22 Ağustos 2019 Perşembe Saat 08:30
0
21
TR
:” ”
:””
” “,serif
Bir ülkede demokrasinin ve insan haklarına
saygının var olduğunun en iyi anlaşıldığı yer cezaevleridir. Türkiye’de ise hemen
hemen tüm cezaevleri işkence merkezleri haline gelmiş durumda. 12 Eylül
işkencesini aratmayacak düzeyde işkenceler yapılırken, hasta olan siyasi
tutsaklar sistemli bir şekilde ölüme terk ediliyor.
Cezaevlerinde
binlerce siyasi tutsak tedavi edilmedikleri için ölüme terkediliyor. 12
Eylül’ün devamı olan cezaevlerindeki işkenceler sadece isim değiştirdi. 12
Eylül’de yapılan işkenceler hala toplumun hafazısından silinmiş değil. Bugün
Cezaevlerinde yapılan uygulamalar da aynı sisteme hizmet etmekte. Çünkü 12
Eylül’de tutsaklar elektrik, dışkı yedirme, jop ve benzeri uygulamalarla
katledilirken şimdi ise cezaevlerindeki ağır hasta tutsaklar tedevi edilmeyerek
ölümle yüz yüze bırakılıyor. Özellikle Kürtlerin ağırlıklı olduğu koğuşlarda
işkence sistemi yoğunlaştığı bilinmekte. AKP faşizmi dışarda bombalarla, zulüm
ve işkence ile katlederek saldırdığı, ancak iradesini kıramdığı Kürt halkını insanlık
dışı uygulamalarla gündeme geldiği cezaevlerinde de iradeyi kırmaya dönük
politikalar izlemekte ve her alanda soykırım gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır.
Varlığını ve
iktidarını Kürdü yok etme üzerine kurmaya odaklanmış TC ve AKP-MHP diktatörlüğü,
cezaevlerinde gündeme gelen
hukuksuz uygulamaları, siyasi tutsaklara yönelik baskı
ve işkenceleri arttırmıştır. Özellikle hasta tutsakların tedavi edilmemesi,
hastanelere sevklerinin yapılmaması ve kelepçeli muayene dayatılmalarının yapılması, işkence, darp vakaları, kötü muamelelerin artması yapılan faşizan politikaları
göstermektedir. Tüm bu
hukuksuzluğun yanında cezaevlerindeki kötü koşullar da eklenince insan onuruna
yakışmayacak bir manzara ortaya çıkıyor.
İşkencenin
Pilot uygulama merkezi Elazığ cezaevi
Elazığ ve Osmaniye başta olmak üzere
kamuoyuna sesini duyuramayan birçok cezaevinde, cezaevleri işkence
merkezine dönüştürüldü. Bu cezaevlerinde Diyarbakır 5 No’lu vahşetine benzer uygulamalarla
AKP rejiminin zulmü 12 Eyll’ü aratmayacak düzeyde.
12 Eylül’de
işkencenin pilot uygulama merkezi Diyarbakır E Tipi cezaevi iken bu gün ise işkencenin pilot uygulama merkezi ise Elazığ T tipi cezaevi olarak seçildiği görünmektedir. Bir
çok cezaevinde yaşanan bu uygulamalar aynı. Hemen hemen
tüm cezaevlerinde sağlıksız ve kötü koşulların yanı sıra gardiyanların kasıtlı
tutum ve davranışları nedeniyle siyasi tutsaklar işkence ve darp vakaları yaşıyor.
Cezaevi
değil Ölüm merkezi
Tutsaklar,
İnsanlık dışı koşullarda yaşam mücadelesi veriyorlar. Cezaevleri ıslahtan uzak,
işkence evi haline gelmiş durumda. Kelepçeli muayeneden kaynaklı hasta
mahpuslar tedavi edilmiyor. Tek kişilik ring araçları ile sevk edilmeleri başlı
başına bir işkencedir ancak bir kişinin alınabileceği bir ortamda elleri
kelepçeli olarak seyahat etmek durumunda bırakılıyorlar, hastanede eğer uygun yer yoksa o
aracın içinde bekletiyorlar, kışın soğukta, yazın sıcakta.
Bu yüzden de hasta mahpuslar tedavileri
yapılmadan çoğu zaman cezaevlerine geri getiriliyor. Tedavi edilmeyen hasta tutsakların gün
geçtikçe hastalıkları ağırlaşıyor. Hastalıkları gittikçe ağırlaşan tutsakların
tahliye edilmesi gerekirken, tedavileri bilinçli bir şekilde yapılmıyor. Şu anda
cezaevlerinde bin 333 hasta tutsak var. Bunların
457’si ise ağır olmasına
rağmen tedavileri yapılmıyor. Tedavileri yapılmadığı için cezaevinde ölümler yaşanıyor. 2017’den 2019’un 8 aylık dilimine
kadar 73 mahpus cezaevinde yaşamını yitirdi. Bunlardan 37’si hasta mahpustu. En
son İskenderun cezaevinde yaşamını yitiren Muhsin Kızılkaya, yine Van’dan
Sincan cezaevine getirilen ve tüm vücudunu saran kanser nedeniyle yaşamını
yitiren Tahir Çetinkaya bu insanlık dışı uygulamaların birer örneğidir.
Sessiz
çığlık Medeni Kiye
Yine 2006’da
Erzurum’da tutuklanan Medeni Kiye, Elazığ
Hapishanesi’nde uzun süre hücrede tutuldu. Hücrede kalp krizi geçirdikten sonra diğer
tutsakların bulunduğu hücreye götürüldü. Sol tarafı da sürekli uyuşan Kiye,
darp edildikten sonra konuşma yetisini kaybetti ve şu anda konuşamıyor. Kiye, ablasına yazdığı mektupta
cezaevindelerinde yaşanan vahşetleri yazıya dökerek toplumu vicdan sahibi
olmaya çağırdı.
Osmaniye T
Tipi Cezaevi’nde bulunan hasta tutsaklardan kalp hastası Sabri Kaya, 2 defa
açık kalp ameliyatı geçirdi. Diyabet ve hiper tansiyon hastalıkları olmasına
rağmen tedavi edilmiyor. Osmaniye T Tipi cezaevinde bulunan Akar İkbal, Veysi
Baltaş, Mehmet İpek, İbrahim Sütçü, M. Şirin Arat, M. Faruk Engin, İbrahim
Halil Karataş sağlık sorunları gittikçe ağırlaşmasına rağmen tedavileri
bilinçli bir şekilde yapılmıyor. Tedavi edilmedikleri halde her gün gardiyanlar
ve askerlerce darp ediliyorlar.
Osmaniye
Cezaevinde 12 Eylül Uygulaması
Cezaevlerindeki
vahşete ve işkenceye karşı tutsaklar açlık grevine giriyor. Elazığ 1 No’lu Cezaevi’nde bulunan Mehmet Adsiz, uğradığı işkenceye karşı
29 Temmuz’dan beri ölüm orucunda bununla birlikte Tarsus 3 Nolu T Tipi
Cezaevi’nde açlık grevi direnişinde yer alan Ahmet Nas ve 3 arkadaşının,
iki hafta önce Maraş’taki Türkoğlu L Tipi Cezaevi’ne sürgün edilmesi yaşanan vahşeti gözönüne seriyor.
Türkiye cezaevlerinde 12 Eylül Darbesi
uygulamaları hız kesmeden devam ediyor. Bu cezaevlerinden biri olan Osmaniye 2
Nolu T Tipi’nde ayakta sayım vermeyi kabul etmeyen siyasi tutsaklar coplarla
darp edilmekte,
işkencelere ve kötü muameleyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Vicdan sahibi olan
herkesin cezaevlerindeki bu vahşeti görmesi ve buna göre tavır koyması gerekir.
Sara GULAN
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
İşkencenin
Pilot uygulama merkezi Elazığ cezaeviCezaevi
değil Ölüm merkeziSessiz
çığlık Medeni KiyeOsmaniye
Cezaevinde 12 Eylül UygulamasıSara GULAN