20 Nisan 2016 Çarşamba Saat 10:37
2011 yılından bu yana
Suriye’den yaşanan iç savaştan kaynaklı Türkiye’ye 2 milyona yakın Suriye
uyruklu mülteci geçişi oldu. AFAD bünyesinde 27 kamp kuruldu. Türkiye Suriye’de
yaşanan savaş karşısında sınırlarını sonuna kadar çetelere açık tuttu. Gelen mültecileri sınırlarında tutmak içinde
iç ve dış politikalarda destekleyici oldu. Türkiye mülteci siyasetini herkese
kanıksatırken Avrupa da göç dalgasını Batıya taşırmamak için Türkiye’ye muhtaç
durumuna düştü. Avrupa, göç dalgasının önünü almak için Türkiye’ye önemli
miktarda ödenekler de sundu, çok sayıda insan hakları ihlallerine de göz
kapattı, üç maymunu oynadı.
Bölgede gelişen savaş
karşısında Türkiye, kayıtsız kalamazdı. Hele ki savaşın yoğunlaştığı Kürt
bölgeleri olunca asimilasyon politikasını derinleştirdi. Yeni politikalar
geliştirdi. Yeni geliştirilen siyaset Osmanlıdan bu güne İngiltere’den çakma gelen
böl, parçala, göçer politikası yürürlüğe konuldu.
Suriyeli göçmenler üzerinde
oluşturulan yeni politikayla Kürtlerin yaşadığı bölgelere göçmenler yerleştirilerek, Kürdistan’da demografik değişimleri hedeflemeyi
geliştirdi.
Bakurê Kürdistan da gelişen öz
yönetim mücadelesine karşı, Türk devletinin çökert-göçert politikası devreye
girdi. Kürdistan kentleri yok edilirken, göçertilen, boşaltılan kentlerin
yerine TOKİ projesiyle Kürt halkının topraklarına yeniden el konuldu. Geniş
araziler AFAD kampları ile doldurulmaya başlandı.
Rojava sınırlarında
oluşturamadığı tampon bölgeyi Türkiye, kendi sınırlarında oluşturuyor/oluşturmaya
çalışıyor. Suriye’de taşınan göçmenlerle,
Kürtlerin yaşadığı bölgelerde Arap kemeri yapılıyor. Geçmişte BAAS rejiminin
oluşturduğu Arap kemeri ile Kürtlerin toprakları alınmış, göçmen Araplara verilmişti.
Bu gün bu politika Türk devleti, tarafından tekrardan yürürlüğe konulmak
isteniyor.
Irak ve Suriye’de gelişen Kürt
oluşumlarına karşı, Türk devleti askeri
gücünü bölgede hep hazır ve faal tuttu. Fırsat buldukça Aktif provokatör girişimlerde
geliştirdi- geliştirmeye de devam ediyor. Oluşturulan AFAD kamplarında ‘eğit-donat’
faaliyetlerini de sürdürüyor Askeri ve silah desteklerini selefi üzerinde
gerçekleştirip Anti-Kürt oluşumları geliştiriyor.
Türk devletinin anti-Kürt politikası
bölgedeki diğer etnik yapıları da içine alarak derinleştirilmek isteniyor. Salt
politik yaklaşımlarla yetinmeyen Türk devleti, Kürtlerin kazanımlarını
çökertmek için asırlık oyunlarına geri döndü. Kürtlerin demografik yapısını
değiştirmeyi geliştiriyor.
Suriye sınırı boyunca Hatay,
Antep, Maraş, Urfa’da yerleşen yüzbinlerce Suriyeli dikkate alındığında, Bakurê
Kürdistan sınırlarında Arap kemeri oluşturulmaktadır. Yoksul bölge halkını
göçmenlerle kuşatan Türk devleti savaşla yapamadığı değişimleri yoksulluğu
geliştirip göçertmekle yapıyor. Etnik çatışma ortamlarını oluşturuyor.
Hedef/pilot bölge olarak belirlediği
alanlar, Hatay, Antep, Maraş, Urfa, başta olmak üzere Mardin ve Şırnak hattını da
içine almayı planlamaktadır. AKP devletinin ‘Arap Kemeri’ projesi baş
mimarından biri ise Antep Büyükşehir Belediye Başkanlığına ‘atanan’ eski bakan
Fatma Şahin, Urfa Belediye Başkanlığına ‘atanan’
eski vali Celalettin Güvenç olmaktadırlar. Bölgeye, ‘Arap Kemeri’ stratejik
planı üzerinden atandılar.
Irak, Suriye’de gelişen Kürt
oluşumlarına karşı demografik müdahalelerle Kürt yoğunluklu yerleşim alanlarını
seyreltmek, Suriyeli Araplarla bölgenin yapısını dönüştürmek istiyorlar. Geliştirilmesi planlanan proje kapsamında
bahsi geçen yerleşim alanları AKP’nin seçim/sandık başında yüzde yüz oranında kendisine
kitle/taban oluşturma alanı olma özelliği ile donatılacak.
Zin Maraş
Kürdistan Stratejik Araştırmalar
Merkezi
www.lekolin.com –
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info – www.navendalekolin.com
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”