07 Aralık 2019 Cumartesi Saat 08:20
0
21
TR
:” ”
:””
” “,serif
Toplumu oluşturan, yaşamı anlamlı kılan, bütün değerlerin taşıyıcısı
kadının ta kendisidir. Onun içindir ki iktidar ve diktatörler ilk başta kadın
değerlerine özellikle de özününe saldırır. Kadın yok olduktan sonra toplumun
yok olacağını iyi bilirler. Onun için ya toplu katliamlarla yada tek tek
katlederek yok etmeye çalışırlar. Bir halkı veya toplumu yok etmek
istediklerinde ilk başta o halkın ve toplumun kadınlarına yönelirler. Katliam
denilen, kadını özünden koparmak ve toplum dışı bırakmaktır. Kadının
katledildiği bir toplumda toplumsallıktan ve onurlu bir yaşamdan söz edilemez.
Peki kadın katliamları nasıl gerçekleşir? Şeriatla yönetilen ülkelere
baktığımızda bu daha iyi anlaşılacak ve daha iyi değerlendirilecektır. Mesala
İran, molla rejimiyle yönetilen bir devlettır. Yine Suudi Arabistan aynı
şekilde. Bugün şövenist Erdoğan iktidarı da kadını ve toplumu şeriat
kurallarına göre yönetmeyi amaçlamaktadır.
17 yıldır iktidarda bulunan kafatasçı AKP rejiminin toplumu hangi düzeye
getirdiğini özellikle kadın şahsında görmek mümkündür. Kadın cinayetleri,
kadına taciz, tecavüz ve cinsel istismar olaylarının bu kadar artışının altında
Erdoğan ve AKP iktidarının oluşturmak istediği şeriat rejimi yatmaktadır. Kadınlara
yönelik kullandıkları söylem ve davranışların AKP’nin kendi
gündemini dayatmaya devam ettiğinin de göstergesidir. Özellikle AKP iktidarında kadın-erkek arasındaki
ayrımcılığın din olgusu üzerinden meşrulaştırılmasının yollarının denendiği,
zorlandığı süreç olarak gerçekleşiyor.
AKP’nin uygulamaları şeriatta giden birer eşiktir
Din olgusunu kullanarak kadını ve toplumu gericiliğe mahkum etmeyi
amaçlayan AKP ve Erdoğan iktidarı bunu haremlik selamlık alanları oluşturmakla
başladı. AKP iktidarının ilk icraatları toplumsal yaşamda çifte alanlar
oluşturması oldu. Ana okullardan başlayarak üniversitelere kadar Kadın-Erkek
bölümleri oluşturuldu. Üniversitelerin içinde mescitler ve hemen okul ve
Üniversitelerin yanına camiler yapılmaya başlandı. Bununla birlikte yeni müfredatla evrimin müfredattan
çıkarılıp cihadın getirilmesi, müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesi, eğitim
ve sağlığın tarikatlar eliyle hızla dinselleştirilmesi ve daha birçok uygulama
devreye konuldu. Bu uygulamaların her biri şeriat toplumuna giden birer eşik
olarak değerlendirilebilir.
AKP iktidarı her yerde kadına bakışı, zihniyeti değiştirerek kadını
tecrid altına almaya çalışıyor. AKP ve Erdoğan’ın 17 yıllık
iktidarı boyunca kadının kamusal alandaki varlığını küçümseyen, aşağılayan,
kadınlara hakaret içeren söylemler dile getirildi. Bu iktidar kadının toplumsal konumunu
yanlızca “eş ve “anne olarak sınırlandırmaya çalışıyor. Bu da şeriat ile
yönetilen toplumlarda kadına yapılan uygulamaların başında geliyor. Şeriatla
yönetilen İran ve Suudi Arabistan’da kadın sadece anne ve eş konumundadır.
Erkek ve iktidar istediği şekilde kadına davranma hakkını kendinde buluyor.
Şeriatle yönetilen ülkelerde kadının konumu
Şeriatla yönetilen ülkelerde kadınlar bir topluluk içinde konuşamaz ve
erkeklerin elini sıkamaz. Yine sokaklarda başı açık dolaşamazken, motorlu hiç
bir aracı da kullanma hakkına sahip değildir. Eşleri tarafından şiddete uğrayan
kadınların şikayet etmesi de yasaktır. Siyasete germeleri yasakken, hiçbir
derneğe üye olma hakları da yoktur. Bunların yanı sıra kadın eşi izin vermediği
sürece seyahat edemez, bir evde tek başına kalamaz, doğan çocuğuna bile isim
veremez bunların hepsi yasaktır. Eşi izin verdiği sürece kadın bir yerde
çalışabilir. Kadın şiddette dahi uğruyorsa boşanması yasaktır. Eşinin ikinci
bir kadınla evlenmesine itaraz etmesi bile yasaktır. Eğer kadın boşanmışsa
çocuklarını göremez çünkü bu da yasaklar arasında yer almıştır.
AKP ve Erdoğan iktidarı yukarda saydığımız bütün maddeleri destekleyecek
ve tamamlayacak konuşmaları hiç gündem düşmedi zaten. Şimdi şeriatla yönetilen
ülkelerde kadının içinde bulunduğu konumu ve Erdoğan’ın şeriat bir toplum
yaratmak için kullandığı söylemlere bakalım.
‘Kadın eksiktir, yarımdır’ söylemi
“Kadın ile erkeği
eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir.
“Anneliği
reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın iş dünyasında istediği
kadar başarılı olursa olsun özgünlüğünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Eksiktir, yarımdır.
“Biz kızların
erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmiyoruz gibi
cümlelerin sahibi Erdoğan,
“Kız ve erkek
öğrencilere birlikte eğitim yaptırılmasını büyük bir yanlışlık olarak
değerlendiriyorum diyen TBMM Başkanvekili Sadık Yakut,
“Annelik kariyeri
dışında bir kariyeri asla merkeze almamalı diyen Mehmet Müezzinoğlu,
“Bi kadın olarak
sus diyen Bülent Arınç,
“Hamileliği davul
zurna ile ilan etmek de bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta
gezilmez diyen AKP’nin sözde alimi Ömer Tuğrul İnançer,
AKP’nin kadına yönelik
bozuk sicilinin ve gerici zihninin
sabıkalı birkaç ismi sadece… bunları örneklerle çoğaltabiliriz ancak burada
yaratılmak istenen toplumu açık bir şekilde ortaya koyuyor zaten.
Kadın tek renge hapsedilmeye çalışılıyor
Gerici zihniyeti temsil eden Erdoğan ve AKP iktidarı, kadın özgürlüğüne
karşı söylem ve uygulamalarını her alanda hayata geçirmeye çalışıyor. İlk
olarak pembe renkli icraatlara başladı. Bununla kadını bir renge hapsederek toplum
içinde eritmek istedi.
AKP’nin hukuk ve
dil pratiklerinde bir riya her zaman var oldu. Pembe rengi üzerine kurduğu
otobüs, metrobüs, metro, taksi ve son olarak Malatya’daki trambüs uygulaması da
bunlardan biri.
AKP’nin bugün
Malatya’da bir “çözüm yolu olarak sunduğu, dahası dayattığı ve bunu da
“kadınların isteği olarak duyurduğu pembe renkli ulaşım araçları, ilk olarak
2012’de Saadet Partisi İstanbul İl Kadın Kolları’nın yürüttüğü “kadınlara özel
pembe otobüs kampanyası ile gündeme gelmişti. Daha sonra Mart 2015’te
Şanlıurfa’da hayata geçirildi. Ve kısa
süre önce Bursa’da “kadına öncelik vagonu erkeklerin de binebilmesi yoluyla da
olsa hayata geçirildi.
Bunların hayata geçirilmesiyle birlikte faşist iktidar şimdi de okullara
yönelmiş durumda. Eğitime şeriat müfredatını yerleştirmekle başladı. Anaokula
giden çocuklara dini derslerin verilme kararının alınmasının altında “Ağaç
yaşken eğilir mantığıyla gelecek nesilleri dini kurallarla eğitip istediği
şeriat ve baskıcı toplumu yaratmayı amaçlamaktadır.
Eğitim kurumlarında şeriatçı uygulamalar
Son günlerde AKP iktidarının okullarda kız öğrencilere yönelik
uygulamalarına bir bakalım.
Şanlıurfa
Viranşehir’de bir okul müdürü, “Açık ve kısa giyinirseniz sizi sınıfta
bırakırım. Burnunuzdan getiririm. Kapalıysan sınıfı geçersin, açıksan
kalırsın” diyor. Sonra
da kendisini “Biz çocukları çağırıp ‘Milli manevi ahlaki değerlere uygun
olarak sizin yararınızı gözetmek zorundayız. İdare olarak ailelerinize ve
yaşınıza uygun giyinmenizi istiyoruz’ dedik” diye savunmaya geçiyor.
Yine Urfa ve yine bir bir kapanma partisi: Şanlıurfa Bozova’da bir ortaokulda öğretmen kız
çocukları için “kapanma partisi” düzenliyor. Partide çocukların eline
kalp şeklinde ‘Hamdolsun kapandım’, ‘İnşallah size de nasip olur’, ‘Rabbimin
emri diye yaptım’, ‘Kapandım mutluyum’, ‘Şükür ki kapandım’, ‘Tesettürle
mutluyuz’, ‘Haydi sen de kapan’ yazılı dövizler veriliyor.
Bununla yetinmeyen iktidar bu sefer de, İzmir Karaburun’da İlkokul Müdürü Şahin Özdemir, “Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer.
Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralık sözleri iktidarın ve yandaşlarının kadını ve
toplumu getirdiği düzeyi net bir şekilde açıklıyor.
Dini olgular altında toplum baskı altına alınıyor
Bu kez yer Siirt.
Kurtalan Anadolu Lisesi müdürü etek ve pantolon boyunu kısa bulduğu kız
öğrencilere hakaret yağdırıp, bağırıp çağırıyor:
“Terbiyesiz kes
sesini, sen denize gitmiyorsun bu haliyle gelemezsin buraya, senin yatak odan
değil burası…Paçanı böyle kısaltarak… dengesiz, haddini bilmezler çıkıyor.“ şeklindeki söylemleri
nasıl bir toplumda yaşamaya zorlandığımızı gösteriyor. Ayrıca bu söylemleri
söyleyen kişi ve kurumlar hakkında herhangi bir işlem ve soruşturma başlatılmış
değildir. Sadece kınama cezalarıyla geçiştirilerek, üstü örtünerek adım adım
yaratmak istedikleri toplumun nasıl adım adım inşa edildiğini gösteriyor. Bu
örnekler gün geçtikçe çoğalıyor. Örneklerin çoğalması yaratılmak istenen şeriat
toplumuna ne kadar yaklaşıldığını gösteriyor.
Faşist AKP ve şövenist Erdoğan’ın 17 yıllık iktidarında kadına ilişkin
söylem ve uygulamaları nasıl bir toplumun yaratmak istendiğinin açıkça
ifadesidir.
Sara GULAN
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
AKP’nin uygulamaları şeriatta giden birer eşiktirŞeriatle yönetilen ülkelerde kadının konumu‘Kadın eksiktir, yarımdır’ söylemiKadın tek renge hapsedilmeye çalışılıyorEğitim kurumlarında şeriatçı uygulamalarDini olgular altında toplum baskı altına alınıyor Sara GULAN