tepkiyle karşılandı
AK Parti Van Milletvekili adayı Burhan Kayatürk, daha önceki
tehdit pankartlarını da HDP’lilerin önce inkar ettiğini belirterek, “Bunların
özelliği bu. Burada bir şeyler yapılır, halktan reaksiyon alındığı zaman da
inkar ederler dedi. Kayatürk, şunları kaydetti: “Burada bazı yerler var ‘AK
Partililer için girilmesi tehlikelidir, hatta yasaktır’ demek istiyorlar.
Yasaktır diye bizim önümüze çıkıp açık açık ‘Buraya giremezsiniz’ diyorlar. ‘Buraya
girmek yasaktır’ demek. Peki tehlikeli olduğunu biz biliyoruz fakat bu
tehlikeyi göze alıp girmek zorunda kalıyoruz. Ne yapacağız, biz halkımızla
kucaklaşmak zorundayız.
HDP reklamında
oynayan öğretmen işinden oldu – Milliyet
HDP’nin 7 Haziran seçimleri için hazırladığı reklamlardan
birinde rol alan Yılmaz Yücel, ücretli öğretmen olarak çalıştığı Bağcılar Aşık
Veysel İlkokulu’nda işten çıkarıldı.
Cnnturk.com’a konuşan Yücel, dün okula geldiğinde diğer
öğretmenlerin oynadığı Reklam hakkında sorular sorduğunu, müdürün de odasına
gittiğinde kendisine ilk olarak “Reklamcı olmuşsun dediğini söyledi. Yılmaz
Yücel okul müdürünün kendisine “Engelli öğrenciler okula gelmekte zorluk
çekiyor bu yüzde özel sınıfı kaldıracağız. Benim de evde iki tane atanamayan oğlum
var. Bugüne kadar size bir yanlışım olmadı dediğini ifade etti ve müdürün
konuşurken “mahcubiyet içinde olduğunu da belirtti.
PKK, kaçırdığı iki kişiyi
serbest bıraktı – Milliyet
Muş’un Varto ilçesinde bölücü terör örgütü mensubu
teröristler tarafından 18 Mayıs’ta kaçırılan biri jandarma uzman onbaşı iki
kişi serbest bırakıldı
Genelkurmay Başkanlığı’nın dün internet sitesinde yer alan
açıklamaya göre Kara Kuvvetleri
Komutanlığı Hudut Birlikleri’nce yasa dışı yollardan Suriye’den Türkiye’ye
geçmeye çalışan 322 kişi, Türkiye’den Suriye’ye girme teşebbüsünde bulanan 14
kişi yakalandı. Hudut hattında, 5 bin 762 karton sigara ile bir araç ele
geçirildi.
Yasa dışı yollardan Türkiye’den Yunanistan’a geçmeye çalışan
23 kişi de yakalandı. muş’un Varto ilçesinde bölücü terör örgütü mensubu
teröristlerce 18 Mayıs Pazartesi günü saat 20.30’da kaçırılan uydu kontrol
personeli Serkan Tosun ile, Jandarma uzman onbaşı Cüneyt Torunoğlu, perşembeyi
cuma gününe bağlayan gece yarısı saat 02.10’da Varto’da serbest bırakıldı.
2 terörist teslim oldu
Gaziantep İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Şehitkamil
ilçesinde icra edilen yol emniyet ve kontrol devriyesinde, bölücü terör örgütü
mensubu bir terörist ile Suriye uyruklu 4 kişiyi yakaladı. Bölücü terör örgütü
PKK mensubu bir terörist, Şanlıurfa’nın Ceylanpınar’da, Kara Kuvvetleri
Komutanlığı hudut unsurlarına, silahsız ve teçhizatsız teslim oldu.
HDP’ye yapılan
saldırının iddianamesi hazırlandı – Star
HDP Genel Merkezine, 18 Nisan 2015 tarihinde silahlı saldırı
düzenledikleri gerekçesiyle 2 kişi hakkında iddianame hazırlandı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkezi’ne, 18
Nisan 2015’de silahlı saldırı düzenledikleri gerekçesiyle 2 kişi hakkında iddianame
hazırlandığı bildirildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı Suçlar
Soruşturma Bürosu’nca hazırlanan iddianame, Ankara 32. Asliye Ceza Mahkemesi’ne
gönderildi.
HDP’nin mağdur, Ahmet Yavuz ile Erdem Nacar’ın müşteki
olarak yer aldığı iddianamede, Burak Karslı ile Kenan Berkay Şipal şüpheli
olarak gösterildi.
TUTUKLANDI
İddianamede, Şipal’in eylemden dolayı, 19 Nisan 2015
tarihinde Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandığı hatırlatıldı.
POLİS ATEŞ EDİNCE KAÇTILAR
Bazı müşteki ifadelerine de yer verilen iddianamede, Ahmet
Yavuz’un HDP genel merkezi binasında güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, olay
günü içeride bulunduğu sırada, bir el silah sesi duyarak dışarı çıktığı, polis
memuru Erdem Nacar’ın ateş etmesi üzerine şüphelilerin kaçtığını anlattığı
kaydedildi.
HDP’DEN HERHANGİ BİR YETKİLİ ŞİKAYETİ OLMADI
HDP’den herhangi bir yetkilinin olay nedeniyle şikayetçi
olmadığı vurgulanan iddianamede, olay yeri inceleme ekiplerince HDP genel
merkezi binasında yapılan incelemede, binanın giriş kapısı sol tarafında
bulunan Türk Bayrağı ile parti bayrağına saçma isabetine benzer deliklerin
mevcut olduğu, arkasındaki duvarda da av tüfeği saçmalarının isabetine benzer
izlerin mevcut olduğu belirtildi.
Olayda kullanılan av tüfeğinin şüpheli Kenan Berkay Şipal’in
yer göstermesi sonucu çalıştığı otoparkta bulunan kulübede ele geçirildiği
ifade edilen iddianamede, olay yerinde ele geçirilen av fişeklerinin inceleme
sonucunda bu av tüfeğinden atıldığının tespit edildiği bildirildi.
İddianamede, şüphelilerin, “Siyasi hakların
kullanmasını engellemeye teşebbüs”, “Halk arasında korku ve panik
yaratmak amacıyla tehdit” suçlarından ayrı ayrı cezalandırılması talep
edildi.
Hazırlanan iddianame, mahkemede değerlendirme aşamasında
bulunuyor. Mahkemelere, iddianame ulaştıktan sonra 15 gün süre veriliyor.
HDP‘den kaos için
istihbarat şebekesi – Akşam
Barajı aşabilmek için baskının dozunu iyice artıran HDP
akılalmaz yöntemlere başvuruyor. Partinin, rakiplerini yıldırmak için PKK
bağlantılı kişilerden istihbarat ağı kurduğu ortaya çıktı.
Doğu ve Güneydoğu’da seçmeni PKK aracılığıyla tehdit eden
HDP’nin, rakiplerini de yıldırıp kampanyalarını engellemek için örgüt
bağlantılı kişilerden oluşan istihbarat birimi kurduğu ortaya çıktı.
Diyarbakır, Van, Ağrı, Siirt gibi illerde örgütlenen kişiler AK Partili
adayların ziyaretlerini ve programlarını birkaç gün önceden haber alıyor.
Ardından kaos planı devreye giriyor.
DEMOKRASİYE DARBE
Ziyaret edilecek ilçeler, köyler, mahallelere bir gün önce
giden HDP’liler, bölge halkına AK Partili adayların ziyaretlerine katılımda
bulunmamaları konusunda baskı yapıyor. Van’da AK Parti’nin seçim çalışması
yapmasına engel olarak demokrasiye darbe vuran HDP veya PKK üyeleri, seçim
gezisi yapılacak yere daha önce ulaşıp halkı, “AK Partililerle
tokalaşmayacaksınız, dinlemeyeceksiniz diye tehdit ediyor.
Görüntü alıp tehdit ettiler
AK Parti Van 1. Sıra Milletvekili Adayı Burhan Kayatürk
“İnsanlar bizi sevse de korkudan ilgisiz davranıyor. Her şeye rağmen
görüşenler, her şeyi kayıt altına alanlarca sonradan tehdit ediliyor”
diyor. AK Partili adaylardan Faruk Alpaslan da aynı sorundan mustarip: Bir
ilçede, yıllardır tanıdığım insanlar selam vermedi. Telefonla konuştum, ‘Siz
gelmeden bizi uyardılar, konuşsam başımız belaya girerdi’ dediler.
ZIRHLI SEÇiM ARACI
Örgütün istihbarat ağıyla toplanan saldırganların sürekli
taşlaması nedeniyle, seçim araçları zırhlandı. AK Partili adayların araç
camlarına da saldırılara karşı tel örgü takıldı.
Hani baskı yoktu!
HDP’nin barajı geçmek için özellikle Doğu ve Güneydoğu’da
yaptığı baskıların bir yenisi daha ortaya çıktı. Van’da tepkilere neden olan
çeşmelerden kan akan billboard afişlerinden sonra bu kez Erciş’te mahalle
sakinleri adına asılan “HDP dışında başka partinin girmesi tehlikeli ve
yasaktır. Dur!” yazılı pankartla bir kez daha halk tehdit edildi. Yeşilova
Mahallesi’nin girişinde asılan pankart, mahalleliler tarafından da tepkiyle
karşılandı. “HDP dışında başka partinin girmesi tehlikeli ve yasaktır”
yazılı pankartta tepki gösteren mahalle sakinleri, mahallede HDP’ye oy
verenlerin olabileceğini, ancak pankartın tüm mahalleli adına asılmasını kabul
etmediklerini belirtti.
MHP, AK Parti’ye
katılmalı – Vatan
Melih Gökçek, MHP ve AK Parti’nin bir araya gelmesi gerektiğini
belirterek “MHP, AK Parti’ye katılmalı dedi
Bir televizyon programına konuk olan Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek çok önemli açıklamalarda bulundu.
“MHP İLE REFAH’I BEN BİR ARAYA GETİRDİM”
“Ben MHP’ye her zaman yakın oldum. MHP’li olmadım ama
her zaman MHP’liler ile iç içe oldum” ifadelerini kullanan Gökçek,
“1991 yılında biliyorsunuz rahmetli Türkeş ile bir koalisyon yapıldı,
Refah Partisi’nin. Onu yapan kişi benim. Direk yapan benim, bir araya getiren
benim. Seçime girdik o dönemde 63 milletvekili ile ilk defa makus tarihi
yıktık. Doğru Yol öyle ortadan kalktı, ANAP öyle ortadan kalktı. MHP ve bugün
Ak Parti siyasette ise o 1991 ittifakına bağlıdır. Bunları yapan benim. Ondan
sonra da her zaman bir araya getirmeye çalıştım vs. Onun için elbette ben
onları severim taban olarak, onlar da beni. Ama tavan beni hiç sevmez. Tavan
niye sevmiyor? Efendim ‘Sen MHP’nin bu söylediklerinle gelişmesine engel olmak
istiyorsun.’ Ben şunu istiyorum, açık ve samimi olarak söylüyorum burada. Bence
MHP ve AK Parti bir araya gelmeli, MHP AK Parti’ye katılmalı” şeklinde
konuştu.
“ORTAK TABAN VAR”
Gökçek, “Genel anlamda düşündüğünüzde aramızda belli
nüanslar var, farklılıklar var ama birçok konuda biz aynı şeyi düşünüyoruz.
Çünkü, ortak taban var. Zaten geçişkenlik de bizim aramızda. Benim MHP’li
milletvekillerinden samimi olduğum arkadaşlarım var. Bir araya geldiğimizde yüz
konunun doksanında zaten anlaşıyoruz. Benim genel merkezde anlaşamadığım genel
başkan yardımcılarım var. Onlarla da benim farkım var, onların da benimle farkı
var. Bu doğal. Gelin ama beraber siyaset yapıp %65’lik bir parti kuralım. Ama o
üst seviyedeki insanlar kalkıp da bizimle birleşip böyle bir iş kesinlikle
yapmak istemezler. Yoksa ben o kadar muhabbet ederim” şeklinde konuşarak
bu konuyla ilgili açıklamalarını noktaladı.
Diyarbakır’da Mursi
gerginliği – Cumhuriyet
Diyarbakır’da Hür Dava Partisi’nin de destek verdiği sivil
toplum örgütleri tarafından Mısır’da aralarında devrik Cumhurbaşkanı Muhammed
Mursi’nin de bulunduğu 106 kişiye verilen idam cezasının protesto edilmesi için
düzenlenmek istenen yürüyüşe polis müdahale etti. Olaylarda 11 polis yaralandı.
Diyarbakır’ın merkez Sur İlçesi’ndeki tarihi Ulucamii önünde
cuma namazından sonra Hür Dava Partisi’nin de destek verdiği 72 sivil toplum
kuruluşu, Mısır’da aralarında devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin de
bulunduğu 106 kişiye idam cezası verilmesini protesto etti. Camii önünde okunan
basın açıklamasından sonra tekbirler getirerek Dağkapı Semti’ndeki Şeyh Said
Meyda’nına kadar yürümek isteyen protestoculara polis izin vermeyince gerginlik
çıktı.
Protestocuların yürümekte ısrar etmesi üzerine yaşanan
arbedede polis TOMA’larla kitlenin üzerine tazyikli su sıkıp, göz yaşartıcı gaz
bombaları attı. Göstericiler de polise taşla karşılık verdi. Çevik kuvvet
ekipleri ise copla müdahale etti.
Kentin en işlek yeri olan Gazi Caddesi üzerinde devam eden
olaylar nedeniyle bir çok kişi atılan gaz bombaları nedeniyle fenalık geçirdi.
VALİLİK: 11 POLİS YARALANDI
Diyarbakır Valiliği’nden konuyla ilgili yapılan yazılı
açıklamada, söz konusu sivil toplum örgütlerinin yasal gerekli yerine
getirmeden protesto gösterisinde bulunup yürüyecekleri için güvenlik güçlerinin
tedbir aldığını belirtti. Açıklamada, şöyle denildi:
“Mısır’da Muhammed Mursi İsa El Eyyat’a verilen idam
kararını protesto etmek için Ulucami’de kılınan Cuma namazını müteakip bazı
STK’ların yasal gerekleri yerine getirmeden protesto gösterilerinde
bulunacakları ve yürüyüş yapacaklarına dair duyum alınması üzerine güvenlik
güçlerimizce tedbir alınmıştır. Grubun, cami çıkışında Mısır’daki durumu
protesto etmek için yürümek istedikleri ve Dağkapı Meydanı’nda basın açıklaması
yapacakları konusunda müzakere devam ederken aniden yürüyüşe başlayan
kalabalığın içerisinde bir grubun güvenlik güçlerine taş, sopa ve sandalyelerle
saldırması üzerine gruba orantılı bir şekilde müdahalede bulunulmuştur. Çıkan
olaylarda toplam 11 polis çeşitli yerlerinden hafif yaralanmış, kamuya ait ve
özel araçlar zarar görmüş olup yapılan müdahale sonrası kamu düzeni tesis
edilmiştir. Olaya katılan, provoke eden ve araçlara zarar veren şahıslara
yöneliktahkikata başlanılmıştır.”
19 ilde ‘paralel’
baskını: 43 gözaltı – Milliyet
Konya merkezli yürütülen paralel yapı soruşturması
kapsamında 66 kişi hakkında gözaltı kararı verildi
Eşzamanlı gerçekleştirilen operasyonlarda aralarında emniyet
müdürleri ve işadamlarının bulunduğu 43 kişi gözaltına alındı.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “paralel yapı
soruşturması kapsamında, Konya merkezli birçok ilde operasyon başlatıldı.
Valiliğin yaptığı açıklamada, dönemin il emniyet müdürü, eski emniyet
müdürleri, mütevelli heyeti üyesi ve işadamlarının da aralarında bulunduğu 66
kişinin mahkeme kararıyla gözaltına alınmaları amacıyla operasyonun 19 ilde
başladığı bildirildi, operosyonlarda toplam 43 kişi gözaltına alındı.
Bir dönem Konya’da Asayiş Şube Müdürlüğü yapan Bingöl eski
Emniyet Müdürü Ercan Taştekin Ankara’da gözaltına alındı. İfadesi alındıktan
sonra serbest bırakılan Taştekin, “Yalan beyan ve iftiralardan elde edilen
bilgiler doğrultusunda 17 sayfa delil saçması sorular soruldu. Soruların
detayını anlatmak istemiyorum. Çünkü soruşturma hakkında gizlilik kararı
bulunabilir. Konya Emniyet Müdürlüğü’nün Okyanus Şirketler Grubu’na yönelik
yapılan operasyonla ilgili sorulardı dedi.
Anadolu Atayün de var
2008 yılında Okyanus Şirketler Grubu’na yönelik yapılan
operasyonda Konya’da Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü
olan Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Başmüfettişliğinden ihraç edilen 1’inci
sınıf Emniyet Müdürü Anadolu Atayün, Ankara’da gözaltına alındıktan sonra
Konya’ya getirildi.
Sağlık kontrolünden geçirilen Atayün, sorgulanmak üzere
eskiden görev yaptığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne
götürüldü. Gözaltı kararı çıkanlar arasında 2003-2009 yıllarında Konya Emniyet
Müdürlüğü yapan Salih Tuzcu’nun da bulunduğu öğrenildi. Tuzcu’nun yapılan
operasyonda İzmir’deki evinde bulunamadığı öne sürüldü.
Operasyonda YÖK eski Başkan Vekili Prof. Dr. Şaban Çalış da
gözaltına alındı. Halen Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Uluslarararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi olan Çalış’ın,
Ankara’da olduğu, polislerin kendisine ulaşması üzerine Konya’ya gelip teslim
olduğu öğrenildi.
Yurtdışındalar
Operasyonun eşzamanlı olarak Ankara, İzmir, Antalya,
Aksaray, Ağrı, Aydın, Bingöl, Bitlis, Düzce, Hatay, muş, Mersin, Kilis,
Şanlıurfa, Şırnak, Sivas, Tokat ve Van’da gerçekleştiği öğrenilirken,
haklarında gözaltı kararı çıkan bazı işadamlarının da yurtdışında olduğu
belirtildi.
TOFAŞ’ta anlaşma
sağlandı – Milliyet
Bursa’da 8 gündür üretime ara veren TOFAŞ işçileri,
yönetimle işçi temsilcilerinin yaptığı görüşme sonunda anlaşma sağlandı.
İşçilerin maaşlarda iyileştirme sözü verilmesi üzerine 25
Mayıs 2015 Pazartesi günü işbaşı yapacağı belirtildi. Anlaşma kararın
duyurulmasının ardından fabrika önünde kurulan çadırlar ve pankartlar işçiler
tarafından kaldırıldı. Yaklaşık 600 işçi, eylemi bitirip pazartesi sabahı
üretime başlamak üzere evlerine gitti.
Görüşmeler sürerken
kısmi üretim başladı – Milliyet
Bursa’daki otomotiv üretim tesislerinde başlayan iş bırakma
eylemlerinde henüz mutlu sona ulaşılmazken, fabrikalarda mükazekerelerin
sürdüğü, Tofaş’ta kısmen de olsa üretime başlandığı bildiriliyor.
Renault’da iş bırakma eylemi sonrasi üretime verilen ara
sürerken, Tofaş, dün KAP’a yaptığı açıklamayla üretime yeniden başlandığını
duyurdu. Tofaş’ta fabrika dışında halen 500 kişilik bir grubun bulunduğu
belirtirken, ücret iyileştirmesi için bir ay süre istendiği kaydedildi.
CEO Cengiz Eroldu imzasıyla dışarıdaki işçilere bir açıklama
yapılarak işe dönmeyenlerle “yolların ayrılabileceği belirtildi. Açıklamada,
yaklaşık bir hafta sonra işbaşı yapan personelin herhangi bir işlemle
karşılaşmayacağı belirtilirken, çalışanların, kendilerini temsil edecek
sendikayı seçmekte özgür olduğu belirtildi. Eroldu, açıklamasında işe dönmemeyi
tercih edenlerle yollarını ayırmak zorunda kalacaklarını da bildirdi.
Ankara’dan destek
Oyak Renault fabrikasındaki iş bırakma eylemi ve üretime
verilen ara sürerken, görüşmelerin de devam ettiği haber veriliyor.
Görüşmelerin, fabrika yetkilileriyle işçilerin seçtiği sözcüler ve tarafların
avukatları arasında yürütüldüğü belirtilirken, henüz bir sonuç alınamadığı
haber veriliyor.
Bununla birlikte dün, Türk Traktör’ün Ankara ve Erenler
fabrikalarındaki üretime ara verildiği açıklandı. Şirketten yapılan açıklamada,
“Otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bazı şirketlerde gerçekleşen işçi
eylemleri, Ankara ve Erenler fabrikalarımızda çalışan bazı işçiler ve rutin mesaileri
üzerinde de etkili olmuştur. Bu sebeple, kurumumuzun risk yönetimi politikaları
doğrultusunda, Ankara ve Erenler fabrikalarımızdaki üretim faaliyetlerinin
etkin ve sağlıklı bir şekilde devamlılığını sağlamak için söz konusu sorunlar
çözümleninceye kadar tedbir amaçlı olarak üretime ara verilmesi kararı
alınmıştır denildi.
‘Orta yolu bulurlar’
Otomotiv sektöründe yaşanan iş bırakma eylemlerini
değerlendiren Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, işveren ve işçi kesiminin hukuk
çerçevesi içerisinde hareket ederek anlaşmazlığı çözmesi gerektiğini
belirterek, “Seçimlere 2-3 hafta kala oluyor. Acaba biz burada ideolojik siyasi
bir tavır, duruş var mıdır, yok mudur arkasında başka sebepler yok mudur, buna
da bakılması gerektiğini kayda geçirmiş olduk. Böyle bir şey yoksa, zaten
taraflar bir şekilde anlaşıp ortaya yolu bulurlar diye konuştu.
NTV’de konuşan Babacan, dün görüşmeler olduğunu, bunun
sonucunda da basamak basamak ilerlemeler sağlandığını kaydederek, “Bu bizi
sevindirdi. Her zaman böyle olayları yaşamıyoruz dedi.
Paris cinayetleri’
soruşturması bitti – Hürriyet
Fransa’nın başkenti Paris’te 9 Ocak 2013’te Kürt Enformasyon
Merkezi’nde PKK bağlantılı Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’ın
öldürülmesiyle ilgili olarak Fransız yargısı tarafından yürütülen soruşturma
tamamlandı.
Hakim Jeanne Duye’un yürüttüğü soruşturmanın tamamlanmasının
ardından taraflar dosyayı bir ay boyunca inceleyerek itirazlarını
belirtebilecek. Bu sürecin ardından da dava aşamasına geçilecek.
Suikast bağlantılı olarak yakalanan tek isim olan ve halen
Fresnes Cezaevi’nde tutukluluk hali süren Ömer Güney, hakkındaki tüm iddiaları
reddetmeyi sürdürüyor.
Cansız, Fidan ve Doğan’ın aileleri olayda Milli İstihbarat
Teşkilatı’nın ya da ona bağlı bir birimin parmağı olduğunu savunuyor.
Güney’in avukatları da soruşturmanın “asıl emri verenlere
ulaşmayı sağlamadığı ve müvekkillerinin günah keçisi olarak eksik bir dosyayla
Paris Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacağı tezini işliyor.
Bakan Bozkır’dan
AB’ye vize resti – Milliyet
AB Bakanı Volkan Bozkır, “Bizim için vizelerin kaldırılması
ne kadar önemliyse, Geri Kabul Anlaşması da AB için önemli. Vizeyi
kaldırmazsanız, Geri Kabul Anlaşması’nı feshedeceğiz dedi.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır,
Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) üyeleriyle Conrad Otel’de biraraya geldi.
AB’ye vize resti çeken Bakan Bozkır şunları söyledi:
“Bizim için vizelerin kaldırılması ne kadar önemliyse, Geri
Kabul Anlaşması da AB için önemli. Ben diyorum ki vizeyi kaldırmazsanız, Geri
Kabul Anlaşması’nı feshedeceğiz. Hakikaten feshedeceğiz, şakası yok. Vizeler
niye kalkmıyor? Diyorlar ki ‘Kapıları açarsak ilk gün 10 milyon, sonra 5
milyon, daha sonra 25 milyon Türk Avrupa’ya gelir. Avrupa’da piyasaları istila
eder.’ Böyle bir korku var. Gidip ne yapacağız orada, iş yok güç yok. İkinci
bir nedeni de bu vize harçları büyükelçilikler için büyük gelir. Ama inşallah
vize kalkacak. Vizeler de kalkarsa geriye kalıyor müzakere süreci. Yavaş
gidiyor gibi görünüyor ama yavaş gitmiyor.
‘Hristiyan birliği lüks’
Bozkır, Kıbrıs sorununun bu sene çözüleceğini ve bunun
sonucunda bloke edilmiş 14 faslın bir anda açılır hale geleceğini idddia etti.
AB’nin uzun zamandır kafasını kuma gömdüğü için terörizm ve radikalizmle
yaklaşan tehlikeyle yüzyüze kaldığını ifade eden Bozkır, “AB, ‘Ben Hristiyan
kulübüyüm’ diye kuruldu aslında. AB’nin Hristiyan birliği olma lüksü yok artık.
Çünkü Avrupa’da 7-8 milyon Müslüman yaşıyor. Radikalizm, İslamofobi ve
ırkçılıkla mücadele, kendine kapanarak değil, kendini aşarak, genişleterek,
yeni renkler ve dinler katarak olabilir dedi.
IŞİD, Irak ile Suriye
sınırını fiilen kaldırdı – Cumhuriyet
IŞİD Irak-Suriye sınırında son kapı El Tanaf’ı alarak
Ramadi-Palmira’yı bağladı. Obama örgüte karşı strateji değiştirmesi baskısı
altında
Suriye’nin paha biçilmez antik kenti Palmira’yı ele geçirip
en az 280 kişiyi katlettiği haberleri gelen radikal İslamcı IŞİD, “Halifelik
ilan ettiği Suriye-Irak topraklarındaki kontrolünü genişletiyor. Militanlar
Suriye ordusunun Irak sınırında kontrolü altındaki son kapı olan El Tanaf’ı da
ele geçirdi. Irak tarafında El Velid’in bulunduğu kapının önceki gece düştüğü
kaydedildi. Böylece IŞİD, Musul’u ele geçirmesinden 1 yıl sonra kuzeyde
Kürtlerin denetimindeki kısım hariç, Irak’ın batısındaki Anbar eyaletinin başkenti
Ramadi’yle Palmira arasında bağlantı kurulmuş oldu.
Bu durum ABD Başkanı Barack Obama’ya baskıyı artırdı.
Washington’da eski general ve uzmanlar Bush yönetiminin 2007’de Irak’a yaptığı
gibi askeri yığınak ve kara gücü salık vermeye başladı. Obama ise, The
Atlantic’e demecinde, Ramadi’nin düşüşü için “Taktik açıdan geçici bir
başarısızlık tespitiyle, “Kaybettiğimizi sanmıyorum dedi. Obama Ramadi’nin
zaten savunmasız olduğunu belirtip Iraklıları güçlendirmeleri gerektiğini
ekledi. IŞİD’in Suriye’de Palmira’dan sonraki hedefinin Tayfur üssü, Irak’ta
ise Ramadi’nin doğusundaki Habbaniye üssü olduğu haberleri geliyor. Suriye’de
ise IŞİD’in Palmira’ya ilerleyişina sessiz kalan Batı’dan tepkiler gelmeye
başladı. Fransa Cumhurbaşkanı François Holland, Palmira’nın kurtarılması ve
aşırılıkçıların durdurulması çağrısı yaparken, bunun için yeni bir Cenevre
önerdi.
Hums vilayetinin çöllük alanındaki Palmira’nın düşmesi
isyancıları destekleyen Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin “Suriye’nin yarısı
IŞİD kontrolünde yorumuna yol açmıştı. Fransız Suriye uzmanı Fabrice Balanche,
IŞİD’in böylece Suriye’nin merkezini belirler hale geldiğini savundu.
Akrep bayrak sallar
Michigan Üniversitesi’nden tarih profesörü Juan Cole,
“Bazıları IŞİD’in artık Suriye’nin yarısını kontrol ettiğini iddia ediyor. Ama
bu, hesap yapmak için aptalca bir yöntem. Suriyelilerin üçte ikisi Şam’ı Humus
üzerinden Lazkiye ve Halep’e bağlayan hatta yaşar. Doğu çölünde nüfus çok
seyrek, “kontrol ne anlama gelir belli değil. Akreplerle kertenkeleler kara
bayrakları mı sallıyor? diye sordu.
Esad’ın kurtarma sözü
verdiği hastaneyi Fetih Ordusu aldı – Milliyet
Mayıs ayı başında Fetih Ordusu’nun ilerleyişi sırasında
askerler, yerel idareciler ve sivil ailelerin sığındığı Cisr es Şuğur hastanesi
haftalar süren kuşatmanın ardından düştü.
Cihatçı örgüt El Kaide’yle bağlantılı El Nusra Cephesi’nin
başı çektiği İslamcı silahlı gruplardan oluşan İslam Ordusu’nun girdiği
hastanede en az 150 askerin ve onlarca sivilin olduğu tahmin ediliyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, ağır havan topu saldırısı
altında teslim olan hastaneden sadece ‘onlarca’ kişinin kaçabildiğini
kalanların esir alındığını ya da öldürüldüğünü öne sürdü. Suriye devlet
televizyonu ise ordununun kuşatmayı yararak ‘kahraman askerleri’ kurtartardığını
iddia etti. Suriye Devlet Başkanı Beşar
Esad, hastanede mahsur kalan ‘kahramanları kurtarmak için ordunun yakın zamanda
geleceğini’ mayıs ayı başında açıklamıştı. El Nusra Cephesi ise siyah dumanlar
içerisindeki hastaneden tek sıra halince çıkarılan askerlerin fotoğraflarını
Twitter’da paylaştı.
Obama: Savaşı
kaybetmiyoruz – Hürriyet
ABD Başkanı Barack Obama, The Atlantic dergisine verdiği
mülakatta “Ramadi’nin düşmesiyle ABD’nin IŞİD’e karşı savaşı kaybetmekte olup
olmadığı sorusu üzerine “Kaybetmekte olduğumuzu düşünmüyorum cevabını verdi.
Ramadi’nin kaybedilmesini ‘taktik açıdan başarısızlık’
olarak gördüğünü kaydeden Obama, Ramadi’nin uzun süredir savunmasız olduğunu,
kentteki Iraklı güçlerin yeterli askeri eğitim ve destekten mahrum kaldığını
söyledi.
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com –
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info