14 Haziran 2010 Pazartesi Saat 07:18
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
” ”
Kürt halkı ve emekçileri içinden geçtiğimiz bugünler de
yakıcı ve kritik bir süreçten geçmektedir. Kürt Özgürlük Hareketi ve emek
cephesi içinden geçtiğimiz bugünlerde 15 Şubat uluslar arası komplosunu
çağrıştıran perde arkası kirli bölgesel ve uluslar arası ittifaklarla
tasfiyenin gündemde olduğu ciddi bir saldırı hamlesiyle karşı karşıyadır.
Her fırsatta “Kürt sorunu benim sorunumdur diyen, fakat
Kürt cephesinden gelen samimi barış çağrılarını görmezden gelen kurnaz, ucuz
demokrat ve ikiyüzlü bir AKP hükümetiyle karşı karşıyayız. Tek hedefi,
demokratik modernite paradigmasıyla, Kürt demokratik ve emek hareketinin tarihi
doğal topluma yürüyüş akışını durdurmak, destansı mücadelenin eseri olan
muazzam değerleri tasfiye ederek tarihe gömmektir. Kürt demokratik ve emek hareketini içte ve
dışta askeri, siyasi, ahlaki, kültürel ve diplomatik kısacası dört bir koldan
taarruz ve soykırım hareketiyle boğmayı hedeflemektedir. Bu anlamda saldırı
furyası başta Kürt ve emek hareketi olmak üzere toplumun tüm direnen muhalif
seslerini kapsamına alarak her alandaki birikimi yozlaştırarak bitirmek
istiyor.
Bu noktada bir özel savaş hükümeti olan AKP’ nin ulusal ve
toplumsal bazda başlatıp yürüttüğü imha konseptine Kürt ve Türkiye demokratik
emek cephesi, öyle anlaşılıyor ki geçit vermeyecektir. İçinden geçtiğimiz
tarihi dönemeçte saldırılar ağırlıkta demokrasinin bu iki stratejik motor
gücüne dönük olacaksa, kuşkusuz en anlamlı duruş ve yanıtta bu politik
cephelerden gelişecektir, verilecektir. Öyle ki, Türkiye ve Kürdistan yani
stratejik iki ana merkezin demokratik unsurlarının bir çatı altında buluşması,
Ankara’yı ve kemikleşmiş 90 yıllık siyasetini değiştirip Türkiye’yi gerçek
anlamda demokratikleştirerek her çiçeğin özgürce açılıp serpildiği, her kültür
ve dilin kendini bahar tadında özgürce ifade ettiği tarihi bir sürecin kapısını
aralayacaktır.
AKP hükümetinin bugün Kürt Özgürlük Hareketi şahsında
Türkiye’nin demokratik, sosyalist, emek ve özgürlükten yana tüm güçlerine
dayattığı sinsi planına Kürt cephesi 4. stratejik hamleyle yanıt verdi. Tıkanan
sürecin düğümünü çözmek ve bunu halkların ortak özlemi olan bir sürece
dönüştürmek amacıyla yeni bir atılım sürecini başlatmıştır. Yeni süreçte AKP
hükümetinin parçalayarak yedeğine almak istediği güçlerden biri de hiç kuşkusuz
demokratik emek hareketidir. Bu anlamda 4. stratejik hamlede emek cephesini
tarihi bir görev ve sorumluluk beklemektedir.
Türkiye’yi demokratikleştirecek ana güç Kürt demokratik
hareketinin yanı sıra Türkiye sol ve emek bloğudur. Kürt cephesi yeni süreçte
tavrını örgütlü bir biçimde en üst noktada ortaya koyarken, emek cephesi ise
kendi içindeki parçalı duruş, yine sistemden köklü kopuşu sağlayıp kendi öz
örgütlülüğünü yeterince geliştirip Kürt özgürlük dinamiğiyle
birleştiremediğinden sistemin milliyetçiliği hortlatarak halkları birbirine
kırdırtma, halklar arası tarihi kardeşlik köprüsünün zedelenmesinin önü
alınamamıştır. Bu ciddi bir tehlikedir. Böyle kritik bir süreçte halklar ve
emekçiler adına yola çıktığını iddia edenler şayet dayatılan tarihi riski görüp
buna karşı irade gösterip elini taşın altına koyma yerine seyirci kalmayı
yeğlerse olacaklardan en az sistem kadar bunlarda sorumlu olacak ve tarih
karşısında hesap vermekten kurtulamayacaktır. Bu anlamda dayatılan özel savaş
konseptine karşı Türkiye emek cephesinin Kürt dinamiğiyle birleşmesi hayati bir
önem taşımanın yanında stratejik bir önemde arz eder. Bu tarihin biz emekçilere
kesin ve tartışmasız emridir.
Sonuç olarak, miadını dolduran ve uzatmalara oynayan AKP
sisteminin tüm vahşetiyle halklar ve emekçilere dayattığı imha planına en
anlamlı yanıt, emek bilinciyle yarattığı değerleri sahiplenme, gittikçe bunu
kurumlaştırarak Kürt özgürlük dinamiğiyle ittifaklar çerçevesinde birleştirerek
harekete geçirmektir.
Deniz Karer
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.inf