18 Ağustos 2013 Pazar Saat 07:38
Çözüm süreciyle ilgili oluşturulan ve görev süresi dolan Akil İnsanlar Komisyonu’nda yer alan isimler, AKP hükümetinin “demokratikleşme paketi”ne temkinli, Erdoğan’ın sürece yaklaşımına da tepkili yaklaşıyor. Prof. Dr. Sancar, söz konusu paketin Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin beklentilerini tam olarak karşılamayacağının anlaşıldığını belirtirken Öcalan’ın iletişim koşullarının da değiştirilmesini istedi. İHD Genel Başkanı Türkdoğan da, Erdoğan’ın sürece dair açıklamalarını yadırgadığını söyledi. TUHAD-FED Genel Başkanı Teker ise hükümetin Akil İnsanlar Komisyonu olarak hazırladıkları raporları dikkate almadığını kaydetti.
Kürt sorununun çözümüne ilişkin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan süreç devam ediyor. Kürt hareketi sürecin ilk aşamasında üzerine düşeni yerine getirip geri çekilmeye başlarken, hükümet tarafından henüz adım atılmış değil. Hatta Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kamuoyuna sunulmasının beklendiği “demokratikleşme paketi”ne ilişkin yeni açıklamasında, ana dil eğitiminin gündemlerinde olmadığını “resmi dil zedelenir” sözleriyle ifade etti.
Akil İnsanlar Komisyonu’nda yer alan Prof. Dr. Mithat Sancar, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve TUHAD-FED Genel Başkanı Zübeyde Teker hükümetin çözüm sürecine yaklaşımını ve Erdoğan’ın negatif mesajlarını ANF’ye değerlendirdi…
SANCAR: ANA DİL EĞİTİMİ KÜRTLERİN GÜÇLÜ TALEPLERİNDEN
Prof. Dr. Mithat Sancar, hükümetin bir an önce demokratikleşme paketini açıklamasının gerektiğini belirtti. “Paketi artık görmek gerekiyor. Nasıl bir demokratikleşme takvimi öngörülüyor yada takvim var mı, bunlar bilinmiyor… Bir reform var mı yoksa belli bir alanı kapsayan düzenlemeler mi içeriyor… Bunları henüz bilmiyoruz” diyen Prof. Dr. Sancar, Erdoğan’ın ana dil eğitimiyle ilgili yaklaşımını eleştirdi: “Akil İnsanlar Heyeti’nin raporlarında ana dilde eğitim önemli bir talep olarak ortaya çıkıyor. Özellikle heyetin ‘Güneydoğu’ ve ‘Doğu Anadolu’ isimli çalışma gruplarında bunun güçlü bir talep olduğu not edildi. Bizler de Marmara Bölgesi’nde Kürtlerin yaşadığı yerlerde ana dil eğitiminin ciddi bir destek bulduğunu tespit ettik. Başbakan’ın Akil İnsanlar Heyeti’ne bu kadar atıf yapması da ilginç. Raporlarımızı gerçekten dikkate alacaklarsa kapsamlı bir demokratikleşme paketi hazırlamaları gerekiyor. Raporlarımızda geniş öneriler var. Eğer esas alınacaksa kapsamı da geniş olmalı.”
Bu hafta hükümetin nasıl bir paket sunacağını görmek istediklerine dikkat çeken Prof. Dr. Sancar, paketin beklentileri karşılamayacağı görüşünde: “Hem PKK ve BDP olarak Kürt tarafının, hem de demokrasi güçlerinin beklentilerinin altında bir paketin çıkacağını düşünüyorum. Bu paketten sonra ikinci adım atılacağına dair beyanlar, işaretler gelirse, ancak o zaman önemsenebilir. Hükümetin artık ne yapmaya niyetlendiğini görmemiz lazım. Aşamaların belirlendiği bir yol haritasının hükümet tarafından, sürecin yalpalamaması için ortaya konması gerektiğini düşünüyorum.”
Akil İnsanlar Komisyonu’nda görev yapan isimler olarak raporlarının içeriğini savunmaya devam edeceklerini kaydeden Prof. Dr. Sancar, demokrasi güçlerinin de, reformların olması için daha aktif çaba harcamasını istedi.
‘ÖCALAN’IN İLETİŞİM İMKANLARI ARTIRILMALI’
Prof. Dr. Mithat Sancar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın koşullarının da sürece uygun hale getirilmesi gerektiğini belirterek, şöyle konuştu: “Sürecin başından beri Öcalan’ın müzakerelerin merkezinde olmasını doğru buluyorum. Ama Öcalan’ın müzakereleri etkili yürütebilmesi için hem genel kamuoyunu hem de kendi tabanını harekete geçirebilmesi için iletişim şartlarının düzeltilmesi gerekiyor. Öcalan’ın konumu müzakereyi yürütmeye elverişli hale getirilmelidir. Sadece BDP heyetiyle yada akrabalarıyla görüşmesi yetmez. Kamuoyu ile çeşitli yöntemlerle iletişim imkanı kendisine tanınmalıdır. Bu önemli. Öcalan doğrudan kamuoyunun bilgilenmesini sağlayabilmeli, Kandil ve Avrupa ile iletişim imkanları bulabilmeli.”
TÜRKDOĞAN: HÜKÜMET UFAK TEFEK DÜZENLEMELER YAPACAK
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da, hükümetin sürece yaklaşımını eleştirdi. “Hükümet atması gereken adımlar noktasında çok yavaş davranıyor ve bir türlü adım atmıyor” diyen Türkdoğan, bunun başlıca problemi oluşturduğunu ifade etti. Türkdoğan, “Türk siyasetinin sıkışmışlığı kendini gösteriyor. Çünkü bizim raporlarımıza baktığınızda, halkların tamamı savaşın bir an önce bitmesini ve sorunların demokratik zeminde çözümünü istiyor yeni anayasa ile ve seçim barajının düşürülmesi ile. Ana dilde eğitim ve öğretimi de toplum hak olarak görüyor ve ülkeyi bölmeyeceğini düşünüyor. Halk meclisin önünde, özellikle AKP’nin çok önünde” diye konuştu.
Çözüm süreciyle ilgili sorunların hükümetten kaynaklandığına değinen Türkdoğan, henüz açıklanmayan demokratikleşme paketinin umut vermediğini vurguladı: “Burada kapsamlı bir adım atılması yerine ufak tefek, 3. ve 4. yargı paketlerinde gördüğümüz gibi kısmi bir çalışma olacaksa, bu, beklentileri karşılamaktan uzak olacaktır. Belirsizlik devam edecektir. Konjonktürel olarak bölgesel gelişmelere bakınca bu belirsizlik, sorunlar Türkiye’nin lehine değil.”
‘AKP KENDİNE MÜSLÜMAN ROLÜNÜ DEVAM ETTİRİYOR’
Türkdoğan, AKP’nin toplumun sorunlarının çözümü yerine kendi çıkarlarını gözettiğini kaydetti. “AKP’nin kendine müslüman, kendine demokrat tavrı devam ediyor. Kendi dar siyasi kalıpları içinde sürece yaklaşıyor. Böyle devam ederse kaosa sürükleyecektir” diyen Türkdoğan, Erdoğan’ın pakette ana dilde eğitimin yer almayacağını açıklamasına tepki gösterdi: “Başbakanın bu tutumunu yadırgadığımı belirtmek istiyorum. Bu tip söylemler yerine anayasa vurgusu yapılmalı, yeni ve demokratik anayasanın Türkiye’nin gündemine getirilmesi sağlanmalı ve siyasetin demokratkleşmesi önündeki en büyük engel olan seçim barajı kaldırılmalı. Erdoğan’ın bizimle yaptığı toplantıda da ana dilde eğitimi ve seçim barajıyla ilgili olumsuz sözleri vardı. Bu olumsuz sözlerin sadece çözümü geciktirmekten başka anlam taşımadığını düşünüyorum. Kısa süre içerisinde ana dil eğitim ve öğretimin önünü açması lazım. Akdeniz Bölgesi Türklerin, Kürtlerin, Arapların farklı etnik ve mezheplerin yaşadığı bölge. O bölgede Türkler ağırlıkta ama yaptığımız görüşmelerde bunun hak olduğunu söylemişlerdi. Bu bakımdan halklar Türkiye siyasetinin önündedir.”
Hükümetin bölgesel gelişmeleri kavrayamadığını belirten Türkdoğan, sorunları sürekli erteleme yoluna gittiğini ancak bunun artık mümkün olamayacağını söyledi. Türkdoğan, şunları ekledi: “Sonbahar ile birlikte ne olacaksa olacak anayasa yada demokratikleşme paketi… Belirsizlik içinde yaşamak mümkün değil. Ben Başbakanın yaklaşımını, olumsuz sözlerini bir bakıma sıkışmış olduğunun dışavurumu olarak görüyorum. Hükümetten raporlarımıza uygun adımlar atmasını istiyoruz. Paketin kamuoyu ile artık paylaşılmasını istiyoruz. Eğer beklentileri gerçekten karşılayamaz bir paket ile karşılaşırsak hükümete görevlerini hatırlatmaya devam edeceğiz.”
TEKER: HÜKÜMET TOPLUMU GERİYOR
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED) Genel Başkanı Zübeyde Teker, Başbakan’ın çözüm süreciyle ilgili toplumu geren açıklamalar yaptığını belirtti. Demokratikleşme paketinden söz ederken ana dil eğitimi hakkını tanımayan Erdoğan’ın yaklaşımına tepki gösteren Teker, “Başbakanın açıklamaları içinde bulunduğumuz süreci rahatlatan açıklamalar değil. Bundan ziyade kafa karıştıran, geren açıklamalar. Hükümetin şimdiki görevi atılması gereken adımları atmak restleşme değil” dedi.
Teker, Erdoğan’ın Akil İnsanlar Komisyonu’nun raporlarını dikkate alacaklarını söylerken, bir yandan da ana dil meselesine ilişkin haksız bir tutum sergilediğini belirtti. Teker, “Raporlarımızın ana talepleri demokrasi ve kalıcı barıştı. Bunun için yapılması gerekenler arasında siyasi tutsakların serbest bırakılması ve ana dil konusu ana maddeler içindeydi. Bu talepleri reddederek demokratikleşmeye dönük çalışma yapıldığını ifade etmek gerçekçi değil” diye konuştu.
‘SÜRECİ ÇIKMAZA SÜRÜKLEMEK FELAKETE YOL AÇAR’
AKP hükümetinin sürece dair samimiyetinin, adımlarını geciktirerek sorgulandığını kaydeden Teker, ekledi: “Atılması gereken adımlara dair ertelemeci, gerekçelendirici yaklaşımlar içinde olmak sürece yaklaşımın samimiyetine gölge düşürür. Sorumlu siyasetin gereklilikleri nettir. Başlatılan süreci çıkarcı yaklaşımla ele alarak süreci çıkmaza sürüklemek içinde bulunduğumuz Ortadoğu kaosunda kaybedişlere ve büyük felaketlere gebedir. Bunu gören bir yerden en hızlı şekilde iç sorunlarını çözmek ve kalıcı barışı sağlamak hükümetin görevidir. Beklentimiz bu temeldedir.”
Ali Barış Kurt / ANF
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info