16 Mart 2012 Cuma Saat 09:57
7 ay önce Van’da kaçırılan polis memuru Nadir Özgen’den haber yok. Daha doğrusu şöyle yazmamız gerekiyor: PKK’nın kaçırdığı polis memuru Nadir Özgen ile ilgili ailesine bile haber veren yok. Önceki gün annesi Müşerref Özgen canlı yayında karşımda ağlarken elimde olmadan “Siz Gilad Şalit’i tanıyor musunuz? diye sormaktan kendimi alamadım.
Hatırlarsınız, İsrail Hizbullah’ın kaçırdığı tek bir askeri için savaş çıkartmış, operasyonlar düzenlemiş, sonunda pazarlıklarla 1000 esiri serbest bırakıp bir Gilad Şalit’ini geri almıştı. Mesele bir askerin canı değil, bir devletin bir askerin canına verdiği önemin gösterilmesiydi.
Türkiye’de PKK ilk kez asker ya da polis kaçırmıyor. Daha önce de defalarca kaçırdı. Devlet aradı, işin içine arabulucular girdi, sonunda PKK da kaçırdığı devlet memurlarını her seferinde sağ salim bıraktı. Bu sefer ilk kez farklı bir psikoloji yaşanıyor. PKK bir polis memurunu kaçırmış, hiç kimsenin umurunda değil. Bırakın kaçırılan polisi aramayı, ailesini bile arayan olmamış. Aradan geçen 7 ay içinde ailesine tek bir telefon bile açılmamış.
Üstelik polis memuru yalnız da değil. Bir astsubay, bir uzman çavuş ve bir kaymakam adayı daha PKK tarafından kaçırılmış durumda. Benim aklımın almadığı, devletin memurlarını nasıl böyle kaderine terk edebildiği? Müşerref Özgen canlı yayında çocuğu için ağıtlar yaktıktan sonra nihayet Söke Kaymakamlığı’ndan birileri gelip kapısını çalmış. Ne kadar hazin!
Biz ekrana çıkartmasak ne gelen olacaktı ne de giden! Peki, bundan sonra n’olacak? PKK’nın elinde rehin polisin, askerin, memurun ana-babasını canlı yayına çıkartmazsak devlet umursamayacak mı? Ya da şöyle söyleyelim bir Nadir’in bir Şalit etmesi için daha neler yapmamız gerekiyor?
Cüneyt Özdemir
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info