07 Kasım 2014 Cuma Saat 13:07
AKP hükümetinin ve basının HDP’yi ve Kürtleri hedef
göstermesinden sonra HDP Parti Meclisi Üyesi Ahmet Karataşa’a karşı bir saldırı
gerçekleşti. Bu saldırının kışkırtıcısı ve yönlendiricisi kesinlikle AKP
hükümetidir. Zaten devlet ve hükümetin demokratik siyasi partiler ve Kürtlere
yönelik her kara propagandasından sonra bu yönlü saldırılar olmuştur.
Yakın tarih şunu gösterdi ki, Kürt halkının her büyük ayağa
kalkışı ve başarı elde etmesi sonrası Kürtlere yönelik saldırı artmıştır.
Kürtlerin siyasi gücünü ve iradesini kırmak için cinayetler işlenmiştir. Eğer
toplumun ayağa kalkışı çok geniş kesimleri kapsamışsa, yaygın siyasi soykırım
operasyonları yapılmıştır. 1990’lı yıllarda halk ayağa kalktığında birçok
katliam ve faili meçhul cinayete yönelmişler binlerce, on binlerce insanı
zindanlara atmışlardır. Yakın tarih de bunun kanıtıdır. 29 Mart 2009
seçimlerinde Kürt demokratik hareketi başarı kazanınca derhal siyasi soykırım
operasyonları başlatılmıştır. Binlerce insan sadece demokratik siyasal mücadele
içinde olduğu için tutuklanmıştır. Demokratik çözüm grubunu Habur’da, Amed’te
milyonlar karşılayınca siyasi soykırım operasyonları arttırılmıştır. Bununla
yetinilmemiş, her yürüyüş ve mitingde bir iki Kürt insanı katledilmiştir. AKP
iktidarı döneminde yüzlerce genç, çocuk, kadın ve yaşlı polis, asker ya da
kontra güçleri tarafından katledilmiştir. Bunların hepsi, Kürt’ün gücünü
kırmak, iradesi teslim alınmak için yapılmıştır.
Kürt halkı ve demokrasi güçleri Kobanê Direnişini
desteklemek için Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de milyonlarla ayağa kalkınca Türk
devleti yine saldırılarını arttırmıştır. Her gün onlarca HDP’liyi, Kürt
yurtseverini tutuklamaktadırlar. HDP Parti Meclis Üyesi Ahmet Karataş’ın
saldırıya uğraması da bu irade kırma kampanyasının bir parçasıdır. HDP’nin
iradesini kırıp teslim alarak bireysel haklar denen kırıntılarla kendi kültürel
soykırımcı Kürt politikalarını kabul ettirmek istemektedirler. Tüm bu
saldırılar, AKP hükümetinin gerçekliğini gözler önüne sermektedir.
Bu saldırıların altında Büyük Birlik Partisi çıkmaktadır.
BBP artık Türk derin devletinin yeni milis gücüdür. İstihbarat örgütleriyle iç
içe çalışmaktadırlar. Sakine Cansız (Sara) ve arkadaşları da bu partiyle
ilişkili devletin faşist milisi ya da milisleri tarafından katledilmişlerdir.
Toplumdaki lümpen ve faşist zihniyetle şekillenmiş kişiler Türk devletinin
istihbarat güçleri ve istihbarat güçleriyle birlikte çalışan BBP gibi partiler
tarafından demokrasi güçlerine ve Kürtlere karşı saldırtılmaktadır.
Eskiden Gladio daha çok uluslararası güçler tarafından
yönlendiriliyordu. Şimdi de dış güçlerle bağlantıları var, ama Gladio,
kontrgerilla bir yönüyle de ‘millileştirilmiştir’. Gerektiğinde dış güçlerle de
ortak operasyonlar yapılmaktadır. Ancak Türk devletinin derin güçleri
kontrolünde “milli operasyonlar da yapmaktadırlar. Ahmet Karataş’a saldırı da
böyle “Milli Gladio nun işidir. Sadece Kürtler değil, Türkiye’nin demokrasi
güçleri de böyle bir tehlikenin hedefi durumundadırlar. Eğer Türkiye’nin sol
güçleri, demokrasi güçleri siyasi olarak etkin bir mücadele içine girerlerse
derhal böyle “Milli Gladio ve özel harp dairesinin saldırısıyla karşılaşacaklardır.
Bu açıdan Ahmet Karataş saldırısı karşısında tüm demokrasi güçleri duyarlı
olmalıdır. Bu saldırının arkasındaki güçleri açığa çıkarma mücadelesi
vermelidir.
Ahmet Karataş HEP’ten bu yana Kürt demokratik hareketi
içinde yer alan bir siyasetçidir. Bu açıdan 1990’lı yıllardan bu yana Kürt
demokratik hareketine karşı yürütülen saldırının son halkası olmuştur. Bu
gelenek ve siyasi güç sürekli Türk devletinin hedefi durumundadır. Bu açıdan bu
tür olaylar olduğunda bu geleneğe yönelik tüm saldırılar bir daha
hatırlatılmalı ve gündeme konulmalıdır. Bu geleneğin hangi bedelleri ödediğini
tüm toplum bilmelidir. Türkiye ve Kürdistan’da güçlü bir demokrasi mücadelesi
varsa Türkiye ve Kürdistan her zamandan daha fazla özgür ve demokratik yaşama
yakınsa bunda tüm saldırılara rağmen demokrasi ve özgürlük mücadelesinden
vazgeçmeyen bir toplum ve bir geleneğin payı çok önemlidir.
Bu saldırı aynı zamanda kültürel soykırımcı Türk devletinin
korkusunu ifade etmektedir. Kürt halkı ve Türkiye’nin demokrasi güçleri şu anda
en güçlü dönemlerini yaşamaktadırlar. Türk devleti ve AKP hükümeti içte ve
dışta çok zor durumdadırlar. Bir yönüyle mezarlıktan geçerken korkusunu ıslık
çalarak gidermek isteyen bir ruh hali içindedirler. AKP ve yandaş basınının son
zamanlardaki saldırıları, psikolojik savaşın arttırılması, güçlü değil, zayıf
olmasının sonucudur. Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt demokratik hareketine geri
adım attırmaya çalışmaktadırlar. Böylece inisiyatifi kaybetmek istemiyorlar.
Ama bu basit numaralar tutmaz. Bu saldırılar Kürt halkını yıldırmaz. Ya Kürt
sorunu çözülüp Türkiye demokratikleşecektir ya da AKP hükümetinin korktuğu
başına gelecektir.
Ahmet Karataş’a ve ailesine geçmiş olsun diyor, Ahmet
Karataş’ın bir an önce sağlığına kavuşmasını diliyorum. Korkak ve alçak
saldırganlar başarıya ulaşmayacak Kürt’ü, Türk’ü, Arap’ı, Ermeni’si, Alevi’si,
Sünni’si, Hıristiyan’ı ve Êzıdî’siyle tüm Türkiye halkı özgür ve demokratik
yaşama kavuşacaktır.
Hüseyin Ali
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info