• kurdî
  • العربية
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Bölümler Dizi Yazı

Kıyamet Gerekçesi

Yayınlayan Lekolin
5 Mayıs 2020
Kategori: Dizi Yazı
253 11
A A
Kıyamet Gerekçesi
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

24 Mart 2020 Salı Saat 06:42

Kadın özgürlük hareketleri, aktivistler, muhalifler yıllardır kadının özgür yaşam biçimi için büyük direnerek bir savaşım verdiler ve vermeye devam ediyorlar.

Kimi yaşamını ortaya koyarak, kimi
kurduğu yaşamını gözden çıkararak, kimi bir nebze küçücük bir  özgürlük anı solumak adına hiç tereddüt
etmeden bütün zorluğu,  işkenceyi
göğüsleyerek mücadele etti ve  ediyor.

Bu son süreçlerde Türkiye
meclisine  2.Yargı Paketi’nin en
tartışmalı başlıklarından biri “evlilik yoluyla çocuk istismarına af” getirecek
tasarı büyük mücadele gerekçesi oldu. Bu konuda iktidara iki kez geri adım
attırmayı başaran kadın örgütlerinin başını çektiği toplumsal muhalefet, bu
tasarıyı da geri çektirmekte kararlı. Mağdurun failiyle evlendirilmesi
durumunda cezanın uygulanmamasını öngören kanun maddesi, kadın hukukçuların
uzun süreli mücadeleleri sonucunda 2005 yılında Türk Ceza Kanunu’ndan  çıkartılmıştı. Eski TCK’den 1 Haziran 2005’te
çıkarılan bu Madde şöyleydi: “Her kim 15 yaşını dolduran bir kızı alacağım diye
kandırıp kızlığını bozarsa altı aydan iki seneye kadar hapis olunur. Evlenme
vukuu halinde dava ve ceza tecil olunur. Şu kadarki beş sene içinde koca
aleyhine boşanmaya hükmolunursa hukuku amme davası avdet eder ve evvelce ceza
hükmolunmuşsa çektirilir. Maddenin TCK’den çıkarılmasının ardından çocuğa
yönelik cinsel istismar vakaları yargılamalarında ciddi artış gerçekleşti. Adli
Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2006 yılında yüzde
42,5 olan çocuk cinsel istismar hükümlülerinin oranı 2016’da yüzde 58,8’e
yükseldi. Maddenin TCK’den çıkarılmasından 11 yıl sonra Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın “kız çocuklarına ailede ve dışarıda şehvet duyulmasının bir
sakıncası olmadığına” dair verdiği fetva tecavüzü alenen savunan bir devlet
olma yolunda.

Küçük yaşta çocukları evlendirme
yetmiyormuş gibi şimdi de cinsel istismara, tecavüze uğrayan çocukları
tecavüzcüsüyle evlendirme tartışması insanlığın bittiği nokta dışında bir yer
değildir.  Bunu dinle, kanunla yapma
çabası ise ahlaki ve vicdani toplumun tükendiği bundan güç beleyen erkeği tanrı
yerine koyan, kendi hırs ve iktidarları için kurban etme dışında hiç bir şey
değildir. Kim ne diyorsa desin bunun dışında başka bir tanımı olamaz. Ama şu
farkı da göz ardı edilemez. Tanrıya kurban etme olayı daha ahlaki bir yöntemle
yapılırdı. Aradaki farkta budur. insanı kurban etme kültürü daha M.Ö. Hz.
İbrahim tarafından bin yıllar önce ortadan kaldırılmış olmasına rağmen farklı
bir versiyonla devam etmektedir. O dönemin insanı kurban etme biçimi, anlamı
başka amaçlar için yani bir inanç uğruna tanrıya yapılırdı. Ama günümüzdeki
kurban etme olayı nasıl bir tanım getireceğiz acaba.   Ve
öyle bir yöntem ile yapılıyor ki akıllara durgunluk, yüreğe hiç bir
şekilde sığamayacak, dayanılması imkansız bir durum. Bu  daha korkunç
bir yöntemle ve her yönü ile her gün dirim dirim öldürme yoluyla kurban
etmedir. ama ne uğruna? Hangi inanç uğruna, hangi tanrıya?.

Bu çocukların daha yaşama tam anlam
verme çağına gelmeyen, kendi savunmasını bile yapamayan, uğradıkları
zorluğu  nasıl tedavi edilir, nasıl
yaşama daha sağlıklı tutunabilir yerine  tecavüzcüsüyle evlendirme muamelesi görmeleri,
söylenecek her söz bile anlam yitimine uğramıştır. Bırakalım bir çocuğu
yetişkin bir insan bile böylesi vahşi bir durumu kaldıramaz, hele bir çocuğu
düşündüğümüzde insanlık adına tarifi imkansızlıkla dop dolu…

Bu kararları alanlara cidden sormak
lazım kendini acaba bu çocukların yerine koyabiliyorlar mı?  Bir ömür ruhunu çalanın, yaşamını,
hayallerini ellerinden alana aynı çatıda aynı yatakta  ve yaşamın her anını kendi yaşam katilleriyle
hayatlarını paylaşabilirler mi? Bu insanların ruh dünyasında, duygu düşünce
dünyasında nasıl bir tahribat yaratabileceklerini karar alırken akılların
uçlarında bir nebze olsun hiç düşündüler mi? Bu insanların kız çocukları var
mıdır acaba?

Ve en inanılmaz olan da kadın adına
bu kararları alanların hepsi erkek. İmamlar, müftüler, hakimler, savcılar ve en
korkuncu da bu halkın oylarıyla meclise gelen milletvekilleri. Halk adına
insanlık adına, yaşamı yüceltme ve anlamlandırma adına yemin eden sözde
öncüler, bilginler.

Neden böyle bir yönteme
başvuruyorlar? Amaç nedir? Ne dinde, ne adaletle, ne halk vicdanında, nede
insanlıkta yeri olamayan bir yöntem. Peki niye?

Bunun bir çok ahlak dışı nedenleri
vardır. çünkü ahlakla insanlıkla hiç alakası izahatı yoktur.

Egemen zihniyetin zıvanadan çıktığı
zamanlar, kendini her şeyin hakimi gördüğü doğayı, kadını, gençleri ve
çocukları her türlü hakimiyeti altına alma ve her türlü kullanma hakkını
kendinde görme süreçleridir. Bunu onursuzca, vicdansızca kimi zaman dini
kullanarak kimi zorla, kimi zaman da yasalara bağlayarak yapar. İşte böylesi
bir süreçten geçiyoruz.

Dinle bazı izahatlar da bulunarak
din adına bazı nedenlere bağlamaya çalışılıyor. Dünyanın hiç bir dininde
böylesi korkunç bir yaşam biçimi vaat edilmemiştir. İslam dinin de asla böylesi
zalimane bir yaşamı hiç bir kuluna reva görmemiştir. Olsa olsa Emeviliğin İslam
dininde olabilir. Hz. Muhammedîn İslam dinin de böyle bir  yaşam biçimi hiç bir şekil de  olmamıştır ve yoktur. İslam dininde kadının
yeri her iki cinsin de saygınlık içinde beraber bir yaşamı vaat eder. Bu durum
zina sucunu bile aşan bir husus. Zina  ya
bile her iki cinsin suç işleme durumunda sadece kadını değil erkeği de aynı
cezaya, yaptırıma tabi tutulur. Ama erkek egemen zihniyeti kuranın ayetlerini,
sürelerini kendi çirkin çıkarlarına göre yorumlayıp toplumu buna inandırmışlar.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “kız çocuklarına ailede ve dışarıda şehvet
duyulmasının bir sakıncası olmadığına” dair verdiği fetva hangi dinde vardır
acaba.  Kız çocuklara şehvetle
bakmak  birde aile içinde eklemek din
adına bunu yapmak sapıklık değildir  de
ne olabilir acaba. Bu bakış acısını yargılayan, soruşturan ibretlik bir ceza
olarak değerlendirmeyen zihniyetle nasıl halkın öncüsü yönetici oluna bilinir.
Bu çirkinle sadece kadınların değil erkeklerin kıyameti koparması gerekir. Bunu
hangi ölçülere, değerlere vurursak kıyamet gerekçesidir. Din  adına, insanlık adına, onur adına ve özgür bir
yaşam adına vurduğumuzda tek kelimeyle kıyamet gerekçesi.

Lotus
JİYANDA

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html

Etiketler: araştırmakurdiKurdishkurdistanLekolinTurkishTürkiye
Önceki yazı

Elazığ Depremi Bize Ne Gösterdi?

Sonraki Haber

Efrin (Rojava) saldırısı ve Kürtler

Benzer Haberler

Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 3
Dizi Yazı

Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 3

4 Mayıs 2025
Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 2
Dizi Yazı

Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 2

3 Mayıs 2025
Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 1
Dizi Yazı

Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 1

2 Mayıs 2025
Sonraki Haber
Efrin (Rojava) saldırısı ve Kürtler

Efrin (Rojava) saldırısı ve Kürtler

Öne Çıkan Yazılar

  • Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

    Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

    522 Paylaşım
    Paylaş 209 Paylaş 131
  • Tüm Egemen Güçlerin Politikalarını Şekillendiren Enerji Rekabet Alanı: Doğu Akdeniz!

    522 Paylaşım
    Paylaş 209 Paylaş 131
  • Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 1

    548 Paylaşım
    Paylaş 219 Paylaş 137
  • MİT Korucuları Başur Kürdistan’a Geçiriyor- ÖZEL HABER

    523 Paylaşım
    Paylaş 209 Paylaş 131
  • Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 3

    523 Paylaşım
    Paylaş 209 Paylaş 131

Önerilenler

Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

Tüm Egemen Güçlerin Politikalarını Şekillendiren Enerji Rekabet Alanı: Doğu Akdeniz!

MİT Korucuları Başur Kürdistan’a Geçiriyor- ÖZEL HABER

Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 3

Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 2

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç