• kurdî
  • العربية
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Bölümler Politik Analiz

Dilimizi Her Yerde Kullanmalıyız

“Bir ulusu ortak paydada toplayan ve ulusa ulus kimliğini veren dilidir, kültürüdür. Bir toplumun kimliğini kaybettirme politikası güden ülkeler veya uygarlıklar o ulusun önce dilini sonra dinini ve en sonunda da kaçınılmaz olan ve bunu doğuran kültürü değiştirirler.”

Yayınlayan Lekolin
15 Mayıs 2024
Kategori: Politik Analiz
259 16
A A
Dilimizi Her Yerde Kullanmalıyız
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

TC devletinin yıllardır temel hedeflerinin en tepesinde hiç şüphe yoktur ki Kürt dilini yok etmek gelmekteydi. Ve inanın halen de bu hedef gizli olarak sürdürülüyor. Kürt dilini ortada kaldırmadan Kürt kimliğini yok etmek mümkün olamaz. Bunun içinde dünyada kimsenin aklının alamayacağı yasaklarla bu hedefe ulaşmak için gerçekten her hinliğe başvurdular. Kürt dilini yasaklayarak kendi kültürlerinin bir hammaddesi olarak kullanmak istediler. Buna kimileri kültürel yayılma alanı diyor. Yani kültürel ekspansiyon.

Çokça dile getirildiği gibi: “Dil toplumsal bir varlıktır. Dilsiz bir insan topluluğu düşünülemez.” Siz bir halkın, toplumun dilini yasakladığınızda, erittiğinizde, yok ettiğiniz de kaçınılmaz olarak o toplumu yok olmakla karşı karşıya bırakmış olursunuz. İşte TC devleti bunun için ısrarla hep dilimize hakaretlerde bulundu. Hem yasakladı, hem kovuşturma gerekçesi yaptı sonra da düzgün kullanılmadığı için alay ettiler. TV’lerde tatmin aracı olarak gözden düşürülmeye çalışıldı. Halen de devletin derin kanallarında bu kirli politika uygulanmaya çalışılıyor.

Özgürlük mücadelesiyle halkımız görkemli yeniden bir dirilişi yaşadı. Ve yıllardır bu dirilişini kurtuluşla taçlandırmak için didiniyor. Çabalıyor. Tam da böylesine bir gelişmeyi yaşarken sömürgeci güçler yeniden dilimize saldırıyorlar.

Şunu hemen belirtelim: TC devletinin anayasaları ne derse desin, bu anayasalar ve yasalar sadece ve sadece onları bağlar. Yani sömürgeci zihniyeti savunanları bağlar. Bizim meşru olan haklarımızı hiçbir kâğıt parçası sınırlayamaz. İnsan olarak dünyaya gelmişsek ve her insanın dünyaya hür doğduğu iddia ediliyorsa o zaman bu hür olma hakkımızdan dolayı biz kendi dilimizi, doğanın bize bahşettiği gibi kullanmaktan özgürüz. Yaşamın her sahasında bize ait olan, meşru olan, haklı olan ve bir o kadar güzel ve zengin olan dilimizi kullanırız.

Öyle kiminin Lozan antlaşmasına dayandırarak konuşma hakkımızın olduğunu, kimisinin Türkiye yasalarına dayandırmaya çalışması bizi alakadar etmez. Bizim en büyük dayanağımız insan oluştan kaynaklı kullanacağımız dil hakkımızdır. Toplum olma haklarımızdan yola çıkarak dilimizi sosyal alanın her sahasında kullanmalıyız.

Devletler, hele hele TC devleti buna izin vermesin, yasaklasın, cezalar da versin. Biz öncelikli olarak kendi evimizde bu dilimizi kullanacağız, sonra sokağımızda, mahallemizde ve şehrimizde. Ve tabii ki dediğimiz gibi yaşamın her sahasında dilimizi kullanacağız. Kürdistan’da işgal etmeye gelenler yaşamak için dilimizi öğreneceklerdir. Bunun için herkesin ama herkesin kendi dilini kullanması gerekir. Hastanede, karakolda, mahkemelerde, eğlence yerlerinde, belediyelerde, resmi gayri resmi tüm ortamlarda kendi dilimizi işleyeceğiz. Ve tabii bu güzel dilimizi kullandığımızda temiz kullanmaya özen göstereceğiz. Yaygın kullanılan kelimeler dışında dilimizi kirleten öğelerden temizlemeliyiz. Cümlelerimizi kurarken Türkçe katmayacağız. Öyle sanıldığı gibi bunu düzeltmek o kadar zor değildir. Özcesi dilimize bulaşmış ve dilimizi kirleten sözcüklerden arandıracağız. Öyle ki bizi dinleyen bir kişi eğer Kürtçe bilmiyorsa sadece birkaç Latince ve İngilizce kelime dışında bizi anlamamalıdır. Dilimizin sadeliği ve temizliğiyle yaşamı renklendirmemiz gerekir.

Ve tabii ki dilimizi başkalarına da öğretmemiz gerekir. Varsa başka halklardan komşularımız birkaç güzel kelime de onlara öğretmeliyiz. Hep alıcı olan biz olmak zorunda değiliz. Türkiye de gelip Kürdistan’da yaşayan Türkiyelilerinde lütfen birkaç kelime öğrenmesine katkıda bulunalım. Gidin Avrupa’ya orada yaşayan yabancılar mutlaka gittikleri ve kaldıkları ülkenin dilini biraz bilirler.

Evet, Türkiye’de Kürdistan’a gelmiş polisler, askerleri de dilimizi konuşmaya zorunlu hale getirelim. O zaman bakalım mecliste birkaç saf temiz cümle kullanıldı diye Kürtlerin milletvekillerine saldırılacak mı? Üzerilerine gidebilecekler mi?

Evet, kendi dilimizi hem de her yerde her sahada daha fazla kullanalım.

“17 Aralık 2010 tarihli yazısıdır”

Kasım ENGİN

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

 

Etiketler: Ana dilAsimilasyonDilkurdistanLozan anlaşmasıÖzgürlük HareketiTürkiye
Önceki yazı

Efrin’deki Barzani Vakfı TC İşgalini Meşrulaştırıyor- ÖZEL HABER

Sonraki Haber

Kürtler KDP’ye “Dur!” Demelidir

Benzer Haberler

Önderlik Gerçeğini Anlamadan Kürt Özgürlüğü Tartışılamaz
Politik Analiz

Önderlik Gerçeğini Anlamadan Kürt Özgürlüğü Tartışılamaz

17 Haziran 2025
Donmuş Çelişki Yumağı Olan Devleti Çözülme ve Tamamen Eritme Mücadelesi
Politik Analiz

Donmuş Çelişki Yumağı Olan Devleti Çözülme ve Tamamen Eritme Mücadelesi

14 Haziran 2025
Bağdat-Erbil ve Maxmur Üçgeni’nde neler oluyor?
Politik Analiz

Bağdat-Erbil ve Maxmur Üçgeni’nde neler oluyor?

13 Haziran 2025
Sonraki Haber
Seçimler Denkleminde AKP-KDP İlişkileri

Kürtler KDP’ye “Dur!” Demelidir

Öne Çıkan Yazılar

  • Halep Tümüyle MİT’in Kontrolüne Geçiliyor- ÖZEL HABER

    Halep Tümüyle MİT’in Kontrolüne Geçiliyor- ÖZEL HABER

    510 Paylaşım
    Paylaş 204 Paylaş 128
  • Kürt Gerçekliğine Bir Kavramsal Müdahale: Judenrat Gerçeği Ve Sömürgeciliğin Ötesi – 1

    658 Paylaşım
    Paylaş 263 Paylaş 165
  • İsrail-İran Çatışması Ve Demokratik Çözüm Perspektifi- ÖZEL DOSYA

    526 Paylaşım
    Paylaş 210 Paylaş 132
  • Donmuş Çelişki Yumağı Olan Devleti Çözülme ve Tamamen Eritme Mücadelesi

    533 Paylaşım
    Paylaş 213 Paylaş 133
  • Kürt Gerçekliğine Bir Kavramsal Müdahale: Judenrat Gerçeği Ve Sömürgeciliğin Ötesi-2

    578 Paylaşım
    Paylaş 231 Paylaş 145

Önerilenler

Önderlik Gerçeğini Anlamadan Kürt Özgürlüğü Tartışılamaz

Halep Tümüyle MİT’in Kontrolüne Geçiliyor- ÖZEL HABER

İsrail-İran Çatışması Ve Demokratik Çözüm Perspektifi- ÖZEL DOSYA

Donmuş Çelişki Yumağı Olan Devleti Çözülme ve Tamamen Eritme Mücadelesi

Bağdat-Erbil ve Maxmur Üçgeni’nde neler oluyor?

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç