08 Şubat 2011 Salı Saat 16:12
Cemil Çiçek, Yozgat’a 21 kilometre mesafede olan Musabeyli köyünde15 Kasım 1946’da doğdu. Babası Hacı Ahmet, annesi Meliha’dır. Babası aynı zamanda köyün imamıdır. Cemil Çiçek, 11 kardeşin en büyüğüdür. İlkokulu o bölgede bulunan Köy Enstitüsünde okudu. Birer askeri kışla görünümünde olan Yatılı Köy Enstitüleri, kurulduğu günden itibaren Türk ırkçılığı temelinde eğitim yapıyordu. Tek dil, tek kültür Türkleştirme modeline uygun olarak düzenlendi. “Tekleştirme politikasının uygulamaya konduğu asimilasyon politikasının kurumlaştırıldığı önemli bir merkez haline geldi. Köy Enstitüsünde Türkçülük eğitimi alan Cemil Çiçek, Ortaokul’u Yozgat’ta, tamamladı. Liseyi de İmam Hatip’te okudu.
Cemil Çiçek’in liseyi okuduğu dönemlerde Demokrat parti iktidardadır. Kürdistan’da Kürtler, Karadeniz’de Lazlar, Orta Anadolu’da Türkmenler, Demokrat partinin ‘Türkleştirme programı’ ile tek dilli, tek kültürlü, tek kimlikli ve tek inançlı bir ‘milli Türk devleti’, yani Türklerden oluşan bir ‘ulus-devlet’ yaratmak amacıyla Türkleştiriliyordu.
Yozgat, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Celali, Baba Zünnûn ve Babai Türkmen isyanlarının merkezi durumunda olmuştur. 1920’lerde ise Yozgat, Çapanoğlu isyanıyla Cumhuriyetin kuruluş yıllarında ismini duyurmuştur. Çapanoğlu isyanını bastırmak üzere İsmet İnönü tarafından Yozgat’a gönderilen Kuvvayi Seyyare ve başındaki Çerkez Ethem, birkaç gün içerisinde Yozgat’ı ele geçirir. İsyana katıldıkları iddiasıyla binlerce köylüyü kurşuna dizer. Köylülerin bütün malına-mülküne el koyar. Çapanoğullarına ait konakların hepsini yakıp bütün mallarını Ankara’ya götürür. Kuvvayi Seyyare’nin şehri yağmalamasına izin verir. İsyana öncülük eden Edip, Celal ve Halit Çapanoğullarından 12 kişiyi hemen oracıkta idam eder. Çerkez Ethem’in isyanı bastırmak adına yaptığı katliamları başarı olarak gören, İttihat Terakki’nin kontrolündeki Ankara hükümeti, Çerkez Ethem’i yaptıklarından dolayı kutlar.
Çapanoğlu isyanından sonra İttihat Terakki hükümeti(CHP), tıpkı Dersim gibi Yozgat için de özel kanun ve yasalar çıkarmıştır. Yozgat, en son isyan nedeniyle Türk devleti tarafından 50-60 yıl boyunca cezalandırılmış, devlet eliyle hiçbir yatırım yapılmamış, tek bir taş bile konmamıştır. Ama bunun yanında Yozgat’a yönelik ‘Türkleştirme programı’ çerçevesinde özel bir asimilasyon politikası uygulanmıştır. Yatılı bölge okulları ve Köy Enstitüleri üzerinden yoğun bir Türkleştirme çalışmaları yürütülmüştür. Yıllar sonra Yozgat, Türkleştirme programının en sonuç aldığı yerlerden biri haline gelmiştir. Geçmişte halk isyanlarının merkezi olan Yozgat, bugün faşizmin-Türk ırkçılığının önemli merkezlerinden biri haline getirilmiştir.
Cemil Çiçek’te, Yozgat merkezli yürütülen Türk ırkçılığı temelinde geliştirilen asimilasyon politikasının en yoğun uygulandığı, ırkçı-faşizan ideoloji ile şekillenmeye başlamıştı. Ortaokul ve lise dönemlerindeki, ırkçı-milliyetçi tavırlarıyla bütün öğretmenlerinin takdirini kazanıyordu. Okuldaki öğretmenlerinin tavsiyesi üzerine Ziya Gökalp’ın ‘Türkçülüğün Esasları’ kitabını okuyan Cemil Çiçek, bu kitap için “benim ikinci kuranım dediği bu nedenle Ziya Gökalp’ı kendine örnek aldığı belirtilmektedir. Türk ırkçığı ve milliyetçiliği temelindeki bu ideolojik biçimleniş Cemil Çiçek’in bundan sonraki hayatına da yön verecektir.
Cemil Çiçek’in Türkçülükle tanıştığı dönemlerde, Demokrat Partinin ‘Türkleştirme’ programını yetersiz bulan ordu, ABD’nin desteği ile 27 Mayıs 1960 tarihinde darbe yaparak DP iktidarını devirmişti. Milli Birlik Komitesi (MBK) adıyla kukla bir hükümet kurarak yönetime el koymuştu. Demokrat Partiden daha Türkçü-daha ırkçı olan MBK’nın iktidarı ele geçirmesi, Türkçülük ile ilgili açıklamaları Cemil Çiçek’i coşturuyordu. Bundan sonra iyi bir milliyetçi ve dinine bağlı biri olacaktı. Bunların karşısında olan herkes düşmanı olacaktı. Bu ırkçı düşünceleri nedeniyle kısa bir süre içinde okulda ve çevresinde aktif bir duruma gelmişti.
Nakşibendi-Milliyetçi ve İmam Hatip kimliği ile 1965 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. Kısa bir süre içinde de Çiçek, Türkiye Gladio’su tarafından kurulan ve faşistlerin örgütlendiği Milli Türk Talebe Birliği içinde kendine yer bularak dernek içinde etkili olmaya başladı. Hukuk fakültesindeki arkadaşları arasında şimdi AKP hükümetinin kültür bakanı Ertuğrul Günay’da bulunuyordu.
Cemil Çiçek’in içinde yer aldığı Milli Türk Talebe Birliği içinde örgütlenen faşistler, Türkiye sol hareketlerine karşı Gladio tarafından harekete geçiriliyordu. Bu tarzda birbirine kırdırma taktiği Türk egemenlerinin geçmişten beri uyguladıkları bir yöntemdir. Anadolu’daki Türkmen isyanları başka halklardan devşirilmiş Yeniçerilerle-Çerkez Ethem’in ordusuyla Egede bulunan Rumlar, , devşirilmiş Efelerle Ermeniler Hamidiye alaylarıyla katliamdan geçirilmiştir. Aynı yöntem bu seferde Türkiye Gladio’su bir taraftan MTTB ve daha sonra kurulan Türk Ocaklarıyla Türkiye sol hareketlerine karşı yapılıyordu.
Gladio, bünyesinde oluşturduğu MTTB’yi bu şekilde kullanırken diğer taraftan da milliyetçi düşüncelere sahip nitelikli-dini duyguları güçlü kişileri bir araya getirerek devletin yönetim kadrosu için hazırlıyordu. Bu amaçla ‘Yeniden Milli Mücadele Birliği’ adı altında şiddetten uzak ayrı bir örgütlenmeye gitti. YMMB’yi Derin Devletin kurduğunu Cemil Çiçek’in kendisi de itiraf etmiştir. Bir gazetede konuyla ilgili yayınlanan bir açıklamasında, “benimde içinde yer aldığım Yeniden Milli Mücadele Birliği devletin ilgisi ve bilgisi dahilinde kuruldu ve çalıştı demiştir.
Derin devletin ilgilisi ve bilgisi dâhilinde Yeniden Milli Mücadele Birliği, 1967 yılında Konya’da kuruldu. Bir süre sonra da Cemil Çiçek, TMMB’den ayrılarak Yeniden Milli Mücadele Birliğine katıldı. Bu birliğin en önemli özelliği sağdaki en disiplinli teşkilat olmasıdır. Örgütlenme tarzı Masonik özellikler taşır. Bu nedenle YMM’Yİ İngilizlerin, Siyonistlerin finanse ettiği belirtilmiştir.
YMMB’nin adında yer alan ‘Milli’ kavramı sosyolojide, millete ait olan anlamına gelirken, millet denen sosyal olgu, bir merkeziyetçi hükümet demek olan modern devletin inşa edip çerçeveleyen anlamında kullanılırken Birlik’ ise, tek ilkeli, tek eksenli ve tek yönlü topluluk olarak değerlendirilmektedir. Nitekim YMMB’nin temsil ettiği-savunduğu ideoloji ile hareketin ismi bu anlamıyla paralellik taşımaktadır. YMMB’nin programında yer alan tek dilli, tek kültürlü, tek kimlikli ve tek inançlı bir ‘milli Türk devleti’, yani Türklerden oluşan bir ‘ulus-devlet’i savunmak ile davayı savunmak aynı düzlemde ele alınmaktadır. Derin Devletin derinliklerinin entelektüel aygıtı, derin-sağın okumuş çocuklarının örgütü olan YMMB’nin ideolojik kimliği ise, derin devletin ideolojisini oluşturan ‘Millici, Devletçi, Osmanlıcı, İslamcı ve Antikomünist’ düşünceler çerçevesindedir.
TMMB, Türkiye’de yaşanan tüm sorunların Türk kimliğinden ve İslam’dan uzaklaşılmasından kaynağını aldığını, milleti buhrandan kurtaracak olanın da Türkçülük ve İslam’ın ‘Yeni Osmanlıcılıkta’ bir araya getirilmesiyle gerçekleşebileceğini belirtmektedir. YMMB’de kullanılan “millilik ve “millet ideolojisi kavramları İslamiliği ifade ederken aynı zamanda Türkçülük düşüncesiyle resmi ideolojiye evirilmenin araçları da olmuştur. Onlara göre millet ideolojisi, İslam olabileceği gibi, milliyetçilik de olabilmektedir.
Bugün AKP’de temsilini bulan Türkçü-İslamcı-Osmanlıcı çizgi, TMMB’nin savunduğu ideolojiyi temsil etmektedir. Cemil Çiçek’inde savunduğu Yeşil Türkçü, Yeşil İslamcı ve Yeşil Osmanlıcı hegomonyası AKP’nin kuruluş felsefesini oluşturmaktadır. AKP’de temsili yetini bulan Yeşil Türkçü-İslamcı-Osmanlıcı hegemonyanın kaynağı ise İngiltere ve Amerika’ya dayanır, Anglo-Sakson’dur. AKP bugün de bu güçlerden desteğini almaktadır. Bu iki hegemonyanın faşizmi de kurumsaldır. MHP ve CHP’nin çizgisi ulusal-faşist bir çizgidir, inkâr-imha ve asimilasyona dayalıdır. Türkiye’de 75 yıldır Beyaz Türk Faşizmi egemendi şimdi ise Yeşil Türkçü-İslamcı Faşizm her yönüyle örgütlenmiştir.
AKP’nin parti programında, AKP genel başkanı ve Cemil Çiçek gibi kurmaylarının basına yaptığı bütün açıklamalarda ‘milli, millet, milli birlik’ kavramları oldukça yoğun kullanılır. ‘Milli birlikten’ kastedilen ‘yeşil Türkçü-yeşil-İslamcı’ tek dilli, tek kültürlü, tek kimlikli ve tek inançlı bir milli Türk devleti ifade edilmektedir.
YMMB’nin üyeleri arasında Ali Müfit Gürtuna, Hüseyin Gülerce, Aykut Edibali, Atilla Yayla, Melih Gökçek, Ahmet Taşgetiren, Mustafa Erdoğan gibi tanınmış kişiler bulunmaktadır. Kim nerede olursa olsun, ne yaparsa yapsın YMMB üyeleri bulundukları her yerde Mücadele Birliğinin ideolojisini temsil etmekle yükümlüdür. YMMB üyelerinin çoğunluğu bugün AKP içinde daha fazla yer almaktadır. AKP başta olmak üzere diğer partilerde üstlendikleri önemli roller, İstanbul ve Ankara büyük şehir belediye başkanlıkları, bürokrasi kademelerinde, hükümetlerde bakanlık, başbakanlık danışmanlığı gibi önemli görevler üstlenmişlerdir.
Devlet görevleri nedeniyle yolları ayrılsa da birbirlerini tutmaya devam etmişlerdir. YMMB’deki bağı güçlendiren başka bağlarda mevcuttur. Nakşibendî, Menzil, Nurcu, Fetullahçı gibi temelinde tarikatların olduğu birliktelikler sıralanabilir. Bu şekilde bakıldığında AKP’nin tarikatlar koalisyonu olduğu görülecektir. AKP’deki milletvekili ve bakanların büyük bir çoğunluğu Nakşibendî, Nurcu ve Fetullahçı tarikat üyeleridir. Hükümet ve şuan da devlet tamamen tarikatların kontrolüne geçmiştir.
YMMB’de, derin devletin eğitmenlerinden devlet yönetme sanatı derslerini alan Cemil Çiçek, 20 Mayıs1983 kurulan Anavatan partisinin 37 kurucu üyesi içine yerleştirilerek, derin devletin Truva atı olarak sahneye sürüldü. Ardından 1984 yılında yapılan yerel seçimlerde de ANAP’tan Yozgat belediye başkanı seçtirildi.
Daha sonra ANAP’tan18. Dönem Yozgat, 20, 21, 22. dönem Ankara Milletvekili seçildi. Turgut Özal’ın, Kürt sorunun diyalogla çözülmesine yönelik çalışmalarına en sert tepkiyi gösterenler içinde yer aldı. Turgut Özal’ın zehirlenerek öldürülmesi ardından kurulan savaş hükümetinde devlet bakanlığı yaptı. Her zaman iktidar partilerinin içinde yer alması sağlanan Cemil Çiçek, ANAP’ın marjinalleşmesi üzerine yakın bir zamanda iktidara gelecek olan Refah Partisi içine yerleştirildi. Girdiği iki partide de milliyetçi ve İslamcı kimliğini korudu. Fakat iktidara gelişi ardından Refah Partisinin İslam’ı esasa alan tek yönlü siyaseti Türkiye’de darbe zeminine neden oluyordu. Durdurulması gerekiyordu. 28 Şubat süreci başlatılarak Refah Partisi düşürüldü ve daha sonrada kapatma davası açıldı. Partinin Anayasa Mahkemesindeki savunma avukatlığı Cemil Çiçek’e verildi. Bu durum kuzuyu kurda teslim etmek gibi bir durumu yaratıyordu. Refah Partisinin avukatı Cemil Çiçek olunca, sonuçta RF’nin kapatılması kaçınılmaz oldu. Refah partisinin Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde olmadığına karar veren devletin derinlerindekiler, tıpkı Cemil Çiçek gibi RP’den İstanbul büyük şehir belediye başkanı olan Recep Tayip Erdoğan’ı sahneye sürdüler. Erdoğan’ın yıldızını parlatmak için de kısa süreli cezaevine attılar.
Cemil Çiçek’in yeni görev alanı Tayip Erdoğan’ın genel başkan olacağı yeni partinin kurucuları arasında yer almaktı. Refah Partisinin kapatılmasından sonra kurulan Fazilet Partisinden ayrılarak AKP’nin kurucular kurulunda yer aldı. 3 Kasım 2002’de yapılan milletvekili seçimlerinde tekrar milletvekili olan Çiçek, AKP’nin iktidarındaki 58 ve 59 hükümetinde adalet bakanı, 59. Hükümette hükümet sözcülüğü, 60. Hükümette ise devlet bakanı ve başbakan yardımcılığına getirildi.
Derin devletin sadık kadrolarından olan Cemil Çiçek, siyasete sokulduğu ilk günden itibaren iktidara gelen üç partinin içinde yer aldı ve her seçimde-her hükümette devlet bakanı yapıldı. AKP hükümeti iktidar olduğu günden beri Cemil Çiçek-Tayip Erdoğan, Abdullah Gül-Bülent Arınç dörtlüsü birlikte yürüyor. Abdullah Gül ve Tayip Erdoğan, Cemil Çiçek’e hükümette en etkin görevleri verdiler. AKP içinde Cemil Çiçek’in ismi “derin devlet ile birlikte anılmaktadır. Cemil Çiçek her partide-her zaman “bir yerlerle ilişkili olarak bilinmektedir. AKP’yi devletin “yeşil Türkçü-yeşil İslamcı-Osmanlıcı çizgisinde tutan, AKP’nin projelerini devlet diline çeviren derin devletin yasal alandaki temsilcisidir. Bu nedenle bulunduğu kaba göre şekil alan esnek bir yapıya sahiptir.
AKP içinde, Cemil Çiçek’in önemli görevlerinden biri de Ordu ile AKP arasındaki ilişkileri düzenlemektir. Cemil Çiçek, ayda iki defa olmak üzere Genelkurmay ikinci başkanı ile düzenli görüşmeler yapmaktadır. Tayip Erdoğan’ın Dolmabahçe görüşmelerinin hazırlığını Cemil Çiçek yapmış, Ergenekon operasyonlarının kapsamı, kimlerin bertaraf edileceği gibi birçok husus, Cemil Çiçek’inde hazır bulunduğu Dolmabahçe görüşmelerinde belirlenmişti.
Cemil Çiçek, AKP ve hükümet içinde her zaman etkin ve yetkin durumda olmuştur. Devletin iç ve dış politikasının hükümet tarafından uygulanmasında, ‘kutsal devlete’ yönelik iç tehditlerin ortadan kaldırılmasında belirleyici olmuştur. Cemil Çiçek’in hedef gösterdiği kişiler, toplumlar, örgütler, partiler ve diğer yapılar linç girişimlerine, saldırılara, polis ve yargı terörüne maruz kalmıştır.
Hrant Dink öldürülmeden bir yıl önce Cemil Çiçek, yaptığı açıklamada Hrant Dinki hedef göstererek, “arkadan hançerleniyoruz, bunun sonucunda neler olduğunu herkes çok iyi bilir açıklamasından bir süre sonra Hrant Dink, iki MİT elemanı tarafından tehdit edilmişti. Bir yıl sonra da öldürülmüştü. AKP hükümeti yaşanan bütün olaylardan sonra ‘masum’ rolüne bürünmeye çalışsa da hiç bir şey AKP hükümetinin başbakanı ve yardımcılarının bilgisi ve onayı dışında yapılmamaktadır.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın zehirlenmeye çalışılması, fiziki saldırılar, hücre cezaları, avukat görüşlerinin “hava muhalefeti ve koster bozuk gerekçeleriyle engellenmesi, Kürdistan’da ve Türkiye şehirlerinde Kürtlere yönelik polis terörü ve linç girişimleri, Kürt çocuklarının asker ve polisler tarafından katledilmesi, cezaevlerine doldurulması, Medya savunma alanlarına yönelik hava ve topçu saldırıları başbakan ve yardımcısı Cemil Çiçek’in onayıyla gerçekleşmiştir. Serhıldanlarda polise taş atan çocuklara verilen cezaları, “Onlar aslında çocuk değil. Resmiyette yaşları küçük ama aslında onlar çocuk değil teröristtir ifadelerinin sahibi Cemil Çiçek, “çocukta olsa, kadın da olsa polise-devlete karşı gelen karşılığını mutlaka alır. Kimsenin yaptığı yanına kalmaz diye başlayan Türk hükümetinin başbakanı Tayip Erdoğan’ın akıl hocası ve danışmanıdır.
29 Mart 2009 yerel seçimlerinde DTP’nin sağladığı başarı ve Iğdır belediyesini alması üzerine Cemil Çiçek yine sahneye çıkarak, “DTP Ermenistan sınırına dayandı, buna karşı önlem almak gerekir açıklamasından bir süre sonra DTP’ye yönelik 14 Nisan siyasi soykırım operasyonları başlatılmış, ardından hükümetin isteği üzerine Anayasa mahkemesi tarafından DTP kapatılmıştı.
“En öncelikli konumuz terörle mücadeledir. PKK’yi tasfiye için her türlü yöneteme başvuracağız diyen Cemil Çiçek, Suriye ve İran ile PKK’yi tasfiye etmek amacıyla birçok kirli anlaşmanın yapılmasında öncülük yaptı. İran’ın PJAK üyelerini idam etmesini, Suriye’nin PYD’ye yönelik toplu tutuklamalarını kutlayarak “sevindirici bir gelişme olarak değerlendirdi.
Cemil Çiçek’in “PKK’yi tasfiye için her türlü yönteme başvuracağız açıklaması yeni planların devreye konulacağının her zaman habercisi oldu. Plan, Hakkâri’de uygulamaya konuldu. Hakkâri halkı 12 Eylül referandumda sandığa gitmeyerek boykota tam katılım sağlamıştı. Cemil Çiçek’te özellikle Hakkâri’yi hedef göstererek, “Nijeryalılara Türkçe öğrettik ama Hakkârililere Türkçe öğretmedik demişti. Bu açıklamaların devamında 8 Eylül 2009 tarihinde Hakkâri kırsal alanında eylemsizlik halinde bulunan HPG gerillalarına yönelik Türk ordusunun düzenlediği operasyonda 9 HPG gerillası yaşamını yitirdi. Saldırılar bununla da sınırlı kalmadı. 8 gün sonra yine aynı bölgede Peyanis köyüne ait yola, Türk devletinin kontraları tarafından döşenen mayının köy minibüsünde patlatılması üzerine, 9 kişi yaşamını yitirdi. Katliam ardından yarım saat geçmeden Türk hükümetinin başbakanı ve başbakan yardımcısı Cemil Çiçek aceleyle birer açıklama yaparak saldırının PKK tarafından yapıldığını söylemişlerdi.
Derin devletin AKP’deki Kürt karşıtı inkâr, asimilasyon ve katliam politikasının temsilcisi durumunda olan Cemil Çiçek’in AKP’deki konumlandırılışı ve varlığı Kürt inkârı temelindedir. Kürt sorunun çözülmesi, Cemil Çiçek gibi Kürt düşmanı olan devletin derin yapılarının da çözülmesi anlamına gelecektir. Cemil Çiçek’teki Kürt düşmanlığı bunun dışa vurumudur.
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info