20 Temmuz 2016 Çarşamba Saat 11:15
15 Temmuz 2016 akşamında Türkiye’de gerçekleşen Ordunun
içerisinde örgütlenmiş bir grup askerin hükümete karşı gerçekleştirdiği bir
darbe midir yoksa hükümetin ve özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın
Türkiye’de istediği başkanlık sistemini gerçekleştirmek için planladığı kanlı
bir darbe senaryosu mudur tartışmaları yapıladursun, bu girişimin öncesi ve
sonrasında olup bitenlere objektif açıdan bakmak bizim için daha doğru bir
çıkarsama yolu olacaktır.
Üç gündür bu sözde darbe girişiminin sonuçlarıyla uğraşırken
bir de nedenlerini anlamaya çalışıyoruz. Hükümetin ve cumhurbaşkanının temel
iddiası “ordu içerisinde örgütlenmiş bir grup paralelci nin işi olduğu
yönündedir. Paralel yapının başı olarak anılan Fettullah Gülen’in bir kısım
emekli ABD askerinin danışmanlığıyla bu işi gerçekleştirdiği hükümet
çevrelerince iddia edilmektedir. Diğer yandan hükümete muhalif birçok kesim ve
çevrenin temel iddiası da “bir darbenin böyle yapılamayacağı ve bu darbe
girişiminin aslında hükümet tarafından planlanmış bir oyun olduğu, akabinde
hükümete muhalif kişi ve çevrelerin devlet içindeki tüm alanlardan
temizleneceği ve bunun içinde başlatılan cadı avının somut örnek olduğu
yönündedir. Bu iddialar sürdürüledursun darbeyi gerçekleştirenlere karşı
girişilen darbe de başarılı olmuştur.
Darbeyi planlayıp gerçekleştirdiği iddia edilen ve gözaltına
alınıp derdest edilen general ve yetkili muvazzaf asker sayısı nerdeyse ordunun
komuta kademesinin yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Bu durum bile birçok
veriyi ortaya koymaktadır. Zamanında hükümetin ve paralelcilerin ittifakı
sonucu gerçekleşen Ergenekon ve Balyoz operasyonlarında muhalif birçok kişi ve
kesimin tasfiye edilmek istendiğini biliyoruz.
Yine KCK dosyasıyla birçok muhalif Kürt siyasetçisinin de
derdest edildiği hala hafızalarda tazedir. Bu operasyonların amacı her zaman
olduğu gibi mevcut hükümete karşı direnç gösteren tüm muhalefet odaklarının
tasfiye edilmesiydi. Yine bu yolla muhalefeti dizayn edip devleti ve özü itibarıyla
iktidarı kendi tekeline almaktı. Buna Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, “kendi hegemonyalarını
inşa ediyorlar biçiminde tanım getirdi. Yani her zaman bu tür operasyonlar
siyasi amaçlarla yapılmaktadır ve amacı da siyaset dizaynıdır. Şimdi de yapılan
ya da gerçekleşen budur.
17-25 Aralık tarihlerinde Erdoğan’a karşı gerçekleştirilen
hukuk kisvesine büründürülmüş operasyonlar o zamana dek sürdürülen
Erdoğan-Gülen ittifakını bitirmiştir. Ardından Fettullah Gülen’i terörist ilan
edip Türkiye’deki tüm örgütlü yapısını bitirmek için Tayyip Erdoğan bütün
devlet gücünü arkasına alarak her türlü girişimde bulunmuştur. Daha önce “Muhterem
Fettullah Gülen Hoca Efendi artık “terör elebaşısı olarak yeni dönemin en
kötü figürü haline getirilmiştir. Şimdi de mevcut darbe planının baş aktörü
olarak anılmaktadır.
Bu darbe teşebbüsünde bulunan ordu mensuplarının yaygın
tutuklanma ve gözaltılarından ulaşabildiğimiz sonuç bunun Fettullahçı bir
organizasyonun ötesinde, onu da aşan bir durum olduğuna işaret ediyor. Aksi
takdirde ordu gücünün bu denli büyük bir bölümünü yönlendirebilen ve geri
kalanının da çok küçük bir kısmı hariç nerdeyse tümünü rehin alabilmiş bir
yapının başarılı olmamasının izahı zordur. Bu darbe girişiminin başarısızlığını
darbecilerin beceriksizliğiyle ya da halkın bir kısmının sokaklara çıkmasıyla
akamete uğradığı biçiminde izah edilmesi ise mümkün değildir. Bu darbe
teşebüssünün henüz anlaşılmaya muhtaç birçok yönü bulunmaktadır.
Mevcut durum itibariyle bu başarısız darbe girişiminden yeni
bir devlet ve iktidar inşası için Tayyip Erdoğan ve şurekası yoğun bir mesai
harcamaktadır. Şu açıktır ki sözde darbe girişimine karşı darbe yapan Erdoğan
ve damatgiller bu darbelerini sonuçlandırmak isteyeceklerdir. Bunun için de ne
gerekiyorsa, kanlı ya da kansız her şeyi yapacaklarından kimsenin şüphesi
olmasın. Bu yolla sözde yeni Türkiye’nin “yeni Atatürk’ü olarak Tayyip Erdoğan
bütün hayatını bu yola adamış bulunmaktadır. İki darbeci klikten hangisi
kazanırsa kazansın esas kaybedecek olan özgürlük ve demokrasi umududur. Esas
kriz ve kaos şimdi başlıyor. Buna karşı Türkiye’nin tüm demokratik güçleri bir
an önce gafletten uyanmalı ve mevcut Tayyip Erdoğan hegemonyasına karşı
direnişe geçmelidir. Direniş tek zafer yoludur.
Nihat Kazanhan
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info – www.navendalekolin.com
0
21
TR
HE
:” ”
:””
” “,” ”