Çeteler eliyle birçok yurtsever Efrîn başta olmak üzere Serekaniyê ve Gire Spî’de kaçırılıp rehin alındığı ve sonrasında MİT’e teslim edildiği öğrenildi. Birçok kez video ve haberlerle kanıtlanan bu gerçek, işgal bölgelerinde kalan Kürtlerin işkence, kaçırılma ve zorla ajanlaştırma politikaları ile karşılaştıkları herkes tarafından bilinmekte.
TC işgali altında bulunan birçok bölgeden ajanlaştırma, uyuşturucu ve fuhuş şebekelerinin oluşturulduğuna dair somut bilgiler olmakla beraber kültürel soykırım politikalarına da devam son hız devam edildiği öğrenildi.
EFRÎN’DE REHİN TUTULANLARI MİT’E TESLİM ETME TALİMATI
Efrîn’de bulunan güvenilir kaynaklarımızdan aldığımız son bilgilere göre ise, İşgalci TC devleti Efrîn’in işgal edilmesinin ardından Efrîn’den çıkmayan yurtsever ve Kürt ailelerinin çeteler eliyle rehin alınıp MİT’e teslim edilmesi yönünde talimat verdi.
MİT’in bu istemi iki amaçla hedeflediği belirtilirken ilk amaçlarının çetelerin elinde rehin bulunan yurtseverlerin daha önce Özerk Yönetim çalışmalarında yer aldığı ve bir saldırı amacıyla Türkiye’ye geçtikleri söylenerek yandaş medyalarında bunun propagandasını yapmak.
İkinci amaçları ise; bu kişileri ajanlaştırıp Rojava Kürdisitan’ı bölgelerine göndererek kendileri için çalışmaya zorlamaktır. Bu amaçlar doğrultusunda çetelerin elinde rehin bulunan 18 kişinin Bab El Selamê sınır kapısından MİT’e teslim edileceği belirtildi. Çetelerden teslim alınan tutuklular, Hatay ve Efrin’in birçok noktada İşkenceci MİT’çiler olarak tanınan bir grup tarafından sürekli işkence edildikleri belirtildi.
Son verilere göre, Urfa ve Hatay cezaevlerinde toplam 130 tutuklu bulunurken, Efrîn İnsan Hakları Örgütü’ne göre ise Efrînli 65 kişinin Türk cezaevlerinde tutulduğu belirtiliyor. Bu rakamlar sadece buz dağının görünen kısmı zira sayının çok daha fazla olduğu düşünülüyor.
TC SAHTE KAHRAMANLIKLAR İLE MİLLİYETÇİLERİN ALKIŞINI ALMA PEŞİNDE
Gelen bilgiler doğrultusunda faşist AKP-MHP hükümetinin milliyetçi kitlenin içerisinde propaganda yapmak ve özellikle son dönemlerde yaşadıkları iç gerginliklere karşı bu kitleyi ellerinden tutmak olduğu söylenirken, ikinci amaçları doğrultusunda da Rojava Devrimine karşı askeri saldırılarının sonuç almaması ve halkın gösterdiği kararlı direnişe karşı içten çürütme yani ajanlaştırma politikasını izlediği bilinmektedir. Faşist şef Erdoğan son nefeslerini çektiği bu günlerde özel savaş konseptinin her türlü kirli yöntemine başvurma arayışı içerisindedir. Tek amacı ise diktatörlük ömrünü uzatmaktır.