15 Nisan 2013 Pazartesi Saat 08:01
Türk devleti ve Kürt Halk Önderi arasında yapılan siyasi
heyetler düzeyindeki görüşmelerin sonucunda HPG’nin elindeki esirleri serbest
bıraktı. Kürt Halk Önderi Abdullah
Öcalan 21 Mart Amed Newroz’unda milyonların huzurunda yapılan tarihi çağrısı
ile hem Kürt halkı açısından hem de Ortadoğu halkları açısından tarihsel bir
süreç başlatmış oldu.
Bu tarihi çağrı yapılmadan önce Türk özel savaş medyası
kendine biçilen misyon çerçevesinde PKK’nin silah bırakacağı konusundaki
haberleri ardı ardına yayınlayıp konu hakkında program ve paneller
düzenliyordu. Anlaşılan özel savaş medyasının beklentileri farklıydı. Türk
medyası yürüttüğü tahminler ve ürettiği komplo teorileriyle Kandil’in, Kürt
Halk Önderinin açıklamasına ters düşüp savaşın devamlılığı yönünde karar kılınmasıydı
ama tutmadı. Kandil kısa bir sürede tarihi çağrıya, tarihi açıklamayla karşılık
vererek bir kez daha sonuna kadar Önderlerinin arkasında olduklarını ortaya
koydu. Türk medyasının ve hükümet şakşakçılarının tahminleri tutmadı. PKK’nin ateşkes kararını görmek istemediler.
Bu kadar önemli bir kararı görmek istemeyen medya, bunu manşetleriyle ortaya
koydu. Yani manşet yapmayarak bunu yaptı. Beklentileri boşa çıkmıştı, niye
versinler ki!
Medya bir yana, TC hükümeti ve başbakanının tavır ve
yaklaşımları da PKK’nin ve Kürt halkının bütün iyi niyetli adımlarına karşı
süreci sabote etmeye ve provokasyonlar yaratabilecek zeminler oluşturmaya
yöneliktir. Anlaşılan Türk başbakanı ya
sorunun ciddiyetinin farkında değildir ya da kafasındaki çözüm modeli başkadır.
Onun çözümü modeli Kürt sorununu çözmek ve akan kanın durdurulması olmadığı
PKK’nin tasfiyesi olduğu ortaya çıktı. Bu da AKP Hükümetinin aynı zamanda kısa
vadeli basit iktidar hesapları peşinde koştuğunu da gösterdi.
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı açıklama yaptı. 1999
tecrübesi var. Geri çekilmede yaşanan can kaybından dolayı geri çekilme için
yasal güvence gerekiyor. Kadroları ikna etmede zorlanıyoruz dedi. Buna
karşılık Türk başbakanı hâlihazırda var olan kaygıları gidermek yerine “
silahlarınızı bırakın nasıl gidiyorsanız gidin söylemiyle var olan kaygılara
yeni kaygılar ekleyerek işi çıkmaza sürükledi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan
ve Kürt Özgürlük Hareketinin attığı tüm iyi niyetli adımlara karşı AKP
devletinin ve Türk Başbakanının yaklaşımı bunun tam tersi oldu. Bu durum da AKP
hükümetinin sürece yaklaşımında yaptığı ve yapmak istediği sabotaj ve
provokasyondan başka bir şey değildir.
Türk Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın ilk sabotaj eylemi, “ bu
süreçte Kandil’in bombalanması iyi değil diyen Sayın Ahmet Türk’e karşı oldu.
Erdoğan, Ahmet Türk’ü sert bir dille eleştirerek İmralı’ya gidecek heyetin
içinde yer almasına engel oldu. Bahanesi de sözde süreci sabote eden
açıklamalar yapmış olmasıydı!
Heyetin Kandil’e gitmek üzere Süleymani’ye de beklerken Türk
Savaş uçaklarının Kandil’i bombalaması gelmesi esnasında uçakların göndermesi
tam bir provokasyondur. Hem bir süreç başlattık diyeceksin hem de gelen heyetin
gidişini geciktirerek Kandil’i uçaklarla bombalayarak, tonluk kazan
bombalarınızı atarak karşılayacaksınız. Gerekçeleri de “eylem hazırlığında olan
gruplara karşı yapılmış bir operasyon oldu. AKP devleti insanlarla dalga
geçiyor. Adama sormazlar mı Kandil neresi Kuzey Kürdistan sınırı neresi?
AKP hükümeti Amed Newroz’unda çıkan tarihi mesajı da doğru
okuyamadı veya okumak istemedi. Meydandaki milyonların görkemli duruşunu bayrak
meselesi gibi suni gündemler yaratarak bastırmaya çalıştılar. Niyet başkadır.
Neymiş orada niye Türk bayrağı asılmamış. Türk bayrağı oraya niye asılacak.
Gerekçe ne olabilir? Ne zaman Amed Newroz’unda bayrak asıldı da bu yılki
Newroz’da olsun. Bu bayrakla doksan yıldır Kürtleri katlediyorsunuz, ne oldu da
Türk bayrağını Amed Newroz’unda asacaklar. Burada bir daha ortaya çıkıyor ki
hala geleneksel sömürgeci zihniyet kendini dayatmaktadır. Gerçeği görmek
istemiyorlar. Güney Kürdistan’ın çözüm sürecine bakalım. Irak’ta bayrakta dahi
Kürtleri rencide eden bazı şeyler değiştirildi. Kürtler eski bayrağı kabul
etmediler. Yeni Irak rejimi de Kürtlerin bu hassasiyetlerine saygı duyarak
bayraklarını değiştirdiler. Kuşkusuz burada zihniyet değişmediğinde
sembollerdeki kısmi değişiklikler tek başına yeterli değildir.
Şimdi bunların hepsi bir araya getirilince AKP’nin ne kadar
samimi olduğu ortaya çıkıyor. Türk başbakanının son açıklamalarından da
anlaşılıyor ki sürece taktiksel bir yaklaşım var. AKP hükümeti ve Başbakanı
ciddi olmalılar. Bu işler ciddi bir yaklaşım ve bu temelde atılacak adımlarla
yürütülür. Daha şimdiden ciddiyetten uzak böyle bir Başbakan ve hükümetiyle bu
süreci yürütmenin zor olacağı görülüyor.
Amed Dilxwaz
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info