HABER MERKEZİ-Tarihte dervişane yaşamlarıyla tanınan tarikatlar, Türkiye’de özellikle AKP döneminde kendi çıkarları ve iktidarını sürdürmek için adeta Holdingleştirilmiş durumdalar. Tarikatlar artık maneviyattan uzak devlet ve özellikle AKP-MHP iktidarının birer holdingi haline geldi.
Özellikle AKP döneminde tarikatların geldiği nokta itibariyle yola çıkış amacından uzaklaşmış, dahası kendi tarihlerine ihanet edercesine şirketleşmişlerdir. Maneviyattan uzak sadece maddi çıkarlar uğruna toplumun inancını sömüren devlet kadar devlet eliyle tarikatlarında kirletilmiş durumda olması ve bu kirli yüzlerini, amaçlarını topluma yansıtan olumsuz etkilerini hemen her gün çıkan haberlerde görebiliyoruz. Bizim de hazırladığımız ‘DEVLET ELİYLE HOLDİNGLEŞEN TARİKATLAR’’ başlıklı dosyamızda tarikatların günümüzde Allah’a ulaşmak için izlenen yol değil de nasıl yoldan saptırıcı olduğunu ve AKP’nin desteğini alan “Zenginler tarikatı olarak” bilinen Menzil, İskenderpaşa, İsmailağa ve Süleymancılar gibi pek çok tarikatta, iş ve çıkar ilişkileri var. Yaptığımız araştırmalar sonucu mevcut dosyamızda bu gerçekliklere dair bilgiler işleyeceğiz.
İslami tarikatların tarihsel kökenleri binli yıllara kadar gider. 6.yy’a tasavvufla başlayan, 12.yy’la ise çıkış yapan tarikatlar toplumun bilinçlenmesinde farklı biçimler yaratmaya çalıştılar. Her ne kadar tarikat ‘Allah’a ulaşmak için izlenen yol anlamına geliyorsa da buna bağlı olarak tarikatların uymak zorunda olduğu ilkeler zinciri de bulunuyor. Bunlardan en bilineni ise dünya nimetlerinden kendini soyutlamak ve dinin tüm emir ve yasaklarını yerine getirmek.
Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanun 30 Kasım 1925’te yürürlüğe girse de, Türkiye’de pek çok tarikat ve cemaat faaliyetlerine devam ediyor. Şu an Türkiye’de aktif 30 tarikat ve cemaat bulunuyor. Bu tarikatlar, dini bir silah gibi kullanmışlardır. Bu silahı ilk olarak kadınların kendi varoluş kimlikleri arasındaki bağı İslamcı kadın tipini oluşturmak için kullandılar. Devlet-din ilişkisinin bir sonucu olarak sözde devletin olanaklarıyla toplumsal faktörlerle kadının da kişiliğini İslam’la yeniden yaratma eğilimi içerisine girdiler. Çünkü kadının İslamcılaştırılması toplumun İslamlaştırmasının en önemli halkasını oluşturmaktadır. Toplumun ekonomisinden tut sosyal ve politik gelişmelerine kadar etkileri olmuştur.
15 Temmuz 2016’daki ‘kontrollü askeri darbe girişiminin’ ardından Gülen Cemaati kurumlardan halen temizlenmiş diyemeyiz. Bu seferde Gülen Cemaati operasyonlarını fırsata çeviren iktidara yakın tarikat ve cemaatler devlet dairelerinde eğitim ve sağlık alanlarında güç sahibi olmak için kollarını sıvamaya başladı. En çokta eğitime yönelen bu tarikatların, Türkiye’deki 10 bin özel okuldan üçte biri ile ilişkili olduğu düşünülüyor. MENZİL, İSKENDERPAŞA, İSMAİLAĞA VE SÜLEYMANCILAR TARİKATI bunların başında gelenler. Bu tarikatlar AKP döneminde, devlet nezdinde ne kadar söz-pay sahibi oldukları ve ayrıca bakanlıkların ve AKP’nin politikalarını belirler duruma geldikleri hayret verici düzeydedir.
Halkı Sömüren Menzil Cemaati
Bunlardan günümüzde en fazla ön plana çıkan ve en önemlisi Menzil Tarikatıdır. Nakşibendi’ye bağlı olup Türkiye’deki cemaatler arasında en fazla mensubu olanlardandır. Menzil Cemâati “Muhammed Raşit Erol” (1930-1993) tarafından kurulmuştur. Bugün önderleri Abdulbaki Erol’dur. Adıyaman merkezli olup cemaat Ankara ve İstanbul’da da güç sahibidir.
Menzil tarikatı, Erdoğan’ın cemaatlere yönelik, “Ya benimlesiniz ya onlarla” çağrısından sonra Erdoğan’ın yanında taraf tutan ilk dini yapılanma. Özellikle esnaflar arasında örgütlenen Menzil, Adıyaman kökenli bir tarikat olmasına karşın bütün ülkeye yayıldı. Yaptığımız araştırmalarda tarikat liderlerine ”Gavs’ ismini veren Menzilcilerin ”Minah” adında bir de başucu eserleri bulunuyor. Sağlık Bakanlığı ve Emniyet’te örgütlendiği ileri sürülen Menzil’in Tümsiad adlı iş adamları derneği, “Beşir” adlı bir uluslararası yardım kuruluşu ve “Semerkand” adlı televizyon kanalı var. Ayrıca Tarikatın, ‘Semerkand Öğrenci Yurdu’’ adı altında ülke genelinde 150 yurdu bulunduğu belirtiliyor.
Menzil cemaatini diğer tarikatlardan ayıran özelliği “devlet yanlısı” tutumudur. Türkeş’e bayrak açan Büyük Birlik Partisi lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve eski Maraş Ülkü Ocakları Başkanı Ökkeş Kenger (Şendiler) gibi isimler Menzil Şeyhi Erol’un yakınındaki siyasi isimler olmuşlardır. Menzilcilerin bugün de AKP’ye destek verdiği bir çok bilgi ve belgeyle ortaya çıktı.
Menzil Tarikatı’nın kendisine ait EMSEY Hospital adında bir özel hastanesi bulunmakta ve hastanenin açılışı 29 Mayıs 2012’de açılış seven isim Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılmıştır. Hastanenin ismi olan EM-SEY “Emret Seydam-Seyda”’nın kısaltılışı ve Menzil Şeyhinin diğer ünvanlarından birisiymiş.
En son Menzil tarikatı mensubu olan Ali Edizer, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, medeni kanunla mücadele ettiğini söyleyerek, erkeklere “Boşanmak yerine ikinci eşi alın” demişti. “Allah’u Teala size ruhsat vermiş. Bir başkasını seviyorsanız, onu da alın. İnsan yuvasını yıkar mı? Medeni kanunla zaten mücadele ediyoruz” diyen Edizer’in paylaşımı Menzilin ne derecede din dışı örgütlemeler yaptığını bu olayla anlayabiliyoruz.
Devletin Gizli Yüzü İskender Paşa Cemaati
Nakşibendî tarikatının Ahmet Yesevi’nin geleneğinin bir kolu olarak değerlendirilen İskenderpaşa cemaatinin kuruluşunu 1925’lere kadar götürmek mümkündür. 1952 yılında Abdulaziz Bekine ‘nin ölümünden sonra yerine Mehmet Zahid Kotku geçti. Kotku’yla birlikte cemaat’te çok yönlü değişimlerin adımları atıldı. Kotku’nun yeni açılımları özellikle devlet bürokrasisinden yeni yüzlerin cemaate yönelmelerini sağladı. Burada ikili bir plan izledi. Birincisi devletin üst düzey bürokrasisi içerisinde örgütlenme ağını geliştirmek, ikincisi güncel politik sürece müdahale edebilecek bir parti kurmak. Bunları eş zamanlı bir tarzda uygulamaya koydu. Özellikle Devlet Planlama Teşkilatı ve Milli Eğitim Bakanlığı içerisinde kadrolaşma hareketine öncelik verdi. Erbakan 1969 yılında Milli Nizam Partisi’ni kurarak Şehyi’nin talimatlarına uygun olarak hareket etmişti.
Nakşî geleneğinden gelen tarikatlar aslında hep iktidarlara yakın oldular ve hiçbir zaman siyasetten uzak durmadılar. Böylece ‘siyaseten iktidar olma ile kitlelerin gönlünde iktidar olma’ dengesini kurarak ilerleme, İslamcılığın önemli bir politikası haline gelmiştir. İskender paşa cemaati, Partileşme, Vakıf açma, Şirketleşme, Eğitim, Yayıncılık gibi temel alanlarda çok kapsamlı örgütlenmelerinin olduğu aşikâr. Bu beş alanında çok önemli merkezler olduğu bir gerçek. Bir ikinci husus ise İskender Paşa cemaatinin gelişmesinde vakıflarda önemli rol oynamıştır.
Kotku, ‘parayı ahlaksızlığın babası olarak görür’ ama toplumu İslamlaştırmak içinde para kazanmak için de her yolu dener. Ama esasen de cemaatin şirketleşmesi için çok önemli adımlar attı. Devlet içerisinde bulunan kadrolarıyla hızla büyüyen şirketler kurdular ve devletin önemli desteğini de aldılar. Çünkü 1965 yılından beri devletin yanında yer aldılar . Eski partilerden MSP’nin kurulmasından İskenderpaşa cemaatinin çok önemli bir rolü de olmuştur. Bu süreç aynı zamanda cemaatin devlet-iktidar ilişkilerine yeni bir boyut kazandırmıştır. Kendilerine ait Hak-Yol vakfı(şimdiler de TESA Vakfı olarak biliniyor.) ve Server adında holdingleri vardır. Daha güçlü bir ekonomiye sahip olmak için sadece Türkiye’de değil ABD, Kanada ve Avusturalya ‘da da ciddi çalışmalara yönelmişlerdir.
Her bir liderin değişmesiyle kendisiyle yeni süreçler getirmiştir. Böyle bir geçmişe sahip olan İskender Paşa cemaati günümüzde Muharrem Nureddin Coşan önderliğinde faaliyetlerine devam ediyorlar. 2002’ de bizzat Erdoğan’ın partisini seçimlerde iktidara taşımıştır. Bu yüzden Erdoğan, ve pek çok AKP’linin bu cemaate bağlı olduğunu biliyoruz.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçtiği bakanlar arasında dikkat çeken isimlerden biri Sağlık Bakanı olarak atanan Fahrettin Koca olmuştu. Nakşibendi tarikatının kolu olan İskenderpaşa cemaatine ait olduğu bilinen Medipol Üniversitesi ve Hastanesi’nin kurucusu olan Koca, aynı zamanda Erdoğan’ın “aile hekimi” olarak da tanınıyor. Sağlık Bakanlığında bugüne kadar en etkin yapılanma olarak Menzil tarikatı gösteriliyordu. Ancak Erdoğan’ın Fahrettin Koca’yı sağlık bakanlığına ataması ile taşları yerinden oynatmıştır. Burada anlaşılacağı gibi sağlıktaki etkisi oldukça güçlü görünüyor.
Yapılan araştırmalar sonucunda Server Holding dışında Server İletişim Gazetecilik ve Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş., Ümraniye Sağlık Tesisleri ve Ticaret A.Ş., Haksa Sağlık Hizmetleri A.Ş., Zinde Sağlık Hizmetleri A.Ş., Vefa Yayıncılık Tic. A.Ş., ASFA Eğitim Tesisleri A.Ş., Seha Neşriyat ve Ticaret A.Ş., Yıldız Danışmanlık TV Reklamcılık Prodüksiyon Sanayi Ticaret A.Ş., Sim Ağ İhtiyaç Maddeleri Pazarlama A.Ş., Süfür Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirketi, Vera İç ve Dış Ticaret A.Ş. adlarında şirketlerinin kendileri ile önemli bağlarının olduğu ortaya çıktı.
Kendilerine ait Hakyol Vakfı, ÇEKUD, Çevre Kültür Kuruluşları Dayanışma Derneği ve Asfa Ahmet Mithat Lisesi, Asfa Halil Necati İlköğretim Okulu, Asfa Fen Lisesileri , Akra FM, İslam Dergisi adında yayınları da vardır.
Erdoğan döneminde devlet içinde güçlenen, “Hakyolcular” olarak bilinen İskenderpaşa cemaatinin MEB ile işbirliği ve eğitim alanındaki faaliyetleri katlanarak arttı. Cemaate bağlı isimlerin kurduğu TUSDATA ve benzeri dershane tipi kurumlarla eğitim çalışmalarını çeşitlendirdi. 2019 başında Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS) sorularının çalındıklarına ilişkin haberler duymuştuk. Tıpkı Fetö’nün sınav sorularını çaldığı gibi bunlar belgelerle ispatlanmıştır.
Yarın-DEVLET ELİYLE HOLDİNGLEŞEN TARİKATLAR-2
Leyla Agit
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi