11 Eylül 2012 Salı Saat 06:36
Günümüz dünyasında her şey o kadar iç içe, o kadar karşılıklı ki bunlardan dolayı da birçok kesim ortalıkta dolaşan ve kendince bir şeyler yapmaya çalışanlar gibi görünüyor…
Herhangi bir yerde konumu ve statüsü ne olursa olsun bu şekildeki insanlara tuhaf gözle bakılır. Yani varlıkları ve yapmaya çalıştıkları her şeye kuşkuyla yaklaşılır…
Çünkü bu tipolojilerin yapmaya çalıştıkları önceden bildikleri-düşündükleri ve tasarladıkları bir eylemin çok ötesindedir.
Ya belirli noktalarda basınç odakları vardır, ya da kendisinin dışında bir atmosferin hâkimiyeti altında hareket-eylem söz konusudur bu kişilerde… Ondan dolayı bunların her söylemi ve hareketi ister istemez insanı işkillendirir. Sorun basit bir güven sorununu da aşmaktadır.
Bunlarda kendi iradesi ve idrakiyle ortaya çıkan bir hareket, ivme kesinlikle söz konusu olamaz!
Ama bu başıboşluk hayatın her alanında karşımıza çıkmakta, bazıları masum olabiliyorken, bazıları da tam tersi olmaktadır. Bu durumu ufacık bir çocuğun hareketlerinde görebildiğimiz gibi herhangi bir aydın tipolojisinde de çok rahatlıkla görebilmekteyiz.
Çocuğun yaptığı yine zararsızdır, çabuk bir tedbirle yapabileceklerinin önüne geçilebilir. Çünkü yapabileceklerinin maksimum sınırı kendine zarar vermek olacaktır. Ki yakınında ve yöresinde bulunan ebeveynleri bunun için canhıraş bir mücadele verirler.
Ama aydınlar için aynı durum maalesef söz konusu olamaz!
Ortalıkta dolaşan aydınların yapmaya çalıştıklarını anlamak ve yaptıklarını doğru okumak için hayatın bu basit formülünde hem fikir olmak gerekiyor!
Şimdi de gündeme getirilen bir Akil Adamlar topluluğu var. Bunlarda daha öncesinde değinmeye çalıştığımız gibi ortalıkta dolaşan bir topluluk olmakta…
Oluşturulan basınç ve atmosfer doğrultusunda hareket etmeye çalışıyorlarmış gibi görünüyorlar ama işin aslı astarı öyle değil…
Daha geçen günlerde Erdoğan’ın “siz başlatın biz destekleriz demesinin üzerinden bu grubun harekete geçmesi oldukça dikkat çekici olmakta.
Sadece bu ufak dipnot bile bu grubun kendi başına hareket edemediğini ve açık bir şekilde yönlendirilmeye maruz kaldıklarını anlamamız için yeterlidir.
Peki, bunlar böyle bir siyasi misyonla neler yapacaklar? Gerçekten de sorunun çözümü konusunda akıl mı üretecekler, yoksa AKP politikalarının ekseninde PKK’ye silah bırakma çağrılarında mı bulunacaklar?
Bu durumun kesinkesliğini elbette zaman gösterecek!
Ama ister istemez perşembenin gelişini biraz da olsa çarşambadan anlamaktayız.
Hâlbuki 2009 yılında Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine bunlar yapılsaydı olmaz mıydı? Eğer gerçekten de bu aydın çevreleri, akan kanın durmasını ve sorunun çözülmesini istiyorlarsa!
Hem o zamandan bu zamana yaşanan çatışmalar olmazdı, hem de bölgedeki derin siyasi krizlerde gerçekten de güçlü bir Türkiye vizyonu ortaya çıkarak, dış politikalarında daha başarılı bir seyir izlerdi.
Ama böyle olmadı, bundan sonrasında da zihniyetteki ısrar devam ettiği sürece böyle olmayacağı anlaşılmaktadır.
Hazır 2009 ile bugün arasında Kürtlerin siyasi söylemlerinde ve istemlerinde herhangi bir değişim olmadığı halde, neden böyle bir oluşuma gidiliyor diye de bu soruya cevap bulmak lazım…
Hele hele Erdoğan’ın “terör sorunu var ve müzakere bitmiştir söylemlerinin ardından oluşturulmak istenen bu sahte bahar havalarını da, bu cevabı arama esnasında bir köşeye not etmek gerekiyor.
Ortaya konulmaya çalışılan senaryo çok basit ve çok sıradan…
En kaba anlamıyla Erdoğan’ın yaşadığı acizlikten dolayı/var olan tıkanıklığı aşmaya yönelik geliştirilmek istenen bu hamleyi kimsenin yutmayacağı açıktır.
Zaten bu şekilde bir çözüm mantığının da ortaya çıkmadığı, daha çok kamusal baskı için bir fırsat yaratılmaya ve siyasi mizansen hazırlanmaya çalışıldığını anlayabilmekteyiz…
Özcesi AKP işi akil adamların, bu soruna getirecekleri herhangi bir çözüm formülasyonu yoktur!
Sözünü etmeye çalıştığımız siyasi kurmacanın temel hedefi daha öncekiler gibi ayakları havada bir silah bırakma çağrısından başka bir şey sunmayacak bu topluma…
Bunun yanında hem kamusal baskı hedeflenecek, hem de mümkünse “ateşkes ortamı oluşturulmak istenecek…
Anlaşıldığı kadarıyla AKP’nin ve doğal olarak da Erdoğan’ın içine düştüğü tıkanıklığı bu şekilde aşacağını sanıyor olması ise başlı başına tuhaflığın ful versiyonu olmakta. O kadar savaş ve baskıların ardından (isimlerini zikretmeye gerek bile yok) birkaç ortalık aydınıyla “akil adamlar oluşturmaya çalışması ve bunlardan medet umar hale gelmesi ise ancak AKP’nin ustalık dönemi olarak adlandırmaya çalıştığı bu rezalet dönemine yakışır bir hamle olmakta…
Ortalıkta boş boş dolanan aydınlar mı? …Eh onlar da, bu rezaletin bir parçası olmanın ötesinde başka bir şey olamazlar herhalde…
Jan Ararat
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info