31 Ağustos 2011 Çarşamba Saat 13:49
Türk ve İran devletlerinin PKK ve PJAK gerilla güçlerini gerekçe göstererek Güney Kürdistan topraklarına karşı başlatmış oldukları askeri operasyon özünde Kürtleri bölgede statüsüz bırakarak Kürt inkar ve imha politikasını tekrardan devreye koyma olduğu aşikardır. Bunu bilmek için ne iyi bir analizci nede iyi bir politikacı olmaya gerek yoktur. İran, Irak, Türkiye, ABD ve bazı Kürt işbirlikçileri bir araya getiren ortak amaç ne olabilir. Bu kadar birbirleriyle çelişen, bir çok alanda çatışmalı ve oldukça sorunlu olan güçleri ancak Kürt inkar ve imha politikası bir noktada buluşturabilir. Çünkü tüm bu güçlerin yumuşak karnı Kürt sorunudur. PKK ve PJAK gerilla güçlerine karşı başlatılan operasyon öncesi başa başında ki ittifaklara baktığında bu ittifakların ikinci uluslar arası komplo olduğu çok net bir biçimde görülecektir. Birinci uluslar arası komploda yer alan ve bizzat yürütücüsü olan tüm güçler bu komploda da yer almaktadırlar. Fakat bu sefer bölgede ki dengeler ve siyasi konjüktör oldukça farklıdır. Kürt inkar ve imha siyaseti etrafında bir araya gelen ittifak güçleri İran ve Amerika’nın bölgede ki politikaları eksenine göre dalgalı bir biçimde sürekli yer değiştiriyorlar. Amerika Türkiye’yi bölgede ki çıkarları doğrultusunda adım atmaya zorlayınca PKK ve PJAK karşıtı ittifakta yer alan İran’ın, Irak ve Güneyli güçlerden bazıları bu ittifakı gevşetmeye Türkiye karşıtı açıklamaları sertleştirmeye doğru götürüyor. Türkiye biraz İran’a doğru adım attığında ise PKK ve PJAK karşıtı ittifak’ta yer alan Irak, İran ve Güneyli güçlerden bazılarının yaklaşımı PKK ve PJAK güçlerine karşı daha da sertleşmektedir. Bunun için süreç oldukça hızlı ve aynı güçlerin bu gün yaptığı açıklamaya karşı bir gün sonra aksi bir açıklama geldiğinde şaşırmamak gerekir.
Federal Kürdistan bölge başkanı Mesut Barzani iki üç açıklamasında Türk ve İran devletinin kendi topraklarına yapmış olduğu saldırıların asıl gerekçesi PKK ve PJAK’tır dolayısıyla PKK ve PJAK güçlerinin vebalini taşımak zorunda olmadıklarının açıklamasını yaptı. Yine PKK savaşta ısrar ediyorsa bizim topraklarımızı terk etmeli açıklaması yaptı. Şimdi bu açıklama tek kelime ile Türkiye ve İran devletinin Güney Kürdistan topraklarına yönelik yaptığı saldırılara meşrulaştırmaktadır. Ve haklı kılmaktadır. Mesut Barzani en son Kürdistan parlamentosunun bu sorunu gündeme alan bir olağan üstü toplantı almasını istedi. Ve parlamento bu gün toplandı. Aslında KDP’nin buradaki asıl amacı yapılan saldırıların asıl sebebinin PKK ve PJAK olduğunu önce Kürdistan parlamentosuna daha sonra tüm siyasi örgütlere ve en son ise Güney Kürdistan halkına kabul ettirmekti. Bunu yapabilseydi PKK ve PJAK gerilla güçlerine Güney Kürdistan’ı terk edin diyeceklerdi. Çünkü KDP uzun süredir PKK ve PJAK güçlerinin bulunduğu sınırlara karakol kurmak istiyor. Fakat gerilla güçleri bu alanlar bizim denetimizde sınırları da biz koruyoruz dolaysıyla hiçbir silahlı gücün bu alana yerleşmesine izin vermeyeceğiz demektir. KDP elbette PKK’nin bu alanları terk etmeyeceğini iyi biliyor ama böylesi bir karar alınsaydı KDP, PKK’ye şunu diyecekti. Bakın tepki çok en iyisi bırakın sınırlarda kendi karakollarımı yapayım işi öyle geçiştirelim ama karakollar yapıldıktan sonra alanın tümü onlar eline geçtiği için zamanla PKK’nin alana girmesi engellenecekti. İkincisi ise Zap operasyonu, arkasında İran ve Türkiye’nin saldırılarının PKK güçleri tarafında kırılması Güney halkında büyük bir sempati toplamış ve bu durum onları çok ürkütüyor. Bunu kırmak için tüm bu katliamların asıl sebebi PKK ve PJAK’tır dolaysıyla Türk ve İran devletlerine yönelik halkın öfkesi PKK ve PJAK gerilla güçlerine yönlendirilecekti.
İşte bu gündemle Parlamento toplandı. Fakat parlamentoda istediklerini elde etmediler. Aksi bir durum ortaya çıktı. Durumu daha net ortaya koymak için parlamentoya yakın bazı kaynaklardan elde ettiğimiz bazı bilgileri paylaşalım. Onun için Parlamentoda yürütülen tartışmalardan bazılarına göz gezdirelim. Komala İslami hareketinden bir parlamenter şunları ifade ediyor “Kürdistan’da çizilen bütün sınırların kaldırılması gerekiyor. Bunun yapılabilmesi için Kürdistan’ın dört parçasında ki Kürtlerin sınırlara doğru yürümesi gerekiyor.
Yekgırtu İslami hareketi parlamenteri “kendine islam diyen devletler üzerimize silah ve topların namlusunu yönelmiştir. Bunlara cevap vermek gerekiyor. Bizi silahlarıyla boğmasına izin vermememiz gerekir. Erdoğan seçimden önce barış ve özgürlükten söz ediyordu. Ama seçimden sonra savaş ve öldtürmekten bahsediyor.
YNK’li bir parlamenter “Kürt halkının iradesi vardır. onların tanklarını ve toplarını topraklarımızda kabul etmiyoruz.. Hangi insan haklarına 6 aylık bebeği öldürmek sığar. Irak ve Türkiye Kürtlerin birlik olmasını engelliyor. Bundan sonra sınırlarını kaldırmak gerekiyor. Türkiye Kürtler arasında birlik olmadığını bildiği için bize saldırıyor. Onun için birlik olmamız gerekir. mesele PKK değil bu bahane ile Kürtlerin birliği hedefleniyor ve bölgede Kürtleri statüsüz bırakılmak isteniyor. Onun içinde ulusal birliği sağlamak gerekiyor.
Goran parlamenterlerden biri: “Bu savaş İran, Türkiye ve Irak hükümetlerinin ortak ittifakı sonucu oldu. Arap, Fars ve Türklerin Kürtlere karşı ittifakıdır. Hükümet bu sessizliğini bozmalı. Halk hükümetin sessizliğine tepkilidir.
Başka bir Goran parlamenteri “ Katledilen insanlarımızın resimlerini her yere asılması ve her yere gönderilmesi gerekiyor. Sonuçta masum ve sivil insanlardı. Bu devletler imza artıkları sözleşmelerin arkasında neden durmuyorlar. Türkiye işlediği bu katlaiamdan kaynaklı bütün Kürt halkından özür dilemeli. İsrail gemilerine saldırınca Türkiye İsrail’in kendilerinden özür dilemesini istiyordu. Neden Kürtlerden özür dilemiyorlar.
Başka bir Goran parlamenteri: “ Kaç kez PKK ateşkes ilan etti. ma Türk hükümetiA ısrarla savaşı dayatıyor. Biz her zaman bu ülkeler karşısında kendimizi küçük görüyoruz. Erdoğan buraya gelince her yeri Türk bayrağıyla donatıyoruz.
Ağırlıkta Kürdistan parlamentosunda İran ve Türkiye saldırılarına ilişkin yürütülen toplantı bu çerçevede geçti. Konuşanlardan sadece iki parlamenter oldukça olumsuz konuşmuş biri Türkmen parlamenter diğeri ise Kürdistan Sosyalist Partisinin milletvekiliymiş. Bu tartışmalar elbette KDP’nin hiçte beklemediği birşeydi. Onun içinde toplantı sabah saat 10 başladı saat 15’ye kadar devam etti. Ama ortak bir metinde anlaşamadılar. Daha sonra toplantı akşam saat dokuz sıralarında başladı gece 23’e kadar devam etti. Aldığımız bilgilere göre gelen önerileri bir araya toplamayıp bir sonuç metni çıkarmak için Meclis iç işler komisyonu bir metin çıkarmış bu metni Federal Kürdistan parlamento başkanı Kemal Kerküki’ye sunulmuş fakat Kemal Kerkuki metinde bulunan en önemli metni çıkararak herkesin imza koymasını talep etmiş. Fakat muhalafet bunu kabul etmemiş ve metne imza konulmadığı için basını çağırmalarına rağmen basın açıklaması yapamadılar. Parlamentoya yakın kaynaklardan Meclis iç komisyonun çıkardığı belge hakkında bazı bilgiler aldık. Onuda kamuoyu ile paylaşmak isityoruz.
– Komşu ülkelerin istihbarat ve askeri görevlilerinin ülke sınırları dahilinde bulunmasının engellenmesi
– Türkiye ve İran devletleri derhal ülke sınırlarında bulunan alanlarımıza dönük saldırılarını durdurmalı. Federal Kürdistan hükümeti derhal Irak hükümetine baskı kurarak o da BM üzerinde baskı kurarak bu gündemle ilgili BM bir toplantı alarak tutum belirlemeli.
– Federal Hükümet Türk devleti hakkında Uluslar arası savaş mahkemesi olan Lahey’de dava açmalı.
– Türk hükümeti ve devleti resmi düzeyde Kürdistan halkından ve Kürdistan Federal Hükümetinden özür dilemeli. Saldırılardan zarar görenlerin ziyanları tespit edilerek gerekli ödemeyi gerçekleştirmeli.
– Türk devletinin son saldırılarında medyaya yansıyan ölü sivil sayısı 7 değil 12 insanımızdır. Saldırılarda tarım ve ziraatla uğraşan toplam 670 insanımız Sideka alanına göç etmek zorunda kalmıştır.
– Sayısı 500 ila 600 arasında değişen bal üreticisi insanımız yaşam alanlarını terk etmek zorunda bırakılmıştır.
– 400 hane evlerini bağ ve bahçelerini terk etmek zorunda bırakılmıştır.
– 121 aile Werte alanına göç etmiştir.
– Pejder kazasından Navder ( Enze- Lewce- Komutan) halk evlerini tamamen boşaltarak göç etmek zorunda kalmıştır.
– Bir aileden 7 kişinin Türk savaş uçakları ile bombalanmak suretiyle yaşamlarını yitirmesini konu alan sinevizyon görüntüleri yayınlanmıştır.
Meclis başkanı Kemal Kerküki’nin kabul etmediği başta ki ilk maddedir. Komşu ülkelerin istihbarat ve askeri görevlilerinin ülke sınırları dahilinde bulunmasının engellenmesidir. Şimdi bu fotoğrafı göz önüne getirerek artık eskisi gibi Kürdistan topraklarında Kürt karşıtlığı politikalar karın duyurmuyor, zengin etmiyor, bürokrat ya da aristokrat yapmıyor. Çünkü bu topraklarda artık yurtseverlik ve ulusal bilinç gelişiyor. Ülke, toprak ve vatan sevgisi gelişiyor. Onun için bu güne kadar işbirlikçi politikalar temelinde kurulan tüm kurum ve kuruluşlar ayakta kalmak istiyorlarsa ciddi bir dönüşüm içine girmesi gerekiyor. Yani bu ülkenin toprağı ve insanın dokusu ile uyum sağlamalılar. Yurtseverlik temelinde bir dönüşüm şarttır. Hatta varsa bir işbirlikçilik kendini gizleyip iş yapabilmesi için herkesten daha fazla yurtsever olması gerekiyor. Kısacası Kürdistan parlamentosu kuruluşundan beri ilk defa böyle önemli bir düzeyde kendi misyonuna ve ismine yakışır bir tartışma yürütmüştür. Bu takdire değer bir tutumdur. Esas devam etmesi gereken çizgide budur. Bu çizgide devam ederlerse Kürdistan’ın dört parçası o parlamentoyu kendi parlamentosu gibi görecektir. Sadece Güney Kürdistan’ın parlamentosu olarak değil.
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info