22 Nisan 2016 Cuma Saat 17:05
Suriye’de gelinen noktada kağıt üzerinde bir ateşkes ilan
edilmiş ve savaş bölgelerine insani yardımlar götürülüyor. Bütün dünya, NATO,
BM vb. taraflar sonunda refah ve huzuru azda olsa sağlamışlar. Rejim güçleri ve
sözde muhalefet ile çatışmasız bir ortam yaratılmış ve şuan Cenevre’de taraflar
sorunu çözmek için çabalıyorlar-mış!
Suriye’de ki iç savaşın ilk gününden bu yana tüm taraflar
Suriye’de halka dayalı bir çözüm aramış değiller. Aradıkları çözüm daha çok
Suriye’yi bir savaş ve ölüm merkezine dönüştürdü. Rejimi savunan güçler rejimin
katlettikleri sivil ölümleri meşrulaştırmak istediler, aynı şekilde muhalefet
ve ÖSO’yu savunanlarda ÖSO ve ona bağlı olan veya onun adına hareket eden
teröristlerin yaptığı barbarlık ve vahşetlere kılıf uydurmaya çalışıyorlardı.
Günde onlarca insanlık suçunun işlendiği Suriye’de -ki bu suçların hepsi de sözde taraflar
eliyle işlenmişken- kimse buna değinmeden birbirilerini karalamaya devam
ettiler. Muhalefet ve ÖSO, rejimi insanlık suçu ve katliam yapmakla suçluyor.
Aynı şekilde rejimde muhalefet ve ÖSO’yu insanlık suçları ve vahşet
işlemelerinden dolayı suçluyor. Her iki tarafın destekçisi küresel güçlerde
Suriye’deki piyonlarını temize çıkarmaya çalışıyor ve her iki tarafta masum
olduklarını iddia ediyorlar. Peki yüzbinlerce sivil insanı kim öldürdü,
yaraladı ve göçe mecbur bıraktı. Onlarca yerleşim yerlerini kim bombaladı, kim
yaktı yıktı? Eğer her iki tarafta masumsa bu insanları kim katletti, yaraladı,
evlerini, yaktı, yıktı, göçe mecbur bıraktı?
Her iki taraf diğer tarafı yenmek için her türlü silahı
kullandılar. Her iki taraf insanları diğer tarafın işbirlikçisi adında kurşuna
dizip, işkence hanelerde işkencelerden geçirdiler, savaş esirlerini en barbar
işkence yöntemleriyle katlettiler. Ki barbarca işkence ve infazların çoğu ÖSO
ve ona bağlı sözde cihadı özde çete grupları tarafından yapılıyordu. Her gün
sosyal medya ve televizyon ekranlarında bunlar görünmesine rağmen, her kes
sorunu derinleştirmek için daha çok vahşet ve ölümlere neden oldular. Türkiye,
Suudi ve Katar gibi güçler Suriye iç savaşına dâhil oldular ve böylelikle sözde
ÖSO’ya yani Suriye’yi BAAS rejiminden kurtaracak olan ÖSO’ya ama özde El
Kaide’ye bağlı El-Nusra Cephesi, Ahrar-el Şam, DAIŞ (IŞİD-İSİS), Türkmen
çetelerine yardım ettiler. Hem cephane yardımı, hem finansal yardım hem de
siyasi yardım ettiler. Bu yüzdendir ki DAIŞ, El-Nusra gibi çete gruplar bu
kadar büyük topraklar işgal edebildi.
Her iki tarafta dünyanın süper güçleri tarafından
desteklendiği için olan masum, Deralı Dürziye, Halepli Araba, Lazkiyeli
Nusayriye, Hesekêli Kürt’e oldu. İstanbul, Brüksel ve Hewlêr’de beş yıldızlı
otellerde yatanlar konuştu. Halep, Rakka, Dêrazor, Hama, Humus’ta ki çeteler
katletti vurdu, yıktı. Suriye halklarına da ölüm ve gözyaşı kaldı. Kürt
halkının gerçek savunucuları bu oyunlara gelmeyerek Kürt halkının ve bölge
halklarının çıkarları için mücadele ettiler. Ama her zaman olduğu gibi bugünde
katiline sevdalı Kürtler vardır. Bunun Rojavada ki versiyonu da ENKS, ve ona
bağlı parti ve örgütlerdir. Her ne kadar defalarca muhalefet ve rejimin
programında Kürtlerin ulusal ve kültürel haklarını tanıma diye bir şey
olmamasına rağmen ve bunu kendi program ve tüzüklerinde yazmalarına rağmen
ısrarla onlara umut bağlamak ve onlarla hareket etmeği nasıl adlandırabiliriz.
Vardığımız noktada rejimin rengi Şii-Arap, muhalefet ve ÖSO’nun rengi de
Sünni-Arap’tır. İki tarafın arasındaki mesele ve sorun mezhebi ve iktidar
sorunudur. Halklara umut olma gibi bir gayesi yok, sade ve sadece mezhebi ve
iktidar sorunudur. Diğer tüm etnik-inançları tanımamak her ikisinde de var.
Bunlar açıkça ortadayken ara sıra kullandıkları demokrasi ve halkların kardeşliği
gibi deyimlerde sadece demagoji ve şovdur. Tüm bunlara rağmen bunlardan çözüm
beklemek kendini kandırmaktır ya da bunlardan çözüm bekleyen Kürtlerin istediği
çözüm değil, oluşacak olan yeni sistemde kendine bir koltuk kapmak ve yeni
yönetime yalakalık yapmaktır. Suriye Muhalefet Meclisi’nde dönem sözcüsü olan
Abdülbasit Seyda Kürt iken Muhalefette sarf ettiği sözlerin Kürtlükle alakası
yok. Bir Kürt gibi değil bir Arap milliyetçisi gibi hareket etmekteydi. Şuan
Cenevre’de Cenevre 3 toplantısı yapılmakta taraflar arasında ki bu tarafların
Suriye’yi getirdiği durum ortada. Toplantıda çözüm ve Suriye halklarının
geleceği değil de sanki hayvan pazarına gidilip pazarlık edilmekte. Yani
Suriye’nin geleceğiyle ilgili bir pazarlık yapılmakta. Suriye’nin geleceğiyle
ilgili her şeyi Suriye’de yaşamayanlar karar veriyor. Yani Suudi-Katar-Türkiye
gibi çetelere her türlü yardımı yapan güçler tüm Suriye halklarından daha çok
karar hakkına sahip. Sanki Suriye’nin değil de Suudi Arabistan, Katar ve
Türkiye’nin geleceği tartışılıyormuş. Suriye’li hiçbir kesim ve kişilik davet
edilmezken, Suriye’yi kan gölüne çeviren her kes orda ve taraf olarak
konuşmakta.
Kürtler arası ihanetin Rojava versiyonu olan ENKS’de orda,
güya Kürtleri temsil etmekte. Ve sanki Kürdistan’ı kurmaya gitmiş ve hemen
yarın Kürdistan’ı kurduracaklarmış gibi bir hava veriliyor. Ama bütün dünya
tarafından görülen Rojava ve Kobanê destanını yazan Kürtler davet edilmediler.
Şimdi bazı kalemşörler kalkıp ENKS’nin Cenevre 3’e katılımını bir başarı gibi görmekte,
ama kendi rengiyle çözüm toplantılarına katılmayan hiçbir Kürt örgüt veya birey
çözüme destek sağlamaz ve tarihteki Şêx İdrisi Bidlisi’nin durumuna düşülür.
Zaten güney kanallarında sanki ENKS Avrupa kuşatmasına gitmiş ve Kürtler için
çözümü getirecekmiş gibi bir hava veriliyor. Ama ENKS’nin de dahil olduğu
Suriye Muhalefetine bağlı ÖSO çetelerinin Halep’te Kürtleri bombalayarak ve
kimyasallayarak katletmesine hiçbir şey demiyor, görmüyor ve örtbas ediyor.
Cenevre’ye giden ENKS’li Enkido ve Harpagosları görmekte ama Şêx Meqsûd’ta çete
saldırılarına maruz kalan Kürtleri görmemekte. ENKS’nin aradığı çözüm yada
ortak olduğu çözüm Rojava’da ve Halep’te Kürtleri katletmek mi yoksa? Hani
Suriye’de devam eden bir çatışmasızlık durumu vardı niye Halep Şêx Meqsûd’ta
kimyasal silahlar kullanılıyor. Şêx Meqsûd’a saldıranlar ENKS’nin de tabi
olduğu Suriye Muhalefetine bağlı ÖSO güçlerine bağlı gruplar değil mi? Ayrıca
kimyasal silah kullanmanın suç olduğunu söyleyen ve denetleyen güçler niye
sessiz ve durumu incelemiyor ve müdahale etmiyorlar. Ya da mesele Kürtler oldu
mu bütün dünya üç maymunu oynayıp seyircimi kalıyor? Halep’te Kürtleri katleden
ve Kürtlerin katili Suriye Muhalefeti, ÖSO ve çete gruplarından ziyade ENKS ve
arkasındaki güçlerdir. ENKS’nin Cenevre’de Kürtler için aradığı çözüm Halep’te
Kürtlere kimyasal silahlarla saldırıyorlar.
ENKS’liler Suriye Muhalefetine katılmak için her türlü
düşkünlüğü yapmaktalar ve yapıyorlar. Bu şahıslar Kürtlüğü, Kürtleri
katletmekte arıyorlar. Ve kalkıp Rojava’da Rojava halkları için canını feda
eden, savaşan YPG-YPJ’ye ve şehitlerine dil uzatıp ve hakaret ediyorlar.
Rojava’da her türlü adımı ve inşa çalışmasına katılmayan ve karşı çıkan ENKS
şuan kendi inşa çalışmasını Halep Şêx Meqsûd’ta yapıyorlar. Rojava’da savaşan
ve Kürtlerin namusunu koruyan savaşçılara hakaret ediyor ama Rojava’da Kürtleri
katleden, Kürtlere karşı kimyasal silah kullanan çetelere sahip
çıkıyorlar. Çözümü Rojava’da statü
kazanmak olmayan ENKS’nin amacı Şii-Arap endeksli rejimin yerine Sünni-Arap bir
oluşumdur. Yani ENKS ve arkasındaki güçler Suriye’nin geleceğinde Kürtlere
statü değil kendilerine birkaç koltuk kapma derdindedirler. Hem ENKS’nin hem de
arkasındaki gücün zihniyeti budur. Şimdi arkasındaki güç Kürdistan işgalcileri
ile Kürtlerin kanı üzerinde her türlü pazarlık yapmaktalar ve onların
arkasındaki şakşakçılarda buna Kürdistan’ın kalkınması diyorlar. Mademki Güney
Kürdistan hükümeti bu kadar Türkiye’yle pazarlık anlaşmaları imzalamakta niye
Kürdistan’da bir ekonomik kriz var. Türkiye’yle onlarca anlaşma imzalayanlar bu
para nereye gidiyor Kürdistan hazinesine mi yoksa bir ailenin hazinesine mi.
Kuzeydeki katliamları görmeyip de Türklere empati yapmaya çalışanların
zihniyeti ve Rojava’da Kürtleri katledenlere destek veren Kürtlerin zihniyeti
aynıdır. Nasıl olurda bir Kürt Kürtler katledilirken sevinebiliyor. Nasıl
olurda bir Kürt Kürtlerin haklarını Kürtleri katletmekte, Kürdistan şehirlerini
yıkmakta yakmakta buluyor. ENKS’nin düşüncesine göre Halep ve benzeri
yerlerdeki Kürtler komple katledilse Kürtler tüm haklarına kavuşacak mı?
Kürtleri katledip de kimlere haklarını kazandıracaksın? Kürtlerin hepsini
katledip de hangi Kürtleri özgürleştireceksiniz ENKS? ENKS Kürtlerin hepsini
katledip ortalıkta Kürt bırakmayıp, Kürtleri bitirip böylece Kürt sorununu
çözecekmiş. Zaten Kürt kalmadığı zaman Kürt sorunu da kalmaz. Açıkça görülüyor
ki ENKS koltuk sevdası için tüm Kürtleri katledebilir. ENKS’nin Kürtleri kendi
rengiyle kabul etmeyen bir oluşuma dahil olmasını başka hangi sözlerle
açıklayabiliriz. ENKS ve onları destekleyen güneyliler zaten Kürtleri
katlederek bugüne gelmişlerdir. Ne kadar çok Kürt katledilirse ENKS ve
arkasındaki güç daha yüksek mevkilere geliyor.
Bu Kürtlerin kanından mevki sahibi olanlara en güzel cevabı
Halep ve Rojava’da ki Kürtler direnişiyle verdiler, veriyorlar. Kuşkusuz
Kürtleri tanımayan hiçbir çözüm, çözüm değildir ve Rojava halkları tarafından
kabul edilmez. Yanlış hesap Efrîn-Kobanê-Cizîrê’den döner. Eğer ki onlar bize
çözüm olamayacaksa Rojava halkı kendi çözümünü kendisi sağlar. Rojava’nın
onların çözümüne ihtiyacı yok. ENKS’liler çözümü yanlış yerde arıyorlar çözüm
Cenevre’de değil Amûdê’de, Kobanê’de dir. Gelinen noktada çözümsüzlük
Cenevre’de, çözümün adresi Rojava’da dır. Cenevre’de taraflar kavga etmekteler,
Til Temir’de halklar birlikte yaşamaktalar. Rojava onların yapacağı çözümü
kabul etmez çünkü çözüm değil çözümsüzlüktür. Ama Rojava kendi çözümünü bulmuş
ve pratikte de uyguluyor. Rojava halkları hep birlikte, yaşamın her yerinde
birlikte çalışıyorlar ve yer alıyorlar. Gerçekte çözüm isteyenler Rojava
modelini uygulasınlar. Buyurun Rojava modeline…
Gabar Roj
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com –
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info – www.navendalekolin.com
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”